Gecenin Gölgesi +18

Gecenin Gölgesi +18

book_age18+
1.1K
TAKİP ET
4.0K
OKU
dark
HE
brave
city
virgin
surrender
like
intro-logo
Tanıtım Yazısı

Hikayemizin normal konusu Aşk,Romantizm ile birlikte Macera, Aksiyon ve Polisiye okuyacaksınız.Diğer kurgulardan çok daha farklı olduğunu düşünüyorum.Herkesin yazdığı aptal masum kızlarından ya da kötü çocuklarından sıkıldıysanız, bunu okuyunca derin bir nefes alacaksınız.Neden mi?-Çünkü kızlar da kendini koruyabilir.-Erkekler de ağlar. Hemde hüngür hüngür.Toplumun aptal tabularını kırmayı planlıyorum. İki genç kızın geceleri dışarı maskeyle çıkıp, uyuşturucu satan, yankesicileri yakalayıp polise teslim edip, gündüzleri hiçbir şey olmamış gibi davranmasını konu olarak ele aldım.Ama kategori romantizm?Kızlardan birinin, kendisini içeri tıkmayı planlayan bir polise aşık olmasıyla devam ediyor maceraları.Sonra ise çok farklı bir yol ayrımı...Belki kendinizden bir parça bulacaksınız, belki size tamamen zıt bir hikaye olacak.Ama kurgu bambaşka. Denemeye değer mi?Kendimi Gecenin Gölgesi'nde kamufle ederek sizi izlemeye devam edeceğim. O yüzden size tavsiyem, okumadan önce yatağınızın altını veya dolabınızın içini kontrol edin.Gece gölge olur bu arada.Sokak lambası ne işe yarıyor?Birde altında ben varsam, gölgemi rahatlıkla görebilirsiniz.

chap-preview
Ücretsiz ön okuma
GÖZYAŞLARI
İnsanlar cinsiyet olarak ikiye ayrılırlar: Kadın ve Erkek. Erkekler Tanrı'nın onlara verdiği kas ve bilek gücünü kullanarak her şeyin hakkını verebilirler. Öyle değil mi? En azından öyle zannederler. Genellikle akıl ve mantıklarıyla hareket eder, günü bir an evvel bitirip yarın olmasını dilerler. Ama diğer gün de aynı şey tekrarlanır. Diğer günde, diğer günde. Ve ne mi olur? "Ahlaklı" kelimesine uygun, kendi kafalarında oluşturdukları ideal kadını bulup evlenirler. Sırf soylarını devam ettirmek için. Kadınlara bakalım bir de. Duygularıyla hareket eder, yanlış erkeklere aşık olurlar. Yanlıştan kasıt, kendilerine değer vermeyen, başta kendini mükemmel tanıtıp aşık ettikten sonra psikolojik/fiziksel şiddet uygulayan, onları aldatan, zor gününde bırakan, hatta ve hatta onları hamile bırakıp gidebilecek kapasitede karakteri oturmamış erkekler için ağlarlar. Aslında anlattığım özellik sadece kadınlar ya da sadece erkekler için geçerli değil. Tam tersi de olabilir elbet. Duygusuz aldatan bir kadın veya duygulu aşk dolu bir erkek. Hayatta her şey mümkün. Hiç kimse bir kalıba sokulamaz. Kimsenin de kimseye zararı dokunmadıkça kişi yargılanamaz. Peki ya; Ağlamak güçsüzlük müdür? Aslında hayır. İçlerindeki boşluğu başka sapkınlıklarla kapatmak yerine gözyaşlarına dökerler. Ayrıca, Kadınlar güçsüz olduklarından değil artık dayanacak güçleri kalmadığı için ağlarlar. Hande'de şuan ağlıyordu. Ama öylesine değil. Taşıdığı yük ona ağır geliyordu. 23 yaşında genç bir kız olmasına rağmen 50 yaşında bir ihtiyarın yaşadıklarından çok daha fazlasını yaşamıştı bu hayatta. İçinde her gün sönen intikam ateşini bilerek körüklüyordu. Onun zayıf noktası da buydu işte, kinciliği, intikam hırsı... İçindeki ateş sönerse o da ölecekmiş gibi korkuyordu. Hayat amacı da buydu zaten; intikam almak. Şizofreni değildi fakat hayatında kötü bir an yaşamasına sebep olmuş kişileri üzmeyi kendine bir görev bilirdi. Ondan çocukluğunu çalan varlıkla henüz yüzleşememişti. Ondan hıncını alamamıştı. Tek içindeki acı buydu. Karşılaşmalıydı artık onunla. Daha vakti gelmedi derse yalan olurdu. Sadece kendisini o kadar cesur hissetmiyordu. Yüzleşmek ona bulunduğu durumdan daha ağır gelirdi. Belki canı daha çok yanardı. Hande yastığındaki yoğun ıslaklıktan rahatsız olup diğer yüzünü çevirdi. Yastığın soğuk yüzü hoşuna gitti. Gözlerini kapattığında ise göz kapaklarının artık battığını hissetti. İstemsizce içini çekerken kapısının aralandığını hissetti, içeri ışık dolmuştu. Gözlerini kapatıp yorganın içine gömüldü. Belki bu onu kamufle ederdi. İstemiyordu şimdi konuşmak. Böyle iyiydi, yalnız kalmak istiyordu. "Benden birşey saklayamaz sen. Bunu unutma." Ashley her zaman ki gibi yarım türkçesiyle konuşuyordu. Ve Hande'nin ağladığını anlamıştı. Hande'yi yatağın diğer ucuna zor da olsa ittirip yanına yattı. Hande'nin Ashley'den, Ashley'nin de Hande'den başka kimsesi yoktu. Birbirlerine destek vermek zorundalardı. "Neden ağlıyor? Bana söylemeyecekte kime söylemek? Alınıyor ben." Hande gözlerini aralayıp flu bir şekilde gördüğü Ashley'ye baktı. Haklıydı. Ona söylemezse kime dertlerini anlatabilirdi sanki? Kimsesi yoktu ki. "Kötü anılarım geldi aklıma." Ashley derin bir iç çekip Hande'ye sarıldı. Hande mükemmel bir şekilde vanilya misk parfümü kokuyordu. Ashley gülümsedi. Yıllardır tanıdığı Hande, bunları aşabilseydi mükemmel bir hayata sahip olabilirdi. Ashley'e göre Hande, fazla duygusaldı. "Geçmişte yaşadın. Bitti. Gitti. Üzülmek gerek yok. Sen kusursuz bir kızsın." Ashley ne kadar onu rahatlatlamaya çalışsa da işe yaramıyordu. Hande'nin yüzünü acı bir gülümseme aldı. Derin bir nefes alıp titrek sesiyle, "Ben kusursuz değilim. Ben berbat bir insanım. Bunu sen de biliyorsun." Dedi. "Kendinden nefret etmekten vazgeç. Bunu sana kanıtlar yoksa." "Bak sen," Hande tekrardan gözlerini kapattı. Ashley yataktan hızlı bir şekilde kalkıp Hande'yi de kendine çekti. Hande'nin salak olduğunu düşünüyordu. "Ne yapıyorsun ya?" Dedi Hande rahatsız olduğunu belli eden bir ses tonuyla. Ashley, Hande'nin kolundan tutup boy aynasının karşısına geçirdi. "Kendini görüyor musun?" "Kör değilim." "Peki gerçekten güzelliğini görebiliyor musun?" Bu Ashley'nin nadir düzgün cümlelerindendi. "Zombi gibi görünen berbat bir surat ve sıradan bir vücut görüyorum." "Demek öyle... Soyun!" "Ne soyunması delirdin mi sen?" "Soyun dedim sana." Hande üzerindeki kıyafetleri istemeyerek de olsa bir an evvel sıcak yatağına yatabilmek için hızla çıkarttığında sadece iç çamaşırları ile kalmıştı. Ashley'nin amacını hala daha anlayamamıştı. "Şu an da fiziğini görüyor musun?" "Evet de, artık sadede gel. Uyumak istiyorum." Ashley odadan çıkıp birkaç dakika sonra elinde birkaç bir şey ile geri döndü. Artık fazlasıyla saçmalamaya başlamıştı. Ashley elinde getirdiği mezura ile Hande'nin boyunu ölçtü. Kağıda birkaç birşey not ettikten sonra vücut ölçülerini aldı. Arada bir dudağını ısırıyor şaşırmış gibi omuzuyla boynunu kaşıyordu. "Sana demişti ben! Boyun kilona göre çok iyi. Yüzün zaten kusursuz!" Hande oflayarak, Ashley'nin buna bu kadar yüzeysel bakmasına bıkkınlıkla cevap verdi. "Herşey dış görünüş değil ki. Ayrıca geçmişte yaşadığımın izini nasıl silebilirim? Derdim güzelliğim ya da fiziğim değil, yaşadıklarım." Ashley elindekileri bırakıp Hande'ye sarıldı. Kendisi gibi dış görünüşe iltifattan moralinin düzeleceğini düşünmüştü. İkisi bu konuda çok zıttı. Arkadaşını o kadar çok seviyordu ki... Sadece morali düzelsin, kendinin farkına varsın diye yapmıştı bunu. Ağlamaklı bir ses tonuyla konuştu. "Sakın öyle düşünme. Sakın. Anladı mı? Mutlaka bir zaman geçecek. Unutacak. Veya yaralarını saracak biri gelecek karşına." Hande'de Ashley'ye sarıldı. "Hiç sanmıyorum. Kimse beni kabul etmez." "Kimsenin seni kabul etmesini bekleme, sen onları hayatına kabul et. Doğru kişi ve gerçek aşkın seni hiçbir şey ile yargılamaz. Biliyor sen." İkisi birbirinden ayrılıp odaya doğru gitti. Hande tekrardan üstünü giydi. "Bugün birlikte yatabiliriz? Değil mi?" Ashley Hande'nin yanına yattı ve birbirlerine sıkıca sarıldılar. ***** "Bak benim fal yöntemi var. Sakız makinasından eğer kırmızı gelirse bir hafta içersinde hayatının aşkıyla karşılaşıyorsun. Yeşil gelirse evde kalıyor. Mavi gelirse aşkını bulacak ama ne zaman bilemiyor sarı şanssızlık demek. Şimdi bir tane dene." Hande elindeki bozuk parayı makinaya attıktan sonra avcunu makinaya yerleştirip renkli sakızın gelmesini bekledi. Sakız makinesinden gelen sakızın demire çarpma sesi duyuldu. Elindeki sakızın rengine baktığında kahkaha attı. Turuncuydu. "Peki bu ne demek oluyor Miss Wilden?" Ashley dudaklarını büzüştürüp morali bozuk bir şekilde konuştu. "Bu Tanrı'nın bize mesajı. Demek ki fallara inanmamak gerek." Ashley'de avcuna baktığında o da turuncu sakız gördü. İkiside bakkaldan çıkıp sakızlarını ağzına attılar. Şu an için arabaları yoktu. İşe yürüyerek gidiyorlardı. Bir motosikletleri vardı onu da geceleri kullanıyorlardı. "Sen neden hiç dekolte giymiyor Hanna?" Ashley ona bazen Hanna derdi. Çünkü Philadelphia'da, yani tanıştıkları yerdeyken ismi Hanna'ydı. "Dekolte sevmem." Dedi. Yine daraltıyordu kendisini. "Neden sevmiyor işte?" "Dekolte giyince kendimi rahat hissetmiyorum çünkü." Hande artık bunu itiraf edip onu rahat bırakmasını diledi. Ashley sinirli bir şekilde burnundan nefes verdi. Cebinden sigara paketi çıkartıp bir dal aldı ve yaktı. "Asıl sende özgüven olacak. Neyse bu konuyu evde halledecek biz." Ashley dumanı üfleyip bir nefes daha çekti. "Sigara sağlığa zararlı. Bilmiyor musun?" Dedi Hande yarım ağızla. "Aptal sürtük" diye söylendi Ashley, Hande ise gülüyordu. Çünkü kendisi de sigara içiyordu. Hande saatine baktığında 06.43 olduğunu gördü. O saati 07.30 zannediyordu. Nasıl bu kadar erken kalkabilmişti? *** Hande, Ashley ile yemek yedikten sonra işe gitmek üzere yolda boynuna vuran keskin soğukla boyundaki kaşmir atkısına sıcak bir nefes verdi. Kaldırımda yürürken, bir adamın yanlarından sırıtarak geçtiğini gördü ve kalçasında bir fazlalık hissetti. Ona dokunmuştu. Bir saniye durdu. Olayı algılamaya çalıştı. Harekete geçmeliydi. Adam adımlarını hızlandırınca Hande şok olup susmak yerine, korkmak yerine koşarak yakaladı ve bacak arasına tekme attı. Ama elleri titriyordu. Adam yere yığılınca siyah uzun topuklularının ucunu adamın alnına bastırdı. Adam savunma içgüdüsüyle bağırdı. "Elim çarptı, elim! Bilerek olmadı!" Hande hırsını alamayarak tüm gücünü adamın alnının üstündeki topuklusuna verdi. Dişlerinin arasından sinirle bağıra bağıra konuştu. "Bir daha bir kadını taciz etmeye çalışırsan 'seni öldürürüm' diye tehdit etmeyeceğim. Çünkü fırsatın olmayacak!" Adam neye uğradığını şaşırdığından kıpkırmızı olmuştu. Ayağa da kalkamıyordu, tamamen savunmasızdı. Hande ayağını adamın alnından çektiğinde çok kötü bir şekilde topuklusunun izinin kaldığını gördü. "Uzatma, çek ayakkabını gideyim canım yanıyor!" Hande cevap vermeyerek adamı alıp duvara bastırdı. Kaçmaması için. Ashley şaşkınlıkla sabahın karanlığında duran sapık adama baktı. "Uzatma" demişti. Taciz edilmek ona göre uzatılmayacak bir şeydi. Hande, Ashley'nin polisi aradığından emin olmak için ona baktı. Ashley olumlu anlamda kafasını sallayınca polislerin gelmesini beklemeye başladı. "Abla bak elim yanlışlıkla değdi yemin ederim, ben bilerek yapmadım." "Derdini polise anlat, taciz etmeden önce düşünecektin bunu. Şimdi it gibi yalvarma." Hande adamın saçından tutup duvara kafasını sertçe vurdu. "Tamam dur. Bir dak-" Hande elini adamın saçından çekip iğrenmiş bir şekilde elini duvara sürttü. Polis arabası gelince tek kaşını kaldırıp adamı yakasından tuttu. Arabadan genç ve yapılı bir adam inip çatık kaşlarla onlara doğru geldi. "Memur bey, bu sapık adam biz yolda yürüyorken, arkadaşımı taciz etti." "Öyle mi hanımefendi?" "Aynen öyle. Şikayetçiyim ben bu sapıktan!" Adam korku dolu gözlerle Hande'ye bakarken Hande sapık adamı görmezden geldi. Karşılarındaki memur kelepçe çıkartıp adamı tek hamleyle yere serdikten sonra ellerini arkadan kelepçeledi. Üstünü aradıktan sonra polis arabasına bindirip kapıyı kapattı. "Hanımlar, size emniyete kadar eşlik edelim. İfadenizi almamız gerek." "Tabii." Kızlar ve polis memuru arabaya doğru giderken Hande duraklayıp konuştu. "Ben bu sapıkla aynı arabaya binmem yalnız!" "Şuan tek araba bu. Yakın olduğum için ben geldim isterseniz ekip çağırabilirim. Arzu ederseniz öne binin." Hande bir şey demeden mecburiyetten ön tarafa bindi. Memur arabayı çalıştırdığında adama soru sordu. "Alnına ne oldu senin?" "Memur bey şu kadın yaptı! Darp etti beni asıl ben şikayetçiyim." Kafasıyla Hande'yi işaret edince Ashley elini çaktırmadan adamın köprücük kemiğine getirdi. Adam ne olduğuna daha yeni bakarken Ashley köprücük kemiğinin arasına çoktan bastırıp bayıltmıştı bile. "Hanımefendi siz mi yaptınız?" "Ah, hiç olur mu? Ben adam dövemem ki. Etim belli budum belli. Ben sadece kendimi savunmak için ittirdim." "Yapmadım diyor bir de kadına iftira mı atıyorsun?" Adam cevap vermeyince memur kısa süreliğine arkaya dönüp önce adama sonra Ashley'e baktı. "Adama ne oldu?" Ashley anlamamazlıktan gelerek "Bilmiyorum, az önce iyiydi." Dedi. Polis memuru şaşkın bir ifadeyle "Sizde de bir gariplik var. Emniyete bunu da bildireceğim." Dedi. "Ayıp oluyor ama memur bey. Adamın uykusu gelmiş uyumuş bize suç atıyor siz." "Aynen öyle. Hem ben daha ayağımı kaldıramıyorum romatizmadan bu adamı mı döveceğim. Pes yani." Ashley ve Hande içinden kahkaha atarken memur kafası karışmış görünüyordu. "Sabah sabah işe bak ya." Hande hiçbirşey demeden geldikleri büyük binaya baktı. Gün hala tam anlamıyla aymamıştı bile, onlar karakola giriyorlardı. Ashley sapık adamı uyandırmak için kafasına bir tane vurup arabadan indi. Memur arabadan gözleri korkuyla açılmış adamı çıkartırken kızlar da memuru takip ediyordu. İçeri girdiklerinde bir kat yukarı çıktılar. "Ahmet bey, siz hanımların ifadesini alın ben de bu adamın ifadesini alacağım." Kızlar Ahmet denen memurun masasının karşısına oturdular. Hande adamı dövmesi hariç olayı anlattıktan sonra Ashley'de şahit olarak ifadeye imza attı. "Biz sizi bilgilendiririz. İyi günler." "İyi günler." Ashley ve Hande kalkıp arkalarını döndü. Dudakları soğuktan kurumuştu. Diliyle ıslattı. Ashley, önden giderken Hande çantasının içinden telefonunu ararken birisiyle çarpıştığını hissetti. Sinirle bağırıverdi. "Önüne baksana kör müsün!?" Diye çarptığı kişiye baktı Hande. Uzun boylu ve kısa saçlı bir kızdı. Elinde yemek olduğu belli bir kap vardı. 'ezik' dedi içinden. Sevimsiz bir kadındı. "Aa, pardon. Görmemişim." Dedi elinde yemek olan kısa saçlı kadın. "Dikkatli ol o zaman." Kızın suratındaki 'kusura bakmayın ama ne olur beni affedin' ifadesi değişerek asılmıştı. Hatta üzülmüştü. Hande kıza neden sert davrandığını bilemeyerek omuzundan kızı ittirerek yoluna devam etti. Sinirini masum insanlardan çıkarmayı sevmediği halde böyle bir şey yapmış olduğuna çok da pişman değildi. "Kıza neden kötü davrandı sen? Sen ona çarptı?" "Canım istedi. Ayrıca o bana çarptı!" Birlikte karakoldan çıktılar. Garip bir şekilde memurlar onlara bakıp durmuştu. "Seni anlıyor ben. Bu iki oldu. Ve neden hep iğrenç adamlar sana denk geliyor onu anlayamıyor ama." "Bu konuyu kapatalım lütfen. Bir daha açmamak üzere." "Tamam baby. Now, bir şeyler içmek gidelim mi?" "Gidelim bir şeyler içmek. Ama ondan önce eve uğrayalım." Hande, Ashley ile dalga geçince dudaklarını büzüştürdü. İttirmesini ya da saçını çekmesini bekliyordu ama hiçbir şey yapmadı. "Normalde saçını başını yolardı ama hiç günümde değil." "Aa doğru, sen kaç aydır regl olmuyorsun? Hamile misin yoksa?" Ashley bu sefer kahkaha atmıştı. Türkçeyi harika konuşamasa bile çok iyi şekilde anlayabiliyordu. "Zevklerime düşkün olmam önüme gelenle yattığım anlamına gelmiyor Hanna. Ayrıca tam dört aydır elime erkek eli değmedi." Hande Ashley'nin nasıl bu kadar rahat olduğunu anlayamıyordu. "Ya hiç utanmıyor musun? Yanlış anlama da ne bileyim ben utanırdım az da olsa." "Senin gibi kezban değilim." Dedi Ashley kahkaha atarak. İleride caddeden köşeyi dönmek üzeri olan taksiyi yakalayıp bindiler. Evlerinin adresini verip giderken Ashley'nin gözüne birşey takılmıştı. Hande'yi dürtükleyip camdan dışarısında birşey gösterdi. "Bu senin çarptığın kız değil mi Hanna?" Hande gözlerini kısarak kıza baktı. Evet oydu. Ama ağlıyordu. "Neden ağlıyor acaba?" Taksi kızın olduğu yeri hızlıca geçince, önlerini döndüler. Taksi evlerinde durduğunda Ashley 20'lik uzatıp arabadan indiler. "Önce ne yapacağız?" "Sen motosikleti kontrol et eksiği var mı. Ben benzin alıp gelecek." İkisi de bir yayınevinde çalışıyorlardı, bu yüzden işe gitmek gibi bir zorunlulukları yoktu. İşlerini home office olarak da halledebilirlerdi Hande, Ashley'nin dediği gibi yapıp eve girdi. Mutfağa girip halıyı kaldırdı. Parkelerle gizlenmiş kapağı kaldırıp gizli yerlerine girmek için aşağı doğru merdivenlerden indi. İçerisi her zaman ki gibi rutubet kokuyordu. Hande ileride duran koyu mavi bezi ıslatıp motosikletin tozlanmış kısımlarını sildi. Çalıştırıp bir sorun olmadığına karar verdikten sonra Ashley merdivenlerden, elinde birkaç bidonla indi. "Benzin ne kadar var?" "Az kalmış. Aldığın iyi oldu." Ashley elindeki bidonları motosikletin haznesinden içeri boşaltırken Hande dolabı açıp kıyafetlerini çıkarttı. "Özledin mi gece gezmelerini?" "Ne demezsin..."

editor-pick
Dreame-Editörün seçtikleri

bc

Dilsiz Yürek

read
10.1K
bc

Ne Olacak Halim (Türkçe)

read
13.1K
bc

HÜKÜM

read
199.9K
bc

MARDİN KIZILI [+18]

read
350.4K
bc

AŞKLA BERDEL

read
70.7K
bc

ÇINAR AĞACI

read
5.0K
bc

PERİ MASALI

read
9.2K

Uygulamayı indirmek için tara

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook