EVLEN BENİMLE DOĞA!

1247 Words
Doğa'dan... Gözümü açmamla kendimi süslenmiş odanın içinde ellerim ayaklarım ve ağzım bağlı şekilde bulmam bir oldu. Muhtemelen yatağın üzerinde uzanıyordum. Çırpınmaya başlamamamla gözleri kapalı şekilde az ilerideki sandalyede oturan adam bana baktı. "Oo uyandın mı uyuyan güzel? Bir an seni öperek mi uyandırmam gerektiğini düşünmedim desem yalan olurdu biliyor musun?" Ayağa kalkarak yanıma geldi ve yavaşça ağzımdaki bantı açtı. Hemen nefes alarak sorumu yönelttim. "Kimsin sen? Niye kaçırdın beni?" Yüzündeki maske hâlâ takılıydı ama sesi tanıdık asla değildi. "Kameralardan kurtulduğumuza göre, artık tanışabiliriz değil mi maviş?" Maskeyi çıkarttı ama tam da tahmin ettiğim gibi, adamı uzaktan ya da yakından, hiçbir şekilde tanımıyordum. "Kimsin sen? Benden ne istiyorsun?" Derin bir nefes soluyarak kafasını tavana çevirdi. Dalga geçtiği yüz ifadesinden dahi belliydi. "Hmm... Senden bir şey istemiyorum." diyerek tavandan bana döndü bakışları. "Senden hiçbir şey istemiyorum. O çok sevgili kocandan alacağım var!" Yağız mı? Neden ya neden? Niye onun ayağına bulaşan çamur benim üstüme sıçrıyor? Neden?... "Biz Yağız'la evli değiliz. Ne derdin varsa git onunla hallet." Kahkaha atarak sandalyeye geri oturdu ve kafasını arkaya yasladı. Gözlerini kapatarak bacaklarını iki yana açtı. "Karı koca hayatı yaşamıyorsunuz diye evli olduğunuz gerçeği değişmiyor Doğa Alaca! Yoksa Avukat Doğa Safir mi demeliydim?" Sükutu seçtim... Belli ki hakkımda araştırma yapmış. Ne kadar süredir burada hareketsiz yatıyordum bilmiyorum ama vücudum ağrımaya başlamıştı. "Ayağa kalkmak istiyorum." diyince yaslandığı yerden doğrularak bana baktı. "Ne bakıyorsun? Her yerim ağrımaya başladı, ayağa kalkmak istiyorum!" "He, doğru!" Hareketlendi ve beni dikkatli şekilde karşısındaki sandalyeye oturttu. "Ee maviş? Anlat bakalım... Siz neden ayrıldınız Yağız Alaca ile?" Bastıra bastıra ismini söylemesiyle şüphelerim artmaya başladı. Tabii ya! Bu adam... Bu adam Yağız'ın en yakın arkadaşı Poyraz'dı! Nasıl unuturum simasını? "Poyraz? Poyraz bu sensin!" dememle güldü. "Nerdeyse tanıyamadın diye ağlayacaktım Doğa." "Sen bunu... Sen bunu nasıl yaparsın pislik? Yağız senin en yakın arkadaşındı!" "Dilan'la yatarken de en yakın arkadaşımdı!" diye bağırdı. Öfkesi beni korkuturken, nedenini anlayamadığım kini niyeydi? Yoksa... Poyraz, Dilan'a aşıktı! Tabii ya... "Sen... Sen Dilan'a mı aşıksın?" dememle ayağa kalkıp ellerini dizlerimin üstüne koydu yüzüme eğildi. Gözleri gözlerime odaklanmışken, yutkunmakta zorluk çekiyordum. Yüz hatları çok sertti ve istemsizce korkuyordum. "Bana bak Doğa! Senin kocan varya... Hani benim en yakın arkadaşım olan kocan... Benim sevdiğim kadınla düşüp kalkıyor! Çocukları bile var lan!" "Yağız biliyor muydu?" diye sordum, tiz sesimle. "Neyi biliyor muydu?" "Onu... Dilan'ı sevdiğini..." Alacağım cevaptan korkarak sordum... "Bilmiyordu." demesiyle rahat nefes aldım. Gözlerimi kapatmamla çenemden tutarak hafif şekilde sıktı. Gözlerimi geri açtım ve tam karşımda duran yüzüne baktım. "Sen niye izin verdin lan? Adam başka kadını gözünün önüne dikerken buna nasıl kayıtsız kaldın Doğa?" diyerek yüzümü sola doğru savurdu. Benden uzaklaşarak odanın içinde dolanmaya başladı. "Düşünüyorum düşünüyorum ama yok, bulamıyorum! Bir kadın böyle bir şeyi nasıl kabul edebilir lan?" Sesi odayı inletirken, ben sadece susuyordum. Kabul etmenin kolay olduğunu kim söyledi ki? Kabul ettiğimi kim söyledi? Gurur yapmak kabul etmek miydi? Beni s.ktir eden adamın ayaklarına mı yapışmam lazımdı? "Bir şey desene? Konuşsana be kadın! Niye kabul ettiğini söylesene! Salak mısın? Aptal mısın sen? Niye kabul ettin lan niye? Başka kadını gözünün önüne soktuğunda niye hayatlarını mahvetmek yerine çekip gittin? Konuşsana Doğa!" Sesi kulaklarımı delip geçerken, en sonunda dayanamayıp ben de bağırdım. "Çünkü kocam dediğim adam beni evden s.ktir etti!" diye bağırmamla sustu. Artık ağlamaya başlamıştım. "O çok sevdiğim kocam, Dilan'ı gözümün önüne dikip, beni evden kovdu anlıyor musun? Ne yapsaydım Poyraz? Gurursuz muyum ben? Ne yapsaydım? Ben çok mu meraklıydım? Karnımdaki bebekle köpek gibi sokak sokak dolanmaya çok mu meraklıydım?" Kaşlarını çatarak irkildi ve geri çıktı. "Açlıktan dolayı büzülen mideme mi ağlasaydım yoksa karnımdaki bahtsız bebeğime mi he? Ben aramadım mı sanıyorsun? Sırf bebeğim için... Yavrum için gururumu kenara bırakmadım mı sanıyorsun he? Kaç kere aradım, mesaj attım ama ne açtı ne de geri döndü! Kolay mı sanıyorsunuz? Sıfırdan hayat kurmak kolay mı sanıyorsunuz? Bir bebeğe hem ana hem baba olmak kolay sanıyorsunuz siz? Benim neler yaşadığımı, neler çektiğimi bilmeden konuşmayın tamam mı?" Bağıra bağıra ağlamaya başlamamla Poyraz'da ağlamaya başladı. "Nasıl? Sen... Sen hamile miydin Doğa?" Kafamı sallayarak ağlamaya devam ettim. "Ulan ben böyle işin!" Ayağa kalkarak saçlarını parmaklarının arasına aldı ve ardından işaret parmağıyla kapı tarafını göstererek "O şerefsiz kocan biliyor muydu hamile olduğunu?" dedi. "Bilmiyordu. Gerçi bilseydi de bir şey değişir miydi bilmiyorum..." dedim, başımı yere eğerek. "Haysiyetsiz köpek! Ulan... İnsan 6 ay aynı yastığa baş koyduğu kadını kapı dışarı atar mı lan?" Başkasının ağzından duymak daha acı verici oluyordu. Yanıma gelip önümde çöktü. "Neden bana söylemedin Doğa? O zamanlar beni tanıyordun, niye söylemedin, niye yardım istemedin benden? İsteseydin yemin olsun ki kimseye bir şey demeden ederdim yardımımı." Kafamı yerden kaldırıp yüzüne baktım. Ağlamam durmuştu ve sadece karşımdaki adama bakıyordum. Poyraz; bildim bileli merhamet dolu adamdı zaten ama bu kadarını diyeceğini ben bile tahmin etmiyordum. "Şimdi pekiyi... Şimdi biliyor mu çocuğu olduğunu?" Kafamı salladım. "Ve bu yüzden sana yaklaşmaya başladı dimi? Bu yüzden dönüş yaptı yani! Yoksa s.kinde bile değildin adamın!" Sözleri yüzüme çarparken, bu gerçeği düşünmediğim için kalbim parçalara ayrıldı. Yağız benim için değil, Göktuğ için geri dönmüştü! Belki de... Belki de onu benden alıp Dilan'ın yanına götürecekti. Oğlumu benden alacaktı! "Oğlum!" diyerek gözünün içine baktım. "Oğlum... Oğlumu benden alacak Poyraz! Yağız, oğlumu benden alacak! Onu benden koparacak!" Çırpınmaya başladığımda beni sakinleştirmek adına yanıma gelip ellerimi tuttu. Gözlerine bakarak neden böyle bir şey yapmaya çalıştığını anlamak istedim ama anlayamadım... "Bunu asla yapamaz Doğa! Kanunları benden daha iyi biliyorsun! Bir evladı anneden ayırmazlar! Hele ki sen... Senin elin ekmek tutuyor, asla bırakmazlar! Çocuk istemediği sürece bırakmazlar." "Ben de bundan korkuyorum ya Poyraz! Göktuğ çok küçük ve baba sevgisine muhtaç! Yağız onu kandırabilir." Elimi bırakarak biraz ileri gitti ve camdan dışarı baktı. " Doğru... O çocuk muydu Yağız'ın?" "Evet!" "Pekte güzelmiş... Babasına da benzemiyor! Tıpkı senin gibi, çok güzel Doğa..." demesiyle kaşlarım çatıldı. Ardından hızla yanıma geri döndü. "Göktuğ biliyor mu babası olduğunu?" "Biliyor." Konunun sonu nereye gidecekti bilmiyorum. Poyraz'ın aklındaki düşünceler beynimi kemirirken, işin ucunu merak ediyordum. "Seviyor mu pekiyi?" "Şu an da sevmiyor gibi. Yani ilk öğrendiğinde tokat attı." dememle gülmeye başladı. O gülünce otomatik olarak ben de güldüm. "Tokat attı öyle mi? Sana çektiği belli demek ki." Neyin kafasını yaşıyorduk? Ben kaçırılmışım ama kahkaha atarak gülüyorum. Gerçi... Karşımdaki insanın kötü birisi olmadığındandı bu rahat tavırlarım... Bir an da ciddileşerek bana baktı. "Evlen benimle Doğa!" demesiyle kahkaham söndü. Evlen benimle mi? Ne demek istiyordu? "Ne?" dedim hayretle. "Evlen benimle işte, neyini anlamadın Doğa? Yağız'dan almamız gereken intikamımız var! Ayrıca belki Göktuğ beni sever, Yağız'ı seçmez." "Ama ben hâlâ evliyim Poyraz." "Boşanma davası açmadın mı? Boşandığın gibi evlenelim Doğa. Söz veriyorum elimi dahi sürmem sana! Tek istediğim şey; intikam almak!" Duraksadım... Bunu yapamazdım! Ne olursa olsun bunu yapamazdım! Oğlum için yapamazdım... "Dediklerimi iyi düşün Doğa! Bu işten hem sen kârlı çıkacaksın hem de ben! Az sonra o çok sevgili kocan da damlar buraya, iyi düşün!" Beni odada yalnız bırakarak çıktı. Düşüncelerim ve dedikleriyle baş başa kaldım. Her ne kadar istemesem de, söyledikleri çok mantıklıydı. Arada kalmıştım. Sağa gitsem olmuyordu, sola gitsem olmuyordu... Düz ilerlemeye kalksam, ikisi birden önümü kesiyordu. Benim hayatım artık sadece beni ilgilendirmiyordu. Göktuğ'da vardı ve onu böyle bir kararla hayal kırıklığına uğratamazdım! Ne yapacaktım? Kararımı nasıl verecektim? Allah'ım... Ben ne yapacağım? Bu işin içinden nasıl çıkacağım? Niye böyle teklifle geldi ki bana? Niye aklımı bulandırdı ki? *** Yazardan... Ve asıl hikayemiz başlıyor... Doğa'nın duyduğu teklif tüm düşüncelerini altüst ederken, yaşadığı olaylar onu buna yakınlaştıracak mıydı yoksa uzaklaştıracak mıydı? Şimdilik 'hayır!' dese de, ilerisi için düşüncesi yoktu. Her ne kadar Yağız, Göktuğ'un babası olsa da, içten içe ondan intikam almak istiyordu. Pekiyi ne yapacaktı? Doğa bu çıkmazın içinden nasıl kurtulacaktı? İşte bunu hep birlikte okuyarak öğreneceğiz...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD