When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Mustafa, Sibel’in vakitli vakitsiz arayıp sormalarından yazmalarından yorulmuştum. Sadece evleneceğiz, aşk meşk bekleme dediğimde kabul etmişti ama şimdi sanki sevgililik ediyormuşuz gibi özledim bile diyordu. Kendi bacılarım da vardı. Benden izinsiz bir adamın evlilik teklifini kabul etseler, tutup özledim deseler kan beynime sıçrardı. Atasını çiğneyip kızın gönlüne giren adamı da doğduğuna pişman ederdim. Şirin’le evlilik konusu ilerlemeden kapansın diye kendi kurallarımı kendim çiğnemiştim ama vicdanım rahat değildi. Sibel’e sabırlı ol, abinle konuşmamızı bekle dedikçe “zaten evlenmeyecek miyiz” deyip daha çok üzerime geliyordu. Çalışkan, terbiyeli, akıllı diye onu kendime eş seçmiştim ama yaşını hesaba katmamıştım. Henüz çocukluktan tam kurtulamadığı için durması gereken yerde