Evin içinde ağır bir sessizlik vardı. Hasan’ın gece boyunca elimi bırakmaması, kalbimde küçük bir umut ışığı yaktıysa da, sabah olduğunda onunla hiçbir şey olmamış gibi davranması o ışığı yeniden söndürmüştü. Kalktığında yüzüme bakmadan hazırlıklarını yaptı ve yine bir şey söylemeden çıktı. Ben de hiçbir şey demedim. İçimde biriken o kırgınlık, sessizliğin altında daha da büyüyordu. Bazen sessizlik kelimelerden daha çok bağırır, işte o gündü. Hasan’ın sessizliği, benim içimde koca bir duvar gibi yükseliyordu. Onu aşmaya çalıştıkça yoruluyor, giderek daha çok içime kapanıyordum. Mutfağa geçip kahvaltıyı hazırladım, ama masada oturup yalnız başıma yemek yemek, bana iyice ağır geliyordu. Tabaklara baktım, her zamanki gibi Hasan’ın yeri boştu. Kendime çay doldururken içimden onunla konuşmayı