1

1716 Words
1 Kulağındaki şarkı bitip yenisi başlarken bakışlarını yola çeviren kız oflayarak saate baktı. Hava çok soğuktu ve üzerindeki mont onu pek korumuyordu. Yine de şu an için alabileceği en iyi montu almıştı. En az iki sene belki daha fazla süre de yenisini alamazdı.  Tekrar yola bakınan kız sonunda otobüsün yaklaştığını görünce oturduğu yerden kalktı. Elindeki Akbil’i sıkıca tutarak kaldırımın sonuna doğru yaklaştı. Hava kararmıştı ve tek isteği bir an önce evine gitmekti. Yaklaştıkça yavaşlayan ve tam önünde duran otobüsün kapıları açıldığında kız hızla basamağı çıktı ve araca bindi. Yüzüne çarpan sıcak hava ile bir anlık gülümsedi. Akbil’ini okutup zaten tıka basa dolu olan otobüsün içinde ilerlemeye çalıştı. Ortalara doğru gelip tutunacak bir yer buldu ve  ineceği durağa kadar sağlam kalmayı umdu. Tek başına yaşadığı evine gidip bir an evvel yatağına girmek istiyordu. Bu gün çok yorulmuştu ve yarın gece nöbete kalacaktı. İyice dinlenmesi gerekiyordu. Yolsa 24 saat ayakta durmaya dayanamayacaktı.  Bir kaç durak gitmişti ki kalçasında hissettiği bir el ile irkildi. Anında kulaklığını çıkarıp arkasını döndü. Kendi yaşlarında bir adam ile göz göze geldiğinde adamın ona göz kırpması ile sinirlendi. Hızla önüne döndü ve bir adım kadar öne doğru gitmeye çalıştı ancak zaten çok kalabalık olan alan yüzünden bunda pek başarılı olamadı. Arkasındaki adamın elini çektiğini farkettiğinde rahat bir nefes aldı. Taciz edilen kendisiydi ancak çok utanmıştı. Zaten sapıklığı yapan kişi de utanma olsa öyle bir şey yapmazdı.  Ayşegül rahat bir nefes alarak kulaklığını geri takacakken kalçasında bu sefer daha sert bir şey hissedince sinir ve utanç ile gözlerini kapattı. Adam resmen ona dayanmıştı. Sinirden titremeye başlayan kız derin bir nefes alarak ondan kurtulmak için silkindi ancak adam ona daha da dayandı. Ayşegül daha fazla dayanamayacağını anladığında “ Yeter be “ diye bağırarak hareket eden otobüste hızla arkasını döndü. Onun bağırması ile bütün yolcular ona bakarken Ayşegül  bir hışımla elini kaldırıp adamın suratına tokat attı. Etraftan hayret ve şaşkınlık sesleri yükseldiğinde onu taciz eden adam önce şok olmuş daha sonra da sinirli bir şekilde kızın bileğini tutmuştu.  “ Ne yapıyorsun lan sen ?” Adam kendine o kadar çok güveniyordu ki kızın sessiz kalacağını düşünüyordu . Ancak Ayşegül onun gibilere pabuç bırakacak biri değildi.  “ Esas sen napıyorsun sapık herif. Deminden beri beni elleyip duruyorsun bi de yetmedi dayadın resmen bana lan.” Ayşegülün  sözleri ile adam bir an dumur olmuş gibi suratı kasıldı. Etraftakilerden bu Sefer sinirli ve ayıplayan sözler duyulduğunda içlerinden bir kaç kişi Ayşegülün kolunu sapık adamın tutuşundan kurtarıp ondan uzaklaştırdılar. Bütün bunlar olurken Şoför otobüsü kenara çekip durdurdu.  “ Yalan söyleme kızım. Seni tanımam etmem ben. Kendin geldin sürtündün bana .” Ayşegül  gözlerini açarak kendini savunan adama bakakaldı.  “ Ya sen ne iğrenç bir herifsin. Arkama gelip duran sendin .” “ Ya sus iftira atma. Evli barklı adamım ben .” Ayşegül sinirden kızarırken herkesten bir uğultu yükseldi. Bütün yolcular bir yorum yaparken otobüsün için de küçük bir kızın sesi duyuldu.  “ O amca neden o ablanın özel bölgesini elliyordu anne ?” Herkes bir an susup Kiçük kıza baktığında Ayşegül  gözleri dolarak bakışlarını kaçırdı. Bu duruma  düşmüş olmaktan nefret ediyordu.  “ Orospu çocuğu.” Yolculardan birinin küfür ederek sapık adama vurması ile ortalık birden karıştı. Bir kaç delikanlı bir olup adamı bir süre dövdükten sonra otobüsten attılar . Sonrasında da yaşlı teyzeler Ayşegül’e  bir kaç teselli sözleri ile konuşup yola devam ettiler. Ayşegül ise yaşadığı utanç ve üzüntü ile bir saat sonra evine varabildi.  && Bütün gece hem utançtan hem öfkeden ağlayan Ayşegül şiş gözleri ile  hastaneye  gittiğinde onu gören arkadaşı endişelendi. “ Kuzum ne oldu sana böyle ?” Ayşegül başını iki yana sallayıp “ Önemli Bir şey değil “ diyerek arkadaşını geçiştirdi. Üniformasını giyip girişini yaptıktan sonra baş hemşirenin yanına gitti. Özel hastanede hemşire olarak çalışıyordu. Mesleğini seviyordu. Ancak devlet kurumuna atanamamış ve özel sektörde çalışmak zorunda kalmıştı. Şimdi ise bu geceki nöbeti için konuşması gerekiyordu . Evde banyo borularında dün gece sıkıntı olmuştu ve bu gün yaptırmayı düşünüyordu . Tabi izin alabilirse . Baş hemşireyi bulduktan sonra düşüncelerini söyledi ancak aldığı olumsuz cevap ile el mahkum görevinin başına döndü.  Bu hafta onu acile vermişlerdi ve acilde neredeyse oturamayacak kadar yoğun çalışıyordu. Bütün gün aralıksız çalıştıktan sonra gece nöbetine kaldı. Mesaisi biten arkadaşları eve giderken Ayşegül  onların arkasından içi giderek baktı.  “ Ne düşünüyorsun kara kara ?” Ayşegül  yanında duyduğu ses ile küçük bir an irkilse de onunla beraber nöbete kalan İrfanı görünce rahat bir nefes aldı.  “ Neden sessizce geliyorsun İrfan . Korkuttun beni . “ Nasıl geleyim başka kızım. Hastane de davul zurna mı çaldırayım .” Ayşegül gözlerini devirerek dışarıyı işaret etti.  “ Sigara ?” İrfan gözlerini devirerek “ Var ben de . Gel.” Diyerek beraber hastanenin kapısına çıktılar. İkisi de birer dal yakarken Ayşegül rahatlamış bir şekilde gözlerini kapattı . Bir kaç saniye öyle kalırken yan gözle ona bakan İrfan konuştu.  “ Sen iyi misin ?” Ayşegül sıkıntı ile gözlerini açtı. İyi miydi ? Bilmiyordu . Şimdiye kadar olanları düşündü. 23 yaşına kadar her şey çok güzeldi. Mutlu bir aile hayati vardı. İrfan ile komşu çocuklarıydılar. Beraber büyümüş aynı okullara girmiş en son da aynı yer de işe girmişlerdi. Birbirlerine kardeş olmuşlardı. Ama İki sene önce ailesini bir kaza da kaybetmişti. Ve her şey de  ters gitmeye o zaman başlamıştı. Daha ailesinin cenazesinin kaldıralı bir gün geçmişken kapısına  mafya kılıklı adamlar dayanmıştı. Babasının borcu olduğundan bahsetmiş ve babası öldüğü için de borcun Ayşwgüle kaldığını söylemişlerdi. Ayşegül ise babasının böyle bir borcu olduğundan haberinin olmadığını söylemiş ve onları reddetmişti ancak adamlar babasının imzası olan senedi kıza gösterdiklerinde Ayşegül  borcun babasının olduğunun ve reddi miras ile borcu kabullenmeyeceğini söylemişti. Ama  adamlar ısrarla kızdan kafalarına göre yaptıkları faizi ile birlikte parayı istediklerinde Ayşegül  “ Film mi çeviriyoruz . Defolun .“ diye adamları evden kovmuştu. Ertesi gün ise evinin kurşunlanması ile adamların şakasının olmadığını anlamış ve polise giderse de evine sıkılan kurşunun bir dahaki sefere direkt kendine sıkılacağını söylemeleri ile iki yıldır onlara borç ödüyordu.  “ Tahsilat günü yaklaştı . Zaten üç ay geriden gidiyorum. Bu ay da denkleştiremedim. Evin masraflarına gitti hep maaşım. Bülent pisliği çok kızacak .” İrfan kızın söyledikleri ile sinirli bir soluk verdi. Ona bu konuda çok kızıyordu.  “ Gerçekten şu adama yıllardır paranı yediriyorsun ya çok sinir ediyorsun beni. “ Ayşegül  gözlerini devirerek arkadaşına baktı. Sanki başka çaresi vardı. Adam mafyaydı . “ Ne yapabilirim İrfan ?” “ Polise gidebilirsin .” İrfan yıllardır verdiği çözüm önerisini tekrar öne sürdüğünde Ayşegül  ağzının içinde bir hah sesi çıkarıp başını iki yana salladı.  “ polis ne yapacak Allah aşkına. Her gün kadın  cinayetlerini duyuyoruz . Polis daha kadını kocasından koruyamıyor . Beni mafyadan mı koruyacak .” İrfan derinden bir Off çekerek önüne döndü.  “ Yanlış düşünüyorsun .” “ Neyse ne . Nöbet çıkışı konuşmaya gideceğim. Dua et de sapa sağlam döneyim evime . “ && Ayşegül sabahın ilk ışıkları ile kocaman esneyerek kendine gelmeye çalıştı. O kadar şanssızdı ki normalde sakin olan acil onun nöbete kaldığı gece çok hareketli geçmişti. Sabaha kadar bir sürü sarhoş hasta ile uğraşmıştı. Bir içki mekanında kavga çıkmıştı ve yaralılar onların hastaneye getirilmişti. Ne irfan ne Ayşegül  bir dakika oturmadan sabaha kadar çalışmışlardı. Şimdi ise nöbetini devretmiş irfan ile birlikte hastaneden çıkmışlardı.  “ Ne zaman gideceksin Bülentin yanına ?” Ayşegül  suratını buruşturarak “ Şimdi geçerim . Geciktirmenin anlamı yok.” dedi.  “ Eve gelince bana haber ver. Biraz konuşur sonra dinleniriz .” “ Tamam .” Ayşegül  ayakları geri geri giderek Bülentin mekanına doğru gitti.  &&&&&&& “ Ali abi valla benim bi suçum yok ya .” “ Sus len . Bıktım sizin topunuzdan . Veletler sürüsü .” “ Abi ya acıyor .” Genç adam kulağından tuttuğu çocuğun ağlamaklı yüzüne bakıp tutuşunu gevşetti ama tam olarak bırakmadı. Bu veletler yüzünden ayda bir cam taktırıyordu kahvehanesine . Cuma namazına gittiği için bir saatlik kapattığı dükkanına geldiğinde sokakta top oynayan çocuklar kendilerini öyle bir kaptırmışlardı ki topu hızla Ali’nin kahvehanesine doğru fırlatmışlardı. Top da eski ağır toplardan olduğu için Ali’nin kaçıncı olduğunu sayamadığı sefer de yine camı olduğu gibi indirmişti. Ali de yakalayabildiği veletlerden birini kulağından tutmuş hesap soruyordu.  “ Nerde arkadaşların ?” “ Kaçtılar abi .” Ali daha da kaşlarını çattı.  “ Vay şerefsizler . İnsan arkadaşını satar mı be ?” “ Valla sattılar abi . “ Ali çocuğun haline acıyıp kulağını bıraktı. Zaten tek amacı biraz korkutmaktı.  “ De haydi git. Bir daha da Bura da top falan oynamayın . “ “ Tamam abi. “ Çocuk koşarak Ali’nin yanından kaçarken Ali onların yarın yine burada oynayacaklarını biliyordu. Başını iki yana sallayarak kahvenin kırık camına baktı . Camcı Hamdiyi arasa iyi olacaktı. Yine başına iş açmıştı mahallenin veletleri. Dükkandan içeri girip telefonuna doğru gitti. Siyah saçlarını eliyle arkaya doğru tarayıp tezgahın arkasına geçti. Yeni cam için sipariş verip kendine bir çay doldurdu. Biraz sonra kahvehanenin müdavimi arkadaşları gelmeye başladığında oturup onlarla sohbete başladı.  “ Len Ali . Senin camı indirmişler yine. “ Ali sinirli bir soluk verip başını salladı.  “ Çocukların topu geldi .” “ lan yine mi ? Batarsan bu çocuklar batıracak seni .” Masalarda oturanlar kahkaha atarken Ali de onlara katıldı. Çocuklara kızıyordu falan ama seviyordu da veletleri. “ Ee Ali düğün ne zaman ? Karar verdiniz mi ?” Ali biraz utanarak başını salladı. Geçen sene mahallede beraber büyüdüğü arkadaşı Serhatın kız kardeşi Akasya ile sözlenmişlerdi. Başlar da arkadaşının kardeşine hiç o gözle bakmamıştı. Ancak Akasya gelip kendi ile konuşmuş ve onda gönlü olduğunu söylemişti. Ali kesin bir dille onu reddettiğinde Akasya günlerce üzülmüş ve kendini kahretmişti.  Onun hali herkesin dikkatini çekmiş ve Serhat kardeşinin acısının nedenini öğrendiğinde Ali ile konuşmuştu. Arkadaşını zorlamamış ama bu işi bir kere daha düşünmesini istemişti. Sonuçta en iyi arkadaşından daha iyi bir damat bulamazdı ve kardeşinin üzülmesine dayanamamıştı. Ali ise Serhat ile konuştuktan sonra uzun uzun düşünmüştü. 30 yaşına gelmişti. Anne babası vefat edeli çok olmuş , uzun zamandır tek başına yaşıyordu.  Gönlünde de kimse yoktu. Akasya da bakıldığında sarışın tatlı bir kızdı. Üstelik Aliyi sevdiği de belliydi. Onunla evlenmek belki de en mantıklısı olacaktı. O yüzden de kabul etmişti  ve aile arasında küçük bir söz yapmışlardı. Ve altı aydır da düğün için para biriktiriyordu Ali.  “ Nasipse gelecek yaza düğün abi .” “ İyi iyi . Fazla uzatmayın . Allah tamamına erdirsin inşallah. “ Mahallenin yaşlı adamlarından onaylayan mırıltılar gelirken “ Ali de onlara katıldı . İnşallah abi “ dedi.  &&&&&&&&&
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD