When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Bildiğim, hatırladığım kadarıyla hayatımın, o kara, kapkara gecesinin üzerinden bir buçuk ay kadar bir zaman geçti. İyi miyim diye soruyorum çoğu zaman kendime, özellikle de gece yarısına yaklaştığım sıralar, hatta balkonumdan aşağıya öylesine bakıpta, onu sülietinden bile tanıdığım o saatler ve dahası sonrasında gerçek mi yine bir oyun mu arasında gidip geldiğim o azap dolu dakikaları saat yeniden ve yeniden vurduğunda, hep sorgularken buluyodum kendimi. Sanki milad oldu, miladım oldu benim o kör saatler ve sonrasında yaşadıklarım. Bir yanım, onu çok seven ve tüm saflığıyla, inanmışlığla ona tapan yanım, hala tüm yaşadıklarımın doğru olmadığını, yine beni vazgeçirme planları üzerine böyle yaptığını fısıldıyordu kulağıma. Adı umut olan bu şey, ne kadar yansada tükenmeyen, bitmeyen,