Yıllar sonra....(Ayşe'nin anlatımı ile)
Çalan telefona telaşla koştum. Elime aldığımda Güney'in aradığını gördüm.
-Aşkım ,nasılsın?
-Az önceye kadar ,gayet iyiydim.
Güney'den beklemediğim cevap gelince şaşırdım. "Ne oldu canım?"
-Okuldan aradılar...
İşte bu iki kelime her şeyi anlattı. Damla ilk göz ağrımız. Güzel olduğu kadar huysuz kızımız. Bir kız bu kadar annesine çeker. Yıllarca yapmadığı yaramazlık kalmadı. Onda resmen kendimi görüyorum. Annesi gibi kavgacı,hırçın ve dik başlı .Liseye geçince bir nebze olsun durulur diye beklediğimiz kızımız iki hafta dayanmıştı.Korkuyla "Ne yapmış? "dedim. Biliyorum ki, yine bir şey bulmuştur.
-Müdür aradı. Sizi bekliyoruz diye. Açıklamadı ama tahmin etmek zor değil. İki hafta dayanabildi. Bakalım bu sefer ne yaptı benim kızım?
- Tamam okulda buluşalım o zaman.
-Tamam canım.
Telefonu bırakıp ,yatak odasına geçtim. Bu eve ikizlerimiz dünyaya gelince taşınmıştık. Evet Damla'dan sonra ikiz oğlumuz oldu. Onlarda şu anda orta okul okuyorlar. Ablalarının aksine ikisi de gayet sakin çocuk. Bana göre tam babalarının kopyaları.
Hızla üstümü değiştirip Sedef hanıma ve Gül'e baktım. Sedef hanım çocuklar için ,Gül de ev işleri için bize yardım ediyordu. Onlar olmasa ne yapardım bilmiyorum.
-Hanımlar ben çıkıyorum. Damla'nın okulundan aradılar.
İkisini de az çok Damla'yı bildiği için panikle kalktılar.
-Ne oldu Ayşe hanım?Bizim kız ne yapmış yine?
-Bilmiyorum Sedef hanım. Gidince öğreneceğiz. Dua edin sıkıntı büyük olmasın.
Onların "İnşallah "duaları arasında evden çıktım. Arabaya atladığım gibi okulun yolunu tuttum. İkizlerin toplantı dışında neredeyse okullarına gitmiyorduk. Öğretmenler öve öve bitiremiyorlar. Ablaları ise rekor kıracağı kesin.Düşünceler arasında okula vardım. Güney çoktan gelmiş bekliyordu.Arabadan indiğimde Güney yanıma gelmişti."Hoş geldin aşkım." Yüzü tedirgin olduğu belliydi. Güney Damla'ya çok düşkündü. Üzerine titriyordu. Benim aksi kızım bunu bildiği için çoğu zaman kullanıyordu.
-Sen iyi misin Güney? Bu kadar tedirgin olma.
-Canım daha önce küçük diyordum ;ama bu kız liseli oldu artık. Biraz olsun sakinleşir diyordum. Ne yapacağız hiç bilmiyorum?
Güney'in elini tutup biraz rahatlasın istedim. Aslında bende merak ediyorum. Aklıma bir çok şey geliyordu.
-Bak bana, bende onun gibiydim. Zamanla o da düzelecek . Biz her zaman sevgiyle yanında olalım. Şimdi hadi girelim de sorun ne öğrenelim.
-Tamam güzelim. Girelim ve görelim.
Kapıdan girdiğimizde yetkili kişiye müdür ile görüşmek istediğinizi söyledik. Bildiğimiz koridora doğru ilerlerken müdürün kapısında bekleyen kişilere dikkatli baktım.Biri Damla olduğu kesin. Asıl merakla baktığım ,karşında ki oğlan çocuğu. Çocuğun üst başına bakılırsa neler olduğunu tahmin etmek zor değil.Damla bizi görünce dik duruşu ile bize döndü. Bu kadar da annesine çekmez ki bir insan. Bir Damla'ya baktım . Bir de karşısında ki çocuğa. Çocuk bizi izliyordu.
-Kızım buraya çağırma sebebimiz hakkında ne diyeceksin?
Damla babasına savunma şeklini aldı. "Baba bu sefer haklıyım. Bu salak..."
-Damla...!!
-Özer dilerim anne.
Benim tepkim ile Damla bir adım geri çekildi. Tamam kızım haklı olabilir ,ama başka birine hakaret etmesini istemiyorum.
-Devam et kızım dinliyorum.
O sırada kapı açılınca konuşma yarım kaldı. Müdür dışarı gelmişti.
-Hoş geldiniz Güney bey. Murat'ın ailesi sonra gelecekmiş.Sizi içeri alalım. Murat sen git,Damla beklesin.
ikisi başı ile onayladı. İçeri girip oturduk. Güney artık sabırsız olduğu için "Durum neydi müdür bey?"dedi.Müdür üzgün bir şekilde "Daha okulun ilk haftalarında sizi böyle rahatsız etmek istemezdim. Kızımız dışarıda ki oğlanla malumunuz kavga etmiş. Komik ama biraz dövmüş demek bile az kalır. "dedi.Biz kızımızın oğlanları dövdüğünü biliyoruz zaten. Mesele kavga konusu ne?
-Anladım, peki sebep neymiş?
-Güney bey konuyu zor öğrendim. Kızınıza 'çay içelim' dediği için çıkmış kavga. Yani Damla çocuğun üstüne yürümüş .
Sevineyim mi, üzülmeyim mi bilemedim. Kızımız ,erkek ona çay içelim dediği için kavga etmesine sevinmeli miyim ?Yoksa bir erkek çocuğu ile kavga ettiğine üzülmeli miyim?Aslını söylemek gerekirse 'eline sağlık' bile demek istiyorum.
Güney'e baktığımda o da benim gibi kafası karışıktı . Kızına çok düşkün olduğu için erkeklerden korumak istediğini biliyorum,ama bu kadarı biraz ona fazla. Güney gibi sakin büyümüş ve sakin biri için bunlar hoş şeyler değil.
-Ben kızımızı anlamaya çalışıyorum. Bir erkek böyle teklif ettiği için hoşuna gitmemiş olabilir,ama kavga ile çözülemez bu mesele.
-Haklısınız müdür bey. Bizim kız biraz sert ,bunu biliyoruz. Biz onunla konuşuruz. İzin verirseniz bu gün eve götürelim.
-Tamam Güney bey. Belki daha iyi olur.
Müdür konuyu uzatmak istemediği için kısa kesmişti. Yani ucuz atlattı diyebiliriz."Sizi buraya kadar yorduk. Çocuklarımızla ilgili her şeyi velilerimizin bilmesini istiyoruz."dedi.
-Anlıyorum.
Sonunda kapıdan çıktığımızda Damla heyecanla ayağa kaldı. Doruk'ta yanındaydı. İlk okuldan beri ayrılmamışlardı. Demir ile Nil'in oğlu bizim yaramaz kıza her zaman abilik yapmıştı. Garibim az çekmedi bizim kızdan. Doruk lise ikiye gidiyordu.
-Güney amca hoş geldiniz.
Yine bizim kızı kurtarmaya çalıştığı belli. Güney gözü kızında "Hoş bulduk Doruk "dedi.
-Güney amca ben olayı bilsem hemen müdahale ederdim. Ancak haberim oldu.
-Ben çocuk değilim artık.
Damla verdiği tepki ile babasının daha da dikkatini çekti. Ah be kızım, biraz sessiz dursan.
-Çocuk olmadığını bilmen güzel bir şey kızım. O zaman neden biz buradayız?
-Baba haksız yere birini dövmem bilirsin. Çocuk istediyse ben ne yapayım?
Bu kız bizi öldürüyor. Damla'nın yanına gidip kolumun altına aldım. Güney'e bakıp dikkatini çekmeye çalıştım.
-Bunları evde konuşsak. Hadi gidiyoruz.
Damla kolumun altından bana bakıp "Benim daha dersim var"dedi. Bu kızın bu heyecanı ,bu çok bilmişliği ve bakışları beni bitiriyor.
Gülümseyerek kızıma baktım. "Müdür izin verdi kızım. Hadi gidiyoruz. Doruk sende sıkma canını. Sana iyi dersler. Annenlere selamlar."
-Söylerim Ayşe teyze. Damla beni ara akşam.
-Aramayacağım,çocuk gibi peşimde dolaşmandan sıkıldım.
-İyi o zaman ,başkaları dolaşın.
Doruk gidecekken bizim kız pişman olmuştu bile. Muhabbeti bildiğimiz için Güney ile ben izliyorduk. Orta okulda Damla erkeklerle kavga etmesin diye Doruk 'Damla benim kız arkadaşım 'demişti. Bunun gerçek olmadığını bildiğimiz için sorun yoktu. Bu iki gencin aşkla işi olmadığı kesin. Doruk tam bir basketbol hastasıydı. Aşk ne diye sorsan 'basketbol' der.
-Tamam Doruk. Çocukluk yapma. Arayacağım.
Bizimkine yine dayanamayan Doruk " Derse gidiyorum"dedi ve gitti.
-Hadi bakalım hanım efendi bizde eve.
Damla şirinlik yapıp babasının gönlünü alacağına dik şekilde arabaya yürümeye başladı.
-Bilmem ki bu kız kime çekti?Beni korkutmuyor değil.
Güney'e sitem eder gibi bakıp "Bana, laf mı atıyorsun acaba?"dedim.Kocam içten gülümsemesi ile "Tatlı belaları seviyorum galiba"dedi.Eve varana kadar Damla haklı olduğunu babasına anlatmaya çalıştı. Aslında haklıydı, bunda sorun yok. Sorun ,çocuk ile kavga etmesinde.Arabadan indiğimizde Damla babasının önüne koştu. Kızımın çabası da az değildir. Bir şeyi kafasına takınca olana kadar bırakmaz.
-Baba bana inandın mi?
Güney kızını kollarının arasına alıp sıkıca sarıldı. Onları böyle izlemek çok güzeldi. Damla ancak böyle sakin oluyordu.Güney geri çekilip "Annende bende sana inanıyoruz, Bunda bunda sıkıntı yok. Bizim üzüldüğümüz,her şeyi kavga ile mi çözmen lazım?"dedi.Damla ikimize bakıp "Özür dilerim. Haklısınız galiba,ama tutamıyorum kendimi. Hele o gıcık bakışları ile bakınca.. .."Bizim bakışlarımızı görünce hemen toparladı.Elini izci işareti yaparak "Bundan sonra daha dikkatli olacağım"dedi. Eve koşturarak gitti.
-Sence ne kadar dayanır? Ben bir hafta diyorum.
Güney'e bakıp "Bence o kadar uzun dayanamaz "dedim ve bende kızımı takip ettim.
Belki telaşlı bir hayatımız vardı;ama biz güzel aileydik. Hayatımda güzel günler hiç bitmesin.. ....
""""""""""""""""""""
Damla
Sonunda okula varmıştım. Dünkü olaydan sonra babamdan ciddi bir uyarı aldım. Tamam bende uslu bir kız olmak istiyorum,ama izin vermiyorlar ki.
-Damla!! Nerede kaldın?
Doruk bağırınca resmen sıçradım. Bir insan böyle korkutulmaz.
-Geldim işte. Niye bağırıyorsun?
Önce saatini gösterip sonra da okulu gösterdi. Bu çocuğa hasta olduğumu söylemiş miydim?
Kendisi bana, bildim bileli abilik yapmaya çalışıyor. Başım belaya ne kadar çok giriyorsa ,o da bir o kadar beni korumaya çalışıyor. En yakın aile dostumuz Demir amca ve Nil teyzemin ilk çocukları. 1.80 boy, kahve saçlar ve gözler. Okulun basketbol takımında. Onu bildim bileli oynuyor.Hatta takım kaptanı diye biliyorum.
