Nasıl ki geçen zamanla insan yavaş yavaş yaş alır, yaşlanır birde gönüle eş, gönüle, yaren, gönüle ebedi ceza hüznü varsa insanın, işte ancak o kadar yorgun hisseder o bedendeki ruh.. insanda hiç yaşlanmayan nefis, hep isterken, hep genç kalırken ve dedikleri gibi iki kaş arasındaki yerini, ölüm derdine düştüğünde ancak terk ederken, ruh ait olduğu bedenden ayrılmayı hem ister, hemde kalmak ister... ruh, canın yongası, can bedenin vazgeçilmezi, beden ise ruhsuz, cansız kaldığında bir et parçası.. bunları düşünüyordu ve hüzün doluydu yine yüreciği. Ahşap kapıyla birlikte yaşlanan eski kilite takılıp kalan gözleri ıslaktı, uykusuzdu, ümitsizdi.. yine yaşamıştı yakaza, yine kalkmıştı gözündeki perde.. yıllara meydan okurken, farkında olmadan paslanan kilitin açıldığını, insanların evinin ba