Ben Ayşem al söyledim işte, öğrendin ne oldu? Başın göğe erdimi? diye sinir ederek sorduğumda. Zavallım birde düşünerek
Ama ben Ayşem diye birini tanımıyorum ki demişti. Hayır bu beni tanıdığı biri olduğumumu sanıyordu hala? Sanki ben ona tanışıyoruzmu demiştim. Canım sıkıldı bende tanışıp, konuşmak için mesaj attım hepsi buydu yani. Beni tanıdığını düşündüren şey neydi acaba? Birazcık normal konuşmaya başlayınca bana
"Sen bildiğin sapıklık yapıyorsun yani?" diyerek kafayı çalıştırmaya başlamıştı sanırım.
Yok şimdi sapıklık demeyelim buna. Ama ne dememiz gerekiyor onu da bilmiyorum. Belki de söylediği doğruydu. Sonuçta insanları gecenin bir yarısı insanları rahatsız etmekde sapıklık oluyor değil mi? Ama benim gerçek amacım sapıklık yapmak kesinlikle değildi
can sıkıntısından olabilir mesela.. sadece konuşup arkadaş olmak amacım. Yoksa kimseyi sürekli arayıp mesaj atıp rahatsız ettiğim yok. Eğer öyle yapıyor olsaydım, o zaman dediğinde haklı olabilirdi. Böyle konuşarak ortamı yumuşatmaya çalışıyor olabilirdim.
"Oda iyiymiş.. valla bu yöntemde yeni mi çıktı?" diye alaycı bir şekilde sorunca, tabi benim kafa yavaştan atmaya başladı.
"Kimsin, neden mesaj attın diye sordun. Bende düzgünce cevapladım. Öğrendin artık kim olduğumu da, konuşmak istemiyorsan kapat zorlamıyorum kimseyi" diyerek cırladım resmen.
Aaa bu ne ya sürekli sorguluyor gelemem ben sıkıntıya. Sonuçta ben can sıkıntım geçsin diye böyle şeyler yapıyorum. Kendime yeni can sıkıntıları yükleyemem.
Tamam anladım sende çok atarlı çıktın. Hem suçlu hem güçlü dedikleri sen oluyorsun herhalde diyerek yine laf soktu. Kesinlikle benden aşağı kalır bir tarafı yoktu.
Atar falan yapmıyorum ben açıkça anlattım. İnanıp, inanmamak sana kalmış. Dediğim gibi kapatırsan korkma bir daha asla rahatsız etmem. diyerek bir kez daha kendimi açıklamaya çalıştım.
Amacın tanışmak, arkadaş olmaksa sorun yok. Ama tanıdığım birileriyle anlaşıp beni oynattığınızı öğrenirsem elimden kurtulamazsın demişti. Allah aşkına ne yapacaktı kurtulamazmışım.
Yok artık buda amma paranoyak çıktı.. O kadar da değil yani yapmam öyle bir şey. Tanıdığım kişilerle hiç işim olmaz uğraşamam. Sonra ki konuşmalarımız ise kendini tanıtmaya başladı. Aslında ondan böyle bir şey istememiştim.
İsmi Özgür'müş 23 yaşındaymış falan, filan İstanbul'da yaşıyormuş. İstanbul üniversitesin de mimarlık okuyorum. Yarışmacı arkadaşlara başarılar diliyorum diyerek dalga geçerek konuşmuştu.
Hahaha komik çocuk seni. Aslında çok meraklı biri değilim o yüzden şimdilik öğrenmek istediğim bir şey yoktu. Konuşurken bu kezde Özgür
kendimden bahsetmemi istedi, bende onun yaptığını yaparak
İsmim Ayşem 19 olcam bende. Okumuyorum, ama üniversiteyi kazanıp dondurdum. Amasya da yaşıyorum. Yarışmacılara başarılar dilemiyorum. Ben varsam kazanma şansları yok çünkü. O yüzden boş yapmaya gerek yok" derken bile aslında boş yapıyordum.
Oooo... özgüven tavan diyorsun. Anlamadığım bu özgüvenle neden normal arkadaş değilde sanal arkadaş arıyorsun, diyerek resmen yarama tuz serpmişti.
Uzun hikaye dedim anlatmaya gerek yoktu her şeyi. Seviyorum yakınımda olmayan beni görmeyen kişilerle arkadaş olmayı diyerek konuyu kapattım. Yada ben öyle sanıyordum.
Anlamamış ama neyse... Anlamadıysan senin sorunun bana ne?
O zaman çok çirkinsin kimse senle arkadaş olmuyor. Sende bu yolla arkadaş ediniyorsun, diyerek kendince teoriler üretmeye başlamıştı.
Oysa ki bilmediği ben arkadaş arıyorum, sevgili değil. Hem arkadaşların dediğin kişinin güzel yada çirkin olması önemli değildi bence. Ne yani çirkin olanlarla arkadaş olmuyor musun? diye sorunca
Saçmalama sadece merak ediyorum nedenlerini? Tabiki de arkadaş olmak için güzel yada çirkin diye ayırmam. Hatta anlaşamadıkdan sonra sevgilimin güzel olması hiç önemli değil. Güzellik herkese göre değişir zaten demişti. Yani tabiki de öyleydi. Güzellik göreceli bir şeydi zaten.
"Hmmm ne bilim öyle sorunca sana göre önemli olduğunu düşündüm. Ama gerçeğe gelirsek bana göre güzel değilim. Çevremde arkadaş edinmeme sebebim ise, ben değil ailem yüzünden" Ben biraz önce her şeyi bilmesine gerek yok demiştim değil mi? Ama şimdi kendimi anlatırken buldum.
Nasıl yani ailen ne alaka? Okulda falanda mı arkadaşın yoktu? diyerek yine üstüne vazife olmayan bir sürü soru sordu. Buda amma meraklı çıktı desemde sorduğu her soruyu cevaplıyordum.
Okulda vardı ilk başlarda zamanla onların istediği gibi olamadım hiçbir zaman. Onlar okul dışında bir şeyler yapmak istedikleri zaman ben hiç katılamadım. Biraz da inek bi öğrenciydim sanırım. Beni sınavlara yakın arayıp sorarlardı ders notu alabilmek için, bende vermeyince hep kötü olan ben olurdum. Bütün okul hayatım böyle geçmişti. Tabi onlara göre hayatımı şekillendirecek değildim.
İlginçmiş böyleleri gercekten varmış
ilginç olan şey neresi acaba? benim tüm okul hayatım evden ,okula okuldan, eve olarak geçti. Sanki ben istedim böyle olmasını. Ailem öyle istedi bende mecburen okumak için kabul ettim. Öyle kolay değil itiraz etmek, tabi bunu yaşamayan kimse anlamazdı. Bu kezde çok farklı bir şey soruyormuş gibi
Okulu dondurdum dedin ya neden devam etmedin? diye sordu. Sanane lan demek istesem de kibarlığı elden bırakmadan anlattım. Şimdiye çoktan kapatırdım, ama bugün bir şey olmuş gibi her şeye cevap veriyorum. Hayırdır inşallah..
Ailem üniversite okumamı istemedi. Aslında hukuk kazandım ama yinede göndermediler.
Hadi ya çok saçma hukuk kazanıyorsun ve göndermiyolar. Kusura bakma ama ailen gerizekalıymış diyerek büyük bir hata yapmıştı.
Hop ailem hakkında doğru konuş, Tamam yaptıkları saçma ama kendilerine göre sebepleri vardı diyerek susturmaya çalışsam da, beyefendinin susmaya niyeti yoktu.
"Hiç kusura bakma ama hangi sebeb olursa olsun saçma. Kazanmak için çok fazla çalışan insanlar var ama kazanamıyor. Sen kazanıyorsun ama göndermiyolar. Kesinlikle bunun savunalıcak bir tarafı yok" diyerek devam etti. Tamam kabul ediyorum yanlış yaptılar ama elimden hiç bişi gelmiyordu ki.
Sanki ben bilmiyordum yanlış yaptıklarını. Abimin hatasını benden çıkartıyorlar. Ben memnunmuşum gibi konuşanlara da ayrı uyuz oluyorum. Okula gidebilmek için günlerce yalvardım babama günlerce ağladım. Ama adam Nuh diyor peygamber demiyor. Tek çarem Merve ve amcam kaldı. Merve kazanırsa birlikte gitmek için bir şansım daha olacaktı, şimdilik o umutla yaşıyordum. Tekrar babama yalvaracaktım. Aslında izin vermezlerse biraz onları üzüp vicdanlarıyla üzecektim. Umarım bunu yapmaya gerek bırakmazlardı beni.
Neyse sen benim ailemi boşverde ben bugün erken uyumak istiyorum, o yüzden kapatalım mi diyerek konuşmayı sonlandırmak istemişti. Tabi karşımdaki kişinin bu kadar meraklı olduğunu bilemezdim. Tamam kapatalım desede. Aslında bir şey sormak istiyorum, aklıma takıldı. Neden Ayşe değilde Ayşem ismin? diye sordu. Bunu cevaplayacak hiç halim yoktu. Artık uyumak istiyordum.
Bu çok uzun bir hikaye başka zaman anlatsam olurmu? diyerek konuşmak istemediğimi ima ettim. Aslın da çok da uzun bir hikayesi yoktu.
"Başka zaman?? Mesela bu zaman ne kadar? Bir gün, iki gün yada haftamı?" diye sorunca
Yarın anlatırım, çok bir zaman sonraya gerek yok. Ama şimdi gercekten uyumak istiyorum deyip iyi geceler diyerek bu kez gerçekten konuşmayı bitirdik. Neredeyse iki saate yakın konuşmuşuz. Çok ilginç biri gibi geldi Özgür o kadar konuştuk hiç bel altı muhabbeti açmaya çalışmadı. Genelde erkekler yarım saat normal konuşsa sonrası bel altı oluyordu. Konuşmadığım içinde, seninle vakit kaybedemeyiz diyerek kapatıyolardı. Eğer böyle devam ederse Özgür'le arkadaş olabilirdim. Ama şimdilik bir konuda ona yalan söylemek zorundayım. Benim kazandığım okulun mimarlık bölümünde okuyormuş. Ne olur ne olmaz söyleyemem şimdilik. Olurda izin koparırsam okul için, hiç kimseyle uğraşmak istemem.
Özgür
Uzun zamandır kimseyle bu kadar konuştuğumu hatırlamıyorum. Tanımadığım biriyle resmen iki saat konuştum ve kapatalım demese hala konuşcaktım. Kendime ben bile inanamadım bir kızla bu kadar uzun konuştuğuma. Tuhaf bir şekilde hiçte sıkılmamıştım. Genelde Hakan ve Melih dışında kimseyle çok konuşmazdım. Hele bir kızla bu kadar konuşacağım hiç aklıma gelmezdi. Öyle naif, güzel ses tonu var ki sanki konuşurken masal anlatıyor. Bazen kurduğu cümleler farklı yerlerimde etkileşim yapsada değişik bir kız.
Sabah okul vardı o yüzden uyumaya karar verdim. Aslına bakarsan uykum yoktu ama uyumalıyım diye kendimi zorladım.
Güneş odaya dolmuştu gözlerimi açtım Saate baktim daha erkenmiş saat yedi, beni niye uyandım ki. Oysa ki gece ikide uyumuştum. Dersler 10 da başlayacaktı bugün. Kalktım üzerime eşofmanlarımı giyip evden çıktım. Madem erken uyandım bir saat koşmak iyi gelirdi. Telefondan her zaman dinlediğim müzik listemi acıp kulaklıklarımı da taktım. Koşarken müzik dinlemeyi seviyordum. Bir saat kadar koştum. Eve geçip kendimi önce duşa attım. Güzel bir duş alıp banyodan çıktım. Telefonuma baktım mesaj gelmişti. Hakan yarım saate sendeyim Melih de gelecek kahvaltıya gidelim ders saatine kadar yazmış. Üzerimi giyindim Hakan'ı beklerken acaba Ayşem'e günaydın mesajı atsammı diye düşündüm. Ne alaka ya tanımadığım bir kıza, bir kaç saat konuştum diye niye günaydın yazayım ki, diye düşünüp vazgeçtim. Çocuklar gelince birlikte çıktık evden, önce kahvaltı yapıp sonrada okula geçtik. Aklımda yine Ayşem vardı mesaj atsam mı diye sürekli sorguluyorum kendimi. Telefonu elime aldım belki o yazmıştır diye, ama yok yazmamış. Kantinden birer kahve alıp sınıfa geçtik. Dersin başlamasına az kalmıştı dayanamayıp mesaj yazdım
"Günaydı mı" diye. Hep o yapacak değildi demi?
Dersten çıkınca telefona baktım cevap yazmış mı diye, ama yok. Saat oniki ye geliyordu bu saate kadar uyumaz herhalde. Demek ki cevap vermek istemiyor diye düşündüm. Sonuçta okula gitmiyor du çalışmıyordu da istese cevap verirdi diye düşündüm. Melih "hayırdır oğlum kimin aramasını bekliyorsun" diye sorduğunda.
Ne alaka lan? desemde istemsizce gözüm sürekli telefona kayıyordu. "
Sürekli gözün telefonda, aramıyor seni boşa bekleme diyerek dalgasını geçiyordu benle
Yürü git yavşak kimsenin aramasını falan beklemiyorum desem de sanırım bekliyordum. Yani en azından bir cevabı hak ediyordum bence. Biriyle o kadar konuşupda bir cevap vermemek de ayıp yani.
Dersler bitmişti okulun çıkışa yürürken Zehra'nın o tiz sesi kulağıma doldu.
"Özgürrr.. beni de bekle birlikte gidelim" diyerek yanıma doğru geliyordu. Allahım niye bu kız bu kadar arsızdı. Kaç kere söylememe rağmen hala ısrar ediyordu. Özgür hafta sonu da beni ektin hadi bugün birlikte birşeyler yapalım. Tatlım özlüyorum bak seni, sanki benden uzak duruyorsun gibime gelmeye başladı dediğin de dayanamayarak. Hayret anlıyabiliyorsun?? Oysaki senden umudu kesmiştim, hiç anlamayacaksın diye korkmaya başladım. Evet Zehra senden uzak duruyorum sende benden mi uzak dursan acaba?" diyerek sinirli bir şekilde konuşsam da. Sanki onca lafı başkasına söylemişim gibi
" Şakacı seni.. ben senden nasıl uzak durayım, seni sevdiğimi biliyorsun. Ama yine de böyle davranıyorsun. Neyse bu aralar biraz uzak durayım, ama istediğin zaman ara olur mu. Kabul etmesen de sende benden çok fazla uzak duramazsın" dedikten sonra gitti.
Yok ya ben bu kızdan kurtulamayacağım sanırım, kesinlikle sorunlu manyak. Melih yanıma gelip, abi ya benide eve bıraksana. Benim arabayı servise bıraktım. Hatta araba servisten çıkana kadar evde değil sende kalayım. Birlikte gidip geliriz okula? diyerek yine saçmalamıştı.
Oldu ben senin özel şöförünüm zaten. Neyse yine iyi yanıma geldi hadi bin arabaya evine bırakırım dediğim de küskünce
"Ne yani beni evine kabul etmiyon mu?" diyerek sırıttı manyak
Lan şerefsiz evlerin arası 10 dakika niye bende kalacaksın git kendi evine sabah alırım dediğim de yüzü gülmeye başladı. Birlikte arabaya bindik gaza basıp sürmeye başladım. Çok fazla hız yapmam genelde kurallara uyan biriyim. Başkalarının canını tehlikeye atmaya hiç gerek yok. Sonuçta bir acelem de yok arabamı da seviyorum kaza yapmak istemem. Melih'i evine bırakıp bende eve geçtim. Saat 6 bucuk olmuştu telefon aklıma geldi baktım yine cevap yok. Dayanamayıp aradım bu kez, ama yine açan olmadı. Bende inatla tekrar mesaj attım
"Neden cevap vermiyorsun?" diye. Sonra da kalkıp kendime atıştırmalık birşeyler hazırladım. Evde yemek yemeyi seviyordum. Kendim için bir şeyler yapmak beni her zaman mutlu ediyordu. Hiç bir zaman erkek mutfağa girmez, yemek yapmaz diye düşünen insanlardan olmadım. Annem de hep mutfağa sokmaya çalışırdı. İnsanın başına ne zaman ne geleceği belli olmaz derdi her şeyi öğrenmemizi istiyordu. Bende hiç gocunmadan annemle mutfağa girer, yemek yapar, bazen bulaşık bile yıkardım. İstanbul da okumaya başlayınca da bunlar çok işime yaradı. Sadece haftada bir gün temizlik yapmaya bir kadın geliyor ben evde yokken temizleyip gidiyordu. Diğer tüm işlerimi kendim yapıyorum.
Bugün spor salonuna gitsem iyi olur diye düşünüp kalktım hem kafamda dağılırdı. Bir kez konuştuğum birini düşünmekte saçmalıktı sonuçta değil mi?