Sanki hayatımı bir uçurtmanın ucuna bağlamışlar ve uçurtmayı gökyüzüne salmışlar gibiydi. O uçurtma rüzgârı hissettikçe benim hayatımda rüzgâr almış sallanıyordu.
Derin bir nefes aldım ve dantelden oluşan gelinliğin üzerinde parmaklarımı gezdirdim. Balık model gelinlik ruhumu sıkarcasına vücudumu sıkmıştı. Beyaz boy aynasında kendimi süzünce istemsizce yüz buruşturdum. Sarayın buz gibi devasa duvarları bile nefes almama yetmiyordu. Nefessizlikten ölmek üzereydim ve bundan şikâyet bile etmiyordum.
Gelin odasının kapısı tıklatıldı ve ardından aralandı. O aralıktan annem kafasını içeriye uzattı ve bana gülümsedi. "Yavrum..." Onu görünce dudaklarım istemsizce gerildi ve gülümsemeye başladım ama gözlerimin dolmasını engelleyemiyordum. "Geldiniz mi?" dedim fısıldarcasına. Annem içeriye girdi ve bana doğru gelip sarıldı ve bende kollarımı sıkı sıkı ona sardım. "Geldik yavrum," dedi annem titreyen sesiyle. Benden ayrılınca gözlerini üzerimde gezdirdi. "Herkes aşağıda," Diyen annem yüzümü ellerimin arasına alıp alnıma bir öpücük kondurdu. "Dün gece Ali Esat hepimiz ile konuştu ve baban da dâhil olmak üzere hepimiz senin için buradayız."
"Ne?" dedim anlamaya çalışarak. Ne ara konuştuğunu bile bir kenara bırakıyordum, şuanda daha önemli bir konu varsa o da ne konuştuğuydu. "Ne anlattı?" dedim kısık sesimle. "Bilmemiz gerekeni kadarını," dedi annem elini su dalgası saçlarımda gezdirerek. "Seni anlayabileceğimiz kadarını." Ben gözlerimi kırpıştırırken yutkundum. "O da burada mı?" dedim Silik bir ses tonu ile. Sırf Oktay'a inat olsun diye buraya gelirdi biliyordum ama sevdiğim adamın önünde başka bir adam ile evlenmek isteyeceğim en son şeydi. En azından hayallerimde Ali Esat ile bir Kır düğünü ile evlenmek varken şimdi başka bir adam ile onun gözleri önünde ikinci kez evet demek hayallerimde yoktu.
"Yok," dedi annem ve dudaklarını birbirine bastırdı ardından. "Ama herkes aşağıda."
"Anladım," dedim derin bir nefes alarak. En kısa zamanda Ali Esat'a ulaşıp onun bizimkilere ne anlattığını öğrenmeliydim. "Birazdan başlaması lazım," dedim sıkıntıyla. "Oktay gelecek." birazdan gelirdi büyük ihtimalle birlikte aşağı inmemiz için. "Allah'ın cezası! Maalesef gelecek," dedi annem tiksinti ile. "Ben gideyim çiçeğim ama ondan önce," Diyen annem iki elimi tuttu. "Yanındayız Ada... Yanındayız annecim." Annem alnıma tekrar bir öpücük kondurunca gözlerim kapandı. "Sakın korkma savaşmaktan, biz korkmuyoruz çünkü..." Annem benden ayrıldı ve gözlerinden akan yaşlarla arkasına bile bakmadan odadan çıktı.
Hemen arkasından dudaklarımdan bir hıçkırık kaçtı ve yüzümü ellerimle kapadım. Şuan aynı yerinde duran o dinleme cihazının açık olduğunu biliyordum ve Ali Esat'ın tüm bunları duyduğuna da emindim. Elimi usulca kalbimin üstüne götürdüm ve onun duyması için konuştum. "Seni Seviyorum Aliş. Tüm bunlara rağmen, her şeye rağmen seni çok seviyorum..."
***
• 16 saat önce •
• Yazardan •
Ali Esat dudaklarının arsında ki sigarayı son kez içine çekip yere attı izmariti ve ardından ayakkabısının ucu ile söndürdü yanan ateşi. Herkes Ada'ya haksızlık yaparken öylece durmak Ali Esat'ın içinden gelmiyordu. Eninde sonunda Ada kızını çekip alacaktı Oktay Galipoğlu'na evinden ama o zamana kadar herkes bilmesi kadarını bilmeli en azından Ada'nın yanında olmalıydı.
Ali Esat herkesi Atabey'lerin evine çağırmış konuşacak bir şeyleri olduğunu söylemişti. Şimdi ise Ali Esat sigarasını söndürmesinin ardından eve doğru adımlamaya başladı. Evin kapısına gelince zili çaldı ve bir kaç saniyenin ardından kapı İklim tarafından açıldı. "Hoş geldin," dedi İklim gülümseyerek. Ali Esat kafa sallamakla yetinip içeriye girdiğinde tüm o kalabalığın bakışları ona döndü. Annesi az çok tahmin ediyordu neden burada olduklarının Ali Esat farkındaydı.
"Hayırdır yeğenim, niye buraya topladın bizi?" Dedi Demir kolunu koltuğa uzatıp daha rahat oturarak. "Önemli bir konu için amca," Diyen Ali Esat Akın'ın hemen karşısına oturdu ve adamın gözlerinin içine baktı. "Ada için," dedi içi giderek. Akın'ın kaşları çatılırken İpek yerinde kıpırdandı. "Nasıl Ada için?" Dedi endişe ile. "İpek teyze sakin ol Ada iyi merak etme," dedi Ali Esat kadını sakinleştirmek için. Ali Esat'ın gözleri Aras amcasında durdu. Daha önce onunla bu konuyu konuşmayı düşünmüştü çünkü Aras amcası Oktay Galipoğlu'nun sözünün geçtiği insanlara söz geçirtebilecek bir unvana sahipti.
"Ada şahit olmaması gereken bir şeye şahit olmuş. Bir cinayete," dedi Ali Esat açıkça. Orada ki herkes şaşkınlıktan birçok tepki vermişti. "Nasıl?" Dedi İpek korkuyla ve o sırada Akın'ın günlerdir kendisini yiyip bitirdiği o konuda taşlar yerine oturmaya başlamıştı. İstemsizce dudaklarından çıktı aklında dönüp duran o ihtimal. "Ege'nin ölümüne?" tüm nefesler bıçak gibi kesilirken Ali Esat kafa salladı. "Ada'nın parmak izlerinin üstünde olduğu bir bıçak ve cesedin başında Ada'nın olduğu görüntüler var ortada. Oktay Ada'yı bizimle tehdit ediyor," dedi Ali Esat konuyu uzatmadan. Bu kadar ayrıntı yeterdi amacı için.
"Ada'm," dedi İpek hıçkırarak ağlamaya başlamadan önce. "Yapmaz ki benim kızım. Değil birini öldürmek kimseye sesini bile yükseltmez."
"Niye daha önce söylemedin?" Dedi Aras çatık kaşları ile. "Daha önce söyleseydin Ada'yı daha erken kurtarabilirdik!" Aras'ın sesi istemsizce yüksek çıkarken Dilem koluna elini koymuştu sakin olması için. Şuan böyle tepkiler vermek Ada'ya yardımcı olmayacaktı. "Ne duruyorsun kalkın gidelim alalım kızı!" Dedi Demir ani bir şekilde yerinden kalkarak. "Biz sana böyle mi öğrettik lan? Durdun mu bunu bildiğin halde bir şey yapmadan!"
"Amca!" Dedi Ali Esat sinirli olduğu halde sesini yükseltmeden. Ne kadar sinirli olursa olsun ailesine saygısızlık yapmazdı. “Kızım görüntüleri var diyorum anında Ada’yı yakacak görüntüleri polise verir anlamıyor musun? Ömrü bir hücrede mi geçsin Ada'nın?" Ali Esat sinirle elini boynunda gezdirdi. "Elimden geleni yapıyorum tamam mı? İçim acıyor ölümüne korkuyorum Ada'ya bir zarar gelecek diye ama bu, elimden bu geliyor şuan!" Dedi Ali Esat içi titreyerek.
"Birbirimize bağırarak bir şey elde edemezsiniz," dedi Kenan aralarında en sakinleri olarak. Oğlunun zorlandığını görebiliyordu. O gün o düğünde oğlunun yıkılışını görmüş ve şimdi ise Ada'nın esaretini görüyordu. Şuanda oğlu ve ellerinde büyüyen Ada'nın nasıl saçma bir şekilde imkânsız olduğunu görüyordu. "Bir dinleyin Ali Esat'ı," dedi Kenan son noktayı koyarak.
"Abi bizim yeğenimiz kim bilir ne halde o itin elinde?" Dedi Kaan bağırarak. Ali Esat sıkıntı ile parmaklarını saçlarından geçirdi. "Amca," dedi susmaları için. "Ada ile konuştum ve şuanda her şey kontrolüm altında. Ada'yı uzaktan takip eden görev arkadaşlarım var. Eve adamımı soktum koruma olarak ve şuanda Ada'nın üzerinde onu her an dinleyebileceğim bir dinleyici var. Ters bir şey olduğu takdirde harekete geçeceğiz ama şuanda sakin kalmak zorundayız. Şerefsizin elinde Ada'yı hapse artırabilecek ciddi kanıtlar var. " Ali Esat bilmeleri gerekenleri söylemiş ve hemen ardından derin bir nefes almıştı. “Sizin tek yapmanız gereken onun yanında olmak. Ada yalnız ve gözlerinde acıyı görüyorum. Size diyorum ki sadece durun ve yanında olun. Her şey kontrolüm altında ve Ada için elimden geleni yapıyorum."
"Ali Esat, sana güvenirim bir yerlerde bir şeyler eksik, “dedi Akın düşünceli bir halde. “Oktay denen piç neden böyle bir şey yapsın? Benim kızımla ne alıp veremediği var?" Dedi Akın çatık kaşları ile. Ali Esat buna sessiz kalırken kısa bir an gözlerini kapayıp açtı. Sanırım Ada'nın başına o şerefsizi kendisinin bela ettiğini söylemeliydi.
Ali Esat dudaklarını aralamış aklında olanı söyleyecek iken Yeşim araya girdi.
"Ege ile tesadüf eseri tanıştı Ada ve ondan sonra Oktay ile tanışmış. Oktay'ın nasıl bir hasta düşüncesi varsa kızı takıntı haline getirmiş olabilir," Diyen Yeşim titreyen ellerini yumruk yaptı. Ali Esat düz bir ifade ile annesine bakarken herkes Ali Esat'a bakıyordu asıl cevap için. Annesi ona yalvaran bakışlar atarken söylememesi için o sıkıntılı bir nefes verdi. "Dediğim gibi şuan öncelik Ada'yı oradan kurtarmak ve elimizden ne geliyorsa yapmak."
***
Ali Esat'ın anlattıklarından sonra tüm aile o düğüne gitmeye karar vermişler ve ertesi günü konvoy şeklinde yola çıkmışlardı. Herkes eksiksiz o saraydan içeriye girmeye hazırlanırken Ali Esat düğünün yapılacağı o saraydan birazdan ileride siyah arabanın içerisindeydi. İçi kan ağla da olduğu yerde duruyor öylece uzaklara bakıyordu. Bir kulağında olan o kulaklıktan Ada'nın etrafında olanları dinliyordu. Hemen yanında oturan arkadaşı Kaya ve arkada ki Caner sessizce arkadaşının tükenişini izliyorlardı.
"Abi bence gidip alalım yengeyi boşuna kahrediyorsun kendini," dedi arkadan Caner. "En fazla yatar bir on beş yıl çıkar."
Ali Esat sıkıntılı bir nefes verirken Kaya arkaya doğru baktı söven bakışlarla. "Ağzından hayır mı şer mi çıkıyor anlamıyorum bazen abicim." Kaya gözleri ile Ali Esat'ı işaret ederken susması için uyardı Caner'i. Ali Esat birbiri ile konuşan arkadaşlarını umursamayıp diğer kulaklığı da kulağına takmıştı Ada'yı net dinleyebilmek için. Az önce İpek teyzesi girmişti odaya. Merakla onların konuşmalarını dinlerken İpek teyzesinin dışarıya çıktığını duydu ve ardından Ada'nın kadife sesi çalındı kulaklarına.
"Seni Seviyorum Aliş. Tüm bunlara rağmen, her şeye rağmen seni çok seviyorum..."
Ali Esat duyduğu kelimeler ile yutkundu ve gözlerini kapadı. 'Bende seni seviyorum Ada kızım.' Ali Esat içinden mırıldanırken az sonra ağlayabileceğini hissetti ve gözlerini araladı." Oraya girmem lazım..." Caner ve Kaya aynı anda gözlerini arkadaşlarına çevirdi. "Benim o odaya girip Ada'yı görmem lazım," Diyen Ali Esat kulaklığı çıkarıp attı ve hızla arabadan indi. Caner ve Kaya şaşkınlıkla arkasından baktılar Ali Esat'ın. "Delirdi manyak!" Caner konuşurken Kaya vakit kaybetmeden arkasından indi Ali Esat'ın. "Ali Esat dur," dedi dedi Kaya bir umut durdurabilmek için Ali Esat'ı. "Lan manyak manyak hareketler yapma, nereye!"
