Şirin,
Hadsiz deve! Deve tabanı!
Nasıl da karşısında çocuk varmış gibi azarlamıştı!
Kabahat zaten insanlık edip içeri çağırandaydı. Ben dışarıda vakit kaybedeceğine içeri girsin, ailesini görsün diye onu düşünüyordum, o da ancak bana höt zöt ediyordu.
Aklımdan gönlümü böyle azarlaya azarlaya mı alacak diye geçirirken birden hala Seher yengemin onunla konuşmamış olma ihtimali geldi.
Öyle ya müstakbel eşi olduğumu bilmediğinden, gönlümü çalması gerektiğini de hala bilmiyor, ondan bana kötü davranıyordu.
Aslında bu yaşımıza kadar bana kötü davrandığını hiç görmemiştim ama son zamanlarda sanki etrafındaki varlığıma bile katlanamıyormuş gibi yüzüme bile bakmıyordu.
Şimdiye kadar öyle bir sorunumuz olmadığına göre acaba yengemler söylemişti de bana yakın davranmaya utandığı için böyle saçmalıyordu.
Hala bir sonuca varamayınca düşünmekten beynimden duman çıkar gibi hissettim.
Kafamı yormayı sevsem Sibel'i çekeceğime aklımı derslerime verirdim.
saçlarımı arkaya doğru savurup daha fazla oyalanmadan aşağı indim.
Biraz üst katın merdivenleri önünde oyalanıp dışarıda hala ne halt yediğini bilmediğim Mustafa’nın avluya girmesi için bekledim.
Ben merdivenin önünde oyalanırken küçük kardeşim Şevin, Burhan amcamın çocukları ile beraber avluya soktukları bir kediyi seviyor, babaannem, Osman amcam ve Seher yengem sedirlerde oturmuş onları izliyordu.
“İncitmeden sevin emi canlarım.”
Seher yengem deve tabanı oğlunun aksine bal damlayan sesiyle konuştuğunda Burhan amcamın oğlu Devran, gedik dişlerinin arasından tükürük saça saça konuştu.
“İncitmiyoruz yenge, parmağımızla seviyoruz.”
Sonra çömeldiği yerden kalkmadan yengeç gibi yana yana yürüyüp kediyi yengemlerin görüş alanına soktu.
“Bak kafasını uzatıyor sevelim diye.”
Yengem gördüğünden memnun olmuş gibi gülümseyip başıyla onaylarken konuştu.
“Aferin benim paşama, akıllı oğlum benim.”
Torun hasretini konağın çocuklarıyla çıkardığı için bu ufak olanları ayrı bir sevdiğini hepimiz biliyorduk. Benim en küçük kardeşimle, Zeren yengem ve Burhan amcamın ikizleri neredeyse onun elinde büyümüştü.
Amcamı bırakmak istemediği için konaktan hiç çıkmıyor, kimin nerede bir işi olsa “sen git ben buradayım” deyip gönderiyordu. Çocuklar da neredeyse annelerinden çok Seher yengeme naz yapıyorlardı.
“Pisssst!”
Mutfaktan çıkan Zeren yengemin kovmasıyla kedi korkup anında avluyu terk ettiğinde ellerini beline atıp konuştu.
“Ben bir daha konağın içine kedi sokulmayacak demedim mi Şevin?”
Kardeşim ikizlerden sadece bir buçuk yaş büyüktü ama daha yeni sekiz yaşını doldurmasını umursamadan yengem, kardeşimin, onun çocuklarına bakıcılık etmesini bekliyordu resmen.
“Ne bağrınıyorsun gelin!”
Babaannemin otoriter sesi ile nerde olduğunu hatırlayan yengem içine kaçmış gibi çıkan sesiyle konuştu.
“Bit pire kaparlar diye dedim anne.”
Başka bir şey demeden usul usul mutfağa dönse de kaçıp giden kedi yüzünden çocukların da keyfi kaçmıştı.
Burhan amcamla araları ne zaman limoni olsa çoluk çocuğa sardığı için kimse tavırlarını umusamıyordu.
Ben de fazla umursamadan gözümü avlunun girişine diktim.
Nihayet beklediğim deve koca cüssesi ile avluya girebilmişti.