When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Şirin, “İhsan iti ile bir daha görüşmeyeceksin.” İhsan kim onu bile bilmediğim halde karşıma geçmiş bana görüşmeyeceksin diyen Mustafa abi ile dizlerimin üzerine aldığım örtüyü fırlattığım gibi ayağa kalktım. O oturduğu halde boylarımız ancak eşit olmuştu ama beni durduk yere ona buna kuyruk sallamakla suçlamasından bıktığım için şu an boynunu kırabilecek kadar öfkeli hissediyordum. Daha önce kimseyle görüşmediğimi söylediğim halde hala beni suçlayabiliyordu ya ben de ona hak ettiği cevabı verecektim. “Görüşürüm, görüşmem. Sana ne!” Asla bu cevabı beklemiyor olacak ki k.çına iğne batmış gibi ayağa fırladı. O yağa kalktığında boyum ancak göğsüne geliyordu ama koca cüssesinden korkup geri çekilecek değildim. “Ne demek görüşürüm lan! Sen beni katil mi edeceksin!” Gerçekten o kadar