' Ben çıkayım özel bir şeyler vardır belki. Fotoğraf varsa beni çağırırsın olur mu?'
' Çıkmana gerek yok. ' dedim. Özel hiçbir şeyim olmamıştı ki hayatta. Bu valize de ne koydukları benim için merak konusuydu. Çıkarmaya başladım. Bayramlık elbisem vardı içinde. Zaten bayramdan bayrama özenirlerdi bana. Kenara koydum. Botan bunu bana asla giydirmezdi. Yine öyle zamanlar için alınan bir kaç tane takım vardı. Küpelerimi görünce gülümsedim. Bunu çok sevmiştim. Zeynep haklı çıkmıştı. Bir kaç tanede fotoğraf koymuştu. Biri aile fotoğrafıydı. Yine bir bayram günü çekilmişti. Kurban Bayramı' ydı ve ben çok yorgundum. Yorgunluk yüzümden akıyordu. Zeynep fotoğrafı elimden aldı. Dalgın dalgın bakmaya başladı. Diğer fotoğraf bütün kardeşler olduğumuz bir fotoğraftı ve ben daha bakamadan Zeynep elimden kaptı. Üçüncü fotoğrafta ben ablan ve Evin vardı. Bunu kasten koymuştu. Hatta bütün bu hazırlığı bile bunu koymak için yapmıştı. Evin' in gülen yüzüne takıldı gözüm. Hayat dolu bir insandı ama ablamın istediği gibi vicdanım sızlamamıştı. Ben Evin' e hiçbir şey yapmamıştım ki. Hatta onun ölümü benim kabusum olmuştu. Botan ve annesinden sonra en çok beni etkilemişti bu erken ölüm. Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama sonunda fotoğraftan gözümü ayırdım ve bakışlarım Zeynep' e döndü. Fotoğrafı okşuyordu. Hatta tam olarak Cihan abimi.
' Abimi mi seviyorsun?'
' Ne olur abime bir şey söyleme. Yalvarırım sana. '
' Kimseye bir şey söylemem merak etme. Abimin haberi var mı peki?'
' Yok. Ben hep içimde sakladım. İçten içe diledim. Ailelerin arası iyiyken umudum vardı ama artık o da yok. Kimseye söylememiştim ama artık her şey o kadar anlamsız ki. ' dedi ve sustu.
Artık Zeynep' in kimi sevdiğinin hiçbir önemi yoktu. Abimin ona bir ilgisi var mı bilmiyordum ama Zeynep' in durumu benden de beterdi. Ben en azından sevdiğim adama gelin gelmiştim. Biraz konuşturmaya çalıştım. Okumak istiyordu. Annesiyle o gün tartışmışlardı ve canının acısıyla bana saldırmıştı. Pişmandı. Okul birincisi olduğunu öğrendim. Başarılı bir öğrenci olması annesinin umrunda değildi. Beni asıl şaşırtan bu oldu. Botan' ın annesinin iyi biri olduğunu düşünüyordum ama kızların okumasına karşı olduğunu öğrendim. Kendi akrabalarına düşkün olduğu için Zeynep' i onlardan birine vermek istiyordu. Böylece aralarındaki bağ daha da güçlenecekti. Zeynep başını omzuma yaslayıp hıçkıra hıçkıra ağladı. Ben hep annem olsaydı her şey farklı olurdu diye düşünüyordum ama şu an anlamıştım ki annenin varlığı her zaman güzel bir hayat için yeterli olmuyordu.
...
Üç ay sonra...
Botan bugün gelecekmiş. Alaz iki ay demişti ama üç ay olmuştu. Bu üç ay içinde Zeynep nişanlandı. Çok büyük bir nişan yapılmadı. Kız istemeye geldiklerinde nişan yüzükleri takıldı. Evin' in ölümü bahane edilmiş büyük bir nişan yapılmamıştı. Bahane diyordum çünkü yangından mal kaçırır gibi kızı vermenin hiçbir anlamı yoktu.
Ve sonunda Botan konağın bahçesine giriş yaptı. İnsan azıcık umutlanıyordu. Üç ay geçmişti. Bu süreçte acısı azalmıştır, benimde bu hikayede mağdur olduğumu anlamıştır diye minicik bir umut. Botan arabadan inip eve girdi. Geçerken gözleri bir an gözlerime değdi ve bütün umutlarım hemen oracıkta yerle bir oldu. Gözlerinde saf nefret vardı hala. Neden hiç azalmamıştı? Kötü görünüyordu. Üstü başı toz içindeydi. Şaşırmamıştım çünkü abimde böyle geliyordu. Genelde araçlarla yapılsa da yükte hafif ama değerli şeyler hala eşeklerle daha doğrusu katırlarla getiriliyordu. Böylesi daha güvenliydi. Yukarı çıktı. Bir saat sonra üzerini değişmiş duş almış şekilde geri geldi. Hiç peşinden gitmedim hatta direkt olarak mutfağa geçtim. Bir sürü hazırlık yapılıyordu sabahtan beri harıl harıl en sevdiği yemekler tatlılar yapılıyordu. Yukarı çıkıp laf yemek yerine mutfağa yardım ederdim daha iyiydi.
Zelal Teyze çok iyi bir insandı. Kocası Hasan Amca kahyaydı. Helin kocasının akrabasıydı. Yanlarına almışlardı. Helin benden bir iki yaş büyüktü ve kızları gibiydi ama Zelal Teyze' nin aksine suratsız bir kızdı. Benden hiç hoşlanmadığını gizlemekten çekinmiyordu. Zelal Teyze iki oğlunu okutmuştu. Karı koca bu evde çalışmaktan memnundular. Botan yokken Alaz' da mezun olmuştu. Artık veterinerdi. Botan yokken istediğim gibi giyinmiştim ama onun geleceğini duyunca yine siyah giydim. Zaten benim hayatım böyleydi. Risk almıyordum. İçimde ne kadar umut olursa olsun karşısına başka renkle çıkmak istememiştim. Yaptığım baklavanın şerbetini döktüm. Yemekler hazırlandı. Tatlıyı çay ile birlikte servis ettik. Botan tatlıdan ikinci tabağı istemişti Helin' den. Kaynanam atladı.
' Dicle senin için yaptı. Maşallah çok hamarat gelinimiz. '
Botan gelen ikinci tabağı almamazlık edemedi ama sanki zorla yedi. Benim yaptığımı öğrenince boğazına dizildi sanki. Şeker yerine tuzla yapmış olsam ancak bu kadar zorlanırdı. Tabağı bitirince yorgun olduğunu söyleyip yukarı çıktı. Bende mecburen ardından çıktım ama o yine karşı odaya girdi.
....
Botan o gece odasında uyudu. Bütün gün de bir yerlere gitti geldi. Ne yaptığını hiç anlamadım. Gece olunca odaya geldi.
' Soyun! '
Soyunmaya başladım. Ağzımı bile açmadan soyunup yatağa uzandım. Ne söylesem işe yaramazdı. Botan soyunup üzerime geldi. Elini kadınlığıma attı. Bu beni şaşırtmıştı. Daha önce hiç dokunmamıştı. Parmağını içimde hissettim. Bir kaç kez parmağı içimde hareket etti sonra çıktı. Parmaklarının yerini erkekliği aldı. Yine çok yavaş değildi ama çokta hızlı girmemişti. Bu davranışı beni şaşırttı. İçimde gidip geldikten sonra içime boşaldığını hissettim. İçimden çıktı ve yanıma yattı. Kendimi anne olmaya hazır hissetmiyordum ama hiçbir şey söyleme şansım yoktu. Aslında isterdim ama çok erkendi ve berbat bir evliliğim vardı. Yine de söz hakkım yoktu elbette.
Botan ilk kez çekip gitmemişti. Sanki bir an uyuyacak gibi oldu ve bu beni heyecanlandırmıştı. Sonra birden elini erkekliğine attı. Kendi erkekliğini okşuyordu. Diğer elini de benim kadınlığıma attı. Biraz onu okşadıktan sonra tekrar üzerime geldi ve içime girdi. Bu kez hoşuma gitmişti. Belki böyle hissetmemem gerekiyordu ama engel olamıyordum. Sanki kalbim kadınlığımda atıyor gibi hissettim ve o anın coşkusuyla elimi omuzlarına koydum. Botan' ın kapalı olan gözleri açıldı.
' Çek o ellerini benden. ' dedi. Korkuyla hızla çektim. Kasıtlı yapmamıştım ki. Botan devam etti. Boşalınca ayağa kalktı.
' Bir daha sakın ben izin vermeden bana dokunma!' dedi. Yine beni paramparça edip gitti. Alt tarafı elimi omzuna koymuştum. Bana bu kadar tahammülü yoksa benden doğacak çocuğa nasıl tahammül edecekti? O an doğmamış çocuğum için endişe etmeye başladım.
Botan sonraki gecede geldi. Ondan sonra ki gece de. Söylediğine göre beni ellemesinin nedeni benimde boşalmamdı. Böyle daha kolay hamile kalabilirim diye düşünüyordu. Seks yapmadan önce bir kaç dakika kadınlığımı okşuyordu ama bunun bile sebebi benden bir an önce kurtulmaktı. Yine bana Kirmanlı diye hitap ediyordu. Abimin karşısında karım dediğini unutmuş gibiydi. Bu akşam Botan' la annesinin köyüne gidecektik. Zeynep' in gelin gideceği aile bizi yeni evli olduğumuz için yemeğe davet etmişti. Oraya gitmeyi hiç istemiyordum ama yine söz hakkım yoktu. Acaba beni orada neler bekliyordu?