bc

Ezo Deliye Berdel

book_age18+
36
FOLLOW
1K
READ
family
drama
like
intro-logo
Blurb

Kaçtım, hayatımın her anında bir şeylerden kaçtım. İnsan rüyaların da bile kaçar mı? Ben en çok rüyalarımdan kaçtım. Rüyalarımın gerçek olmaması için çok dua ettim ama olmadı. Ne kadar kaçarsan kaç. Ne kadar uzağa gidersen git kader peşini asla bırakmaz

chap-preview
Free preview
Tanıtım
Ben Ezo Güney 25 yaşındayım. Diyarbakır'da doğup büyüsem de kendimi bildim bileli oradan uzaklaşmanın peşindeyim. Öyle dizilerde olduğu gibi kocaman bir aşiretimiz yok. Babam ağa oğlu olsada kimsenin etlisine, sütlüsüne karışmadan sadece insanlara yardım etmek için kendi ekmeğinin peşinde birisi. İki abim var, evin tek kızı benim. Büyük abim Erhan evli ve işleri gereği İstanbul'da yaşıyor kendisi. Arada bir gelsede son zamanlarda sıkca gelmeye başlamıştı. Bir küçüğü Emir oda babamın yanında aile şirketinin de çalışıyordu. Dedem ağalığı babama vermek istese de babam kabul etmemiş ve küçük kardeşi yani Behram amcam olmuştu. Onlar köyde büyük konakda kalırken biz merkezde oturuyorduk. Babam neden bilmiyorum ama hep uzak durmak istiyordu. Aslında annemin babam gibi düşünmediğini biliyordum, bir çok kez babamla ağalık konusunda kavgaları olmuştu. Anneme göre babam yanlış yapmış ve ağalığı kabul etmemişti. Annem babamın aksine gösterişi, şatafatı seven biriydi. Sanırım ben bu konuda babama çekmişim kesinlikle gösteriş bana göre değildi. Bu kaçışlarımın bir sebebi de annemdi sanırım, sürekli okumak yerine bir ağa karısı olmanın yollarını anlatıp duruyordu. Ona göre okumak zaman kaybıydı, evlenip çocuklarımı büyütmem gereken yaşta, ben boş işler peşindeydim. Ama neyse ki böyle düşünen sadece annemdi, babam ve abilerim hep okumamı desdeklemişlerdi. Bende onların yüzünü kara çıkarmamak için en yüksek derecede okulumu bitirmiştim. Beş senedir Amerika'day dım okulum bitmiş olsada burada kalmak istiyordum, sanki Türkiye'ye dönünce istemediğim şeyler olacakmış gibi hissediyordum. Burada bir düzen kurmuş ve işe bile başlamıştım. Kimya mühendisiyim ve bir ilaç şirketinde çalışmaya başlamıştım. Tabi birde kurtulamadığım rüyalarım vardı, çocukluğumdan beri sürekli benzer rüyalar görüyordum. Hep bir delinin beni kovaladığını ve ondan kaçmak için sürekli koştuğum rüyalarım. Bazen yakalanıyor, bazen de kaçmayı başarıyordum, ama değişmeyen tek şey o kaçışlardan hep birinin elini tutarak kurtulmam oluyordu. Asla yüzünü görmüyordum, ama abilerim yada babam olduğunu düşünüyordum hep. Belki çok saçma ama ben delilerden korkuyordum, sanki her an bir şey yapacaklarmış gibi geliyordu. Çocukken babama rüyamı anlattığım da deliden korkma, kendini çok akıllı sanan insanlardan kork kızım desede olmuyordu. Bence delilerin benle bir sorunu vardı, acaba bilmeden birilerini mi delirtmiştim; .... Fırat aramış ve Yasemin'e düğün yapacağını söyleyerek beni de davet etmişti. Yasemin benim can yoldaşımdı, iki sene birlikte kalmıştık ve iki tane prensesim olmuştu. Nehir ve Irmak onlar sayesinde teyzeliğin me kadar güzel bir şey olduğunu öğrenmiştim. Umarım ileride beni sevmeye devam ederlerdi, çünkü ben teyzelerimi hiç sevmiyordum. İş yerinden on günlük izin almış ve Türkiye'ye gelmiştim, ama son gece gördüğüm rüyayı bir türlü aklımdan çıkartamıyordum. Bu kez deli beni yakalamış ve kurtaran olmamıştı, üzerimde bir gelinlik vardı ve uçları kırmızı kana bulanmıştı. Bilinçaltım yine beni korkutmak istiyor diyerek unutmaya çalıştım, zaten minik prenslerimi görünce unutmuştum bile. Bir haftamı burada geçirdikten sonra bizimkileri görmeden dönmek olmaz diyerek abim ve yengemle birlikte Diyarbakır'a geçtik. Diyarbakır'ın yakıcı sıcaklığından mı yoksa içime düşün ateşten mi bilmiyorum ama içim daralıyordu. Sanki kötü bir şey olacakmış da beni bekliyormuş gibi. Aslında seviyordum burayı ama nedenini bilmediğim duygular buradan uzaklaşmam gerektiğini söylüyordu. Eve geldiğimizde babama sarılınca onu ne kadar özlediğimi bir kez daha anlamıştım. Onun "Kızım Ezom" demesi canıma can katıyor gibiydi. Babamla sarılıp koklaştıktan sonra anneme sarıldım, annem sevgisini çok hissettiren biri değildi, ama yinede sarılmaktan, öpmekten çekinmiyordu. Sadece hemen şikayete başlamıştı, neden buraya gelmek yerine hiç bilmediği bir yere gitmişim. Bilmediği dediği yer ise Tokat'dı ve Seher yengem Tokat'lıdı ve düğün için gitmiştik yemeklerine bayılmıştı. Ama şimdi özledim seni demek yerine neden oraya gittiğimi sorguluyordu. Bir kaç gün kalmış ve yengemle gezmiştik. Yengem "her geldiğim de abin seni gezdireceğim diyor ama işten fırsat bulamıyor, bak senle ne güzel gezdik. Diyarbakır'ın bu kadar güzel olduğunu yeni anlamış oldum" demişti. Gerçekten de her şeyiyle güzel bir şehirdi, memleketimi sevsem de burada yaşamak istemiyordum. Tabi gelmişken annem yine bir kaç ağa oğlu bulmuştu tanışmam için, hiç bir fırsatı kaçırmıyordı. Ama anında abimlere söylemiş ve tanışmaya gitmek gibi bir salaklık yapmamıştım. Annem evde kaldın diye yine dert yanmaya başlamıştı teyzemlere, ama asla umurumda değildi zaten evde kalmayıp nerede kalacaktım ki? Yengem ile eve doğru gidiyorduk ki abim aradı "Ezo sakın eve gelmeyin, İstanbul'a olmadı Tokat'a geri gidin. Ama eve gelmeyin her neredeysen bas gaza ve gidin uzaklaşın buradan" dediğin de yengem ve ben öylece kalmıştım. Ne oluyordu, neden kaçar gibi gitmemizi istiyordu ki? Yengem benden önce kendine gelmiş ve "İn sürücü koltuğundan ben sürerim, kesin kötü bir şeyler oluyor gitmemiz lazım" diyerek beni indirdiği sürücü koltuğuna geçip sürmeye başladı. İkimizinde telefonları susmuyordu, annem aramış hemen eve gelmemizi söylerken iki abimde sakın eve gelmeyin, gidin uzaklaşın buradan demişti. Tam olarak kimse bir şey söylemiyordu, sadece gidin birinden mi kaçıyorduk, kimden neden kaçıyorduk bilmiyorum. "Ezo korkma ama sanırım peşimizden bir kaç araba geliyor. Biraz daha hız yapmam gerekiyor, sıkı tutun" dediğinde bu hızın iki yüzü geçeceğini hiç düşünmemiştim. Peşimizde her kim var bizi neden takip ediyorlar bilmiyorum ama biraz daha bu hızla gidersek cenazemize katılacakları kesindi. Biz son hız giderken beş yüz metre illerimizde yolu çoktan kapatmışlardı. Yengem arabaları görünce mecburen yavaşlamış ve durmak zorunda kalmıştık. Yengem abime durumu anlatırken abimin "Siktir bu hiç iyi olmadı, tamam korkmayın size bir şey yapamazlar. Amcam şerefsizinin evine getirecekler." dediğin de ortada bir boklar döndüğünü anlamıştım. Umarım bu boklar gelip beni bulmazdı.

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook