Beş adam. Kan bağı olmayan beş canın bir arada olduğu mezar başı. Ellerinde soğuktan can yakan küreklerin sapları, aldıkları toprakları tahtanın üzerine atıyor. Günler önce tanıdıkları kadın için şimdi yas tutarken etraflarında birkaç mahalleliden başka kimse yoktu. Nar çocuklarla birkaç metre geride omuzları dik ama gözleri türlü ağıtları sıralarken öylece duruyordu. Küçük Selim kucağında sessizce dururken çocuk omuzları sarsılıyordu. Daha yedi yaşında hayat ona sessizce ağlamayı öğretmişti. Son toprak öbekleri de atıldı. Serin hava inceden çiseleyen yağmurla daha da soğurken hoca son duasını da edip çekildi köşesine ve usulca yaklaştı genç kız ve bir kez daha baktı toprak olan sevdiğine. Kaç kişiyi uğurlamıştı sonsuzluğa ya da kaç tanesine söz vermişti. Kaçına verdiği sözü tutmuştu