Yaman ve Soner operasyon detaylarını konuşmak için gitti. Diğerleri bir masa daha çekip yanımıza oturdu. Başımızda bekleyen askerler onların oturmasıyla ayrıldı. Bakışlarında bir hayranlık vardı. Onları anlıyordum. Gerçekten hepsi birbirinden etkileyici görünüyordu. Ertuğrul hemen Melek' in kucağına geçti.
' Çok güzel olmuşsun Melek anne. '
' İlerde sana daha çok yakışacağından eminim yakışıklım. '
Alin in başındakini işaret etti.
' Seninde ondan var mı?'
' Var tabii ki. İstersen sana verebilirim. Ama babandada var. Ondanda isteyebilirsin. '
' Hayır. Sen ver. '
Melek cebinden çıkardığı bandanayı Ertuğrul' un başına bağladı.
' Sana daha çok yakıştı. '
' Sen gitmesen olmaz mı? ' dedi Ertuğrul. Epeydir aslında bunu söylemek için kıvranıyordu. Melek' in aniden rengi attı. Sözcükler adeta boğazına düğümlendi. Görkem Ertuğrul' u kaptı. Kantinden bir şeyler almak bahanesiyle götürdü. Melek hemen ayaklandı. Peşinden gidecektim ama Engin kolumu tuttu.
' Elini yüzünü yıkayıp gelir. '
'Çok kötü oldu ama. '
' Melek' in teyzesi ısrar etmiş asker olması için. Melek' e ilk kez biri gitme diyor. Toparlayacaktır. '
Melek' in hikayesini biliyordum. Engin' de bildiğimi biliyordu. O yüzden bahsetmekte sakınca görmemişti. Teyzesinin yanında büyüyen Melek eniştesi ayak altında istemeyince askeri okula gönderilmişti. Ardından asker olduğunda sürekli para istemişti. Şehit olduğu haberini alır almazda cenaze bile sormadan şehit maaşı peşine düşmüştü. Melek sevilmeyi hiç bilmemişti bu time gelene kadar. Burada kardeşleri olmuştu. Bu nedenle Yaman ' a evlenirse timi bırakıp gitmesini söylemiştim. Melek' i kardeşlerinden ayırmayada mutlu aile tablosunu gözüne sokmayada hakkı yoktu.
Melek dimdik geri geldi. Ertuğrul da elinde iki çikolata ile. Tabii ki birini Alin' e almıştı. Yaman ve Soner geldi. Gitme vakti yaklaşmıştı. Alin ve Ertuğrul u aldılar. Bu kez Ertuğrul' u Soner Alin' i Yaman almıştı.
Helikopter pistine gelmiştik. Can, Baran, Görkem ve Engin önce Ertuğrul ve Alin' i öptü sarıldı. Mine' ye kendine iyi bakmasını söyledi. Benim karşımda durduklarında ne yapacaklarını bilmiyorlardı. İlk hamle her zaman daha cana yakın olan Can' dan geldi. Sarıldı. Bende ona sarıldım. Sonra sırayla diğerlerine. Hepsi kendime ve Alin' e iyi bakmamı söyledi. En uzun Melek' e sarıldım. Diğerleri helikoptere doğru giderken Melek' e hala sarılıyordum. Birden ' Can!' diye bir ses duyduk.
Doğa koşarak Can' ın boynuna sarıldı. Uzun uzun öpüştüler. Hepimiz film izler gibi onları izliyorduk. Ayrıldıklarında biraz konuştular. Can asker selamı verdi ve helikoptere ilerledi. Anladığım kadarıyla mühimmat taşıyorlardı. Doğa yanımıza geldi. İlerde daha önce görmediğim biri vardı ve bize doğru bakıyordu. Doğa' nın gözleri doluydu ama ağlamıyordu. Ona bakıp gülümsedim. Derin konusunda konuşacaktım ama şimdi zamanı değildi.
Melek önce Alin' i kucağına aldı sarıldı öptü, sonra Ertuğrul ' u kucağına aldı. Koklayarak öptü.
' Gitme Melek anne. '
Ertuğrul ağlamaya başlamıştı. Sımsıkı sarılmıştı. Bırakmak istemiyordu. Doğa yanımızdan uzaklaştı. Onun için kolay bir sahne değildi. Arkadaşının yanına gitmişti.
' Yakışıklım ama gitmem lazım. Biliyorsun askerim ben. '
Ertuğrul içini çeke çeke ağlıyordu. Hiçbirimiz alamıyorduk. Sımsıkı tutuyordu Melek' i. Yaman Ertuğrul ' a dokunup ona bakmasını sağladı.
' Oğlum. Melek benim askerim. '
' Benim Melek annem. '
' Ama şimdi o gelmezse ben çok geç gelmek zorunda kalırım. '
' Niye?'
' Çünkü Melek beni koruyor. O benim çok iyi bir askerim. O varken işlerim çok daha kolay oluyor. '
' Sende onu koruyor musun? Annem gibi melek olmasın. '
Yaman ' ın elinin titremesine hakim olamadığını fark ettim. Ertuğrul farkında olmadan Yaman' ın yarasına basmıştı. Yaman titreyen elini Ertuğrul' dan çekip Melek' in omzuna koydu.
' Elbette oğlum. Bende onu koruyacağım. O da beni koruyacak. Böylece ikimizde erken geleceğiz. '
' Tamam o zaman. ' dedikten sonra Melek' i yanağından öptü ve Mine ' nin kucağına geçti. Melek bana sarıldı tekrar ve gitti. Daha fazla kalması iyi olmayacaktı. Ertuğrul ne kadar belli etmese de tekrar yalnız kalmaktan korkuyordu. Ama güçlü durmaya çalışıyordu.
Yaman önce bana sarıldı. Sonra Alin' i kucağına aldı.
' Ben yokken başkasına aşık olmak yok anlaştık mı?'
' Anlastık. Seni bekleyim. '
' Bende inşallah sana, size dönerim. ' dedikten sonra önce yanağından sonra bandanasından öptü. Kucağıma verdi. Sonra oğlunu aldı.
' Aslanım. Kızlar sana emanet. Hepsi birbirinden güzel işin zor ama ben sana güveniyorum. '
' Bende sana güveniyorum. Geri dön olur mu? Çabuk dön. '
' Allah 'ın izniyle oğlum. '
Mine' nin omuzlarını sıvazladı. Göz kırptı. Melek umarım bunları görmüyordu.
' Allah ' a emanet olun. '
' Sizde. Sağlıkla dönersiniz inşallah. '
Yaman gitmek için Soner' i bekliyordu. Soner Mine' ye başıyla selam verdi.
' Kendine iyi bak. ' dedi. O Soner' di. Soğukluğu kimseyi şaşırtmıyordu. Mine aynı şekilde başıyla selam verdi.
' Ayağınıza taş değmesin. ' dedi.
Soner Ertuğrul' u aldı. Sarıldı. Öptü.
' Alin sanada emanet. O senin kardeşin sayılır. Ona abilik et. '
Yaman araya girdi.
' Belki gelin olacak. '
Soner ters ters bakarken Yaman eliyle omzunu çırpıyor gibi yaparak rütbelerini gösterdi. Soner bir şey diyemedi. Ertuğrul ' u Mine' ye verdi. Alin' i aldı.
' Allah' a emanet ol güzel kızım. '
' Hemen gel oluy mu?'
' Senin için dağları dümdüz eder yol yaparım güzel kızım. Gelmeye çalışacağım. Senin için en kısa sürede gelmeye çalışacağım. '
' Seni öclerim. '
' Bende seni çok özlerim kızım. '
Bir süre sarılı kaldılar. Yaman omzuna dokundu. Soner Alin' i bana vermek yerine yere bıraktı. Elini omuzlarıma koydu.
' Önce Allah 'a sonra birbirinize emanetsiniz. Birini Allah ' a emanet edersen onu görmeden ölmezsin derler. Umarım doğrudur. ' derken boynundan künyesini çıkardı. Boynuma geçirdi. Alnımdan öptü. Alin' in saçından tokasını çıkardım. Yaman' ın kaş göz işaretiyle kendi saçımdaki siyah lastik tokayı da çıkardım. Eline uzanıp Soner ' in bileğine taktım. Soner ve Yaman helikoptere gitti. Doğa bizi biraz daha geriye arkadaşının yanına çekti. Helikopterin pervanesi dönmeye başlayınca etraf toz olmuştu. Helikopter kalkarken hepsi için endişe etmeye başlamıştım bile.
' Hayatımın aşkı gördüğüm dakika uçtu gitti. ' diyen sese döndüm. Doğa gülümsedi.
' Tanıştırayım. Gürhan, Alev. Alev, Gürhan. Derin' in yanına gidecektik beş dakika Can' ı uğurlamak istedim. '
Gürhan' la tokalaştık. Melek' e ilk görüşte aşık mı olmuştu yoksa çapkın biri miydi anlamaya çalışıyordum ama hayatındaki en güzel şeyi görmüş gibi anlatıyordu. Hali çocuklarında ilgisini çekmişti. Hüzünlü bir anı enerjisi ile toparlamıştı. Alin ve Ertuğrul ona gülmekten her şeyi unutmuştu. Gerçekten enerjisi çok yüksek ve oldukça yakışıklı biriydi. Karakteride güzelse benden onay vardı. Ama önce sağ salim Melek' im dönmeliydi.
....
Üç gün sonra...
Yazarın anlatımı...
Üç gündür sırayla nöbet tutuyorlardı. Hakkari ' de hava hala soğuk sayılırdı. Oradan on asker katılmıştı aralarına. İstihbarat onlardan gelmişti zaten. Farklı bir hareketlilik olduğunu rapor geçmişlerdi. Bir baskın planladıkları düşünülüyordu. Gerçekleşmeden engellenmesi için Yaşamayanlar çağırılmıştı.
Burası yeni kurulmuş bir kamptı. Şu an fazla kişi yoktu. Bir çoğununda acemi olduğunu gözlemişlerdi. Birazdan baskın yapacak ve planları öğrenmek için bir kaç kişiyi canlı yakalayacaklardı. En azından amaç buydu. Yaman' ın emriyle ikiye ayrıldılar. Bir grubu Soner komuta edecekti. Soner, Melek, Can ve yedi asker olan grup arkadan dolaşacaktı. Yaman ' Yapabileceğimiz kadar temizlik yapacağız, bilgili olduğunu düşündüğümüz en az iki kişiyi sağ bırakacağız. Kaçanlarla uğraşmayın elbet bir yerde denk geliriz korkaklarla. Sakın dağılmayın. ' demişti.
On kişinin nasıl olduğu ile ilgili bir fikri yoktu ve kimseyi riske atmak istemiyordu.
Yaman' ın komutuyla önce yaklaştılar sonra ateş etmeye başladılar. Kimi mağara içine kaçarken kimi sağa sola koşuyordu. Yaman' ın emirleri dışına çıkmasalar da Soner keskin nişancılığı sayesinde neredeyse kimsenin kaçmasına izin vermiyordu. Soner gözüne kestirdiği birini bacağından vurdu. İşleri bittiğinde oralarda bir yerlerde bulacağını biliyordu çünkü kimsenin ona yardım etmeye niyeti yoktu. Herkes kendi canının derdindeydi.
Melek sağ tarafında bir hareketlilik sezdi. Oraya yöneldi. Mağaradan çıkmaya çalışan kişiyi yakaladığı gibi çekti. O sırada Can onu koruyordu. Yakaladığı kişi onu bırakması için yalvarmaya başladı. Melek içerde kaç kişi olduğunu sordu. Cevap aldıktan sonra kafasına sıktı.
Yaman telsizden dışarıda az kişi kaldığını çoğunun mağaraya gizlendiğini bildirmişti. Soner' lerin tarafında ise çatışma devam ediyordu. Yaman' ın mağaraya gireceğini öğrenen Melek Soner' le konuştuktan sonra az önce gördüğü çıkıştan mağaraya indi. Ancak telsizi mağaranın ağzındaki bir yere takılıp düştü. Yanında fener vardı ancak yakmak tehlikeliydi. Telsizle uğraşmadı. Mağaranın içine doğru yürümeye başladı. Sesler ona yön veriyordu. Seslere yaklaşınca durdu. O sırada silah sesleri duyulmaya başladı. Anladığı kadarıyla Yaman, Engin ve Görkem temizlik yaparak mağaraya giriyorlardı. Melek biraz daha ilerlediğinde duvara asılmış meşalaleri fark etti. Onlar sayesinde görüşü netti. Kendi karanlıktaydı. Silah sesleri yaklaşınca o da ateş etmeye başladı. Magaradaki hafif dönemeci siper olarak kullanıyordu. Adamlar meşaleleri söndürdü. Melek ' in yaptığı hesaba göre en az yedi en fazla on kişi kalmıştı. İki taraftan kıstırmışlardı ama Melek' in mermisi bitmişti. Telsizi yanında olsaydı diğerlerine haber verirdi ancak şu an öyle bir şansı yoktu.
Sonunda silah sesleri durdu. Yaman fenerle etrafa bakarken Melek ' i gördü.
' Beni bir kere de şaşırtsan. Komutanının izni var mı?'
' Haberi var. '
Yalan söylememişti. Buraya girerken görmüştü Soner. Tabii müdahale etmesine fırsat tanımadan inmişti ama sonuçta haberi vardı. Yaman yaralı bıraktığı kişiyi yakasından yakaladı. Sürükleyerek çıkarmaya başladı. Melek arkalarından yürüyordu. Diğerleri mağarayı kontrol ediyordu. Adam yerde sürünürken ölenlerden birinin silahını aldı. Yaman' a ateş edeceği sırada Melek aniden Yaman' ı sırtından ittirdi. Kurşun Melek' in boynuna saplandı. Yaman dengesini sağlayıp hızla döndü ve adamı vurdu.
Melek' in yanına yere çöktü. Elini boynuna bastırdı. Melek gülümsedi. Zorlukla konuştu.
' Ertuğrul' a onu çok sevdiğimi söyle. Onun için sevindim. Artık bir annesi olacak. '
'Neden böyle bir şey yaptın?'
Melek artık kesik kesik konuşuyordu.
'Senin bir ailen olacak. Çok mutlu olun. Sözümü tuttum. Ertuğrul ' a söz verdim. Seni korudum. '
' Yaşayacaksın ve bir daha böyle bir şey yapmayacaksın. Duydun mu beni? Bu yaptığın içinde ceza alacaksın. '
Melek bir şeyler söylemek için dudaklarını hareket ettirdi.
' Sus Melek. Konuşma. Konuştukça daha fazla kan kaybediyorsun. '
' Emre...' cümlenin devamını getiremedi. Gözleri kapandı. Yaman cebinden çıkardığı bandanayı Melek' in boynuna bastırırken acıyla baktı.
' Sen tuttun ama ben tutamadım. Seni koruyamadım. ' diye mırıldandı.