Aydın bir kadın

1061 Words
Ne demek hamileyim?" Diye çığırdı Halide. "Korkma zina yapmadık." Diye kestirip attı Suna. Daha açıklayıcı olsun diye "Dini ve resmi nikahımızı kıydık" dedi. "Kiminle?" "Senin şu yan komşunun oğluyla. Murat'la evliyiz biz" Şimdi anladı Halide Suna'nın neden ısrarla bu evi tutmasını istediğini "Ne zaman tanıştınız hangi ara birbirinizi sevip evlendiniz?" Suna uzun uzun anlattı. Halide ayağa fırlayıp "Beni kullandın" dedi kızgınca göğsü deli gibi inip kalkarken. "Seni kullanmadım abla. Sadece yana yana olalım istedim hepsi bu." Dedi Suna "Kötü bir niyetim yoktu" "Neden böyle gizli gizli evlendiniz?" "Fazıl beni Murat'a verir miydi? O beni para karşılığında bir adamla evlendirmek istiyordu. Sevmediğim biriyle evlenemezdim ben. Senin gibi değilim ben abla. Sevmediğim bir adamın yatağına girip onunla birlikte olamazdım sevmediğim bir adamın bebeğini asla rahmimde taşıyamazdım." Dedi Suna soluk soluğa "Ama Murat'ı seviyorum. O yüzden seve seve onunla evlendim. Bütün arzularımla onun yatağına girdim. Onun bebeğini rahmimde saklamayı seviyorum" ~~~~~~~~~ Rıza "Senin ne işin var lan cinayet büroda?" Deyip ters ters baktı Kürşat'a. Bugün barın tuvaletinde cinsel ilişkiye girerken öldürülen çiftlerin cesetleri midesini bulandırmış kendini tutamayıp kusmuştu Kürşat. Kenan cipsi ağzına atıp "Yoksa hobi olsun diye mi cinayet büroya katıldın?" Rıza "Çıkar lan çoraplarını" koltuk minderini kapıp Kenan'a fırlattı "Sen bu kokuyla nasıl yaşıyorsun? Kenan kendini toparlayıp "Pardon abi" çoraplarını çıkarıp balkona attı. "Sen tam bir sığırsın Kenan" Dedi Murat. "Biraz bakımlı olsana oğlum" Yüzünü ekşitip "Eski sevgilim gibi konuşma" dedi Kenan ters ters. Kürşat yerdeki halının motiflerine dalgın dalgın bakıp "Sevgilimle abimi kendi yatağımda yakaladım." Dedi birdenbire. Üzerine çevrilen gözleri görmedi. Zaten görmek istemediği için gözlerini yere dikmişti. Abisi adına eski sevgilisi adına utanıyordu. Onların işlediği günahı kendi günahmış sayıyordu. Toparlaması uzun zaman almıştı. Yutkununca boğazı ağrıdı "Gözüm dönmüştü o zaman. Abimi öldüresiye dövdüm günlerce hastanede yattı. Sonra bizimkiler 'bir kız için değer mi? O sadece bir orospu dediler' Anladık kız orospuydu ama abim ondan da orospuydu. Bizimkiler abimin tarafını tuttular tabii. Bilirsiniz evlat ayrımcılığını. İki kardeştik ama anne babamın bir çocuğu varmış gibiydi. Ben görünmeyendim. Abimse gözdeydi. Herifin kafa zehir gibi şirket yönetebilecek kafa ondaydı. Ben de katlanamadım bu çirkinliğe evi terk ettim. Sonra sınavlara girdim polisliği kazandım." Dedi düz bir sesle. Diyecek bir şey bulamadılar. Epeyce zaman geçtikten sonra, Rıza rakısını kafasına dikip, elini Kürşat'ın omzuna atıp "Bazen öyle olur. Takma kafana siktir et gitsin" dedi. "Tabii oğlum çakı gibi adamsın. Sana kız mı yok?" Dedi Kenan cesaretlendirici bir tavırla. "Siz hiç aldatıldınız mı?" Diye sordu Kürşat. "Aldatmak bir tek çiftler için geçerli değildir. Bazen ailemizde aldatır bizi." Dedi Rıza. Ayaklanıp "Hadi Murat biz çıkalım." Rıza ve Murat gittikten sonra çekyatı açıp çarşafı örtüp yastığını alıp yorgunca uzandı Kürşat. Koltuk minderine başını indirmiş bir bacağını diğer bacağının üstüne atmış gözlerini tavana dikmiş Kenan'ı izledi "Maaşımı aldığımda kira parasını ödeyeceğim" diye mırıldandı. Kenan dilini şaklatıp "Siktir et dert etme her şeyi kendine" dedi. "Kimsen yok mu senin? Ailen falan" "Yetimhaneden geldim ben. Kimin çocuğuyum nereliyim hangi ırktan olduğumu bilmiyorum. Doğduğum gün çöpe atılmışım bir sokak köpeği bulmuş beni. Çevredekiler polise haber vermişler önce. Polisler beni almışlar. Çevrede doğum yapan bir kadının olup olmadığını araştırmışlar. Kimseyi bulamayınca yetimhaneye bırakmışlar beni." "Senin adına üzüldüm" Kenan duymamış gibi "İlk gün öyle olur ceset gördüğün zamanı diyorum yani" dedi konuyu değiştirip "Başta bende öyleydim Murat'ta öyleydi hepimiz senin gibiydik yani. Zamanla alışıyorsun ceset görmeye. Artık korkmuyorsun miden de bulanmıyor. Soğukkanlı oluyorsun zamanla. Ceset gibi duygusuz ve soğuk oluyorsun." Deyip doğruldu "Otopsi yardımcılığı yapan bir sevgilim vardı bana öyle şeyler anlatıyordu ki içimden bu kadın böyle bir işi nasıl yapıyor diyordum." "Ne oldu ona?" "Senin gibi bir öküzle devam edemem deyip terk etti beni" diye sırıttı Kenan. ~~~~~~~~ Gecenin bir yarısı eve geldiğinde annesine her şeyi anlattı Murat. Evli olduğunu karısının hamile olduğunu bütün her şeyi olduğu gibi anlattı. Evden çıkıp Suna'yı ve Halide'yi evine çağırdı. Suna kaynanasına yüzü kızararak baktı. Kendisi hakkında ne düşündüğünü merak ediyordu. Gözlerinde çözülmez bir ima vardı. Acaba fırsatçı olduğunu mu düşünüyordu? Halide "Benim de haberim yoktu abla" dedi Perihan'a bakıp. "Neden seni istememizi istemedin kızım?" Diye sordu Perihan. "Ben oğlumu kısıtlayan bir anne değilim ki. İlla ki benim istediğim kızla evleneceksin diyen analardan değilim ben" Suna işte o zaman abisine lanetler yağdırdı "Siz hiçbir zaman bizim kapımızdan içeri adım atamazdınız. Çünkü abim beni zengin bir adamla evlendirmek istiyordu. Bu yüzden Murat'la gizli nikah kıydık. Abim hamile olduğumu öğrenince sokağa attı beni" dedi bir çırpıda. Sanki suç işlemiş gibi gözlerini kaçırdı. Abisi adına utandı. Perihan "O zaman bu hafta düğünü yapacağız." Dedi. "Nikah defterinizi göstersene" Suna çantasından nikah defterini çıkarıp Perihan'a uzattı. Perihan nikah defterini inceledikten sonra yüzünü gelinine kaldırıp "Torunum kaç günlük diye sordu?" "Bir haftalık" Torunu olacaktı. Dünyada en çok istediği şeydi bu "O zaman bu hafta düğünü yapacağız" dedi Perihan. Oğluna dönüp "Ev kiraladın mı?" "Ev kiralamaya gerek yok ben sizinle oturmak istiyorum" dedi Suna. Perihan şaşkınlıktan ne diyeceğini bilemedi. Bu zamanda hangi gelin kaynanasıyla birlikte oturmak isterdi ki? Murat karısına gururla bakıp "Ben boşuna sevmiyorum bu kızı" diye tebessüm etti. "Hemen orkestra tutmak lazım sonra düğün için yemek yapmak lazım davetiye çıkarmak gerek" "Halledilir abla ben yardım ederim sana" dedi Halide. Kalkıp kardeşinin koluna girdi "Hadi gidelim biz" "Karım yanımda kalsın abla" dedi Murat. Perihan "Kudurdun be elalemin diline düşürme bizi bu saatten sonra" diye kızdı oğluna. "Helalim değil mi kime ne?" Suna gülüp çıktı evden. "Fazıl sana vurdu mu?" "Murat'ın polis olduğunu söylediğim de rengi attı. Evi terk etmemi istedi" "Babam geldi kapıda beni bekliyor" dedi Ayperi salon kapısında durup. Halide kapıya kadar geçirdi onu "Seni her zaman sevdiğimi bil ve bu unutma olur mu?" Deyip sarıldı kızına. Ayperi ses etmedi bir an önce gitmek istiyordu. "Keşke hep yanımda kalsan" "Yanında kalmam için tek bir neden söylesene bana?" Diye çemkirdi Ayperi. "Biraz kadın gibi davransaydın şimdi birlikte kendi evimizde olurduk. Senin yerini Nazan teyze almazdı." Kendinden beklenmeyecek bir soğukkanlılıkla "Boşanmak için geç bile kaldım kızım." Dedi Halide. Kızının şaşkınlığına aldırmadı. "Bende insanım Ayperi. Benimde canım yanıyor. Her şeye senin için katlandım ama bunun karşılığında yine ben kötü oldum. Neyi öğrendim biliyor musun insan evladı için bile olsa her fedakarlığı yapmamalı. Çünkü sonu hüsran oluyor." Deyip Kızının yanağını öpüp "Kendine iyi bak" dedi. Halide artık aydınlanıyordu. Kızı için her şey yapmıştı. Kocasının aşağılamalarına onu hor görmesine metreslerine... tüm bu rezilliklere evladı için katlanmıştı. Ayperi karşılık olarak nankörlükle ödüllendirmişti onu. İnsanın ilk önce kendini sevmesi ilk önce kendine saygı duyması gerektiğini anladı Halide. Artık kendine kötülük değil iyilik yapacaktı. Aydın bir kadın olarak yoluna devam edecekti. Bölüm sonu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD