Keyifli okumalar
Alparslan Türkeş hayata dümdüz bakan bir adamdı. Ama hayatında tek bir kadın yokken o kalbini Büşra'ya kaptırdı. Genç kadın çocuğu için gözyaşını akıttı. Onun için canından can gitmişti. Düşünceli halde oturduğunda arkadaşı onu izliyordu. "Alparslan" diyerek seslendi. Genç adam karşısında sırıtan adama bakarken, "Maymun gibi sırıtma" diyerek uyardı.
"Alparslan seni uzun zamandır tanırım. Her halini gördüm. Ama ilk defa aşık halini görüyorum." dediğinde Alparslan gülümsedi. "Saçmalıyorsun yok öyle bir şey" diyerek tersledi. Kerem tekrar güldüğünde, "Suratın öyle demiyor şuan domates gibi kızardın." diyerek alay ediyordu. Alparslan zaten hem duyguları hem de kafası karışıktı. Üstüne bir de arkadaşı dalga geçiyordu.
"Sen beni bırakta o şerefsiz cezasız çıkarsa ikinizin de belasını..." dediğinde Kerem şaşkınca bakıyordu. "Görüşmeyeli bayağı edepsiz olmuşsun." dediğinde bu seferde şaşıran Alparslan olmuştu. "Bana diyene bak hele" diyerek güldü. Kerem kendini toparladı. "O itin çıkması çok zor yemediği halt kalmamış" dedi.
"Onunla evlenecek misin?", diyerek sorunca, "Anlaşmalı evlilik olacak" dediğinde gözleri endişeyle baktığını gördü. "Boşanma davası uzun sürecek gibi kocası boşanmam diye inat ediyor." dediğinde Alparslan öfkeyle hareket ediyordu. "İte bak sen kendi çocuğunu kaçır malları üzerine al bir de boşanmıyor." diyerek bağırdı. Kerem onun bu haline şaşkınca bakıyordu.
Tam konuşacağı zaman Büşra odaya girdiğinde iki genç adamda ona bakıyordu." Önemli bir şey konuşuyorsanız çıkabilirim." dediğinde Kerem şaşkınca," Hayır hem ben çıkıyorum iki aşığı yalnız bırakayım." dedi. Alparslan ters ters bakarken Büşra yutkundu. "Teşekkürler." dedi. Genç adam ona bakarken, "Haftaya davan var o zaman edersin." diyerek çıkmıştı.
"Alparslan bey kapıda o adam var." dediğinde genç adamın bakışları ona döndü. "Büşra bana bey deme sadece ismimi söylemen yeterli." dediğinde genç kadın gülümsedi. Arkadan bir ses daha geldiğinde öfkeyle ayağa kalktı. "Höst lan dingonun ahırı mı?" diyerek kızmıştı. Adamın sinir bozucu sesini duyduğunda, "Kapıda bekliyorum içeri almıyorsun?" diyerek bağırdı.
"İster alırım ister almam keyfim nasıl isterse öyle yaparım." dediğinde Büşra ortamda bir gerginlik olduğunu hissediyordu. Ayrıca adam hiç tekin değildi. Bakışları çok rahatsız ediyordu. Alparslan'ın yanına doğru giderken adam bakıyordu. "Hayrola ne oldu? Korktun mu?" diyerek sordu. "Karımla konuşurken sözlerine dikkat et" dediğinde adam sinsi sinsi güldü. " Daha boşanmadan başka adamın koynuna girip karısı olmak" dedi.
"Haddini bil" diyerek bağıran genç adam öfkeyle yakasına yapıştı. "Derdin ne senin kim yolladı." diyerek ileriye iterken adamın hala sırıtıp durduğunu gördü. "Ortalık sürtüp koynuna girmiş." dediğinde Büşra'nın gözleri doldu. Hiç kimse ona sürtük diyemezdi. Vazoyu aldığı gibi adamın kafasına vurdu. "Hiç kimse bana hakaret edemez anladın mı? Bana laf edeceğine git karına sahip çık şerefsiz" diyerek bağırdığında Alparslan keyifle izlerken Büşra saçlarını savurup, "Kocacığım bunun hesabını sorarsın değil mi?" diyerek sordu. "Hay hay karıcığım." dedi.
Alparslan'ın sesi şirketi inletirken onun yakasından tutup dışarı atarken, "Bana bak lan o dilini keserim." dediğinde adam hala ona alayla bakıyordu. "Bir kahpe için mi?" dediğinde Büşra'nın gözleri doldu. "Seni doğuran ananın ben.." sözünü yarıda bırakıp adamına işaret vermişti. Onun hesabını depoda soracaktı. Büşra'nın gözyaşları akarken hızlıca oradan uzaklaştı.
Dışarı çıkarken birine çarptığında karşısında endişeyle bakan kadına bakıyordu. "Leyla Hanım" dediğinde genç kadın onu ayağa kaldırdı. "Büşra neden ağlıyorsun?" diyerek sordu. Derin bir nefes çektiğinde bir cafede oturdular. Büşra başına gelenleri anlattı. Alparslan'ın onunla sözleşmeli evlilik yapmak istediğini ve bugün söylenen sözleri genç kadın sinirli şekilde masaya vurdu.
"Edepsize bak benim şirketimde neler yapmış" diyerek kızmıştı. Büşra'nın elini tutup,"Hiç korkma ben varım kimse sana öyle konuşamaz ayrıca o pisliğin senden çocuğunu da alamaz" dediğinde yüzü gülmüştü. "Alparslan'ın teklifini kabul et çocuğun için hem seni eğitirim." dedi. İki kadın gülerken Alparslan endişeyle yanına gelmişti. "Büşra iyi misin?" diyerek sorduğunda, "İyiyim sen merak etme." dediğinde Leyla’nın bakışları onu bulduğunda, "Sizi yalnız bırakayım." dedi.
Büşra oturduğunda Alparslan'ın sesi endişeli geliyordu. "Endişeli görünüyorsun?" diyerek sordu. "Bazen o adamın dediklerini" sözü yarıda kaldı. "Sakın ha sakın böyle düşünme sen çocuğun için herşeyi göze alacak kadar güçlü bir kadınsın." dediğinde Alparslan'ın elini tuttu. "Sayende oldu herşey" dedi. Alparslan hissettiği sıcak temasla aklı başından giderken aldığı nefes zorlaştı. Aynı duyguları genç kadın hissederken elini çekmişti.
"İçimde bir sıkıntı var geçmiyor." dediğinde genç adamın bakışları ona dönerken, "Korkma arkanda sevgilin var." dediğinde Büşra'nın gülme sesini duydu. "Bakıyorum da kendini bayağı kaptırdın." dedi. Alparslan ayağa kalktığında, "Hadi çıkalım artık alp seni bekler." dediğinde genç kadın çantasını alıp çıkarken genç adam yanına gelmişti.
Araçtan indiği gibi eve koşan kadına bakıyordu. Kapıyı çaldığında annesi ona şaşkınca bakmıştı. "Kızım sakin ol" dediğinde Büşra'nın gözleri oğluna kaydığında,"Can parçam benim." dediğinde Alparslan neşeyle izliyordu. Acaba bir gün onu fark edecek miydi? Yıllardır bu anı beklediğini onu deliler gibi sevdiğini öğrenecek miydi? Büşra'nın sesiyle kendine gelirken içeri girdi.
"Ne düşünüyorsun?" diyerek sorduğunda derin bir nefes almıştı. "Hiç öyle dalmışım." dediğinde bakışları şaşkınlık içinde baktı. "Sende tuhaf şeyler var." dediğinde Alparslan başını salladı. "Yok bir şey" dedi. Zamanı geldiğinde elbet bir gün öğrenecekti. Salona geçtiğinde, "Yarın nikah tarihi aldım küçük bir törenle kutlama yapalım." dediğinde genç kadın ona bakıyordu.
"Tamamdır." diyerek gülmüştü. Alparslan o gülüş için kaç geceleri yakmıştı. Ayağa kalktığında, "Ben artık gideyim." dediğinde Büşra'nın annesi Handan hanım genç adama bakarken, "Yemeğe kalsaydın." dedi. Alparslan gülümsedi. "Teşekkürler ama biraz işim var daha sonra." dediğinde Handan hanım başını salladı. Büşra yolcu etmek için ayağa kalktı. Kapıya kadar çıkarken, "Keşke kalsan." diyerek iç çekerken genç adam şaşkındı. Gerçekten kalmasını istiyor muydu?
"İşimi halledip geliyorum." dediğinde Büşra'nın gözleri ona dönerken, "Ona haddini bildir ki bir daha hiçbir kadına uzatacak dili olmasın." dediğinde Alparslan'ın gülümsedi. "Ayrıca insan sağlığı ve güvenliği için bu kadar güzel gülme Alparslan Türkeş" dediğinde genç adamın bakışları ona döndü. "Bu gülüşler sadece sanadır." diyerek yanağına öpücük kondurup çıkmıştı.
Alparslan'ın gidişinin ardından Büşra'nın yüzü kıpkırmızı olmuştu. Annesi kızına bakıp, "Büşra kızarmışsın." dediğinde annesine bakamaz hale geldi. "Anne" dediğinde oğlu ona bakıp gülüyordu. "Alp oğlum annesinin can paresi" diyerek kucağına alıp severken aklında hala öpücük etkisi vardı.
Alparslan'ın halinden memnun olan Kerem gülmekten çatlıyordu. "Kızı öyle bir öptün ki kıpkırmızı oldu." dediğinde Alparslan öfkeyle, "Kerem seni araçtan atarım." dedi. Kerem bir anda ciddi bir şekilde bakıp, "Ona ne yapacaksın?" diyerek sordu. "Dilini keseceğim." dediğinde arkadaşı şaşkınca bakıyordu. "Ciddi ciddi yapacak mısın?" diyerek sordu. "Evet tanınmayacak hale getireceğim ki bir daha hiçbir kadına tek kelime bile edemeyecek" dedi.
"Lütfen bunları gözümün önünde yapma midem bulanıyor." dediğinde Alparslan ona bakıyordu. "Kapıda bekle gelen olursa uyar." dediğinde, "Ben senin kapı alarm mıyım?" diyerek tavır yaparken, "Lan manyak herif ne istiyorsun? Kapıda bekle yok İçerde bekle yok" dediğinde sinirden deliye döndü. Deponun önünde durunca, "Arabada kal" diyerek çıkarken derin bir nefes almıştı.
İçeri girdiğinde onun sesini duydu. "Lan bırakın beni." diyerek bağırdı. Alparslan ters ters bakarken, "Sana karıma dil uzatırsan o dilini keserim demiştim." dediğinde adam korkudan bembeyaz olmuştu. "Yapma gerçekten pişmanım." dediğinde Alparslan öfkeyle, "Ne demiş atalarımız son pişmanlık fayda etmez." diyerek adamın dilini kestiği gibi çöpe atmıştı. Kerem ona iğrenç bir bakış atıyordu. "Büşra bilse senin ne tür manyak olduğunu arkasına bakmadan kaçar." dedi.
"Öyle bir şey olmayacak" dediğinde dışarı çıktığı gibi araca binerek, "Onu bulmuşken kaybetmek istemem." diyerek itiraf etmişti. Kerem ona bakıp, "Kız kardeşini buldum." dediğinde Alparslan şaşkınca bakıyordu. "Ne? Nerede?" diyerek sordu. "Yurtdışında evli üç çocuk annesi." dediğinde Alparslan arkadaşına sarılıp, "Çok sağ ol kardeşim." dedi.
"Önemli değil o da seni arıyor." dedi. Alparslan başını salladı. "Elbet bir gün kavuşuruz." dediğinde ormandan çıkarken telefonu çaldığında arayana bakınca şaşırdı. "Büşra" diyerek arkadaşına bakıyordu. Telefonu araca bağlarken cevap vermişti. "Büşra sorun yok değil mi?" diyerek sordu.
"Hayır yok sadece Alp uyumuyor." dediğinde genç adam gülmüştü. "İşin yoksa gelebilir misin?" diyerek sordu. "Bitti." dediğinde, "Şey" diyerek kekelerken, "Çekinmene gerek yok söylemen yeterli." dediğinde, "Çocuk bezi maması cam biberon lazım alabilir misin?" diyerek sordu. "Alırım." diyerek telefonu kapattı.
Kerem ona şaşkınlık içinde baktı. "Sana babalık çok yakıştı." dediğinde arkadaşına bakıyordu. "Onu kucağıma ilk aldığımda bana gülümsedi. Çok değişik bir duygu." diyerek söylerken bile yüzünde güller açıyordu. "Uzun zamandır seni böyle görmedim." dediğinde, "Nasıl göreceksin sevdiğim kadın onunla evlendi. Şimdi benden yardım istiyor." dedi.
"Ne zaman söyleyeceksin?" diyerek sorduğunda, Bilmiyorum hele bir boşansın o itten kurtulsun. "dediğinde derin bir nefes aldı. Aslında o da bilmiyordu." Elbet bir gün zamanı gelince söylerim. "diyebildi. Alparslan farkındaydı. Büşra'nın bakışları hep onun üzerinden ayrılmıyordu. Acaba onu deli gibi sevdiğini biliyor muydu?
Büşra çekmeceden çıkardığı fotoğrafa bakınca içi acıyordu. Babasının en yakın arkadaşının canice öldürüldüğünü öğrendiği zaman çok ağlamıştı. "Biliyorum bir yerlerde yaşıyorsun? Ama ne olursa olsun seni bulacağım." diyerek mırıldandı. Ağlamamak için kendini zor tuttu. "Sana söz baba bulacağım onu." dediğinde fotoğrafı yerinw koyarken Alparslan'ın geldiğini bile fark etmedi. İkisi birbirine yakın durunca kalpleri deli gibi atıyordu. Nefesleri birbirine girmişken Alparslan onun dudaklarını öpmüştü. Bu onun hiç ilk öpücüktü...
Bölüm sonu