Yaklaşık yirmi dakikadır yoldaydık. Ne o konuşuyordu ne ben. Arabanın yolcu koltuğunda otururken bedenim korkudan gerilmiş, atan kalbim yenilgiden ağırlaşmıştı. Gözyaşlarım ise yüzümden aşağı akıyor, hüzün ve umutsuzluktan bir iz bırakıyordu. Kendimi yenilmiş hissetmekten başka bir şey yapamıyordum. Ne kadar yalvarsam da, yakarsam da gitmeme izin vermeyeceğini içten içe biliyordum. Gitmeme izin vermeyeceğini bildiğim için pes etmiştim. Ağlamaktan gözlerim kurumuştu ama yine de duygularım beni bunaltıyordu. Beni nereye götürdüğü hakkında hiçbir fikrim yoktu ve sormaya da korkuyordum, sadece suçlu bir çocuk gibi arabanın camına yapışmış ve ayaklarımı kendime doğru çekmiş vaziyette pencereden akıp giden yolu izliyordum. Arabadaki gerginlik hissediliyordu ve gerginlik gitgide artıyordu. Öf