Dudaklarım aralandı, gözlerim de aynı orantıda büyüdü. Burası....bambaşkaydı. Kafamı yukarı kaldırdım, yeryüzündeki her ayrıntı gözlerimin önündeydi. Güneş buraya da vuruyor, oksijen tüm güzelliğiyle hissediliyordu. Bu gerçekten muazzam bir şeydi benim açımdan. Bu tam olarak teknolojinin hangi boyutuydu bende bilmiyorum ama burda bir ömür yaşayabilirdim. Hayalimdeki Tanrılar Şehri ile burası tamamen farklıydı. İzbe, karanlık ve unutulmuş bir yerin aksine oldukça güzel bir şehri anımsatıyordu. Binalar, ağaçlar, sokak lambaları her şey vardı. Hatta ne gariptir ki çocuklar bile vardı. Buraya sadece kötü adamlar girmiyor muydu? En azından benim bildiğim öyleydi. Nasıl bir dağın içerisinde böyle bir dünya olabilirdi ki? Sanki başka bir il gibiydi. Yemyeşil ağaçlar, çimenler her şey vardı.