İçin için ettiğim yeminlerin arasına sıkışmışcasına kafam zonklarken çalan telefon sesi buna hiç yardımcı olmuyordu. Ne zaman kapadığımı bilmediğim gözlerim aralanırken mahrur bakışlarım aheste bir şekilde etrafta dolaştı. Saatler önce Zehir’in yattığı yerde şuan ben vardım. Gözlerimi kırpıştırdım. Zehir ise benim koltuğuma geçmiş bana bakıyordu. Ürkmüştüm. “Telefonun çalıyor.” Duyabiliyorum. Onu kafamla onaylayıp doğruluren üzerimdeki pikeyi yana atıp cam sehpanın üzerinde ki telefonu elime aldım ve arayanın kim olduğuna bakmadan aramayı cevaplandırdım. “Efendim?” “Nerdesin sen?!” Karşı taraftan gelen kükremeyi andıran ses tam olarak babama aitti. Yüzümü buruşturdum. “Zehir’in yanındayım.” Hırıltılı nefeslerini duyabiliyordum. Sinirli olduğu belliydi. “Derhal eve gel!!” Tam ağzımı