Zamanı geldi… Zamanı geçti… Bu iki cümle arasında dağlar kadar fark vardı. Her şey zamanı gelince güzeldi. Bir şeyi çok istersin, istersin. Çabalarsın ama olmaz. Zamanı var, dersin. Zamanı gelir ve gerçekleştiğinde çok mutlu olur ve şükredersin. Diğeri ise zamanı geçtiydi. İsteklerimize her zaman bir cevap gelirdi. Tabii ki bizim bunu okuyabilip ona göre adım atmamız gerekiyordu. Zamanı gelmeden ve geçtikten sonra atılan adımlar işe yaramazdı. Tam ortasını bulmak ise büyük bir incelik gerektiriyordu. O inceliğe sahip olan insanlar, atacakları adımları bilir ve ona göre hareket ederlerdi. İnceliğe sahip olmayanlar ise her zaman kaybetmeye mahkumdur. Zaman kavramını iyi değerlendiremeyen ben, şimdi üzülmeye ve üzmeye mahkumdum. Hem üzülüyor hem de üzüyordum. Aceleci davranıp her şeyi mah