Sahra...
Çölden gelen, çöl kadar parlak sesi ve güzelliğiyle bir dilber.
Düşmanı ise intikam uğruna güzelliğini soldurmaya yeminli bir azraildi.
Ta ki intikam ateşi sönüp o çöl güzelliğine tutulana değin...
"Kurtulmana sevindim, tabii gerçekten kurtulabildiysen... O basit bir insan değil Sahra. Uyumaz, acıkmaz ve emin ol asla acı çekmez."
Şayeste...
Adı gibi her şeye münasip görülen Şayeste...
Bu kez de beylik koltuğuna münasip görülmüş, çıngısı çıkan ateşin harlanıp alev almasına yol açmıştı.
Peki, karşısında "er"den dağlar dururken nasıl hatun başıyla ağalık edecekti?
Çıkan savaş, hak ile batılın mı bilinmez amma, er ile hatunun savaşıydı.
Peki, galip gelen kim olacaktı?
Bey koltuğuna oturmak için an kollayıp birbirlerini ezenler mi, yoksa 25'inde güzeller güzeli genç bir hatun mu?
Niran...
Ateş gibi yanan yüreğiyle terk etmek zorunda kaldığı Amed'e geri dönerken tek düşündüğü ailesine destek vermekti.
Asıl yükün kendi omuzlarına ağırlık vereceğini nereden bilebilirdi?
Berdelin kara fistanı üzerine çökmek üzere göz kırparken, karşı karşıya kaldığı adam ruhunu titreten Azad Ağaoğlu'ndan başkası değildi.
Peki o...
Azad Ağaoğlu.
Hatırladığı bu alev bakışları bir kez daha gözünün önünden ayıracak mıydı?
Her şeyin ardından, bir zafer nişanesi olarak onu istiyorum.
Acem Kızı Lalin'i!
...
Dillere destan Acem kızı ile akıllara zarar Sancar ağanın aşkı alevleniyor. Ve bu kor alev, büyümesine engel olan herkesi yakacak.
Bu yangını izlemeye hazır mısın?
Öyleyse buyur hele, şahit ol!
...
Seni seven oğlan neylesin malı,
Yumdukça gözünden döker mercanı.
Burun fındık ağzı gahve fincanı,
Şeker mi, şerbet mi bal Acem gızı.
...
-DUYUN BENİ. KISKANÇLIK, ÖLDÜRÜR!-
...
DİKKAT!
KÜFÜR İÇERİR!!!
Bir tarafta Urfa'ya yıllar sonra ayak basan Acemlerin yaşı küçük, aklı büyük oğlu Battal, diğer tarafta Avşar aşiretinin gözünün nuru, dillere destan güzelliğiyle boynunu bükmek nedir bilmeyen deniz gözlü kızı Zişan...
Urfa onları kavuştururken, ayırmak isteyen çoktur. Bir araya geldikleri vakit, gayrı cihan karşılarında duramaz. Lakin, bunu her defasında büyük yaralarla öğrenirler.
Hele gel, Acem oğlu Battal'la, Avşar kızı Zişan'ın göz göze değince filizlenen aşkına şahit ol. Ol ki, günü gelince bir Acem ağası, Avşar kızı ol.
...
Aşığa ettiğin cefa değil zulümdür
Eylediğin bu zulmün sonu ölümdür
Sorarlarsa de ki o yar benim kulumdur
Yeter ki gel yeter ki dön avşarın kızı
...
-SÖZLERİME KULAK VERİN. ŞEHVET, ÖLDÜRÜR!-
...
DİKKAT!!!
BASİT BİR KURGUYU KALDIRAMAYACAKLARIN OKUMAMASI RİCA OLUNUR!!!
...
Avşar Kızı adıyla yazılan ilk ve tek hikaye...
Sejal...
Bir borç uğruna feda edilen Sejal...
İstemediği işe dur diyememişti belki, fakat duaları gerçek olmuş, bu iş olmazlara sürüklenmişti.
-Tabii her güzelliğin ardında bir zorluk yatıyordu-
Bu sefer ki istemsizliği, bir borç uğruna verilişiydi.
Belki yine kendisine sorulmamış, lafını dinleyen olmamıştı. Lakin bilmediği bir şey vardı. Bu seferkini ne birileri bitirebilir, ne de bitirmeye cesaret edebilirdi.
O borç uğruna verildiğini zannederken, borç çoktan ödenmişti.
Peki, şimdi ne olacaktı?
Hâlâ ne diye istendiğini bilmezken, gelin gittiği gözü kör, oldukça tecrübesiz olmasının yanı sıra nasıl davranacağını dahi kestiremeyen öfkeli bir aşıktı.
Mutlu sonları seven biriyseniz, hemen sayfayı değiştirmeniz sizin açınızdan iyi olacaktır. Zira bu hikayede değil mutlu bir son, mutlu bir başlangıç bile yok.
Düğün günü sevdiği adamın ölümüyle yıkılan Sima, onun katilinin peşine düşerek hayatının en büyük hatasını yapar. Şimdi koruması gereken yalnızca bedeni değil, aynı zamanda kalbidir.