Görüşeceğiz

2142 Words
Gökhan akşam için özenerek hazırlandı. Alara’yı almak için evinin önüne gediğinde arabada duramayıp indi. Dakikasında ineceğini bildiği için geldiğini haber vermedi. Çok geçmeden evinin kapısı açılınca toparlanıp baktı. Giydiği siyah kıyafetinin içinde parlayan güzelliği görünce bir anlık şaşkınlık yaşadı. Yaptığı hafif makyaj ve saldığı saçları ile baya etkileyici görünüyordu. Bu kadar özenmesini kendi üstüne alınmak çok isterdi, ama Alara her zaman böyleydi. Belki de ailesi sayesinde yeni fark ediyordu. -Bekletmedim umarım. Şaşkınlığını atıp gülümsedi. Kapısını açarken “Bende yeni geldim.” dedi. Binmesine yardım ettikten sonra direksiyonun başına geçti. Arabanın içine yayılan bahar esintisi burnuna gelince yana baktı. Kemerini takmaya çalıştığı için biraz izleyebilirdi. -Gökhan az önce Mert aradı. Görüşmek istiyorum deyince bende gittiğimiz yerin adresini verdim. Senin için sıkıntı olmaz umarım. Göz göze geldiklerinde “Mert?” diye sordu. Kimdi ve neden görüşmek istiyordu? Aralarında daha hiçbir şey olmasa da rahatsız olmuştu. -Mert Soydan. Saniyesinde kim olduğunu anlamıştı. Hakkında çok şey duymuştu, ama bizzat tanışmamışlardı. Vural amcasının bir ara ortak olduğunu biliyordu. Konunun ne olduğunu öğrenmeden önce arabayı çalıştırdı. Yola çıktıktan sonra “Hala görüşüyorsunuz anlaşılan.” dedi. Ortaklığın bozulduğunu biliyordu. -Kızı olunca ziyarete gittim. -Eşinden ayrılmamış mıydı? Adam önemli bir konumda olunca hakkında ki bilgiler daha hızlı yayılıyordu. En son duyduğu şeyde aklına gelince “Hatta yurt dışında olduğunu söylemişlerdi.” diye ekledi. -Biraz karışık durum. Gökhan daha fazla sorgulamamak için “Anladım.” dedi. Alara da konuyu değiştirmek için “Senden sonra birkaç fikir buldum. Babalarımız duymadan önce birlikte bakarız.” dedi. Tabletini çıkarıp notları açtı. Gökhan göz ucuyla yana baktığında çoktan işe daldığını gördü. Buluşmanın amacı iş yemeği olduğu için ne bekleyebilirdi? -Bakarız. Yolun devamında Alara’nın anlattıklarını sadece dinledi. Farklı fikirleri ve heyecanı olan biriydi. Restorana vardıklarında ayrılan masaya geçtiler. Hızla siparişlerini verdiklerinde Alara devam etmek için tableti ortalarına koydu. -Şu notlara bir de sen bak istersen. Değiştirmek istediğin bir şey olursa söylersin. Gökhan notlardan daha çok onu izliyordu. Bir insan iş için bu kadar heyecan yapar mıydı? Gülümseyerek bakarken Alara’ya yakalandı. Dinlemediği için kızacak sanırken yüzüne yayılan gülümsemeden sonra “Başını şişirdim değil mi?” dedi. Yakından izlediği siyah gözlerin parlaklığı bir başkaydı. -Hayır çok güzel anlatıyorsun. İşi bu kadar sevmeni hayranlıkla izliyorum. Yine kaptırmıştı. Babası da bazen yeter kızım diyordu. Her an aklına gelen fikirlere dur diyemiyordu. İltifata “Teşekkür ederim, ama genelde herkes şikayet eder.” dedi. Kendi için sorun değildi. Hayatını iş üzerine kurmayı seviyordu. Başarı en önemli noktasıydı. -Belki artık kendine vakit ayırmanı istiyorlardır. Gökhan iyi bir yerden yakalamıştı. Fark etmesi için önce iş dışında arkadaşlık sağlamalıydı. Onun dünyasına girebilirse birlikte zaman geçirdikçe bir şeylerin değişeceğini umuyordu. Alara dediklerini düşünürken aklına Erdem düştü. Bugün ilk defa iş dışında bir şeye ilgi duymuştu. Adamın yüzü aklına geldiğinde bile istemsiz bir tebessüm oluşturuyordu. Ediz dönüş yapana kadar düşünmeyeceğim dese de pek kolay olmuyordu. Durduğu anda biranda aklına geliyordu. Neden sorusu beyninin içinde öderken aşk olduğunu düşünmüyordu. Bir insan ilk anda birini sevemezdi, ama dikkatini çektiğinin farkındaydı. Gökhan dalıp giden bakışları görünce “Mesela en son ne zaman tatil yaptın?” diye sordu. Söylediklerinden sonra değişen bakışların kaynağını merak etmişti. -Hatırlamıyorum. -Peki şu anda tatil yapma şansın olsa nereye gitmek isterdin? Onu daha yakından tanımak için tam zamanıydı. Bu sayede aklından neler geçiyor öğrenme şansı da olurdu. -Deniz kenarı olabilir. Sakin bir yerde olmaya hayır demem. -Peki yanında kim olsun isterdin? Kendisini söylemesini beklemese de gelecek planını bilmek istiyordu. İlişki isteyip istemediğini anlayabilirdi. Cevabı alamadan araya garson girdi. Yemeklerini bırakırken Gökhan soruyu unutmuş değildi. Yalnız kaldıklarında konuşmaya devam etmek için bekliyordu. Alara önüne koyulan yemeğin tadına bakarken aslında sorunun cevabını düşünüyordu. Yoğun çalıştığı için doğru düzgün arkadaşı olamamıştı. Hayatında ailesi dışında önemsediği kişi yoktu. Anlaşılan yalnız kalacaktı. Yirmi sekiz yaşına basıyordu ve hiç yanında birini hayal etmemişti. İşleri yoğundu ve başka bir şeye ayıracak vakti yoktu. Bunlardan rahatız da değildi. -Çok fazla seçenek var sanırım. Gökhan’ın dediğine gülümsedi. “Kimse yok desem. Tek başına olmayı seviyorum.” Cevap olumsuz olunca bir yenisini ekleyip “Sen istesen de ailen yalnız olmanı kabul etmiyor. Vural amca seni sıkıştırmaya başlamadı anlaşılan.” dedi. -Başlamadı ve mümkünse hiç başlamasın. Gökhan ne düşündüğünü bir kere daha duymuş oldu. Yemeğe devam etsin diye sorularına ara verdi. Alara hoş bir kızdı bundan emindi, ama aralarından bir şey olmasını istiyorsa baya çaba vermeliydi. Kalbini çalmak pek kolay görünmüyordu. Bir yandan mantıklı biri olduğu içinde umut olduğunu düşünüyordu. Birbirlerine gayet uygunlardı. -İyi akşamlar. Yemekleri Mert’in gelmesi ile bölündü. Alara ayağa kalktığında “Hoş geldin.” dedi. Gökhan da kalktığında birkaç davette uzaktan gördüğü adamı inceledi. -Yemeğinizi böldüm kusura bakmayın. Gökhan’a dönüp elini uzattı. “Mert Soydan. Daha önce karşılaştık gerçi. Haldun Beyin oğlu değil mi?” Tanımasını beklemediği şaşırdı. Elini tutup “Evet. Buyurmaz mısınız?” dedi. -Teşekkür ederim. Alara ile kısa bir görüşme yapıp gideceğim. Sizin için sıkıntı olmaz umarım. -Rahatınıza bakın. Gökhan yerine oturdu. İkisi biraz uzaklaşsa da izlemeye devam etti. Mert ile bu kadar yakın olmasını beklemiyordu. Kızı oldu dese de adam artık bekardı. Aklına gelen düşüncelerin saçmalığına gülüp önüne baktı. -Buraya kadar geldiğine göre ciddi bir konu var. Alara yine bilmiyormuş gibi davransa da Mert “Cemre’ye nasıl ulaştın?” diye sordu. Her şeyin arkasında onun olduğunu biliyordu. -Konuşmamı istemedin, ama beni biliyorsun yarım iş sevmem. -Biliyorum da yine de hangi ara başardın merak ettim. -Beste’yi yolladım. Yalan haberi onun açıklaması lazımdı. Bir de sana verdiklerimin bir yedeği bende kalmış olabilir. Mert şaşırmıyordu çünkü Alara isterse yapardı. “Sana teşekkür ederim. Kardeşine rağmen bizim için yaptıkların çok önemli.” -Eğer iyi bir şey olduysa sevinirim. Serkan’ı merak ediyor musun? Değişen yüzü gülümsetirken “Merak etme gayet yoğun. Artık burnu biraz sürtecek.” dedi. Mert konuyu değiştirmek için “Gökhan’ı bekletme. Ben gideyim.” dedi. Vedalaşıp doktorların masasına geçti. Erdem konuştuğu kişiyi görmüştü. Yanına oturunca “Sabah senden sonra biraz ayıp ettim.” dedi. Mert ve Ferman merakla baktılar. “Mert ile olduğunu anlamadım. Bir şey soracak sanıp buyurun dedim. Tabi biraz tersledi.” -Alara Dilmen’i tanımamak… Ferman’ın dediğine “Ben nöbetten çıkmışım gözümün önünü göremiyor. Hem tanımıyorum. Ne yapabilirim?” diye savundu. Mert ve Ferman daha çok gülünce “Sizde bir şey anlatanın…”dedi. Gözü Alara’nın olduğu masaya kaydığında karşısında ki adama gülümsediğini gördü. Birlikte çok güzel görünüyorlardı. -Beni oyalamak için gelmiş. Cemre olanları öğrensin diye de birini yollamış. Erdem “En azından biri seni dinlememiş. Tebrik etmek lazım.” dedi. -Benden anlatmak istedim ama Cemre’nin durumu ortadaydı. Şimdi iyi olsa da öğrendikten sonra fenalaştı. -Mert seninle ne konuştuk. Olayları bekletmek çözüm değil. Ferman yine seansları hatırlatınca “Doktorum artık iyi değil miyim? Bu gece bari yapmasan.” dedi. İkisinin güldüğünü görünce “Madem bu gece buluştuk bana bir konuda yardım edin.” dedi. -Tabi buyur. Kalp ve akıl doktorun burada. Erdem’in esprisine ikisi de buz gibi baktı. Ferman “Abi sen espri yapma.” dedi. -Size de bir şey beğendiremiyoruz. Neyse Mert anlat. -Her şey ortaya çıkınca Cemre’ye evlenelim dedim… Devam edemeden Ferman “Ne dedin?” diye araya girdi. Bu kadarını yapmış olamazdı. -Evlenelim dedim. Erdem dayanamayıp gülmeye başladı. “Benden kötü espri yapan varmış.” Bu ancak kötü bir şaka olabilirdi. Mert tepkiler aşırı olunca bir yanlış yaptığını anladı. Gülüp duran doktorlarına sesini duyurmak için “Ne oluyor bana da söyleseniz.” dedi. Aralarında tecrübeli Ferman’dı. Evliydi ve bir erkek çocuk babasıydı. Bende diyerek “Her şey ortaya çıkmış olsa da bir de onun açısından bakmayı denemelisin. Senin dengesiz olduğun zamanları gördü. Üstüne hiçbir şey demeden boşandın. Üstüne hamile olması ve yalnız kalması eklendi. Senin çektiklerini öğrense de sana tekrar güvenmesi gerekli. Değiştiğini görmeli. Sağlıklı bir ilişki kurup aile olabileceğinize emin olmalı.” dedi. Doktorunun söylediklerini düşününce hak verdi. Cemre’nin dediği aklına gelince “Ondan baştan başlayacağız dedi.” diye ekledi. -Bence de baştan başlayın. Yeni birlikte zaman geçirin. Ona değiştiğini göster. Yanında ol. Sorunları artık farklı çözdüğünü göster. Erdem eklemek için “Bir de kızınızın hastaneden çıkması lazım. Cemre’nin şu an tek düşündüğü o olduğu kesin.”dedi. Ferman da katılınca Mert ne yapması gerektiğini anladı. Evlilik konusunu bir süreliğine askıya alacaktı. Öncelikle Cemre’ye sevgisini gösterecekti. -Mert’in konusuna çözdüğümüze göre Erdem Bey siz anlatın. Ferman arkadaşına döndüğünde anlamayan bakışlara sinir oldu. “Saf ayağına yatma. Yaşın otuz olacak. Bir hareketlik yok mu?” -Son zamanlar da hastan mı azaldı? Bana taktın. Ferman uzun zamandır arkadaş oldukları için rahatlığını biliyordu. Hayatta bir tek annesi vardı. Onu aksatmasa da kendi hayatında çok dağınıktı. Ona göre doktor olması bile şaşırtıcıydı, çünkü unutkan ve düzensizdi. Mert ikilinin arkadaşlığını bildiği için karışmadı. Ferman abilik yapmayı severdi. Erdem’e de verdiği değer belli olduğu için üstüne gitmekten çekinmezdi. -Hastam fazlasıyla var. Asiye teyzeyi üzme. Kadın mutlu olduğunu görmek istiyor. Erdem, Mert’e bakıp “Ben mutlu değil miyim? Odam, yatağım ve yastığım ile gayet mutluyum. Hastaneye gidiyorum, arkadaşlar ile buluşuyorum. Nöbet sonrası direk eve kaçıyorum.” dedi. -Baya sıkıcı hayatın varmış. -Tabi sizin gibi şirket yönetmiyoruz. Kendi halimizde takılıyoruz. Ferman konuyu dağıttığını fark ettiği için “Annen beni her gördüğünde oğlum şuna birini bulalım diyor. Bak bulurum birini sonra uğraşırsın.” dedi. -Aman haaa. Şimdi kadın dırdırı çekemem. Erdem odanı topla. Erdem dağınıksın. Erdem çoraplarını kaldır…. Konuştukça Mert ve Ferman gülüyordu. Aynen anlattığı gibi olurdu. Erdem fırsattan istifade “Ben lavaboya gideyim.” dedi ve kaçtı. Bu konu kapanmazdı ve Ferman başını şişirirdi. Lavaboların olduğu yeri görünce hızla yürüdü. Hangisine gireceğim diye bakarken açılan kapıdan Alara çıktı. Aniden karşılaşınca ikisi de tepki veremedi. Aklını meşgul eden adam karşısında görmenin şaşkınlığını yaşıyordu. Evren ona bir mesaj mı yolluyordu? Erdem sabah ki durumu toparlamak için “Alara Hanım.” diye tepki verdi. Arkadaşları alay ettiğine göre daha dikkat etmeliydi. Saçları hala dağınıktı ve fotoğrafta da aynı olduğunu gördüğü anımsadı. Demek bu şekilde seviyordu. Gülümsediğinde adını hatırlamasına mutlu oldu. -Erdem Bey bu ne güzel tesadüf -Yok tesadüf değil. Mert sizi aradığında yanındaydım. Mecburen arkasından geldik. Tüm hevesi kaçarken kibarlık yapmaması da başka olaydı. İnsan evet öyle oldu derdi. Adam kesinlikle acayipti. Başkası olsa kur bile yapardı, ama onun hiç umurunda değildi. Erdem ayrılmadan önce “Bu arada Cemre ile Mert adına yaptığınızı tebrik ederim. Sabah içinde kusura bakmayın. Ben pek iş dünyasını bilmiyorum. Az önce arkadaşlar kim olduğunuzu söyledi.” dedi. Alara hatırlama kısmının da aslını öğrenmiş oldu. Adam mutlu anlarının katili gibiydi. Önce sevindiriyor sonra şaşırtıyordu. Acayip olan ise bu bile güzel geliyordu. Başkaları gibi davranmıyordu. Bu hali gözüne samimi geliyordu. -Mert ile baya yakınsınız anlaşılan. Ediz söylemiş olsa da biraz daha konuşma isteği ağır basmıştı. Masada da Gökhan bekliyordu, ama karşısında ki adamın farklı bir etkisi vardı. Yanındayken kendini rahat hissettiriyordu. Kasmıyordu ve içinden geldiği gibi davranıyordu. Birçok kişi soy adından takılırken onun umurunda değil gibiydi. -Evet yakınız. Erdem daha fazla oyalamamak için “O zaman ben müsaadenizi isteyeyim. Görüşürüz.” dedi. Ayrılacağı anda elini uzattığını görünce göz göze geldiler. Bu kadında ne vardı bilmiyordu, ama bakışları değişikti. İnsanı etkisi altına alan bir havası vardı. Elini tuttuğunda “Görüşeceğiz.” demesinden sonra yanından geçip gitmesini izledi. Öylesine dediğini düşünse de aldığı cevap biraz ürkütücü gelmişti. Ciddi söylememiştir diyerek devam etti. Alara duygularına engel olamayıp o eli tutmak istemişti. Aklından geçenler delilik olsa da yapacaktı. Telefonunda Ediz’i bulduğu gibi “İstediğim bilgi ne zaman gelecek?”diye sordu. Erdem’in hayatında biri yoksa planını devreye sokacaktı. Masaya yaklaşınca Gökhan karşıladı. Otursa da aklı başka yerdeydi. -Tatlı yiyelim mi? Buranın tatlıları da güzel. -Olur. Gökhan menüyü alıp bakarken arada izledi. Daha iyiye gitmesini beklerken Alara kopmuştu. Burada değil gibiydi. Hemen bir şey olmasını beklemediği için aynen devam etmesi lazımdı. Erdem de lavabodan çıkınca masasına geçti. Az önce olanlar aklına takıldığı için Mert’e dönüp “Bu Alara nasıl biri?” diye sordu. Kadın iki seferdir bir acayip davranıyordu. Sabahki olayı tanıyamadığı için olduğunu sanmıştı, ama şimdikini çözememişti. Zaten kafa yormakta istemiyordu. Mert sorunun sebebini anlamadığı için “Ne oldu?” dedi. -Lavaboya giderken karşılaştık. Ayıp olmasın diye Alara Hanım dedim. Konuştuktan sonra ayrılırken görüşeceğiz dedi. Ne demek istedi? Mert’te bu sorunun cevabı yoktu. İkisi Ferman’a dönünce “Senin görüşmek istiyor.” demesiyle ikisi de şaşırdı. -Ben iş adamı değilim ki. Ferman kimlerin arasına düştüm diyerek acı içinde izliyordu. Mert’te “Doğru diyor. Alara iş adamları dışında kimse ile görüşmez.” diye destek veriyordu. -Beğenmiş olamaz mı? Erdem her fırsatta birini yakıştırmaya çalışan arkadaşına sadece güldü. “Hesabı ödeyin gidelim. Yoksa Ferman beni evlendirmeden durmayacak.” Kalktığı gibi “Dışardayım çabuk olun.” dedi. -Hem kaçıyor hem hesabı bize kitliyor. Ben ne dedim? Mert’e de biraz fazla gelmişti. “Yani başkası olsa tamamda. Alara ile Erdem çok alakasız.” Kalktığında “Ben hesabı hallediyorum.” dedi. Ferman ikisinin de arkasından “Şuraya yazıyorum, görürsünüz.” dedi, ama duyan olmadı. Sinirle telefonu alıp peşlerine takıldı. Dışarı çıktıkları gibi Mert “Ben gidiyorum.” dedi. -Bende kaçayım yoksa senin muhabbetin çekilmez. Erdem arkadaşına görüşürüz diyerek ayrıldı. Geç olduğu içinde bir taksiye bindi. Şoföre evin adresini söyledikten sonra arkasına yaslandı. Akıp giden yolu izlerken aklına iki çift siyah göz düştü. Ferman’ın söyledikleri aklına gelince yine güldü. Alara dedikleri gibi biriyse onunla işi olduğunu hiç sanmıyordu. Düşünceleri atıp bir an önce eve gitmek istiyordu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD