13.BÖLÜM

2104 Words
YELİZ’DEN… İşlerin giderek bozulmasından korktuğum için haber vermiştim Asel’e. Bana geri cevap olarak yarın görüşmemiz gerektiğini ve bunu yüz yüze yapmamız gerektiğini söyleyince kabul etmiştim. Bana da en doğrusu bu gibi gelmişti. Alin’den nefret ettiğim söylenemezdi ancak Asel her şeye rağmen benim en yakın arkadaşımdı ve tüm hatalarına rağmen onun yanında olmaya devam ediyordum. İçten içe Göktuğ’a karşı olan sevgisi yüzünden yaptığı son hatayı da kendi içimde halletmiştim çoktan. Kendimi onun yerine koyunca tüm bunları benim de yapabilme ihtimalim oldukça yüksek gibi geliyordu. Onu tamamen haklı bulmasam da yine de bazı konularda bu tür şeyler yaptığı için haklı sayılırdı. Kaybetme korkusu insana her şeyi her an yaptırabilecek kadar güçlü bir histi. Asel’in yanına gelmek için evden çıktığımda saat epey erken sayılırdı. Birlikte kahvaltı etmeyi teklif etmişti ben de kabul etmiştim. Son zamanlarda birbirimizle pek fazla zaman geçiremiyorduk, bir tür bağ kopukluğu yaşıyor gibi hissediyordum. Bundan ben de o da oldukça rahatsızdık ancak kimse bunu daha erken fark etmemiş ve fark etse de dertten ya da meşguliyetten üzerinde pek fazla duramamıştı. Böylece bir şeyleri düzeltmeyi de başarırız diye hem kendi arkadaşlığımız hakkında hem de Göktuğ ve Alin hakkında konuşmak için biraz daha erken buluşarak birlikte kahvaltı etmek daha mantıklı gelmişti. Ailesi de evde olmayacaktı üstelik tüm gün. Bu işimize de gelmiş, daha rahat eğlenmiş, kahvaltıdan sonra dolapta duran alkol şişelerinden birini içmeyi de ihmal etmemiştik. Mutfaktan ayrılıp odasına çıktığımızda o yatağına oturmuş ben de hemen karşısındaki kanepeye yayılmıştım. “Demek ev arkadaşı oldunuz ha?” diyerek devam etti konuşmaya. “Evet, seninle arkadaş olduğumu bilseydi de bu teklifte bulunur muydu emin değilim. Yine de tamamen kötü biri diyemem Alin için. Selin’den daha iyi hatta bazen Selin’den beni koruyor desem yalan olmaz sanırım.” “Seni Selin’den mi koruyor?” “Evet, genelde Selin2i susturuyor ya da beni tartışma konularında destekliyor. Tuhaf bir kız ama iyi biri galiba.” “Alin’i fazla sevmiş gibisin…” Neye alındığını anlamıştım ancak konu düşündüğü gibi değildi pek. Sadece Selin’in iyi bir kız olduğunu söylüyordum. Yine de bu konudaki alınganlığını anlayabiliyordum elbette. Sevdiği çocuğu elinden almak üzere olan bir kız hakkında burada iyi konuşuyordum. “Onu sevmemek için kişisel bir nedenim yok Asel ancak sen ve Göktuğ’un arasında ekstra bir engel oluşturuyor gibi görünüyor ve bunu da sana arkadaşlık görevimi yaparak haber verdim.” “Göktuğ ve benim arama uzun süreli gireceğini sanmıyorum pek. Özellikle de eski sevgilisi Alin’in peşinden gelip onu geri alacağını böyle net bir şekilde belli ettikten sonra.” “Bu kadar emin olmamanı tavsiye ederim. Herkes aralarına girerek Alin’i o çocuktan olabildiğince sert şekilde koruyorlar. O gün anlattıklarına göre de çocuk Alin’i aldatmış. Bu yüzden de biraz Göktuğ ona karşı daha ince düşünceli ve tam destekle yanında duruyor.” Derin bir nefes aldı bıkkınlıkla. “Yine mi aldatılma mevzusu yani? Göktuğ’da bu durumun bu kadar derin yaralar açacağını hiç düşünmemiştim.” “Göktuğ seni seviyordu Asel, uzun bir ilişkiniz vardı ancak sen ne yaptın? Çocuğu aldattın hem de günlerce sürdürdüğün başka bir ilişki ile. Bunu tek gece yapsan belki sarhoştum hatırlamıyorum yalanıyla konuyu toplayabilirdik.” “Bunu bir yalan ile toplamama gerek yok. Göktuğ’un da orada burada bu şekilde dolaşmasına inanamıyorum. Bir anlık boşluğuma denk gelmeseydi ruhu bile duymazdı. Sanki hal ve hareketlerimden anlamış gibi davranmasına inanamıyorum.” Ben de onun böyle rahat bir şekilde bu durumdan bahsetmesine ve sanki hiç suçu yokmuş gibi davranmasına inanamıyordum. “Bu konuya bu şekilde yaklaştığın içinde kaybediyor olabilir misin Asel? Sen böyle değildin, Göktuğ’u severdin hatta onu kendisinden bile daha çok severdin. Sana ne oldu böyle?” Düşündü, bulamadı. Hatta belki üzerine düşünmek bile istemediği için sadece düşünür gibi yaptı ve konudan sıkıldığını belli edercesine konuyu değiştirdi. “Alin ile samimiler mi bari?” “Sayılır, sarılacak ve dakikalarca öyle duracak kadar samimi oldular. Ayrıca Göktuğ’un o gün nasıl giyindiğini görseydin şaşırırdın. Bu bizim tanıdığımız Göktuğ için büyük bir fedakârlık.” “Bunu yaptığına hâlâ inanmak istemiyorum ama en azından bunu arkadaşça duygularla yaptığına inanmak istiyorum. Göktuğ benim ve bir başkasının olamaz.” “Emin olma.” “Göktuğ benden başkasını sevemez, bana alıştı ve neredeyse beraber büyüdük. Yalnızca yara bandı olarak kullanıyor olmalı. İlgi boşluğunu dindirmek için.” “İnsan yarasını hangi ağrı kesici dindiriyorsa onu hep yanında taşıyor ama bunu da aklından çıkartma derim.” Farkına varmadığı bir şeyi ona hatırlatmışım gibi birden kafasını bana çevirip gözlerini fal taşı gibi açtı. Yeni yeni idrak ediyor gibiydi. Kaybetme ihtimalini hesaplamış olası görüntüleri aklına getirmiş ve kaybettiğinde nasıl hissedeceğini o an yaşamış gibi mimikleri arka arkaya değişirken içindeki öfkenin ve korkunun büyüdüğünü göz bebeklerinden görebiliyordum. “Bunu yapamaz, bunu bana yapamaz.” Derin bir nefes aldım ve öfkeyle ayağa kalkmasına tepki vermedim. Duruşumu bile değiştirmedim. Sadece göz devirmekle yetindim. “Sen Göktuğ’u o ilişkinin içindeyken aldatabildin, o neden senden sen böyle bir şey yapmışken vazgeçmesin ki?” Bu kilit soruydu, buna verebilecek tüm cevaplarımız Asel2in aleyhine ancak Göktuğ ve Alin’in lehine cevaplardı. Bunca zaman bunu kendisi adına fark edememesini bağladığım tek bir nokta vardı o da kendine olan güvenini destekleyen Göktuğ’un sevgisinden eminliği… “Göktuğ Sarp’ın yanında stüdyoda kalıyor dedin değil mi?” Oraya gideceğini anladığımda ayağa kalkmıştım bende. Sarp eğer bunları Asel’e anlattığımı öğrenirse benimle yeniden bir tartışma içerisine girerdi ve bu sefer eskisi kadar yumuşak şekilde halletmezdi bunu benimle. “Oraya gitmeyeceksin değil mi?” diye sordum panik içinde. “Gideceğim elbette… Bunu bizzat Göktuğ ile konuşmam gerekiyor.” “Göktuğ ile konuşman gereken tek konu yaptıklarından pişman olduğun ve özür dilemen gereken konular. Aksi halde bu konuyu onunla konuşmanın bir faydası olmayacak Asel.” Dinlememişti. Dolabında askıda duran ceketlerinden birini eliyle asılmıştı. Askının yere düşmesine bile aldırış etmeden odasından çıkarken ben de arkasından aceleyle gidiyordum. Evin ana kapısından çıkarken arabasına doğru yöneldiğini gördüğümde artık onu engelleyemeyeceğime tamamen ikna olmuştum. Benden hızlı davranmış arabasına binmiş ve çalıştırmıştı. Son dakika yan kapıyı açıp arabaya binebilmiştim ancak kapıyı kapattığımda araba çoktan hareket etmişti bile. “Oraya gittiğinde ona ne söylemeyi düşünüyorsun ki! Seni dinler mi sanıyorsun!” “Dinlemek zorunda, beni her zaman dinlemeye hazırdı. Bakalım hâlâ aynı şekilde mi hisleri?” “Bunu sorgulamak için çok geç kaldın! Asel hiçbir şeye faydası olmayacak bunu yapmanın. Daha da kötüleştireceksin her şeyi!” “Sus artık Yeliz! Gerçekten sus artık! Hatalarımın farkındayım tamam mı? Yaptığım tüm iğrenç hareketlerin doğurduğu sonuçları görüyorum. Daha önce böyle hissetmediğim için de tüm bunları nasıl düzeltmem gerektiğini kestiremiyorum! Yeter artık lütfen sus!” Daha fazla konuşmak yerine arabayı kullanmasına izin vererek susmayı tercih ettim. Ok yaydan çıkmıştı bir kere ve artık geri döndüremezdim. Ona bunu anlatmakla hata edip etmediğimi bilemiyordum ancak dediği gibiyse ve farkındaysa sadece nasıl yapacağını bilmediği için bu kadar saçmalıyorsa yine olsa yine söylerdim. Sarp2ın ailesinin evinin önüne geldiğimizde ailesinin evde olmamasına çok seviniyordum. Annesi evde iken tüm bu tartışma yaşansaydı eğer benim hakkımda oldukça farklı ve kötü düşünebilirdi. Sarp’ı gerçekten seviyordum ve onu kaybetmek istemiyordum. Onun da sevgisinden oldukça emindim ve bu beni daha da ona sarılmaya itiyordu. Adeta ona tutunuyordum, onunla ve onun için yaşıyordum. Evin kapısına tıkladığında biraz açılması için beklemek zorunda kalmıştık. Alt katta oldukları için yukarı çıkmaları oldukça zaman alabiliyordu bazen. Odaklandıklarında kapının çaldığını duymuyorlardı bile. Kapı en sonunda açıldığında Sarp’ın yüz ifadesinin ani değişimini hatırlıyordum. Şoka uğramıştı, anlam verememişti. Asel’in arkasında beni görünce daha da şaşırmış ve neler olduğunu anlamak için ağzını açıp soru sormaya yeltenecekti ki Asel onun konuşmasına izin vermeden kapıdan Sarp’a çarparak içeriye girdi ve stüdyo katına inmek için merdivenlere yöneldi. O gözden kaybolurken Sarp ne yaptığımı az çok anlamış gibi giderek öfkeleniyordu. “Ne yaptın sen Yeliz?” “Düşündüğün gibi değil.” “Ya nasıl peki? Düşündüğüm gibi değilse nasıl? İçeriye nasıl girdiğini görmediğimi falan mı sanıyorsun Yeliz!” “Sadece anlatmaktaki amacım Göktuğ’dan özür dilemesini sağlamak ve ilişkiyi kurtarmalarına yardım etmekti. Böyle büyük bir öfkeyle buraya geleceğini nereden bilebilirdim ki?” “Yeliz eskisinden daha mı iyi niyetli yaklaşıyorsun tüm bu olaylara yoksa bilerek mi görmezden geliyorsun? Hangisi söylemek ister misin?” Cevabımı beklemeden kapıyı açık bırakacak aşağıya indi. Ardından ben de içeriye girip kapıyı kapattıktan sonra onunla birlikte aşağıya indim. Merdivenleri indikçe kulağıma gelen kavga seslerini duyabiliyordum ve duydukça yaptığım şey için yiyeceğim azarı tahmin edebiliyordum. Hem Göktuğ’dan hem de Sarp’tan. “Buraya gelerek birde bunun için kızabileceğini sana ne düşündürttü Asel söyler misin? Buna hakkın olduğunu mu sanıyorsun yaptığın onca şeyin arkasından bir de!” Göktuğ’u hiç böyle öfkeli görmemiştim. Sanki öfkeden delirmiş gibi bağırıyordu, sesini hiç bu kadar yükseltmemişti daha önce. Öyle ki Sarp bile durum karşısında şaşkın şekilde gözlerini sonuna kadar açmış bakıyordu. “Tanımadığın bir kız için bu kadar fedakârlık yaptığına inanamıyorum! Bunları benim için yapmanı istesem yapmazdın ama öyle değil mi? “Alay mı ediyorsun sen benimle! Koca bir şaka kutucuğuna mı dönüştün ayrıldığımızdan beri! Güldürmüyorsun Asel bilmiyorsan diye söylemiş olayım!” “Alay etmiyorum, bunları senden ben isteseydim yapmazdın değil mi? Ama Alin Hanım için yapılır. Neden? Çünkü o mazlum ve masum öyle değil mi? Kendisini iyi acındırdı mı bari?” “Ne saçmalıyorsun be sen! Ne acındırmasından bahsediyorsun?” “Gerçi doğru bununla gurur duyması gerekiyor! Eski sevgilisi onu kazanmak için şehir değiştiriyor ancak güzel kızımız şımarıklığından dolayı bundan çok ürktüğünü söyleyerek bu güzel bahane ile kendini senin kollarına atıyor öyle değil mi? Ama sende de rıza var demek ki böyle çabalıyorsun!” Onlar tartışırken Sarp kendine gelmiş olacak ki masanın üzerindeki telefonu eline aldı. Ekranını açtığında birine mesaj attığını fark ettim. Kim olduğuna bakmak için telefon ekranına uzandığımda Alin’in adını gördüm. “Saçmalama Sarp!” Kafasını aniden bana döndürüp kaşlarını hiç olmadığı kadar sert ve hızlı şekilde çattı. “Kapat çeneni Yeliz!” Bir adım geriledikten sonra içimde benimde durdurulamaz bir öfke kol gezmeye başlamıştı bile. Alin’e karşı, Göktuğ’a karşı hatta Asel’e bile karşı içimde bir öfke damarlarımda hafif hafif dolanıyordu artık. En değer verdiğim kişi ile aramı bozmamda rol oynamışlardı. Bir felaketin başrolü gibiydiler ve konu benimle alakalı bile değilken bu yaşanmıştı. Bende de hata vardı elbette ancak ben herk yakın arkadaşın yapacağı şeyi yapıp arkadaşıma destek olmaya çabalamıştım sadece. Sarp, Alin’i buraya çağırmıştı. Pek bir bilgi verebildiğini sanmıyordum. Mesajı yazması ve göndermesi saniyeler almış sonrasında da masanın üzerine telefonu geri koymuştu. Benimle konuşmuyordu, istese dahi şuan da buna vakti yoktu. Asel ve Göktuğ karşımızda tanıştıklarından beri yaptıkları en şiddetli kavgayı ediyorlardı. “Gerçekten verdiğim değerin hiçbir zerresini hak etmiyormuşsun! Bunca yaptığın şeyin ardından özür dileyeceğine ve bunun için çabalayacağına utanmadan buraya geliyor ve resmen hesap soruyorsun! Sana inanamıyorum gerçekten inanamıyorum nasıl böyle iğrenç birine dönüştün? Ya da hep böyleydiysen ben seninle nasıl birlikte olmayı başardım o kadar uzun zaman?” Göktuğ’un yüzündeki iğrenme mimiğini görebiliyordum. Adeta içindeki tüm öfke giderek mide bulandırıcı bir etki yaratsa da onda karşısındaki Asel giderek gözündeki ferden vazgeçiyor gibiydi. Omuzları çökmüştü giderek her kelimede ve sonunda yıkılmış gibi bakıyordu. Nefesini dengeleyemiyordu çünkü belli ki gerçekten kırılmıştı ve buradaki oksijen ona yetmiyordu bile. Herkes bir anlığına sessizleşmişken zilin tekrar çalma sesi hepimizin kulaklarını doldurmuştu. Sarp büyük bir hızla stüdyodan çıkıp merdivenlerden sert adımlarla yukarı çıkıyordu. Ayak seslerini duyabiliyordum. Asel kimin geldiğinin cevabını bekler gibi bana bakınca hiçbir şey diyemeden gözlerimi kaçırmıştım. Çok geçmeden kapıdan giren Alin ile cevabı öğrenmişti zaten. “Ne oluyor burada!” diyerek içeriye giren Alin hemen Göktuğ’un yanında yerini almıştı. Onları yan ayana gören Asel öyle afallamıştı ki saniyelerini almıştı konuşabilmesi. “Göktuğ’u gerçekten oyunlarına alet edip onu sevgilin rolüne mi bürüdün? Bu kadar mı sözün geçmiyor eski sevgilinin üzerinde.” “Eski sevgilimin konusu seni hiç ilgilendirmez. Tıpkı Göktuğ’un da hiçbir konusunun seni ilgilendirmediği gibi, umarım anlatabilmişimdir Asel.” “Utanmıyorsun değil mi? Bu konuyu kullanarak Göktuğ ile yakınlaşmayı umut etmeye ve adeta başarmaya utanmıyorsun değil mi?” “Utanmam gereken bir şey yapmadım. Aksine utanması gereken bence sensin, daha birkaç gün önce dövdürmeye kalkıştığın eski sevgilinden şimdi kalkıp hesap sormaya nasıl cesaret edebiliyorsun gerçekten merak ediyorum. Ama doğru, sen üç ay boyunca aldatmayı da kendine yakıştırmış ve buna cesaret etmiştin. Unuttum!” Bu sefer ağır konuşuyordu. Ne kadar karışmak istemesem de anlık koruma içgüdüsüyle kendime engel olamamıştım. “Geçmişi önüne sererek ne yapmaya çalışıyorsun Alin? Canını yakmaya mı çalışıyorsun yaptıklarıyla.” “Yeliz!” “Sarp hemen atılmış ve susmak için dudaklarını birbirine bastırarak öfke ile bana bakmıştı. Ben de isteyerek yapmış sayılmazdım ancak kendime engel olamamıştım. “Pek geçmiş sayılmaz Yeliz, birkaç gün öncesinden bahsediyoruz. O kısımdaki hatanın pek fazla maziye gireceğini sanmıyorum…” “Hadi diyelim ki ben en kötü hataları yapan kişiyim! Peki sana ne demeli? Göktuğ’u adeta kullanıyorsun!” Asel, Alin’in bu konuyla üzerine gitmekte kararlıydı. “Kullanmıyorum Asel, bilmediğin bir şey var. Arkadaşın her detayı bilmediği için sana da aktaramamış belli ki. Biz Göktuğ ile oyunculuk yapmak için sevgili değiliz. Göktuğ benim gerçekten erkek arkadaşım…” Alin’in eli yavaşça Göktuğ’un eline kenetlenirken Asel ve ben de aynı noktaya bakıyorduk. Alin ve Göktuğ’un birleşen ellerine…
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD