NOT: Bölüm belirttiğim gibi +18 sahne içeriyor. Lütfen rahatsız olacak okurlar bunu göz önünde bulundursunlar
Genç adam barın loş ışığında, son yarım saattir göz hapsine aldığı esmer güzeli kadını izliyordu. Onun bakışlarının farkında olan kadın, olduğu yerde müziğin ritmine uyum göstererek dans ederken; hayatının en baştan çıkartıcı performansını sergilediğinin farkında bile değildi.
“Neler yapıyorsun Doğu?” diye soran Çağlar’ın sesiyle, dikkatini izlediği kadının üzerinden arkadaşına çevirdi. Her ay birkaç defa yaptıkları, gelenek haline gelen bir toplantıydı bu. Ancak genç adamın aklı toplantıdan ziyade başka konularla meşgul olduğundan, “Bildiğin gibi,” dedi kısa ve net. Ne kadar eski ve değişmeyen arkadaşları da olsa, Doğu her zaman böyleydi. Konuşmayı pek sevmezdi. Tabii ki bu durum arkadaşları için sorun değildi. Birlikte geçirdikleri yıllardan sonra, onun bu haline ister istemez artık alışmışlardı.
Çağlar’dan sonra, aralarındaki sessizliği bozmak isteyen Bahadır devreye girdi. “Hafta sonu Paris St. Germain nasıldı? Yine maçı aldılar.” Böylece konuşabilecek sohbet ortamı başlamıştı. Doğu’nun futbol maçları ilgi alanına girmese de, Fransa ligini az çok biliyordu. Arkadaşlarının konuşma çabasına karşılık, “Zaten Leon’un oynadıkları o futbolla, rakiplerinin karşısında pek şansları yoktu,” dedi.
Biraz oyuncuların hatalarından, birazda hakemin haksızlıklarından bahsederken, Doğu’nun gözleri ara ara barın taburesinde oturan kadına takılıyordu.
Bahadır ve Çağlar önce aynı liseyi, sonrada üniversiteyi birlikte okudukları en yakın arkadaşlarıydı. Aslında genç adam, onların yanında olmaktan sıkılmamıştı. Sadece, kadınlarla uğraşmak hayatının en eğlenceli kısmını oluşturuyordu, o kadar. Bahadır Doğu’nun dikkatle baktığı yerdeki kadını fark edince, Çağlar’a bakarak keyifle güldü. “Aramızdaki tek bekâr olarak Doğu en şanslımız dostum.”
Doğu'nun sadece aklı değil, gözleri de arkadaşlarıyla yaptığı sohbetten çok, kendisini günaha davet eden ateşli avındaydı. Kadın içkisini yudumlarken gözlerini bir an olsun ondan ayırmadan, başıyla işaret ederek harekete geçti. Doğu tam da sahip olduğu şarap fabrikalarından bahsetmeye başlamışken, gelen işaretle konuşmasını keserek, ayağa kalktı. “İzninizle lavaboya gitmem gerekiyor,” dedi. Onun ani hareketiyle durumun farkına varan Bahadır, gülümseyerek Çağlar’a göz kırptı. “Bu adam hiçbir zaman iflah olmayacak.”
Arkasından söyleneni duyan Doğu, onları umursamadan hayatında ilk kez gördüğü güzelin peşinden gitti. Kadın üzerine giydiği mini eteğiyle önünde kıvırarak yürürken, gözlerini dolgun kalçalarından ayıramıyordu. Bir kadında en çok dikkat ettiği şeydi kalçalar. Onunla neler yapabileceğini düşünmek bile, kanının başka yönde akmasına sebep oluyordu.
Kadın, tuvaletlerin olduğu kısma gidip, bir kapıdan içeriye girdi. Onu takip eden Doğu, içgüdülerine kapılarak yaptığı şeyin doğruluğundan emin olmadığı için gerilmişti. Ama artık geri dönüşü olmayan bir şehvete kapılmış, ne olursa olsun onu kıvrak dansıyla ve kışkırtıcı bakışlarıyla baştan çıkartan kadını istiyordu. Tam kadının girdiği kapıya yaklaşınca, iki el onu içeriye çekip, kapıyı kilitledi.
Önce tanımadığı kadınla tek kelime konuşmadan kısa süreli birbirlerine baktılar. Sonra kadın kollarını Doğu'nun boynuna dolayıp öpmek için dudaklarına yaklaştı. Ama Doğu için öpüşmek sıradan ve zevksiz bir eylem, sekste gereksiz bir ayrıntı olduğu için dudaklarını geri çekti. Öpüşmek için duyguların olması gerektiğini düşünürdü. Oysa kendisi kadınlara karşı asla böyle bir şey hissetmezdi. Tabii cinsel çekim dışında. Sıradan ve zevksiz bulduğu öpüşmeyi engellemek için dudaklarını geri çekip, direkt ellerini kadının bluzunun içine soktu. Kadının göğüsleri iri ve çok diriydi. Aceleyle bluzunu göğüslerinin üzerinde toplayıp sutyeninin kopçalarını açtı. Usulca meme uçlarını sırayla dudaklarının arasına alıp emmeye başladığında kadın zevkle inledi. Kadının boğazından çıkan inlemeler onu daha da çıldırttı. Dayanamıyordu. Daha fazlasını istiyordu. Parmakları aşağıya indi. Eteğini yukarıya kaldırıp kadının gözlerinin içine bakarak külotunu indirdi. Tamda beklediği gibi vajinası sırılsıklam olmuştu. Aceleyle kemerini açıp fermuarını indirdi. Ve hızla kadını duvara yaslayıp kalçalarını kavradı. Yaşadıkları bu şeyden dolayı ikisi de nefes nefeseydi. Avını hafifçe yukarı kaldırıp sertleşen erkekliğinin üzerine oturttuğunda kadın hissettiği sertlikle haykırdı. Doğu ise hissettiği sıcaklıkla seri hareketlerle gidip gelmeye başladı. Kadın yaşadığı hazdan dolayı Doğunun omuzlarını tutarak tekrar çığlık attığı an bir eliyle kadının ağzını kapattı. Penisi kadının bedenine her girdiğinde duvara çarpan çıplak kalçalarının çıkarttığı sesle daha çok tahrik oluyordu. Bu ses onu daha da hızlandırdı. Avını duvar ve kendi bedeni arasında sıkıştırarak her yukarıya itişinde aldığı zevk dahada katlandı. İçindeki aç canavar nihayet doyuma ulaştığında kadını üzerinden indirdi. Ve hiçbir şey söylemeden ayak bileklerine inen pantolonunu yukarı çekip kemerini taktı. Saniyeler önce ilişkiye girdiği kadının yüzüne bile bakmadı. Baksa ne olurdu ki. Nasıl olsa bir daha görmeyecek, görse bile hatırlamayacaktı. İstediğini aldığına göre, kadınla bir işi kalmamıştı artık. Gitme vaktiydi. İlk kez hiçbir önlem almadan, ilkel duygularına yenilerek yaptığı bu şeyin, yanlış olduğunu biliyordu. Ama yanlış olduğunu bilse de o istediğini daima alırdı.
Tekrar bara girdiğinde Çağlar ve Bahadır tuvalette olanlardan habersiz içkilerini içiyorlardı. Doğu bir kaç dakika önce yaşadığı zevkten sonra rahatlayarak, onların yanındaki yerini aldı. Üç arkadaş geçmişten bahsetmeye başladılar. Lise yıllarında gittikleri kamptan bahsederek gülen genç adamların yanından geçen kadın, hiçbir şey olmamış gibi tekrar masasına yerleşti.
Doğu için kadınlar daima kullanılmak için yaratılmış varlıklardı. Hepsi ikiyüzlü ve nankördü. Bütün kadınlar açgözlü birer fahişeydi. Onlara olan nefreti yüzünden asla düzenli bir ilişki yaşamamıştı. Genellikle bir kere birlikte olduğu kadına asla ikinci kez şans vermezdi.