6. Bölüm

2263 Words
Bu kadının derdi neydi acaba? Ne zaman vazgeçecekti sabahın erken saatinde uyandırmaktan? "Ayşem kızım bir gün de beni yormadan kendin kalksan da, beni şaşırtsan olmaz mı?" diyerek odaya dalmış, bir yandan da perdeleri çekiyordu. "Off anne ya.. Bir günde sen beni şaşırtıp, sabahın köründe uyandırmasan olmaz mı?Hem sen yorulma diye, bak alt kata taşındım. Güzelim odamı bırakıp hemde, sırf sen merdiven in çık yapma diye. Ama yine de yaranamıyoz." derken yataktan kalkmaya çalışıyordum. "Sus kız anneye laf yetiştirme kalk kahvaltı yapalım. Bak baban gitti seni de erken uyandırmadım. Baban bırak uyusun dedi diye. Bugünler de sanki eski haline dönmeye başlıyor" derken ses tonu değişmişti. Keşke eski hallerine dönse babam. Önceden asla böyle değildi. "Anne ya ben babamın eski halini daha çok seviyordum sanki. Belki bu haliyle, benim okul işine de evet der." derken yine boş bir umut kapladı içimi. "Bilmiyorum ki kızım beni de dinlemiyor o konuda biliyorsun." diyerek anında umutlarımı yıkmayı başardı. Ne vardı sanki azıcık umut verici şeyler söyleseydi? Tamam anne ben kalkıp geliyorum, sen git diyerek yataktan kalktım. Acaba anneme biraz vicdan yapsam, hayırlı evlat olmaya çalışsam bir işe yararmıydı? Belki o zaman okul işini daha çok destekler, yada tam tersi olurdu. Bende ki şansla kesin ters teperdi. Önce banyoya geçip elimi, yüzümü yıkadım. Odama geçip üzerimi giyinmek için dolabı açtım bir siyah uzun tişört ve tayt giyip odadan çıktım. Babam ve annem dışarıda tayt giymemi istemiyordu ama evde sorun yoktu. Zaten ben de giymezdim dışarıda, popom birazcık büyükte. Genelde kapatmak için uğraşırım. Tişörtleri mi bile bilerek uzun alırım ki kapasın diye. Çok dikkat çekmeyi sevmiyorum. Mutfağa geçip masaya oturmadan çayları doldurdum. Annemle güzel kahvaltı yaptık. Annem "Ayşem bugün çarşıya gidelim seninle. Babandan izin aldım, haftaya dayının kızının düğünü var oraya gideceğiz. Hem çıkmışken sana da bişiler alalım." Sanırım bugün ilk kez güzel bir şey söyledi annem. Hevesle "olur gideriz benimde almam gereken şeyler vardı. Kendi paramla alırım." dediğim de annem "baban para verdi sendekiler kalsın, onları başka zaman kullanırsın" Yok, yok bugün kesin bir şey vardı. Acaba ölecekmiydim, aynı anda bu kadar iyi şeyler duymam normal değildi. Son bir senedir ki evde boş durduğum için iğne oyası öğrenip yapmaya başladım, mahalledeki kadınlara satıyordum. Böylece kendime küçük bir birikim yapıyordum. Yani sadece sapıklık değil, arada iyi şeyler de yapıyorum. Mutfağı toplayıp tekrar odama geçtim, hazırlanmak için. Tişörtüm kalsın deyip altıma bol bir kot pantolon giydim çantamı da alıp çıktım. "Annem ben hazırım gidelim mi?" uzun zaman sonra alışveriş yapacaktım. "Tamam kızım bende hazırım, çok sıcağa kalmadan gidip gelelim" Evden çıkıp durağa yürüdük on dakika kadar bekledikten sonra otobüs gelmişti. Bana kalsa otobüse binmek yerine yürürdüm ama annem yürümeyi sevmiyor. Küçük bir yer olduğu için her yer yan yana. Birinden çıkıp diğer mağazaya giriyoruz aslında otobüse geri yoktu. Yürümeyi seviyordum ama yürüyüş yapcak imkan vermiyolardı. Önce annemin istediği yerlere gittik annem için kıyafetler baktık. Sonrada bana düğün için kıyafet almak için bir kaç mağaza gezdik ama istediğim gibi bir şey bulamadım. Ben beğenmedikce annem söylenmeye başladı yoruldum kızım beğen artık diye. Neymiş sabah çıkmışız evden akşam olmuş. Tamam kabul ediyorum haklıydı, ama bende bulamaştım ne yapayım yani? Beğenmediğim bir şeyede boşu, boşuna para vermek istemiyordum. "Tamam anne bir yere daha bakalım ordada bulamazsam, evdekilerden bir şey giyerim artık" diyerek bir diğer mağazaya girdik, girer girmez gözüme bir elbise takıldı bile. Hemen alıp kabinde giyindim üzerimde çok güzel durmuştu. Siyah kalın askılı üstü dar belden aşağı bollaşan dizlerimin azıcık üstünde olan bir elbiseydi. Göğüs dekoltesi yok denecek kadar azdı o yüzden sıkıntı olmazdı sanırım. Kabinden çıkıp anneme gösterdim elbiseyi, annemde çok beğenmişti. "tamam alalım bunu güzel olmuş, baban da bir şey demez. Açık, saçık da değil usturuplu bir şeymiş." diyerek onay vermişti. Aslınd a kıyafetlerime çok fazla karışmazdı babam ama küçük yer olduğu için laf söz çok olurdu. Sırf o yüzden açık kıyafet giymemi istemiyordu. Bende çok açık giymeyi sevmiyordum zaten, o yüzden babamla sorun yaşamıyordum kıyafet konusunda. Kabine geçip elbiseyi çıkarıp kendi kıyafetlerimi giydim. Elbiseyi alıp mağazadan çıktık. Annem "Ayşem ben çok açıktım, hiç eve gidip yemekle uğraşamam. Gel yemek yiyip öyle gidelim." dediğin de tabiki de hemen kabul ettim. "Çok iyi olur valla anne bende açıktım, lahmacun yiyelimmi? derken sesim yalvarır gibiydi. Çok seviyordum lahmacunu ne yapayım en az üç tane yiyordum. Önce yemek yiyip, yarım saatde otobüs bekledik. Eve gittiğimizde saat sekiz olmuştu bile. "Ooo hanımlar nasıl oldu da geldiniz? Gelmeseydiniz keşke, biraz daha kalsaydınız erken geldiniz sanki." diyerek babam sitem modunu açmıştı. Tabi annem hiç altta kalır mı? "Sanki her gün dışarıdayız. İşimiz ancak bitti bir günde sen bekle bizi evde. Ne olur sanki?" diyen annem kesinlikle haklıydı Hem sürekli çıkmıyoruz ki, haberi de vardı. Babamla annem bir birleriyle bakışırken araya girip "Ee.. baba bize yemek hazırladın mı? Annem sen gelmeden yemeğini hep hazır ediyordu." Beş kardeş göstererek "He hazırladım yermisin?" deyince hemen kaçar gibi yapıp "Yok babaya ben çok tokum yemem, yine de ellerine sağlık" deyip odama doğru yürüdüm "Siz annenle dışarı çıkıp yemek yemeden dönmüceğinizi bildiğim için, bende kendime hazırladım yedim. Korkmayın yani yemek istemeyeceğim" diyerek lafını da sokmuştu yine "Aferin benim kocama, hiç yemek yapasım yoktu dedi zaten." Ben odama girsem de kapıyı kapatmamıştım annem ve babamın konuşmaları geliyordu. Babam " Takıyı unutmadın değil mi?" diye sorarken annem "Aldık herşeyi takıyıda aldık. Düğünden iki gün önce gideceğiz ona göre sende işten izinini al" "Hallettim ben o işi sen merak etme. Aslın da düğün günü gitsek daha iyi olurdu. Senin suratsız akrabalarını daha az görürdüm." diyen babama annemin nasıl bir bakış attığını görmesem de biliyordum. Kesin elini beline atmıştır ve "Ben seninkilere katlanıyorum sende bir zahmet benim akrabalarıma katlan. Hem ne kötülük gördün de konuşuyon ne yaptılar sana?" "Yok hanım şaka diyorum sende hemen aaa... Hem senin sülalen ne yapabilirlermiş bana korkarlar benden" diyerek gülmeye başladı. Onların atışmaları benimde yüzümde gülümseme oluşturdu. Ne güzelde birbirleriyle uğraşıyorlardı, acaba ilerde beni böyle seven birini bulurmuydum? Hava güzel diye bahcede semaver yakmıştı babam, semaver çayını seviyorduk ailecek. Tüm yaz bahçede semaver keyfi yapıyoruz akşamları, bazen amcamlar, bazen de komşular eşlik ediyor. Bahçede oturup çaylarımızı içmiştik. Babam kalk gülüm yatalım artık yeter bu kadar bahçe keyfi deyip içeri geçtiğin de annem "Hadi kızım sende bardakları al geç içeri. Oturacaksan da içerde otur, çok geç uyuma sabah kalkmıyorsun" diyerek babamın arkasından içeri doğru yürümeye başladı, arkasından hafif bağırarak "Tamam annem tamam, başlama akşam yatmaz sabah kalkmaz şarkısına" dediğim de ayağındaki terliği fırlatıp "Sus anneye laf yetiştirme dediğimi yap" deyip girdi. Akşam, akşam anne terliği de yedik iyi mi? Önce semaveri söndürdüm bardakları da alıp içeri geçtim. İşlerimi halledip yatak odama geçtim. Bugün hiç telefona bakmadığım aklıma geldi. Hemen sakladığım yerden telefonu alıp baktım arayan varmı diye. Bende böyleydim sadece sıkıldığım zamanlar ilgileniyordum telefonla. Yoksa kimse umrumda değildi. Her zaman ki sapıklarım saolsun yine döktürmüşler mesajlarda. Hayır anlamıyorum mesaj yazarak, yada okuyarak nasıl zevke gelip tatmin oluyorlar da böyle konuşuyorlar. Gerçekten anlamıyorum, sanırım hiç bir zaman da anlamayacağım. Onların yazdığı şeyler beni hiç tahrik etmiyordu sadece iğrenç geliyor. Acaba sorun bendemi diye düşünüyorum. İtiraf ediyorum evde kimse yokken porno izleyip kendimi tatmin etmişliğim vardı. Ama mesajla çok saçma geliyordu. Yani sorun bende değil diye düşünüyorum. "Günaydın Neden cevap vermiyosun?" mesajlarını görünce numaradan Özgür olduğunu hemen anladım. Tamamen unutmuştum ben bunu aklıma gelse sabah iki dakika cevap verir öyle cıkardım evden. Ama hiç aklıma gelmemişti ki. Bu kez mesajla uğraşmak yerine aradım. Ama açan yok tekrar aradım yine açmadı bende mecburen mesaj yazdım. "Kusura bakma cevap veremedim bugün müsait değildim. Eğer sen müsaitsen konuşalım mı?" yazdım gönderdim. Ama bekledim, bekledim ne mesaj ne arama. Çok ısrar etmeyi sevmiyordum sonuçta keyfi bilir konuşmak isterse arar diye değil mi? Çünkü ben öyle yapıyorum, canım istediği zaman konuşup canım istemediği zaman yok sayıyordum. Sonuçta gercek bir arkadaşlık yok sanal. Görüpte utanacak mıyım? Ben takılıyorum sadece can sıkıntısından. En iyisi uyumak, bugün yoruldum zaten. Telefonu titreşime alıp yastığımın altına koydum. Normalde hep sessizde oluyor yakalanmayım diye. Üstümü çıkarıp şortlu pijama takımımı giyip yattım. Uykumun içinde titreşim sesiyle uyandım gözüm kapalı telefonu açtım. Uykulu, uykulu efendim dedim. Karşıdan gelen ses dalga geçer gibi "Kusura bakma uyuduğunu düşünmedim" dedi. Saate baktım üç yuh!! yani nasıl düşünememiş acaba? "Sen saatin farkında mısın acaba? İnsanlar bu saatde uyurlar gecenin körü" dediğim de uykunun da verdiği sinirle saydırmaya başladım. "İnsanlara gece, gece günaydın diye mesaj atan birimi söylüyo bunları bana gerçekten komik?" döverim lan ben bunu "Sende cevap vermeseydin alla alla. Sanki sürekli mesaj attım altı üstü bir mesajdı" diyerek devam ettim ama "Evet haklısın, ben de sadece aradım sende açmasaydın." deyince bir süre sustum. Sanırım konuştukça batıyordum. "Off tamam ya ne istiyorsun?" dediğim de bu saatte normal bir şey istiyormuş gibi, konuşmak istiyorum deyince şaşkınca "Bu saattemi?" diye tekrar sordum "Niye bu saatte konuşulmaz mı?" Aslında keyfime göre değişirdi bunun cevabı. Ama yinede "Konuşulur ama ben uyuyorum" Hiç belli olmuyor uyuduğun, gayet güzel konuşuyorsun? diyerek sanırım beni sinir etmeye çalışıyordu? "Hadi ya oysa ki ben belli etmemeye çalışıyorum." Ulan gecenin bir yarısı insanları uyandırmak hiç hoş değilmiş. Kendim uyanınca fark ettim bunu. "Yok maalesef ben hiç anlamıyorum uyuduğunu. Yada işime gelmiyordur. Söyle bakalım niye cevap vermedin bütün gün?" "Ben sana söylemedim dimi? Ben bu hattı ailemden gizli kullanıyorum, o yüzden onlar yanımda olunca cevap veremiyorum." "Yok artık telefonda mı kullandırmıyolar?" Hayır be o kadar da değil. Normal kullandığım hat başka bu başka derken yine her şeyi anlatmaya başlamıştım. Özgür sürekli nedenlerimi sorup durdu. Neden iki hat kullanıyormuşum, neden öyle, neden böyle diye sorup durdu. "Normal kullandığım hattan mı sapıklık yapayım? Babam görsün arayanları, mesaj atanları attıkları mesajları demi. Bende genç yaşta diğer tarafı boylayım yazık değil mi bana?" derken sanırım kendimi biraz acındırmaya çalışmış olabilirim. "Yazık çok yazık sana üzüldüm bak şimdi sana. Ama sapıklık yapmazsan böyle sorunların da olmaz." diyerek akıl vermeye çalıştı gıcık. Sanki ben bunları bilmiyordum. "Ee şimdi istediğim zaman senle konuşamıcam mı ben?" derken alaycı tavrı geçmişti. Yani biraz öyle oluyor. Genelde ben istediğim zaman konuşuyorum. Aslında gündüzleri müsait oluyorum ama bugün evde değildim. Yoksa bi kaç saat sonra da olsa cevap veririm diyerek durumumu anlattığım da "İlginç değişik bir tipsin biraz da tuhaf." dediğinde bana iyi bir şey mi demişti, yoksa kötümü anlamadım. "Nasıl yani, tuhaf derken?" "Yani akıllı birine benziyorsun konuşmaların mantıklı ama yaptıkların hiç mantıklı değil." Sanki insanları zorla konuşturuyorum ben. Hem neden her şeyde mantık arıyoruz ki değil mi? "Hem sen çok mantıklı düşünüyorsan gecenin bu saatinde arayıp benle niye konuşuyorsun?" dediğim de "Dilde pabuç mübarek, biraz sus motorun soğusun. Benim şuan yaptığım da mantıklı değil kabul, ama sen başlattın sonuçda değil mi ama?" "Sende kabul ettin ama. Ben seni zorladım mı? "Tamam haklısın sustum senle başa çıkamam ben." dediğinde sırıtarak "Hah şöyle yola gel." dedim. "Sen daha çok insanı yoldan çıkartırsın gibi geliyor bana?" "Sende yoldan çıkmaya gönüllü gibi geliyorsun bana." diyerek cevap verdim. Tüm suç bende değildi sanırım. "Sanırım evet.. Niye bilmiyorum ama yoldan çıkasım var. Yanına gelip birlikte uyuyasım var." Hah ben de diyordum nerde kaldı bu içindeki sapık derken çıkıp geldi. "Ooo tamam sende başladıysan kapatalım artık." dediğim de "Niye ki ne dedim, neye başladım anlamadım." diyerek birde anlamamazlıktan geliyordu. "Yanında uyumak falan hayırdır? Sonrasında ne gelecek şöyle yapardık böyle yapardık." diye söylenmeye başlayınca "Yuhh o kadar da değil be, gerçeğini yaparım ben. sanala gerek yok." "Diyorsun..." Yani senin için fesat kızım" diyerek birde beni suçluyor manyak "Hı hı ben fesatım demi? siz erkekler çok masumsunuz." diyerek gerçekleri söyledim ama "Yok değiliz kabul ama, en azından ben şimdilik masumum. Ve sende çok zorluyorsun farkındamısın?" diyerek yine beni suçladı. "Ben mi zorluyorum şurada masum, masum konuşuyorum." Ben ne yapıyordum acaba? Özgür Ayşem'le konuşmak terapi gibi geliyordu. Hiç susmadan saatlerce konuşabilirim Birde kendini masum sanmazmı. Masum, masum konuşuyorum dediğinde "Ah bir bilsen konuşurken insanın aklına neler soktuğunu masummuş?" diyerek alaycı şekilde konuşmaya devam ettim. Senin yanında şeytan masum kalır be. Bir kadının sesinden bu kadar etkilenceğimi hiç düşünmemiştim. Konuşurken çıkardığı sesler harbiden farklı yerlere etki yapıyor. İki günde anladığım en önemli şey insan sesden de etkilenip tahrik oluyormuş.Telefonu açtığında uyku mağmuru sesiyle hem çok tatlı hem seksi konuştuğunun farkında mı acaba? Erkeklerde suç buluyor, asıl suçlu kendi farkında değil. Konuştukca daha fazla tanımak istiyordum. Yüzünü ne zaman göreceğim dediğim de, hiç bir zaman görmeyeceksin deyince şaşırdım. Yüz yüze görüşmeyecekmiydik yani? Ama hanfendi geçek arkadaş aramıyormuş. Onun arkadaşlığı sanalmış, birde ben sanal arkadaş seviyorum deyince, biraz üzerine giderek "Anladım sen harbi çok çirkinsin o yüzden istemiyorsun." "Aferin sana hemen de anladın, evet çok çirkinim. Beni gören korkup kaçıyor. Anneler çocuğunu sustaramadıkları zaman bak susmazsan Ayşem geliyor deyince ağlayan çocuk korkudan susuyor, o derece yani." uyuz ya ben onla uğraşayım derken o beni gıçık ediyor. Kesinlikle baş belası bir kız bundan eminim artık. "Ooo bak şimdi daha çok merak ettim seni. Görüntülü konuşalım?" diye teklifte bulunsam da kabul etmedi. Neymiş konuştuğu telefon akıllı değilmiş, gizli kullandığı bir telefona çok para veremezmiş. Her şeye bir bahanesi var. Diğer telefonunda konuşalım deyince de hanfendi sanal arkadaşlarıyla o hattan konuşmadığını da öğrenmiş oldum. "Sende ne emmeye geliyon, ne gömmeye. Tamam görmek istemiyom seni." diyerek vaz geçtim. "Bencede yani görüpde ne yapacaksın boşver? Hem bak sabah ezanı okunuyor hala konuşuyorsun, uyuyalım yeter. Babam namaza kalkar sesimi falan duymasın kapatalım olurmu?" dediğin de şaşırdım biz ne kadardır konuşuyorduk? "Hadi ya o kadar oldumu farketmedim hiç saati." dediğim de "Belli oluyor zaten gecenin yarısı aradın, saat kavramın yok sanırım." derken kendini ne kadar da haklı görüyordu. "Dinime küfreden de Müslüman olsa. Sanki sende çok varda bana laf ediyorsun" dediğim de "Tamam haklısın sustum hadi kapatıyorum iyi geceler." deyip cevap vermemi beklemeden kapattı. Valla normal değil bu kız. Bende tekrar mesaj yazdın "Keşke yüzüme kapatmadan bende iyi geceler diyebilseydim" diye ama hanfendi " Keşke deseydin, bak senin yüzünden gecem pardon sabahım iyi geçmeyecek" diye cevap yazmış. "Pis gıçık iyi geceler" yazıp gönderdim. Ama ben niye sırıtıyordum bunun cevabı yoktu şimdilik
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD