Sonbahar Üzerine..

505 Words
Sonbaharın başladığı dönemlerdeydik. Eylül ayı yarılanmıştı. En sevdiğim mevsimdi. Gökyüzü kasvetli ve moral bozucuydu. Yalnızlığı simgelerdi benim için sonbahar. Çoğu zaman yalnızdım ama sonbaharda yalnız olmak daha bir şaşaalı gelirdi hep. Çok fazla bir seçeneğim olduğu da söylenemezdi zaten ama yine de sonbaharda yalnız olmak beni bir şekilde daha mutlu bir mutsuzluk yaşamaya itiyordu. çok nadir girerdi birileri hayatıma ve çok fazlada kalmazlardı. Günler ve gecelerim hep aynı şekilde geçiyordu. Öğleden sonra akşama yakın saatlerde uyanıyordum. Sigara yakıyordum. Sonra bir sigara daha. Sonra kalkıp yüzümü yıkıyordum. Bazı günler yıkamayı da unutuyordum. Kahvaltı menüm her gün aynıydı. sadece adedi değişiyordu. Bir ya da İki adet tost ekmeği arası kaşar. Çoğu zaman basma zahmetine girmezdim. Midemi bastırması yeterliydi doygunluk hissini yakalamam için. Hiç bir zaman çok yemek yiyen biri olmamıştım. Ve ardından bir sigara daha yakardım. Gece oluncaya kadar televizyonda saçma programlar arasında dolaşıp hangisi daha az saçma ise o programı izlerdim. Arada bir geyirir, osurur ve sıçmaya giderdim. Bu kadar az yemek yiyip bu kadar çok sıçabildiğime şaşardım hep. Yine de severdim sıçmayı. Orgazma yakın bir hissiyatı vardı. Gece olduğunda televizyonu kapatır kitap okumaya başlardı. Bukowski'yle tanıştığım da 20 yaşındaydım henüz. O'nda önce pek kitap okuyan bir tip değildim. Hatta dışarıda okuyan tipleri de pek sevmezdim dalga geçerdim. Kızları etkilemek için entelektüel görünmeye çalıştıklarını düşünürdüm. Bu taktiği denediğim zamanlar da olmuştu. Bir kaç kez yararını da görmüştüm. Arada bir telefonuma mesaj gelir okumayı yarıda bırakırdım. Mesajı atan hep aynı kişi olurdu. Sinem. İnanılmaz sakso çekerdi. Bugün bile hala onun kadar iyisiyle karşılaşmamıştım. Ben 20 o 22 yaşındaydı. Uludağ Üniversitesinde İngilizce öğretmenliği okuyordu. Cem Adrian konserinde tanışmıştık. daha doğrusu o beni konserde görmüş ve sonrasında sosyal medya üzerinden mesaj atmıştı. Aslen Dersim'liydi ama Ankara'da doğup büyümüştü. Bir kız ve bir erkek kardeşi vardı. Görüşeceğimiz ilk gün yine az miktarda ki paramla otobüs durağına gitmiştim. Acemlerde ortak bir noktada buluşacaktık. Erken gelen ben olmuştum. Beklerken 3-4 adet sigara içmiştim. Bordo renk bir tayt vardı altında vücudunu tamamen saran. Harika görünüyordu kalçası o taytın içerisinde. Yeşil renk bir gömlek. Üstten 2 düğmesi açıktı. Otobüsten inip bana doğru yürürken sakat olduğunu düşünmüştüm. İlginç bir yürüyüş stili vardı. Fazlasıyla kısa boyluydu. Boyunu ilk kez görünce kucağıma alıp ayakta bir güzel becerebileceğimi hayal etmiştim. Kısa süreli bir sertleşmede yaşamıştım. Hemen sarıldık. İlk görüşmeden önce sohbetimizi ilerletmiştik. Tekrar otobüse binip benim evime doğru yola koyulduk. O zamanlar Yunuseli'nde oturuyordum. Eve girer girmez ellemeye ve vücuduna dokunmaya başladım. Seks yapmayalı uzun süre olmuştu. Yüzünü duvara doğru dayayıp kalçalarını okşadım. Gömleğinin düğmelerini açtım. Elimdeydi memeleri. okşadım. Kamışımı kalçasına dayadım. İkimizde çok azgındık. Yatak odasına geçene kadar üzerimizde bir şey kalmamıştı. Uzandı. Bacak arasına doğru eğilip yalamaya başladım. Yılan gibi kıvranıyordu. İnlemeleri beni daha da azdırıyordu. Yeterince ıslanmıştı. Sertçe girdim içine. Sert olmayı çok seviyordum. Saçlarını kavradım ve arkasını döndürdüm. Köpek pozisyonuna getirip yine çok sert becermeye başladım. Bulmuştıum. İstediğim her türlü fanteziyi uygulayabileceğim hatun buydu. Çıkartıp ağzına verdim. Boşaldım. Yuttu. Aynı gün 3-4 kez aynı senaryoyu tekrarladık. Sinemle ilk günümüz böyle geçmişti. Gelecekteki 4 yılı onunla geçireceğimi henüz bilmiyordum ancak seks konusunda fazlasıyla tatmin olmuştum.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD