Büyük bir kalabalığa açmıştı gözlerini. Aynı konak, aynı sesler, lakin yabancı yüzler... Hiç kimseyi tanımıyordu. Fakat üzerine atılan bakışlara bakılacak olursa, kendisine gözlerindeki ışık ve gülen yüzleriyle bakınan bu insanlar onu tanıyor, seviyorlardı. Elinden geldiğince aynı tebessümü karşısındakilere bahşederek konağın merdivenlerinin basamaklarını ağır ağır indi. Adımları seriydi, buna rağmen acelesi de yok gibiydi. Karşında beliren her yüz saygıyla durup selam veriyor, adım attığı koridorlarda yaşam o geçene değin duruyordu. Ayağındaki düz sandaletlerin sesleri konağın beton zemininde hafif sesler çıkarırken indiği avlu her zamanki gibi uçsuz bucaksız bir büyüklüğe, bunun da yanı sıra sessizliğin hüküm sürmesine şaşılacak bir kalabalığa sahipti. Avluya doğru attığı ilk adımla