VAKA 1: Kanlı İz

541 Words
Vaka 1: Kanlı iz ▪️CİNAYET▪️ "Cinayet bir kimsenin başka bir kimseyi, bilerek ya da bilmeyerek öldürmesi eylemidir. Türk Ceza Kanunumuzda cinayet kasten öldürme başlığı altında 81-82 ve 83. Maddelerince düzenlenmiştir." *** Saat 10:30... Yatağın sıcacık ve rahatlatan havasının içinden kalkıp da işe gidesi hiç yoktu. Kendi kokusunun yayılmış olduğu yastığa sıkıca sarılırken, biraz daha gözlerinin mahmurluğundan oluşan uyku tohumlarının keyfini çıkartmak istiyordu. Dün gece, sevgilisiyle yaşadığı şiddetli kavgayı ve vermiş olduğu tutkudan doğan seksi, hâlâ vücudunda hissedebiliyordu. Yaşadığı olayların yanında ilaç gibi gelmişti bu durum. Bedenlerinin yaydığı ısıdan birbirlerine duydukları güveni kanıtlamışlardı. Kolunu sağ tarafına doğru uzatarak yanındaki adamın bedenini aradı, ama ondan kalan tek şey soğuk bir yalnızlıktı. Uyku mahmurluğuna bulanmış, maviye çalan buğulu ela gözlerini araladı. Sevgilisini aradığı yerde bulamayınca huzursuzca kıpırdandı. Yanından çoktan kalkmış olmalıydı. Kıvırcık, koyu sarı saçlarını parmaklarının arasına alarak önüne gelen tutamları geri itti. Yüz üstü yattığı yataktan doğruldu, hızlıca gözlerinin ucuyla etrafı kolaçan etti. Yerde dün geceden kalan; hararetle fırlattığı kırmızı elbisesi, Kerim'in beyaz gömleği ve biri yerde öbürü başka yerde olan siyah topuklu ayakkabılarını gördü. O anda odaya nasıl girdiklerini hatırladı. Dudakları birbirine tutkuyla buluşmuş, bütün gün ona ağrı çektiren topuklu ayakkabılarını fırlatırken; parmaklarının beyaz gömleğin düğmelerini sanki yangından mal kaçırıyormuşçasına çıkartırken ki çabaları zihninde canlandı. Sonrasında gerçekleşenler, tekrar içini keyifli bir heyecanla doldurdu. Yüzüne eklediği gülümsemeyle birlikte bedenini yatağın çarşafıyla sarıp, içeriye doğru yürümeye başladı. "Kerim, neredesin?" Salona vardığında, bozulmamış düzenden başka bir şey görmedi. Mutfağa doğru baktığındaysa hazırlanmış kahvaltı masasını gördü. İşte, şimdi biraz da olsa keyiflenmişti. Demlenmiş çayın buharı tütüyorken, zeytinleri tabağa dizişi ve peynirleri kesişi sevimli duruyordu. Sanki gönlünü kazanmak istercesine hazırlanmıştı her şey. Aslında, onun bir suçu olmasa da bu sevgi gösterisi nedensizce hoşuna gitmişti. Yanağının bir kenarı kıvrılırken ince ince doğranmış salatalıktan bir parça aldı ve banyoya doğru ilerledi. Ilık bir duş bütün olanları silecek ve yepyeni bir güne başlamanın keyfini sürdürtecekti ona. Hatta dün duymaması ve görmemesi gereken o olayı da unutturacaktı. Yaşadığı şeyleri henüz Kerim'e anlatmamıştı ama en kısa sürede her şeyi anlatacaktı. Hem bu dünyada ondan başka güveneceği kimse de yoktu. Kendini ılık suyun kollarına bırakırken saat on biri geçmişti. Saçlarını ve bedenini havluya sarıp kendini odaya attığında ev hâlâ boştu. Duraksayıp, aynadaki bornozlu yansımasından yüzüne baktığında son birkaç aydır çok yıprandığını fark etti. Onun yanında olan insanlar, birer birer uzaklaşırken kime güveneceğini bilmiyordu. Korkuyordu, bu insanlardan ve ona yapacaklarından çok korkuyordu. Ama kime sığınacağını bilmiyordu. Bu düşünceler, herkesten sakladığı koyu göz halkalarına bile yansımıştı artık. Üstünü değiştirmek için bornozunu çıkartacağı sırada kapının açıldığını duydu. "Kerim? Sen mi geldin?" Cevap gelmeyince onun geldiğini düşünerek saçlarını saldı ve aynadaki yansımasına baktı. Gözlerinin kenarında, dünkü akıttığı gözyaşlarından dolayı oluşan çapakları temizlemek için göz pınarlarını parmağıyla temizledi, sonra dolabının kapağını açtı. İçinden kırmızı pamuklu tişörtünü çıkartıp tekrar dolabı kapattığında, arkasında beliren ecelinin yansımasını görünce olduğu yerde kalakaldı. Gözlerine inen korku ve hayal kırıklığıyla arkasındaki adama bakarken nutku tutulmuştu. Üzerindeki siyahlar Azrail’i anlatırmışçasına bedenini kaplamış, ağır askeri botları ise sert zemini dövmekteydi. İşte, o anda son bir kez daha adamın gözlerinin içine baktı. "Sen..." dedi ve o harfler daha gökyüzüne ulaşamadan havada asılı kaldı. Patlayan kurşunun sesi ve beynine isabet eden o soğuk merminin aynada bıraktığı kanlı izi gördü. Sonra da bedeni acıyla kasılırken sanki gökyüzünden düşen bir yağmur damlasıymış gibi yere yığıldı. ** 26.07.2023
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD