When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
"Bakmakla kalmamış olabilirim.” Kıza ne yaptığından çok neden yaptığını merak ediyordum aslında, onu da soracaktım ama sırası vardı. “En fazla ne yapmış olabilirsin ki?” “Kolundan tutup boşuna uzatmaya gerek ok, önce bir camiye gidelim nikâhımız kıyılsın sonra düğün falan gerekeni yaparız demek gibi şeyler.” Şahsuvar’ın içtiği çay boğazında kalırken ben de kendi sıkıntılarımı unutmuş, arkadaşımın aptığı saçmalığı sindirmeye çalışıyordum. “Kızın ailesi sana ne yapıyorsun demedi mi?” “Yok ben kimseyi görmedim zaten, kız önce erik kasasını başıma attı sonra da polis diye bağrımaya başladı.” Anlattığı şeyler fena halde komik olsa da utanmadın diye gülmemeye çalıştım, anlatmaz susardı yoksa. konuyu iyice öğrenip öyle doya doya gülmek için sabrediyordum. “Sen de?” “Ben de arkama