Nisa'nın Ayakları [FETİŞ]

[UYARI] | Bu hikaye tamamen kurgudur. Hikayede hiçbir akrabalık ilişkisi, ped*fili ögesi bulunmamaktadır. Cinsel ögeler ve fetişsel olaylardan rahatsız olanların okumaması tavsiye ve rica edilir. [BİLGİ] | Hikayeme hoş geldiniz, bundan önce farklı bir uygulamada yazıyordum ancak orası kapandı. Bundan sonra burdayım, hikaye önerisi, tavsiyesi ve sorusu olanlar yazabilir. [REKLAM] | 4 yılı aşkın fetiş yazarlığı tecrübelerimle kendinize özel, gizli, tatminkar hikayeler edinmek istiyorsanız sizin için buradayım. Fiyat ve genel bilgilendirme için mesaj atınız. .. Nisa, ergenliğine yeni girmişti. Genetiğinden dolayı geç girse de 10. sınıfı ergenlikti. Kendini bildi bileli baskındı. Daha doğrusu çevresi onun her daim zorba, serseri bir kız olduğunu bilirdi. Kendisi ve hayatında çok kez kavga etmişti. Kız kavgaları gibi. Kendisine gereksiz güvenmiyordu tabii, 1.72 boy ve 55 kiloluk fiziğiyle haklıydı da. Kadın ortalamasına göre yapılıydı. Aynı zamanda okulun voleybol takımındaydı. Takım arkadaşları ondan çok korksalar da çoğunlukla galibiyetle bitiyordu maçları. Bulunduğu okul normal, anadolu lisesiydi. Serseri ve zorba olmasına rağmen dersleri gayet iyiydi. Bundandır ki ailesi ona sesini çıkartamıyordu. İzmir'de yaşıyorlardı. Alsancak'ta klasik bir mahallenin az katlı bir apartmanında oturuyorlardı. Her gün okuluna 15 dakikalık caddeden yürüp gelir, yoldan simit alır veya çoğunlukla kahvaltı yapmazdı. Fiziksel özellikleriyse yapılı bir fiziği, kahverengi kısa kıvırcık saçları, çekik kahverengi gözleri, uzun bacakları ve 39 numara ayakları vardı. Okulunda üniforma zorunlu olsa da genelde giymezdi. Eşofman-sweat giyer, altına da her gün her havada giyebileceği siyah Converse'lerini giyerdi. Ayakkabılarını pek silmezdi, beyaz kısımleri genelde kirli olurdu. Okulunda dersi dinlemezdi. Arka sıranın bir önündeydi sırası. Çizim yapardı defterine. Sıra arkadaşı Kutay adlı sessiz bi çocuktu. O da kıvırcık saçlı, ondan kısa boylu, dersleri daha iyi ve gözlüklü bir çocuktu. Asla konuşmazlardı, Nisa ile birkaç kez sadece konuşmuşlardı. Nisanın pek yakın arkadaşı yoktu. Zaten lisede ikinci yılıydı. Melis adında bir kızla dizi muhabbeti yapmıştı... Bir Nisan sabahı, Nisa telefonunun alarmıyla uyandı. Birkaç alarm ertelenmesinden sonra homurdanarak uyandı ve yatağından kalktı. Yatağının kenarındaki altı siyaha kaçmış beyaz çoraplarını görmezden gelerek yeni bi çorap ve o gün giyeceği kıyafetleri hazırlamaya başladı. Gri eşortman ve siyah kazak giymişti. Annesi çalıştığı için ondan erken çıkmışlardı. Masanın üstünde ona bırakılmış parayı aldı ve kapıyı çekerek evden çıktı. Apartman merdivenlerinden inerken apartmanlarına yaklaşmış, ortalama boyutlarla bir nakliye kamyonunun yaklaşmaya başladığını gördü. Muhtemelen apartmanlarına yeni birisi taşınmıştı. Kamyonun içerisi biraz gözüktüğü için baktı ve bisiklet, renkli top gibi ürünler gördü. Muhtemelen küçük çocuğu olan bir aileydi... Yürümeye devam etti, sokak ağzından bir simit aldı ve okula girdi. Müdür yardımcısından rutin kıyafet azarını yedi ve sınıfına girdi. Sınıfına girer girmez hem sınıf arkadaşı olan hem de voleybol takımındaki bir kız yanına koştu. Tuğçe : N-Nisa, koç geldi biraz önce. Bugün antrenmanımız olacakmış. Sen geç gelince yetişemedin. Nisa : Sana da günaydın Tuğçe. Tuğçe : *korkarak* ee günaydıın!! Nisa : Ne zaman çıkıyoz, üstüm uygun değil benim. Tuğçe : 2. ders, bizim de haberimiz yoktu. Pantolonla falan geld- Nisa : Tamam, sağ ol. Tuğçe bozulmuştu, Nisa'nın umrunda değildi pek. Sırasına doğru ilerledi, Kutay öne çekildi Nisa yerine geçti. Birinci ders biter bitmez Tuğçe ile Nisa zil çalınca aşağı indiler ve takım servisine binip yola çıktılar... Kapalı spor salonuna vardılar ve aralarında birkaç kişilik takımlara ayrılıp paslaşarak maç yapmaya başladılar. Yaklaşık iki saat maç yaptıktan sonra takımdaki kızların karnı acıktı ve dışarı çıkıp ekmek arası bir şey yaptırıp geldiler. Elbette Nisa daha çok yorulmak istemediği için Tuğçeye bir miktar para verip salonda tribünlere geçti. Tuğçe gelip ona ekmek arasını verdi. Nisa hızlıca bitirdi ve ayaklarını diğer oturaklara uzattı. Ter içindeydi, giydiği kazak onu sırıksıklam etmişti... Yaklaşık birkaç saat daha antrenman yaptılar. Nisanın performansı oldukça düşmüştü, diğer kızların da. Bunu gören koç antrenmanı bitirme kararı aldı. Servise yeniden doluştular ve okulun yolunu tuttular. Halihazırda okula döndüklerinde son 2 ders kalmıştı. Bunları da yorgunluktan uyuyarak geçirdi Nisa... Nihayet 2 saat geçmişti. Zil çaldı ve tüm öğrenciler sınıftan çıktı. Nisa kulaklığını taktı ve okula doğru yürümeye başladı. Bacakları ve ayakları yorgunluktan zor gidiyordu. 15 dakikalık yolu nerdeyse 25 dakikada yürümüştü. En sonunda kan ter içerisinde apartmana geldi. Sabah gördüğü nakliye kamyonundan tek tük eşyalar kalmıştı. Ancak büyük eşyalar kaldığı için ağır ağır indiriyorlardı. Nisa dış kapıyı açtı ve apartmandan merdivenleri geçti. Annesi ondan önce eve gelirdi. Tam kapıyı çalacağı sırada kapının önünde yabancı, birden çok birkaç ayakkabı gördü. Bunlardan birisi şimşek mcqueen'li bir çocuk ayakkabısı ve düz bir gri spor ayakkabıydı. Bunlar annesine ait değildi ve misafirden nefret ederdi. Şiddetle kapıyı çaldı ve annesi açtı... Nisa : ANNE! Bunlar kim? Nisa'nın Annesi : ŞŞT. Bağırma! İçeri geç tanıştıracağım. Nisa sinirle salona doğru yürüdü ve içeriye baktı. Salonda biri küçük erkek çocuğu biri de annesi olan kahverengi küt saçlı, yakın gözlüklü bir kadın vardı... Nisa'nın Annesi : Nisacım, Emir ve annesi alt katımıza taşındı. Hâlâ eşyalar taşındığı için ben de davet ettim, sağ olsun kırmadılar. Emir'in Annesi : Nisacım merhaba, memnun oldum canım. Lise öğrencisiymişsin, ben de matematik öğretmeniyim. Yardımcı olabilirim belki. Nisa : H-hoş geldiniz merhaba. Anne ben çok yorgunum, odama geçiyoru- Nisa'nın Annesi : Ah, Emir'e de odanı göstersene. İkinci sınıfa gidiyormuş. (bana doğru eğilerek ve fısıldayarak) babası vefat etmiş. Nisa her ne kadar başta gergin olsa da bunu duyduğuna biraz üzüldü. Burun kıvırarak Emir'e baktı ve ona gel dedi... Emir, oldukça kısaydı ve sıskaydı. Ortalama bir ikinci sınıf öğrencisine göre biraz küçüktü. Babasının ölümü belki onu üzmüştü. Peşinden odasına doğru geldi Emir. Nisa kapıyı açtı. Evden çıkarken odasını düzeltmemişti. Hızlıca yatağını düzeltti... Emir : Odan çok güzelmiş abla! Nisa : Sağ ol. Emir : Bu şey ne? Nisa : Kaktüs o, dokunma. Emir : Tamam! Nisa yorgunlukla yatağının son kenarını düzeltti ve sırt üstü uzandı. Yastığını biraz doğrultarak ellerini başının arkasına koydu... Nisa : Kapıyı kapatsana. Emir : Tamammm, yorgun musun Nur abla? Nisa : Hem de nasıl, Nur değil Nisa. Emir : Özür Nisa abla. Nisa : Bi daha olmasın. Emir, Nisa'dan oldukça korkmuştu, oldukça baskındı. Nisa yorgunluktan oldukça terlemiş olmalıydı, odasını kısa bir sürede terinin kokusu sardı. Telefonunu aldı ve t****k izlemeye başladı. Bu sırada Emir, onu izliyordu. Gözleri ayaklarına kaydı, gri çorabının altı sırılsıklamdı Nisanın. Ayrıca odası dağınıktı. Emir : Abla kaçıncı sınıftın? Nisa : 10. Emir : Anladımm. Nisa : Otursana. Emir : Nereye? Nisa : Tavana! Emir korkmuştu. Daha çok konuşmadan yatağa, Nisa'nın ayak ucuna oturdu. Nisa hiç ayağını çekmeye yeltenmedi, ayakları Emirin zayıf bacağına değiyordu. Uzun bir süre sessizlik oldu. Bir süre sonra Emirin burnuna koku yükseldi. Peynir ve yoğun. Biraz etrafı koklayarak kokunun kaynağını kavradı, Nisa'nın çorapları... Emir korkusundan sessiz nefes alıyordu. Nisa ise hiç çekinmeden t****k izliyordu. Bu sırada Emir, Nisa'nın yerdeki kirli beyaz çoraplarını gördü. Sessizlik 1 saat sonra sona ermişti.