Saf bir tutku

1110 Words
Düğünün en güzel kızının gelinin olduğu söylemleri Halide'nin varlığı sayesinde gerçekliğini yitirmişti. Güzeldi. Hafifti. Ona bakarken Rıza'nın kalbine mutluluk damlaları serpiliyordu. Mutluluğun sayısız hissi nabzını coşturuyordu. Saadet denilen şey imkansız değildi ki. Bu kadın etrafı buzdan örülmüş kalbini eritiyordu. Hayatın iyi yönüne, yaşanılacak güzel şeylerin varlığına inanıyordu. Halide'yi yaşamak istiyordu. Sanki kendisi bir kilitmiş te Halide'de onu açmaya yarayan anahtarmış gibi hissediyordu. Kaşlarının üstünde aniden beliren kızarıklığı teninin altında hissetti. İlk defa utanmıştı. Daha önce hissetmediği, düşünmediği anların seline kapılmıştı. Gelecekteki alın yazısı artık korkutmuyordu onu. Bir şeyler değişmişti. En derinlerde saf bir tutku, güneşin doğuşu gibi yavaş yavaş ortaya çıkıyordu. Şimdi gidip onu dansa kaldırsa kabul eder miydi? Avuçlarının ılıklığını duyar gibi olunca yüzünde huzurlu bir tebessüm aydınlandı. Birdenbire Berna'yı Kürşat'a verip, "Ben gelene kadar dikkat et Berna'ya." deyip hızlıca ayaklandı. Halide geç kalınmaması gereken bir kadındı. Ona doğru yürürken ayaklarının altındaki sıcaklığı duyabiliyordu. Attığı her adımda çözülmez bir mutluluk düğümlerinin içinde yeşerdiğini hissediyordu. Sanki bütün evren onun Halide'ye olan ilgisini destekliyormuş gibiydi. Bu gerçekliğin ta kendisiydi. Henüz vesveselerin zalim dişleri zihnine saplanmadan, kendini zorlamasına gerek duymadan "Benimle dans et Halide." deyip dolgun damarlarla kaplı elini uzattı ona. Apışıp kaldı Halide. Alık alık Rıza'nın ona uzattığı eline baktı. Göğsündeki yakıcı sıcaklık yüzüne doğru yükseldi birden. Rıza'nın olağan bir şey söylemiş gibi tavrı utandırdı onu. Kanı fokurdadı kulaklarında. Her yeri ateş kesilmiş gibi oldu. Ürkek bir serçe gibi duruyordu Halide. Umutsuzca elini yere indirirken tam o sırada beklemedik bir şey oldu. Mucizevi bir şekilde Halide elini onun elinin üstüne götürdü. Bir erkekle ilk dans edişiydi. İlk defa bir erkeğe bu kadar çok yakındı. Eli sırtına temas edince içinin titremesine engel olamadı. Güçlü uzun parmakların dokusunu hissetmek tuhaftı fakat rahatsız edici değildi. Kendini yıllar sonra bir kadın gibi hissediyordu. Hatta yıllar öncesinden bile daha kadın hissediyordu. Ona göre karakterinin tüm canlılığı, şevklendiriciliği yıllar öncesinde kalmıştı. Çekiciliği yerini sadeliğe bırakmıştı. Kadınsı istikrarı kaybolmuştu. Bir kadın olarak şiddete maruz kaldığı için dişilik özelliğini yitirmişti. Kendi kadınlığını terk etmişti o. Ama şimdi bu anda elini tuttuğu adam onun solmuş, geri çekilmiş bütün arzularını uyandırmıştı. Güneş'e açan bir çiçek gibi o da Rıza'ya açılmıştı. Rıza'nın dokunuşu sihirliydi. Bu aşktı. Katışıksız, zorlanmaksızın gösterilen bir ilgiydi. Bu yazgının en güzeliydi. Sevginin en cömert haliydi. Şimdiye kadar hiçbir adamın gözleri ona bu kadar güzel gelmemişti. Bu bakışları iyileşme vaad ediyordu ona. Sanki önceden ne yaşadığını görmüş gibiydi bu gözler. Halinden anlıyordu. Aklı ve kalbi aynı fikirdeydi. Bu adam onu iyileştirecek olan kişiydi. "Bazı anlara geç kalınmamalı Halide. Söylenmesi gereken sözler ertelenmemeli." Uzun zamandır solgun olan yanaklarına pembelik yayıldı. Bütün hayatı ağırbaşlı ve sadelik içinde sürüp gitmişti. Kimseden bir beklentisi olmayan bir yaşam sürmüştü Halide. Sevgi çiçeklerinin tomurcuklanma zamanı gelmişti. Birdenbire çalan telefonuyla irkildi Halide. Rıza içinden homurdandı. Tamda Halide'ye açılmak üzereydi. "Alo?" "Ben polis memuru Özcan. Öncelikle korkacak bir şey yok lütfen bunu bilin. Kızınız bir kaza geçirdi ama durumu iyi" Halide'nin göğsü daraldı nefes alamadı. "Kızım nerede ve nasıl?" Dedi boğulacakmış gibi olup. Bir şeye tutunma ihtiyacı hissetti. Rıza'nın koluna tutundu. Telefonu avuçlarından kayıp düştü. Rıza telefonu alıp, "Ne oldu?" "Ayperi kaza yaptı. Ama durumu iyi merak etmeyin." ~~~~~~~~~~ Berna "Çiş çiş" diye mızmızlanmaya başladı. Kürşat kadınlar tuvaletine doğru gitmeye başladı. Yanlış anlarlar diye lavaboya girmedi. Lavabodan tesettürlü yüzü ay gibi parlayan kızın çıktığını görünce "Affedersiniz yeğenimin lavaboya gitmesi lazım da acaba siz götürür müsünüz diyecektim" dedi bir çırpıda. Erkeğin kehribar gözlerine bakınca hızlıca indirdi gözlerini Buket. "Tabii ama bu yaştaki bebeklerin altları bezli olur genelde" dedi. "Ama Berna sürekli çiş deyip duruyor" Küçük kızı erkeğin kucağından alıp lavaboya götürdü. Lavabonun kapısını kapatıp "Adın ne senin?" Diye sordu Buket. "Berna" Berna'nın pijamasını indirince altının bezli olduğunu görünce kendini tutamayıp güldü Buket "Kız çişini bezine yapabilirsin" deyip pijamasını beline doğru çekti. O sırada lavaboya Mühür'ün girdiğini gördü "Herifin biri kapının önünde dikilmiş mal mı ne? Utanmasa kadınlar tuvaletine girecek" Buket göz devirip "Mal değil sadece yeğenini bekliyor" dedi kuzenine. "Niye hemen ön yargılı davranıyorsun?" Mühür aldırış etmedi. "Neyse boşver onu da biriyle tanıştım az önce." Dedi mutlu sesiyle "Valla içimi sıcacık etti göğsüm hâlâ yanıyor bak" kuzeninin elini alıp göğsünün üstüne götürdü. "Zalimin oğlu ne yaptı görüyor musun bana?" "Desene bizimkilerin dilinden kurtulman yakındır" diye neşeyle güldü Buket. "Galiba öyle" Birlikte çıktılar. Buket kapının önünde bekleyen adama "Yeğenin sana küçük bir şaka yapmış altı bezli" "Yaa" diye mırıldandı Kürşat mahçup bir tavırla "Kusura bakma" dedi. "Sorun değil" "Teşekkür ederim" "Rica ederim" deyip Berna'yı Kürşat'a uzattı Buket. Mühür'ün koluna girip yürümeye başladılar. Kuzeninin kolunu dürtüp "Belki senin de bizimkilerin dilinden kurtulma vaktin gelmiştir ha hemşire Hanım?" Buket'in yanakları al al oldu "Benimle öyle konuşma" Mühür sırıtıp "Nasıl konuşmayayım?" "Mühür.." "Ne?" "Çok fenasın" "Sana nasıl baktığını gördüm ben" "Lütfiye ablanın bir sözü vardı hani sürekli sana söylüyordu ya. Terbiyem müsait değil böyle şeylere biliyorsun" "Müneccim boku mu yedim demek istiyorsun?" Diye kahkaha attı Mühür. "Ay sus yeter" "Yakışıyorsunuz" "Delisin sen biliyor musun?" ~~~~~~~~~~~~ Yol bir türlü bitmiyordu. Halide'nin zihni karanlık bir labirentin dolambaçlı yollarında kaybolmuştu. "Belki de kızım şimdi çoktan..." Boğazı yandı. Dişleri takırdadı. Halide'yi rahatlatmış olmayı umarak, "Aklına gelen şey olmadı Halide. Kızın kolunu çatlatmış sadece. Hem kötü bir şey olsaydı söylerlerdi emin ol." İçi kor ateş gibi tutuştu Halide'nin. Vicdan azabından ölecekmiş gibi oldu. Birbiriyle çelişen duygular onun ruhunu kasvete boğuyordu. O dans ederken, adını koyamadığı yeni yeni duygular beslerken birine, kızı neler yaşamıştı kimbilir? Bütün uzuvlarına iğne batırılmış gibi oldu. Ayperi'yi geri kazanmak yerine onu artık parça parça kaybediyordu. Kendine duyduğu öfkeyi birdenbire dışa vurup Aceleci bir ses tonuyla "Ben kötü bir anneyim." Dedi derinden gelen acı bir inlemeyle. "Kızım belki de bu dünyadan göçüp gitti bile" diye yakardı. Gözyaşlarının ardı arkası kesilmedi. Ürpermeler ve iç çekişleri birbirine karıştı. İyi bir anne olmadığına inandı. "Cemil haklıydı ben iyi bir anne olsaydım kızımın istedigi gibi bir anne olsaydım Ayperi benden nefret etmezdi." Rıza Halide'nin panik ve suçluluk duygularıyla histerik bir halde boğuşmasını izlemeye dayanamadı. Birden arabayı yolun kenarına çekip durdurdu. Halide'nin yüzünü ellerinin içine alıp "Kızın yaşıyor" "Çocuğu avutur gibi avutma beni" diye acıyla inledi Halide. Halide'nin değişen ruh hali karşında afalladı Rıza. O anneydi. Çocuğunu seven bir anneydi. Rıza da ise bu duyguların anlamını kavrayacak ruh yok gibiydi. Kızı iyiydi işte. Neden bunun tam aksine inanıyordu anlamıyordu. İçinden 'Ben baba olsam kızım için bu kadar endişelenir miydim acaba' diye geçirdi. Halide'ye içten içe saygı duydu. O kötü bir anne olduğunu iddia edebilirdi. Ama o ne derse desin Halide Rıza'nın gördüğü bütün annelerin kraliçesiydi. Yüreği apaktı. Halide'yi tanımak istiyordu. Onu yaşamak istiyordu. Onunla beraber yolculuğa çıkmak istiyordu. Onun çok sevdiği karpuz reçelini birlikte yapmak istiyordu. Birlikte kumanda kavgası etmek ve Halide'nin zafer kazanmış bir halde elinde kumandayla film arayışına girdiğini görmek istiyordu. Birlikte maça gitmek kışın caddede sıcacık kestane yemek istiyordu onunla. Nefesini kendi dudaklarında istiyordu. Bölüm sonu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD