Bölüm 10- Ölüm Burnumun Ucunda

853 Words
Demek ki ölümün de bir kokusu varmış, şuanda da burnumu sızlatan bir koku, okyanus kokusu... ∆ Harun diye seslendiği adamı arabayla geldiğinde, Kartal beni çoktan okulun arkasına getirmişti.Ardından arabanın yolcu koltuğuna oturtmuş, kapıyı da üstüme kilitlemişti. Şimdi de Harun ile arabanın yanında konuşuyorlardı.Harun üstünde ki, siyah paltoyu çıkarıp Kartala verdi.Hiçbir şey duyamıyordum. Kafamda kaçma planları kurmaya çalıştım.Bütün kapılar kilitliydi, ne yapabilirdim?Ne kadar çırpınsamda kollarından kaçamamıştım.Sanki bir çalıymışım gibi beni, rahatça buraya kadar sürüklemişti. Seda! Seda ön kapıdaydı.Acaba şuan ne yapıyordu.Yanından ayrılmamın üstünden uzun bir süre geçti, çoktan farketmiş olmalıydı. Telefonum cebimdeydi, eğer Sedayı arayabilirsem, bana yardım ederdi.Ama Kartalın gözleri sürekli üstümdeydi, bunu nasıl yapacaktım... Dikkatinin dağılmasını beklemem gerekiyordu. Ne olacaktı şimdi, beni öldürecek miydi?Bunu yapabilir miydi...O, gerçekten bunu rahatlıkla yapabilir miydi? Kartal, o katilin ta kendisiydi.Hala inanamıyordum, beynim kabul etse de kalbim kabul edemiyordu.O, beni kovalayan, daha sonrasında ise kaçmama izin veren kişiydi.Neden kaçmama izin vermişti, tekrar yakalayacağını bildiği için mi?Beni en başından beri tanıdı.Benimle gerçekten bir kedinin, fareyle oynadığı gibi oynadı. Şoför kapısı aniden açıldı ve Kartal arabaya bindi.Arabayı o mu kullanacaktı?Peki ya Harun...O arabaya binmedi.Ellerini önünde kenetlemiş, uzaktan bizi izliyordu.İki elimle cama yapıştım, yalvaran gözlerle Haruna baktım.Ama o, bana sadece göz ucuyla baktı ve hemen gözlerini çevirdi.Bana baktığı o kısacık arada, başımı iki yana salladım fakat hiçbir tepki alamadım. Gözlerim doldu, etrafımda bulunanlar arasında insan olduğunu düşündüğüm tek canlı bile benden yüz çevirmişti. Motorun çalışma sesini duydum, hala ısrarla Haruna bakıyordum ve artık ağlıyordum. "Boşuna bakma," dedi Kartal "O sana yardım edemez." ~ Kartal arabayı sürmeye başladı, okuldan uzaklaşmıştık.Panik yine bütün hücrelerimdeydi.Etlerim yanıyor, kalbim duracak gibi oluyordu.Çaresizce gözyaşlarım akmaya devam etti. "Gerçekten hiçbir şey bilmiyorum, niye anlamıyorsun!" dedim ağlayarak.İkna çabalarım hala sürmeye devam ediyordu.Ama o hiç istifini bozmuyor, gözlerini yoldan ayırmıyordu.Bana inanmıyordu.Bana inanmayı düşünmüyordu bile. Yanımdaki gerçekten Kartal mıydı?Bunlar gerçek miydi? Ağlamaktan bitap düşmüştüm.Uyumayı diledim, uyandığımda her şeyin farklı olmasını diledim. Dakikalar geçmişti ve biz hala yoldaydık.Artık sessizdim, ağlamıyordum.Sanki bütün hislerim ölmüş gibiydi.Kartalı ikna edemiyordum.O benim kim olduğumu biliyordu ve buna emindi.Zaten, uzaktan bile her zaman kendinden emin dururdu.Birkez daha öyle olduğunu yakındayken de gösterdi. Kim derdi ki, sevdiğim adam tarafından öldürüleceğimi...Bunu kabuslarımda bile göremezdim. Babaannemin de dediği gibi;İnadım eşşek inadıydı.Bu sefer ağlamadan, sakin bir şekilde konuştum,"Ciddiyim, hiçbir şey görmedim.Zaten benim gözlerim yüzde otuz bozuk(yalan).Neydi elinde ki kalem mi?" dedim.Belki fazla korkudan devreleri yakmıştım, belki de ölüm boşvermişliğine girmiştim, hangisi bilmiyordum ama kafamın iyi olmadığı kesindi. Yan gözlerle bana baktı ve uzun bir aradan sonra ilk kez konuştu, "Sen ne zannediyorsun beni, Jhon Wick mi?" dedi. Ona baktım,"Benide mi öldüreceksin?" dedim, telaşlı gözlerle bakarak, "Kalemi tercih ederim.Kalemi her zaman sevmişimdir.Babam en büyük silah kalemdir,der." dedim. Bana inanamıyormuş gibi baktı. "Renk tercihin de var mı bari?" dedi. "Pembe.Pembeyi severim." dedim. Gözlerini devirip,nefes verdi.Önüne dönüp arabayı sürmeye devam etti. Sessizlik oldu.O bir eli direksiyonda diğer eli vites kolunda, yola bakmaya devam ediyordu.Titreyen gözlerle ona baktım, "Lütfen..." duraksadım "...acı çektirmeden öldür." dedim, kesik kesik çıkan sesimle.Sakin duruyordum ama içimin yangını tarif edilemez bir boyuttaydı.Burnum tekrar sızlamaya başlamıştı. Gözlerini yoldan ayırmadı ama kasılan çenesinden dişlerini sıktığını anlayabiliyordum.Korkum daha da arttı. "Sus artık." dedi, sesinde bastırdığı öfkesinin yankıları vardı. Bu anı ne çok hayal etmiştim; Kartal arabayı sürecek ben ise yan koltukta, tüm yol boyunca onu izleyecektim.Saçlarından alnına düşen tutamları geriye çekecektim.Bazen elini tutacaktım, bazen ise başımı omzuna yaslayacaktım. Hayal işte... Çoğu zaman hayallerimiz gerçekleşmez.Hatta, artık benim hayal ettiğim hiçbir şey gerçekleşmeyecekti.Kartal dışında da hayallerim vardı tabi ki.Üniversite hayalim, Seda ile dünyayı gezme hayalimiz...Doktor olmak sonra da dünyanın birçok yerinde ki yardıma muhtaç insanlara şifa olmak istiyordum.Artık bunlar sadece istemekle kaldı, yolun sonuna gelmiştim. Demek ki ölümün de kokusu vardı, şuanda da burnumu sızlatan bir koku, okyanus kokusu... Tekrardan Kartala baktım.Madem öleceğim, o zaman dilediğim gibi konuşmaya karar verdim.Zaten başıma gelebilecek en kötü senaryoyu yaşıyordum,ne dediğimin ne önemi vardı ki... "Sen Kartal Karahanlısın.Herkesin hayranlık duyduğu, okulun en gözde çocuğu, nasıl katil olabilirsin?" dedim, hayal kırıklığı yüzüme yansıyordu. Hiçbir tepki vermedi.Sanki boş bir duvara konuşuyor gibiydim.Ama susmadım; "Senin birini öldürebileceğini hiç düşünmezdim," dedim, "Her şey olabileceğini düşünürdüm ama katil ola..." Sözümü kesti,"Her şey?" dedi kaşlarını kaldırarak, gözleri hala yoldaydı. "Yanii..." dedim,düşündüm, "Egolu, kendini beğenmiş, acımasız hatta biliyor musun pezevenk bile olabileceğini düşünürdüm." dedim. Uzun bir aranın ardından ilk kez suratıma baktı, tek kaşı havalanmış, bal rengi gözleri koyulaşmıştı.Sorgular gibi bir hali vardı, "Pezevenk?" diye tekrarladı ciddi bir edayla. "Şey...evet." zoraki sırıttım. "Ben, çok özür dilerim," dedi, mahcup görünerek, yola bakmaya devam etti, "Hayallerinde ki gibi biri olamadığım için..." başını iki yana salladı. Şaşırarak ona baktım.Ciddi miydi? "Bundan sonraki hayatımı bir pezevenk olarak geçireceğim, söz." diye devam etti. Kafam karıştı,"Gerçekten mi?" dedim suratımı buruşturarak. "Evet, ama seni öldürdükten sonra," dedi direksiyonu çevirerek. Birden suratım düştü, darmadağın oldum. "Sen son cinayetim olduktan sonra tövbe edip pezevenkliğe başlayacağım." dedi son olarak. Resmen benimle dalga geçiyordu.Piç! Birden sinirlenip, saymaya başladım, "Sen nasıl bir insansın?Bu kadar berbat, iğrenç bir insan olduğunu bilmiyordum.Senden nefret ediyorum..." "Yeter," diye bağırdı, bir bana bir yola bakıyordu, "Kapat o çeneni artık!", öfke tüm suratından akıyordu. Sustum, koltuğuma sindim. "Zaten yakında tamamen susacaksın." dedi, sakin bir şekilde. "Anlamadım?" dedim ona bakarak. Birden arabayı durdurdu, sağ kolunu koltuğunun baş kısmına dayadı, diğer eliyle de direksiyonu tutuyordu.Yüzünde inceden inceye bir gülümseme vardı, sanki bu durumdan zevk alıyordu. "Ölüler konuşamaz." dedi.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD