1.9.

1090 Words
Berrak atılan her toprakta sessizce ağlamaya devam etti. Koca bir boşluk vardı sanki içinde. Babası yanında yoktu ve bundan sonra ne yapacağını hiç bilmiyordu. Gözü yanında oturan annesine kaydığında boş gözlerle mezara baktığını gördü. Dünden beri verilen ilaçlar sayesinde biraz olsun ayaktaydı. -Canım iyi misin? Kuzeninin sesini duyunca ona döndü. Dünden beri duyan herkez gelmişti. Zaten annesinin de babasından tek kardeşi olduğu için çok haber verecek kişi de yoktu. Geri kalan olduğu gibi arkadaşlarıydı. Kuzenine cevap vermeden bakmaya devam etti. Bundan sonra iyi olacağını sanmıyordu. Çetin son toprağı atıp geri çekildiğinde kolunu Cenk abisi tuttu. Haber verdiği gibi annesi ve babası üç abisi ile birlikte gelmişti. Cenazeye ancak yetişebilmişlerdi. Cenk kardeşinin ne kadar üzgün olduğunun farkındaydı. Babasını ne kadar sevdiğini biliyordu. Her aradığında selamı olduğunu söyleyerdi, hatta bazen konuşurlardı. -Ben onsuz çok zorlanacağım. Çetin mezara bakarken dökülmüştü kelimeler. Dünden beri nefes almadan bir şeylerle ilgilenip kafasını doldurmaya çalışsa da gerçek karşındaydı. Babası artık yoktu. Yakınında duran annesine ve eşine baktı. Babasının bir zamanlar dedikleri aklına geldi. -Seni bana Allah yolladı oğlum. Kızımı hayattayken senin gibi birine emanet ettiğim için gözüm arkada kalmayacak. Çetin'in aklına geldikçe gözleri doldu. O gün bile söyledikleri ağır gelmişti ki bu gün o ağırlığı net hissediyordu. Gözü eşinin karnına kaydığında sessizce 'bir emanetin daha var artık baba' dedi. -Başın sağ olsun oğlum. Çetin düşüncelerinin içinden sıyrılıp karşısında duran patronuna baktı. Dünden beri hiç yalnız bırakmamaya çalışmıştı. Arkadaşının cenazesi için yaşına rağmen koşturmuştu. Eşi, oğlu ve gelini evlerine gelip destek olmuşlardı. Çetin onlar sayesinde annesini ve eşini evde bırakabilmişti. -Sağolun. Mustafa karşısında ki genç adamın omzunu tutup "Bundan sonra ne sıkıntın olursa ben varım. Sen bana Yakup'un emanetisin."dedi. Gözleri dolu cevap beklemeden uzaklaştı. Çetin giden adamın arkasından bakarken gözleri dolu izledi. Gelenler tek tek gitmişti. Mezarlıkta kalan sadece aile olmuştu. Hüseyin karısı ile geriden oğlunu izlerken yanında büyük oğluda vardı. İki aydır oğlu ile hiç konuşmamıştı. Hep eşinden bilgi almıştı. Oysa kaybettiği dünürüyle bile daha çok konuşmuştu. İlk zamanlar adama karşı mesafeli olsa da her zaman sıcak kanlı davranması Hüseyin'in işini zorlaştırmıştı. Adam oğlu ile olan hiç bir olaya müdahale etmemişti. Her zaman saygı çerçevesinde arayıp hal hatır sormuştu. Hüseyin mezara bakarken iyi bir insandı dedi içinden. Tekrar oğluna baktığında ise yanında iki oğlu vardı. Çetin'in bundan sonra ne yapacağını merak ediyordu. Babaları yoktu ve bütün sorumluluk artık Çetin de olduğunun o da farkındaydı. Belki artık düzgün bir karar alırdı. -Kardeşim gidelim mi? Annen ve Berrak daha kötü olmasın. Celal geldiği andan beri kardeşinin yanından ayrılmamıştı. Ne kadar üzgün olduğunu farkındaydı. Babasını ne kadar sevdiğini biliyordu. Bir nebze onun için bu kadar fedakarlık yapmıştı, ama ayrılık erken gelmişti. Çetin "gidelim"dedikten sonra döndüğünde babası ile göz göze geldi. Geldiğinden beri hiç konuşmamışlardı. Yanında duran annesi ile göz göze geldinde ise gözü yaşlı baktığını gördü. Daha yeni babasını kaybetmişken kimse ile küs olmak istemiyordu. Babasına doğru yaklaşıp elini tuttu ve öptü. Ne olursa olsun bundan sonra istediğini yaparken daha dikkatli olacaktı. Ölümün ne zaman geleceği belli değildi. Onun için kimse ile kötü olmak istemiyordu. Hüseyin oğlunun yaptığı hareket ile bir an şaşırdı. Bunu beklemediği çok belliydi. Elini öpen oğlu ile göz göze geldiğinde elini tutup kendine çekti. Oğluna sarılıp "Başımız sağ olsun."dedi. Çetin'in konuşacak gücü yoktu. Geri çekilince annesinin de elini öptü. Fatma oğlu ile kocasının aralarının iyi olmasının sevinci ile daha çok ağladı. -Gidelim mi oğlum? Çetin annesini onaylayıp karısının yanına yürüdü. İkisinin hala mezarı izlediğini gördü. Cenk ve Celal, Binnur hanıma destek olup kaldırdı. Çetin ise karısın hala yanında olduğunu fark etmediği için elini tuttu. Berrak gözü yaşlı kendine baktığında "Gidelim mi?"dedi. Berrak sessizce onaylanıp eşine ayak uydurdu. Acıydı ama babasını burada bırakıp gitmek zorundaydı... ~~~~~~~ Cenazeden sonra eve gelip giden eksik olmamıştı. Herkez elinden geldiğinde destek olmaya çalışmıştı. Hüseyin üç oğlunu cenazeden sonra gönderirken eşi ile birlikte kalmıştı. Hem destek olmak istemişti hem de oğlu ile adam akıllı konuşup öyle gitmek istemişti. Çetin'in şimdi ne yapacağını merak ediyordu. Çetin için ise en zor üç gün olmuştu. Babasının yokluğuna alışmaya çalışırken gözü annesinin ve karısının üstündeydi. Annesi ilaçlar sayesinde biraz iyi olsa da Berrak hamile olduğu için daha zor geçiyordu. İkisi de doktorun haberinden sonra konuyu hiç konuşmasalarda bakışları bir çok şeyi anlatıyordu. Karı koca ne yapacaklarını düşünüyordu. Bebek çok güzel bir haberdi ama Çetin ne yapacaktı? Bu gün yarın askere gitmek zorunda kalırsa ne olacaktı? -Çetin... Berrak kocasının ısrarı sonucunda biraz olsun uyumuştu. Hiç bir şey yapmak istemese de karnında ki bebeği aklına geldikçe kendini zorluyordu. Kocası ile konuşması gereken bir konu olduğunun farkındayım ama aklı çok dağınıktı ve ne yapmaları gerektiğini o da bilmiyordu. Çetin karısının sesiyle kafasını kaldırdı. Yerinden kalkıp yanına yürüdü. Yatağa oturup kendine çekti. -Biraz daha iyi misin? Berrak son günlerde fazla halsizdi. Yemekte zor yediği için daha da zorlanıyordu. -Biraz daha iyiyim canım. Sen neden dinlenmedin? Çetin ne kadar uyumak istese de uyuyamıyordu. Aklında gezen onca düşünce uykularını kaçırıyordu. Berrak kocasından ses gelmeyince doğrulup karşı karşı gelecek şekilde oturdu. Aklının ne takıldığını biliyordu ki kendi de aynıydı. Şimdi konuşacak hiç hali olmasa da yapmak zorundaydı. -Ne yapacağız? Çetin derin bir nefes alırken karısının sorusunu düşündü. Aslında aklında ki tek soruda buydu. Sevdiği kadının gözlerine baktığında "Ertelesek mi askerlik işini?"dedi. Şu an gitmek içine sinmediği için böyle demişti. Berrak da aynı şeyi bir ara düşünmüş olsa da "Sonra daha çok zorlanacağız. Çoğumuz dünyaya gelince sensiz olmak daha zor gibi."dedi. Çetin hak verdiği için "Doğru söylüyorsun. Hemem gidersem sen doğum yapmadan bile yetişirim belki."dedi. Berrak zor bir ihtimal olsa da "Belki.."dedi. Karar almış gibi olsalarda Çetin'in aklını kurcalayan başka bir şey vardı. -Ben olmadan nasıl idare edeceksiniz? Aklım hep sizde kalacak. -Hallederiz canım bir şekilde. Bir an önce gidip gelirsen ondan sonra ne yapacağımıza bakarız. Berrak biraz sessiz kaldıktan sonra "Peki söyleyecek miyiz?"dedi. Çetin ertelemek çözüm olmadığı için "Söylesek iyi olur canım."dedi. Karı koca konuşma kararı alıp bir sonuca bağladılar. Akşam yemeği zar zor yendikten sonra Hüseyin oğlu ile konuşmak için "Çetin bir çay içelim mi?"dedi. Üç gündür buradaydı ve artık dönmeleri gerekliydi. Gitmeden oğlu ile konuşmak istiyordu. Eşi de konuş diye sıkıştırıp durmuştu. Artık tek anneleri olduğu için alıp gidelim diye ısrar ediyordu. Çetin ise babasının teklifine "Önce biz size bir şey diyelim sonra konuşuruz."dedi. Karısına baktığında hazır olduğuna emin olduğunda tekrar ailesine baktı. -Bu bizim içinde sürpriz oldu. Tamda babamı kaybetmişken bunu konuşmak hoşumuza gitmese de sizin de haberiniz olması lazım. İnşallah bir torununuz olacak. Berrak ilk annesine baktı. Binnur duyduğu haberin şaşkınlığı ile baktı. Gözleri yine dolarken eşinin hayalini kurduğu şeyin onun gidişi ile gelmesi acıyla bakmasına sebep oldu. Hüseyin ve Fatma da şaşkınlardı. Böyle bir haber hiç beklemiyorlardı. İkisinin aklında ki tek şey kesinlikle bu saatten sonra burada kalmamalarıydı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD