4. Sürahi ile Tuzluk

245 Words
Şirin, Saçlarımın buklelerini maşa ile güzelce belirginleştirip omuzlarımın üzerine dağıttım. Pembe renkli, dizlerimin bir karış altında biten etekleri uçuş uçuş elbisemi yanlarından tutup ayana karşısında sağa sola salındım. Çok güzel olmuştum bence. Ailede herkes selvi boylum al yazmalımken ben daha bir altmış bile olamamıştım ama yine de böyle giyinip süslenince fena gözükmüyordum. Girdiğim her ortamda gören bin maşallah çekiyordu. Kendimi Mustafa abi ile düşündüğümde sürahiyle tuzluk gibi gözüküyorduk. Sözlensek yan yana dururken resimlerde çocuk gibi gözükmemek için kesin ayağımın altına bir tabure alırdım. Hele beni öpmek istese namaz kılar gibi eğilmesi gerekti. Belki de eğilmez beni kucakladığı gibi kendi boyuna yükseltirdi. Kendi düşündüğüme kendim utanıp elimi ağzıma kapayarak kikirderken aklıma başka bir şey geldi. Eskiden boyuna yetişemedikçe kendimi kucağına aldırırdım hep. O zamanlar bu kadar uzun bile değildi. Sonradan en az yarım metre daha fazla uzamıştı ama ben beş sene önce kaç santimsem hala öyleydim. Kardeşim Şahin bile çoktan beni geçmişti. Aslında şimdiye kadar boyumu öyle dert edindiğim de yoktu ama bu ara biraz daha uzasam iyi olurmuş gibi geliyordu. Yine de hala güzeldim. Bir de dudaklarıma vişneli parlatıcımı sürünce iyice fena bir şey oldum. Annem görünce kesin kızardı ama o zaten benim süsüm bir türlü gönlümü çalacak işler yapmayan Mustafa abiye kadardı. Avluda falan şöyle bir görsün, hemen yalayıp yutar, annem görmeden imha ederdim. Avlunun dışından beklediğim araba sesi bir türlü gelmedikçe elim kirpik kıvırıcıya, allığa, maskaraya falan gitmek istiyordu ama şimdi Mustafa abinin önünde çocuk gibi azar yememek için zor da olsa sabrettim.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD