Web sitemizi ziyaret ettiğinde, izin verirsen, hizmetimizi iyileştirmek ve gelecekteki ziyaretlerinde seçimlerini hatırlamak için, toplu istatistikler edinmek amaçlı veri toplamamıza yardımcı olacak çerezler kullanacağız. Çerez Politikası & Gizlilik Politikası
Sevgili Okur, web sitemizin sorunsuz hizmet sunmasını sağlamak ve ihtiyaçlarını daha iyi karşılayan kişiselleştirilmiş içerik sunabilmek, böylece en iyi okuma deneyimini sağlamak için çerezler kullanmak durumundayız. İstediğin zaman çerez ayarları ile ilgili izinleri aşağıda değiştirebilirsin.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Çalan telefonum ile başımı önümdeki dosyalardan kaldırdığımda ilk olarak arayanın kim olduğuna baktım. Ahmet Poyraz Erden yazısıyla sanki arama sesli değil de görüntülü bir aramaymış gibi olduğum yerde dikleşerek boğazımı temizledim ve hazır olduğumu hissettiğimde telefonu açtım. Telefonu açar açmaz Poyraz: -Günaydın dediğinde bakışlarımı saate çevirdim. Saat dokuzdu ve bu saat Poyraz ve benim gibi insanlar için günaydın saati falan değildi çünkü ikimiz de genelde altıda uyanıyorduk. Bu sebeple: -Günaydın mı? Neredeyse öğlen oldu Poyraz. Sen yeni mi uyandın diye sordum. Yeni uyanmadığını biliyordum. Sadece üstü örtük bir mesajdı bu. Eskisi gibi uyanır uyanmaz yanıma gelsin ya da günaydın yazsın istiyordum ama adamın aklına üç saat sonra geliyordum. Ne demek istediğimi anlayan Poyra