"Bu da ne demek oluyor?” diye soran genç adam onun verdiği cevap ile şaşırmıştı. “Sadece küçük bir kaza geçirdim. Evde temizlik yaparken çam kırıldı ve kestim!” dediğinde Seichi daha da sinirlenerek onu salondaki kanepeye oturtmuş ve “Buradan kıpırdama sakın!” diyerek mutfağa yönelmişti. Elinde aldığı pansuman bezleri ile geri geldiğinde her zaman ki gibi spor giyinen Misaki2nin yanına oturarak onun şaşkın bakışları arasında koluna bakmıştı.
Genç adam bu şekilde kanayan yarayı temizlemenin zor olacağını düşünerek uzanıp genç kın eşofmanının üst kısmının fermuarını aşağı indirmeye kalkınca Misaki şaşkınlıkla onun ne yapmak istediğini anlayarak eline sert bir şekilde vurarak “Sen ne yaptığını sanıyorsun?” diye sormuştu.
Seichi ona ters bir şekilde bakarak “Sadece yarana bakacağım!” dedi. Genç kız yutkunarak biraz geri kayarken kanepenin üzerinden ondan uzaklaşmak istemişti. Seichi ise hiç yerinden kıpırdamayarak tehdit eden ses tonu ile “Hemen buraya yaklaşıyorsun? Sana daha önce de söyledim. Seni taciz etmek gibi bir niyetim yok. Üstelik kaç kere söyleyeceğim…” diyerek Misaki’nin şaşkın bakışları ile alay eder gibi gülümseyerek “Ben küçük göğüslülerden hoşlanmam” dediğinde Misaki sinirlenerek “Şimdi senin için silikon mu takmalıyım?” der demez elini ağzına kapatarak utancından kıpkırmızı olan yüzünü saklayacak bir yer arıyordu.
Seichi bir anlık şokunu atlattıktan sonra kahkahayla gülmeye başlamıştı. Misaki ise domates kırmızısından patlıcan moruna doğru değişen yüzü ile ona bakmaya çekiniyordu. “Özür dilerim, ağzımdan sinirle çıktı biranda. Lütfen… Vücudumla ilgili yorumlar yapmazsanız sizin içinden benim içinde daha iyi olur!” dediğinde Seichi gülmesini bastırmaya çalışarak eli ile yanında ki boş yere hafif dokunarak “Hadi inat etme de buraya gel. Sadece yarana bakacağım!” diyerek ona gülümsemişti.
Misaki hafif tereddütle ona yaklaşırken bakışlarını Seichi’nin gözlerinden ayırmamıştı. Sonra Seichi kendisine yaklaşan genç kızın üstünü çıkarırken altta askılı penyesi ile kalan genç kızın vücuduna bakmadan kolunda ki bandanayı çıkarmaya başlamıştı.
Misaki ise dikkatli bir şekilde onu izliyordu. Seichi yarayı açtığında nefesini tutmuştu. Kolu oldukça deri bir şekilde kesilmişti. Bakışlarını ona çevirdiğinde “Bu nasıl oldu?” diye sormuştu. Misaki ise acısını bastırarak gülümsemiş ve “Hadi ama abartılacak bir yara değil. Altı üstü küçük bir kesik” dediğinde Seichi sesini yükselterek “Küçük mü? Sen nerenle bakıyorsun bu yaraya. Neredeyse kemiğe kadar kesilmiş!” dedi.
Misaki onun ani çıkışı ile şaşırmıştı. Yutkunarak onun dikkatli bir şekilde kolunda ki yaraya bakan yüzünü incelemeye başlamıştı. Sonrasında gülümseyerek “siz tüm çalışanlarınıza bu kadar yumuşak mısınız?” diye sormuştu. “Aslında değilimdir! Sadece…!” dedi ve sustu. Dikkatini çeken şey ile yutkunan genç adam bakışlarını Misaki’nin kolunun üst kısmına dikmişti.
Misaki onun baktığı yeri görünce hemen kapatmak istemiş ama Seichi onun elini engelleyerek omzunu hafif eğmişti. Tam omzunun arka kısmında değişik bir dövme vardı. Misaki onun dikkatli bir şekilde dövmesine bakması karşısında “Küçükken yaptığım bir hata!” diyerek geçiştirmek istemişti. Seichi ise yutkunarak parmağını dövmenin üzerine gezdirince Misaki kendisini geri çekmişti.
Seichi onun çekilmesine karşılık genç kızın gözlerine bakmıştı. Misaki ise onun neden bu kadar tepki verdiğini anlayamamıştı. Sadece elini yarasının üzerinde tampon yaptı sargı bezine getirerek “Teşekkürler, gerisini ben hallederim!” diyerek yerinden kalkmak istemişti.
Seichi onun kalkması ile hiçbir şey söylemezken, Misaki hemen odasına giderek kolunda ki yarayı iyice sarmıştı. Sonrasında ise Seichi için kahve hazırlayarak salona dönmüştü. Beklediği gibi çalışma masasında olmayan genç adama şaşkınlıkla bakmıştı. “Bir sorun mu var?” diye soran genç kız hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalışıyordu. Seichi ise arkasını dönerek onun gülen yüzüne bakmıştı. “Bu gün yıllar sonra eski bir tanıdığımla karşılaştım, onu düşünüyordum!” dedi.
Misaki meraklanmıştı ama ona sormanın ne kadar doğru olduğunu bilmiyordu. Seichi onun bakışlarından ne sormak istediğini anlamıştı ve sormasına gerek kalmadan “İlk aşkımla karşılaştım!” dediğinde Misaki neredeyse elindeki kahveyi yere düşürecekti. “Öyle mi?” dedi kısık bir sesle. Sakura’nın anlattıkları hala kulaklarındaydı. O kadını unutmadığı yüz ifadesinden belliydi.
Seichi onun yüz ifadelerini okuyup anlamaya çalışıyor ama pek başarılı olamıyordu. “Neyse. Senin annen nerede oturuyor?” diye sordu. Misaki gözlerini kısarak “Bunu neden soruyorsunuz?” diye sordu. Seichi ise “Buradan giderken arabaya bindini görmedim. Yakına gidiyor olmalısın?” diye sordu. Misaki yutkunarak “Evet, uzak sayılmaz!” dedi.
“Öyle mi bir gün onlarla tanışmak isterim!” dediğinde Misaki şaşkınlıkla ona bakmıştı. Kekeleyerek “Tanış… mak mı?” diye sormuştu. Seichi ona cevap vermeden elinden kahveyi alarak masasına geçmişti. Çalışmasının bitimine az kalmıştı. Sadece iki gün hiç kalkmadan çalışsa bile bitirilebilecek kadar az…
Misaki kendisi ile ilgilenmeyen adama bakmıştı. Sonrasında ise çalan telefonuna bakan genç kız ona bakmadan telefonunu açmıştı. Seichi ise belli etmese de onu dinlemeye başlamıştı. “Anne!” dedi genç kız. Seichi ise hafif bakışlarını kızmış ve nefes almasını dahi azaltarak ne söyleyeceğine kulak kabartmıştı. “Merak etme anne. Yaram gayet iyi! Üstelik patronum da bana yardımcı oldu!” dediğinde sesi Seichi’ye dinlememesi gerektiğini vurgulamak isteyen bir tonda çıkmıştı.
Odasına geçen genç kadın konuşmasını bitirdikten sonra, eline aldığı temizlik malzemeleri ile evi temizlemeye başlamıştı. Saat akşamın dokuzuna geliyordu ve Misaki üst kata hiç çıkmadığını fark etmişti. Seichi onu merdivenlerden yukarıya bakarken gördüğünde “Neden üst kata bakıyorsun? Orada bana ve aileme ait odalar var!” dedi. Misaki ona ters bir bakış atarak “Üst katı temizlemem gerekmiyor mu? Ben geleli bir hafta oldu ve henüz orayı temizlemedim” dedi.
Seichi ona bakarak “Üst katı merak ediyorsun değil mi? Alt katın bu şekilde modern olması seni etkiledi ve şimdi de üst katı merak ediyorsun!” dedi. Misaki ise hafif alaylı bir ses tonu ile ona “Bunu çok isterdiniz galiba. Sizin yaptıklarınızı başkalarının gözüne sokmak!” dedi.
Seichi gülümseyerek ona bakmıştı. “Ben asla yaptıklarımla övünmedim. Zaten buna gerekte yoktu. Etrafta o kadar çok yalaka var ki benim sadece onlara baş eğmem yeterliydi. Sadece küçük bir vazo için teklif edilen parayı duysaydın kalp krizinden ölebilirdin!” dedi. Misaki onun sözlerine inanıyordu. Nitekim sün onunla alışverişte bunu fark etmesi olanaksızdı. Ama bu gün… Bu gün onun için çok farklıydı. Bu adam Misaki için gerçekten erişilmez gibi görünüyordu.
Merdivenlere yönelen genç kadın birkaç basamak çıktıktan sonra Seichi’nin sözü ile duraksamıştı. “Ne yaparsan yap ama sakın yatağıma yaklaşma!”