"Sevdiğim kadına," Diyen Ali Esat saraydan içeriye girince Kaya şaşkınlıkla arkasından baka kaldı. "Ulan sizin aşkınıza da ıstırabınıza da ha!" Dedi Kaya söverek ve arabaya geri döndü. Öldürtsündü kendini manyak!
Bu sırada Ali Esat garsonların kullandığı asansörü kullanmış kimseye görünmeden gelin odasına çıkmıştı. Ali Esat hızlı kapıyı açıp içeriye girince gördüğü görüntü ile olduğu yerde kaldı. Ada üzerinde ki beyaz gelinliği ile camdan dışarıya bakıyordu yan bir duruşta. Bir meleği andıran bu görüntü Ali Esat'ın nefesini kesmişti. Bu ana şiirler bile sıralayabilirdi.
Ada ise yaslandığı pencerenin pervazından ayrılmıştı Oktay'ın geldiğini düşünerek ve yan tarafa doğru bakmıştı. Ali Esat ile göz göze geldiği anda şaşkınlıkla dudakları aralandı. "Aliş," dedi Ada şaşkınlıkla ve tam o anda Ali Esat tüm doğrulara silgiyi çekip hızlı adımlarla Ada'ya doğru yürümüştü. Tek kolu ile kızın ince belini saran genç adam onu kendine çekti ve aynı saniye canına can suyu katarcasına öptü Ada kızını.
Ada dudaklarının üzerinde hissettiği dudaklar ile şaşkınlığından sıyrılmış bu anın bitmemesini dileyecek kadar nerede olduklarını unutmuştu. Titreyen ellerini Ali Esat'ın omuzlarına çıkarmış ondan güç alırken Ali Esat Ada'dan ayrılıp alnını alnına yaslamıştı. "Artık her seni seviyorum dediğinde seni öpeceğim Ada kız. Nerede olursam olayım gelip seni öpeceğim." Ali Esat'ın buğulu çıkan sesi Ada'nın kalbinde ki kelebekleri zorlarken Ada Ali Esat'tan uzaklaşıp elini adamın yanağına götürdü. "Delirdin mi?" Ada elini Ali Esat'ın yanağında gezdirirken iç çekti. Ali Esat ise Ada'nın dediğini duymamış gözlerini sadece Ada'da gezdiriyordu. "Siktir et her şeyi. Bu gelinlikle o şerefsizin yanına göndermem beni seni," dedi Ali Esat. "Çıkıyoruz buradan."
Ada şaşkınlıkla Ali Esat'a bakarken yutkundu ve onu kapıya götüren Ali Esat'ın kolunu tuttu. "Ciddi misin sen? Ali Esat saçmalama. Ne konuştuk seninle?" Dedi Ada Ali Esat'ı durdurmak için. Ali Esat'ın adımları durunca Ada'ya doğru döndü. Sinirlerine hâkim olmak adına elini boynuna götürdü ve derin bir nefes aldı Ali Esat. O anda ayak sesleri odaya ulaşırken Ada'nın korkuyla gözleri açıldı. “Oktay geldi!" kızın sesi korkuyla çıkarken Ali Esat çokta umurunda olmayarak kapıya baktı. "Umurumda değil. Gizli saklı bir şey yok ortada. O şerefsiz bizim birlikte olduğumuzu zaten biliyordu ve hâlâ biliyor." Adım sesleri yaklaştıkça Ada'nın kalbi delicesine atıyordu. "Ali Esat, şuan değil lütfen..." Ada yalvarırcasına. "Şuan Ada, şuan. Senin kime ait olduğunu görmeli.” Ali Esat’ın konuşması bittikten hemen sonra odanın kapısı açılmış ve Oktay Galipoğlu ile yüz yüze gelmişlerdi. Oktay, Ada’nın Ali Esat’ı kolundan tutan eline bakarken Ali Esat Ada’nın elini indirmiş Oktay’ın gözüne sokmak istercesine Ada’nın elini tutmuştu.