Mecburen daha fazlasını duyamadan oradan çıktım. Atlas Bey öfkeyle ses tonunu ayarlayamıyordu. O sayede bu kadarını duymuştum ama duyduğumu belli edemezdim. Eve geçip alınan eşyaları temizledim ve yerleştirdim.
Akşam yemeğinden sonra odama çıktım çünkü çok yorgun hissediyordum. Yatakta Doğan Bey' in ne demek istediği aklıma takıldı. Bir süre yatakta dönüp durdum sonra uyuyakalmışım. Sabah gözümü açtığımda hemen aşağıya indim. Kahvaltıdan sonra Şerife ablaya yardım etmeye gittim. Üst katta gerçekten fazla oda yoktu. Doğan Bey' in çalışma odasına girdik önce. Bir duvar boyunca kitaplık vardı. Hukuk kitapları yazan bir kısmı vardı, bir kısımda önemli emsal davalar yazıyordu en üstte, diğer bölümde yazı yoktu ama bir sürü dosya vardı. Dosyaların tozunu alırken en altta bir rafta adımı gördüm. Aslında sadece benim değil sanırım burada çalışan herkesin dosyası vardı. Çok merak etmiştim ancak Şerife Hanım odadaydı ve o rafa dokunmamamı söyledi. Kim olsa merak ederdi. Şerife ablada bunu biliyordu. Doğan Bey' in odasına girdiğimde neredeyse hiçbir şey yoktu. Bir yatak bir dolap ve bir komodinden ibaretti. Evet burası onun evi değildi ama bu kadar sadelik yine de ilginçti. Mobilyalar açık kahve tonlarıydı. Temizlemek çok kısa sürdü. Atlas Bey' in odasına geçtik. Oda fazlasıyla karanlıktı. Koyu kahverengi perdeler açılınca oda aydınlandı. İlk önce çok açık sarı koltuk takımı çarptı gözüme, biraz daha açık olsa krem olacak kadar açık renkti ve üzerinde hiçbir leke yoktu. Buradaki avize çok gösterişliydi. Sanki oturma odası gibiydi. Dev ekran bir televizyon monte edilmişti duvara. Yatak odasına geçtik. Mobilyalar siyaha çalan koyu lacivertti. Daha önce bu renk mobilya görmemiştim. Perdelerde aynı renkti. Koyu renk perde takıntısı neydi bu adamın? Giyinme odası ise siyahtı. Yıkanıp ütülenmiş çamaşırlarını yerleştirdim. Dolapları açıktı ve fazlasıyla nizamlıydı. Kravatları yerleştirmek için bir anahtar daha çıkardı Şerife abla. Kravatlar neden kilitlenir diye düşünürken üst çekmeceyi açınca anladım. Saatler vardı. Oldukça pahalı görünüyordu. İki çekmece saatin altında iki çekmece kravat bölümü vardı. Şerife abla kilitleri ve bu kezde yanındaki çekmeceleri açtı. Orada da kol düğmeleri bir katta, kravat iğneleri bir kattaydı. Alttaki iki katta çorap bölümüydü. Şerife abladaki anahtar yığınını artık anlamıştım. Gerçi her oda iki anahtarla açılırken son derece de normaldi. Atlas Bey niye Şerife Abla dışında kimseye güvenmiyordu?
Giyinme odası dışında ayna yoktu. Odada hiç kadın eşyası yoktu. Evli değildi o kesindi ama anlaşılan uzun süreli bir ilişkisi de yoktu. Bunu düşündüğüm için kendime kızdım. Bu kadar katı birinden hoşlanamazdım. Üstelik bana basit biriyim gibi muamele yapıyordu. Sadece tipi nedeniyle eriyen bir kız olmamalıydım. Temizlik bitince aşağıya indim. Öğle yemeği saati geliyordu. Yemekten sonra Şerife Abla beni yanına çağırdı. Gittim.
' Eksik bir şey mi var? Camları silmedik ama günlük mü siliniyordu yoksa?' diye sordum.
' Yok kızım. Maşallah elin hızlı. Ben seni sohbet etmek için çağırdım. Camları silmek bizim işimiz değil. Onun için ekip geliyor. '
' Sohbet etmekten memnun olurum. ' dedim ama camları silmemektende olurdum çünkü çok fazla cam vardı bu evde.
' Burada konuşacak birini bulmak pek kolay değil. '
' Farkındayım. ' dedim gülümseyerek.
' Sen onlar gibi değilsin.'
' Kimler gibi?'
' Diğer kızlar. Aslında hepsi iyi kızlar ama yanlış yapmaktan öyle korktular ki sonunda gittikçe Atlas' a benzemeye başladılar. '
' İşsiz kalmak istemiyorlar demek ki. '
' Buranın şartlarında iş bulmak kolay değil. Atlas oğlumun onlara çok iyiliği de dokundu. Bunları anlatmak bana düşmez tabii. '
Zaten merak etmiyordum. Yani normalde tanımak isterdim ama onlar buna yanaşacak gibi değildi bende arkadaş olamayacağım insanlarla ilgili bir şey bilmeye meraklı değildim.
' Anlıyorum. '
' Kendinden bahset biraz. '
' Ne anlatacağım bilmiyorum. Aslında anlatılacak bir hayatım yok benim. Dört yıldır Aliye Hanım' ın yanında çiftlikte çalışıyordum buraya gelmeden önce tek hayatım o çiftlikti diyebilirim. '
' Anladım. Peki gitmeye hazır mısın?'
' Nereye?'
' Alışverişe tabii ki. '
Ben bu konuyu tamamen unutmuştum.
' Acil mi gerçekten Şerife Abla? Yani Atlas Bey bana ders çalışmam için kitaplar vs bir sürü masraf yaptı. Maaşımı alınca ben yapsam alışverişi. '
' Gururlu kızım benim. Herkesin kıyafet için ayrılmış bir bütçesi var bu evde. Buna bende dahil. Üniforma gibi düşün ama Atlas oğlum üniforma sevmez. '
' Atlas Bey' i ne kadar zamandır tanıyorsunuz?'
' Uzun. Çok uzun zamandır. Onlarla çalışmaya başladığım zaman 14 yaşındaydım. Daha Atlas dünyaya gelmemişti bile. '
' Yani doğumundan beri tanıyorsunuz. '
' Aslında hayır. Zaman zaman ayrılıklar girdi tabii. Üç yaşında bir kaç yıl onlarla çalıştım sonra ayrıldım. Daha sonra yeniden çalışmaya başladım. Atlas o zaman 12 yaşındaydı ama sadece yazları görüyordum. Yatılı bir okulda okuyordu. Net olarak 15 yaşından beri diyebilirim. 14 yıl olmuş ama Zafer Bey ile Aliye Hanım boşandığında dört yıl Zafer Bey' le çalıştım, o ölünce Atlas oğlum yanına aldı beni. '
Aliye Hanım' la Atlas Bey' in soyisimlerinin neden farklı olduğu ortaya çıkmıştı. Aslında cevap basitti. Ben niye her şeyin altında bir gizem arıyordum? Bu ev beni olumsuz etkiliyordu.
' Hiç evlenmediniz mi? Kusura bakmayın özel bir soru oldu. '
' Evlendim. O yüzden zaten arada kopukluklar var. İki kez evlendim. 15' imde ailem evlendirmişti. Almanya' ya götürdü beni. Geçinemedik. Beş yıl evli kaldım. Çocuk olmadı. Bu nedenle bir türlü huzurumuzda olmadı. Çok eziyetini gördüm. Yirmi yaşında kaçtım geldim. Aliye Hanım sahip çıktı bana. Atlas o zaman üç yaşındaydı. Yirmi yaşında bir daha, bu kez severek evlendim. İki çocuğum oldu. İki kızım var benim. Pek gelmezler ama buraya. Neyse bu uzun hikaye. Başka zaman anlatırım. Hadi şimdi alışverişe gidelim. '
Şerife ablanın içindeki hüzün yüzüne vurmuştu. Dertli olduğu belliydi. Yarası derindeydi. Bir şeyler gizliyor gibiydi de zaten beni ilgilendirmezdi. Ne anlatmak isterse o kadarını dinlerdim.
Alışverişe çıktığımızda şoför Şerife Abla ne derse yaptı. Ona Atlas Bey' in haberi var mı denmiyordu. Bir kaç tane mini etek aldık. Servise yardımcı olmam gerekirse giymem içindi. İstersem mutfakta ya da gün içinde giyebileceğimi söylemişti. Çok şık pantolonlar ve bluzler aldık. Kirlenecek diye endişe etmiştim ama önemli olmadığı söyledi. Ayrıca mutfak önlükleri ve boneler aldık. Hepsi son derece kaliteli kumaşlardı. Beni tepeden tırnağa, iç çamaşırıma kadar giydirdi. Kuaföre gittik. Saçlarımı kestirdik. Çalışırken zor olacağını söylemişti. Saçlarım uzundu. Yusuf saçlarımı çok beğenirdi ve bende ölümünden sonra kestirememiştim. Beni aldatmış olmasına rağmen elim gitmemişti bu vesile olmuş oldu. Sanki içimdeki son zerreleri saçımla bir gitmişti. Yine çok kısa değildi omuzlarımdan aşağıda katlı bir kesimdi. Makyaj yaptılar. Aynada kendimi tanıyamadım. Kıyafet ve saç insanı ne kadar değiştiriyordu. Makyaj malzemeleri, cilt bakım ürünleri bile aldık. Evde bakımlı görünmekte kuraldı.
Ne kadar akşam yemeği için geç kalıyoruz desem de Şerife Abla beni dinlemedi ve bir kafede oturup tatlı yedik. Sanırım kızlarını özlüyordu ve benimle zaman geçirmek ona iyi geliyordu çünkü yüzüm güldüğünde bana çok güzel bakıyordu. İçinde hüzün gizli bir güzellikle. Şoför bu kez biblo almama hayır diyemedi çünkü Şerife Abla ile konuşurken ağzımdan kaçırmıştım o da şoföre söylemişti. Aliye Hanım' ın özleyeceğini bildiğim için ona atlar olan bir biblo almıştım. Şerife abla içinde anne kedi ve minik kedi yavruları olan bir tablo aldım. Bacaklarına rağmen saatlerce benimle uğraşmıştı. Tabloya çok güzel bakmıştı. Sonunda yemek saatinde ancak eve döndük. Kimse bir şey demedi, diyemedi. Atlas Bey evde olmasına rağmen yemeğe inmemişti. Doğan Bey' le odasında yemek yemişti. Annesinin geldiğinin ikinci gününde daha yalnız bırakmıştı sofrada. Aliye Hanım' ın üzgün olduğunu gördüğümde ona hediyesini vermiştim. Gerçekten çok beğendi.
Yukarıya masayı öğrendiğime göre Atlas Bey kendi hazırlamıştı. Şerife Abla olmadığı için kimseyi sokmamıştı. Toplamak için yukarı çıktığımda Atlas Bey bana düşmanı gibi bakarak yanımdan geçip gitti. Geç kaldığım için mi kızdı diye düşünürken Doğan Bey yanına çağırdı ve oturmamı söyledi. İkisi de tuhaftı ve hatta Doğan Bey' in gözünde kırmızılık vardı. Sulanmıştı. Sanki darbe almış gibiydi.
' Gözünüze ne oldu? Ben hemen bir şeyler getireyim. Kötü görünüyor.'
' Otur Vera. Öküz tepti. Bir şey olmaz. '
' En azından buz koyalım. '
Ayağa kalktı. Mini dolabı açtı ve buz çıkardı. Gözüne koydu.
' Oldu mu? İçin rahat etti mi şimdi?'
' Atlas Bey mi vurdu?'
'Öküz diyince nasılda anladın hemen. Tebrik ederim. Seninle önemli bir şey konuşmam lazım. '
' Sizi dinliyorum. '
' Bir süre Atlas' la sevgili rolü oynamanı istiyorum. '
' Ne!'