Kendisi benden bir yaş büyük olup, ikinci sınıfa okuyor. Benim ise daha bu okula geleli iki hafta oldu. Evet iki hafta sonra ilk kavga mı yaptım. Aslında benim için uzun olsa da ailem için kısa bir zamandı. Ne yapayım, çocuk gelip asılıyor. Dövmezsem içim rahat etmezdi.
-Damla geç kalıyoruz. Hadi!! Sizinkiler dün çok kızdı mı?
Hem yürümem için çekiştiriyor hem de cevap vermemi bekliyordu.
-Ben hallettim.
Girdiğimiz gibi katımıza çıktık. Sınıfım koridorun başındaydı.
-Arada konuşacağız.
Dedi ve öylece bırakıp gitti. Sınıfın kapısında ki kızlar Doruk'u süzüyordu. Ah garibim, size ondan olmaz. Tam bir psikopat kendisi.
Kapıdan girerken bakışları bana döndü. Kesin sevgilim sandılar. İkimiz de buna alışkındık.Bu sayede Doruk kızlardan kurtulurken bende erkelerden kurtulmuş oluyordum.
Iki haftadır oturduğum sıraya kendimi attığım. Yanımda oturan kızın adı Gözde. Bu kızı sevdim. Sebebi ise az konuşması. Merak edip hiç soru sormuyor. Biraz fazla, ama tam bana göre.
-Selam.
Kafasını kitaptan kaldırıp sonunda bana baktı.
-Selam.
İşte bu kadar. yine kitabına gömüldü. Dün öylece gittim,insan bir merak eder değil mi?
-Selam, ben Hale..
Elini uzatmış benle tanışmaya çalışan kişiye baktım. Güzel kızımız merakla tepkimi bekliyordu.
-Bende Damla.
-Evet biliyorum. Dünkü olaydan sonra adını bilmemek saçma olur.
Heyecanlı ve meraklı bir kıza benziyordu. Gözde'nin yanında sırıtacağı kesin.
-Evet oldu bir şeyler.
-Şimdi hoca gelir. Teneffüste konuşalım.
Hale giderken "Tamam"dedim. Bir tane daha arkadaştan sıkıntı çıkmaz. Zaten ne kadar dayanabilir ki bana. Orta okulu arkadaşsız tamamladım desem yalan olmaz.
Derse giren matematik hocasıydı. Iki haftadır anlattığı şeyleri anlamaya çalışıyorum. Lise bu kadar zor muydu?
~~~~
Zilin çalmasıyla hoca da çıktı. Bende hemen ayağa kalktım. Koluma yapışan birini görünce baktım. Hale"Hadi gidiyoruz."dedi.
Gözde ise bizi izliyordu. Bu kız arada konuşmasa dili yok sanacağım.
-Hadi Gözde, sende gel.
-Tamam.
Birlikte kantine inmeye karar verdik. Dünkü olayın geçtiği yer, ama benim için sıkıntı yok. Vardığımız gibi gözler bize döndü.
-Millet seni unutmamış.
Bulduğum boş masaya otururken "Boş ver,unuturlar."dedim.
-Gözde'ydi değil mi? Sen hiç konuşmuyorsun?
-Konuşuyorum.
Hale bana bakıp güldü. O sırada masamıza üç erkek geldi. Yine mi diye kafamı kaldırdım. Bunlar bizim sınıftandı. Isimlerini tam bilmesemde, yüzleri tanıdık geldi. Anne ve babama söz verdiğim için sakin davranıyoruz. Babamla yine papaz olmak istemiyorum.
-Selam kızlar ben Barış. Oturabilir miyiz?
Neden tüm gözler bana bakıyor?Bir erkek dövdük diye, herkesi dövecek değiliz. Edebi ile oturun sorun olmasın.
-Tabi oturun.
Benden onay alınca üçü masaya oturdu. Barış denilen çocuk " Hakan ve Ali."diye diğerlerini tanıttı. Ikisi el selami ile onayladı.
-Ben Hale. Gözde ve Damla.
Ali "Dünkü olayı duyduk, eline sağlık. Bir daha gerek olursa ,bize söyle halledelim. Müdür duymadan çözeriz."dedi.
-Oğlum azıcık kavga etmeden dur. Ali sert adam. Hakan özgür ruhlu. Zamanla alışırsınız.
-Siz birbirinizi daha önceden tanıyor muydunuz?
Hale'nin sorusuna Hakan cevap verdi. "Evet biz orta okulda da birlikteydik. "
-Güzelmiş. Bir şey isteyen var mı?
Hakan "Bende geleyim "diye ayağa kalkınca"Su alabilirim" dedim. Bunu Hakan'a bakarak söyledim. Sezgilerim doğruysa,Hale'den hoşlanıyor gibiydi. Aslında beni ilgilendirmez.
-Gözde hiç konuşmuyorsun? Muhabbet seni sarmadı galiba.
Ali az önceki sertliğini bırakıp sakin konuşmuştu. Gözde ise baştan beri sadece izliyordu. Zaten iki haftadır bu kızın konuştuğunu nadir duyduğumu söylemiştim.
-Ne konuşmamı istersin?
Ali bir an şaşırdı. Beklediği tepki bu değildi. Gözde masadan kalkarken "Ben biraz dışarıda kitap okuyacağım"dedi. Kızımız yine sıkılmıştı.
-Tamam.
Kitabını alıp giderken Ali hala arkasından bakıyordu. Çocuğun suratını görünce dayanamadım.
-Bu sana özgü bir şey değil.
Anlamamış gözlerle bana baktı. "Gözde pek konuşmayı sevmiyor. Iki haftadır aynı masada oturuyoruz. Zorla konuşan biri. "
-Sessiz takılan kızımız yani.
Barış'ı onayladım. Ali ise ayağa kalkıp "Ben bir bakayım"dedi. Bunlara ne oluyor ?
-Ben mi yanlış anlıyorum? Hakan Hale'ye,Ali Gözde'ye mi yürüyor?
Barış'a baktığımda "Çabuk çaktın. Bir haftadır ikisi de yakınlaşmak için uğraşıyor. "dedi.
-Bu ne hız kardeşim?
Tabi aklıma gelen şeyle Barış'a sert bir şekilde baktım. "Sakın sende..."Anlamış olacak ki hemen ellerini havaya kaldırdı.
-Hayır!Benim kimse de gözüm yok.
Içim rahatlamıştı. Yanımda ki sandalye çekilince kim geldi diye baktım. Doruk yanıma oturup, kolunu omzuna attı. Buna alışkın olsam da, kasti yaptığı belliydi.
-Güzellik nasılsın?Zil çalmadan seni göreyim dedim.
Barış'ın şaşkın bakışları arasında, yeni basketten gelen kardeşimi izledim. Yorulduğu için nefes nefese kalmıştı.
-Barış'la oturuyoruz. Barış bu da Doruk.
-Biliyorum, basketbol takımının kaptanı. Siz birlikte misiniz?
-Sende basketbol takımına yeni gelen çocuksun. Evet birlikteyiz.
Kimse bana yaklaşmasın, kavga etmeyeyim diye önlem alıyordu. Benim için sıkıntı olmadığı için ses çıkarmadım.
Sonunda zil çalınca kalktık. Yine sıkıcı bir derse girecektik. Sıkıcı diyorum, çünkü hiç orta okul gibi değil. Bir sürü bilgi üst üste yığılıyor gibiydi.
Sınıfın önüne geldiğimizde Hale elinde su ile bizi karşıladı. En son ikisini bir şeyler almaya gitmişler dönememişlerdi.
-Canım suyun. Arkadaş yüzünden getiremedim.
-Ben ne yaptım?
-Bence sen hiç bir şey yapma.
Hale sinirle içeri girdi. Hakan da arkasından koşturdu. Arkalarından Barış "Olmuş bunlar. Ilk çiftimiz hayırlı olsun." dedi. Doruk anlamayan gözlerle bana bakınca "Sonra anlatırım."dedim.
Gözde de önümüzden geçip sıraya oturdu. Acayip olan ise Ali yoktu. Barış'a baktığımda "İşte bunu bilmiyorum"dedi.
Koridorda bu sefer Ali gözüktü. Sert bakışları ile geliyordu. Barış önünü kesip "Ne oldu?"dedi. Sinirle "Hiç bir şey olmadı."diye çekip gitti. Bu olmaz işte. Bu çocuk çok asabi,Gözde ise aksine çok sakin. Boşuna uğraşıyor.
-Damla...
Bana seslenen kişiyi yanıyor muyum diye baktım. Tanımadığım kesindi.
-Müdür seni bekliyor.
-Neden bekliyor?
Doruk merakla araya dalmıştı. "Bilmiyorum ,bana sadece çağır dedi." Kardeşim telaşla bana dönüp "Bir şey yapmadın değil mi?"dedi.Artık sıkıntıdan ofladım.
-Saçmalama, o kadar da değil.
-Umarım o kadar değildir.
-Ben gidiyorum. Dönünce görüşürüz.
Çocuğu takip ederken, "Hemen dönünce anlatıyorsun" diye ekledi. Dönmeden "Tamam"dedim.
Müdürün odasına varınca kapıyı tıklatıp içeri girdim. Karşımda sadece müdür yoktu. Koltukta bir öğrenci vardı.Sarışın çocuk bana bakınca umursamadan müdüre odaklandım.
-Gel Damla.
Karşısına geçince "Beni çağırmışsınız" dedim. Çocuğu gösterip "Sinan, okulumuza yeni geldi. Seninde dünden bana verdiğin bir sözün vardı. Şimdi bu sözünü tutup arkadaşına yardım edebilirsin."dedi.
Kesinlikle anlamıyorum. Ben hangi ara bu adama söz verdim?
-Müdürüm ne sözü?Hem koca adama ben niye yardım ediyorum? Bebek mi bu?
Sinan denilen çocuk ukala şekilde bakıyordu. Ben daha sınıfa varmadan bu çocuğu döverim. Adam hem sakin ol diyor hem de bu tipi burnumun dibine sokuyor.
-Sinan sizin sınıfta. Arkadaşını al ve sınıfa götür. Bana verdiğin sözü de unutma.
Ah annem ve babam olmayacaktı ben sana cevap verirdim. Saçmalığa bak. Hangi çağda yaşıyoruz? Koca adama bebek bakıcılığı yapıyorum. Mecburen dişlerimin sıkıp "Tamam"dedim.
-Hadi derse o zaman. Sinan bir şey olursa ben buradayım.
-Tamam müdürüm.
Torpilli çocuğu alıp odadan çıktım. Çıkmamızla birlikte, karşısına dikildim. Ukala şekilde gülüp sinirimi bozsa da boş verdim.
-İçerde 'tamam' dedim, ama sana bebek bakıcılığı yapmam. Sınıfı bulacak kadar zekan vardır.
Arkamı dönüp gidecekken ensemde elini hissettim. Gömleğimin yakasından tutup beni durdurmuştu. Sinirle arkamı döndüm .
-Sen ne....
-Ben daha cevap vermedim ki' Evet' dediğimi de sanmıyorum. Yapmayacaksan içeri girip durumu 'amcama' sen anlat istersen. Benim için hava hoş.
Yumruğu sıkıp 'amca' kelimesini bastıran çocuğa baktım. Beyefendi zevkle gülüyordu. Gel de kavga etme. Bu rahatlık nereden geldiği de belli oldu.
Pes etmek zoruma gitse de "Beni takip et.Derse geç kaldık"dedim.
-Memnuniyetle sinirli
Dönüp baktığımda yine aynı ukala gülüş suratındaydı.Önüne dönüp 'Sakin ol Damla'dedim.
-Böyle deyince işe yarıyor mu?
Yanımdan geçip giderken müdürün iyi bir ceza verdiğini anladım. Bu günü kazasız atlatırsam büyük başarı olacaktı.