When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Maral’dan, Ağamı o küçücük pencereden kablolar ve sargılar içinde cansız yatarken görmek gerçekten ölüm gibiydi. Hislerim çekilmiş bir boşlukta süzülüyordum sanki. Daye doktorlarla konuşurken, ağamın karısının nerede olduğunu sorarken, aşiret büyükleri ile yapılacakları planlarken ben sadece boş boş bakıyordum. Bu koridorda bize oda vereceklerdi, ev ayarlamak derdimiz olmayacaktı. Hoş olsa ben ağamı bırakıp bir yere gitmezdim ama sis perdesinin arkasından kulağıma bunlar çalındı. Bir de ihtiyaca göre ağama ciğerinden pay verecek biri lazımmış. İhtiyaç olmasın ama olursa da o kişi ben olayım diye uzun dualar ettim. Ağamın vurulduğu duyulmasın, aşiret zayıf düşer dediler. Uyanıncaya kadar yerine beni odamdaki yangından çıkarıp daha beterine atan adam bakacakmış. Zaten ağam dölsüz o