Bölüme Başlamadan Önce En Az 10 Tane Emoji Yapın; ⚜️ 🌸💜
𓆸 𖧧 DEVRİM 𖧧 𓆸
Boynumdaki damarların genişleyerek canımı acıtmasını görmezden geldim.
"Hâlâ beni anlamıyorsunuz, siz isteyin ya da istemeyin."
"Aden, zaten benim gelinim!"
"Ben izin vermeseydim, onu Rusya'ya kaçırabilir miydiniz sanıyorsunuz?"
"Onu istediğim an yanıma alamaz mıydım?"
"Peki ya, ben izin vermezsem onu evlendirebilir misiniz?"
Kafamı şiddetle olumsuz olarak salladım.
"Hamza Bey,"
"Aden, sizin kızınız olabilir ama o doğduğu andan itibaren bana aitti."
"Bugün ya da yarın, ait olduğu yere kendi isteğiyle gelecek."
Hamza Bey'in ellerinin sinirden titremeye başladığını fark ettim.
Kendisi saygılı bir adamdı, o yüzden karşısında böyle konuşmamı beklemiyordu.
Babam söze girerek, "Devrim anlamıyorsun, konseydekilerin hepsi yaşlı kurt. Seni paramparça ederler oğlum, daha yaşın çok genç." dedi.
Asıl onlar beni anlamıyordu, Aden benim kırmızı çizgimdi.
Hamza Bey'e döndüm ve kararlı bir şekilde konuştum.
"Aden'le evlenmeme izni verin, size konseyin sefirliği vereyim."
"Yoksa... benden hiçbir şey alamazsınız."
"Bu saatten sonra sizin işlerinize de bakmam!"
Hamza Bey elini sertçe masaya vurdu.
"Benim senin gibi adama verilecek kızım yok!"
"Beni koltukla, malla mülkle, parayla tehdit edemezsin!"
Dudaklarımın kenarı hissizce kıvrıldı.
Tehdit etmek...
Aslında tek yaptığım, yıllardır onların 'anlaşmalı evlilik' adı altında yaptıkları konuşmaları taklit etmekti.
Burada tek sorun, bendim.
Hamza Bey, kızı Aden'i bana layık görmüyordu.
Aslında benim çiçekleri yeşermiş bahçem çoktan hazırlanmıştı, cennetimin bana gelmesini bekliyordum.
Ciddi bakışlarımı gözlerinin içine çevirdim.
"Öyleyse benim de size devredilecek bir koltuğum yok, fikrinizi değiştirirseniz her zaman buradayım."
Odadan çıkarken fenalaşan babama bakamayacak kadar kızgındım.
Bunu çocuk oyuncağı mı sanıyorlardı?
Benim hislerim onların eğlencesi miydi?
Kendimi bildim bileli Aden'le yatıp Aden'le kalkıyordum, hislerimi ne sanıyorlardı?
Babama rağmen Özkan ailesiyle, Soypak ailesi arasındaki düşmanlık azalmadı ve hatta Özkan ailesi para kazanamadıkça beni daha çok suçladılar.
Ben ve kardeşimlerim de, Hamza Özkan'ı anlaşmayı bozmaya çalıştığı için suçladık.
Diğer ailelerle yaptıkları evlilik anlaşmaları nedeniyle, güçlerinden ve mal varlıklarından tavizler vermek zorunda kalmadılar.
Ben de Aden'in ailesi olduğu için onları sıkıştırmadım.
Sadece diğerlerine tanıdığım imtiyazlardan yararlanamadılar. Diğerlerinin kazançlarını katlarken, onlara daha az kâr veriyordum.
Her zaman gözümün üzerlerinde olduklarını biliyorlardı.
Aslında Aden'in abisi Ceyhan Özkan bana hak vermişti. Aden'in en büyük ablası Seyhan ile aynı okulda okumuştuk.
Seyhan, Aden ve ben, büyürken birlikte takılıyorduk.
Seyhan ve eşiyle sık sık görüşüyordum.
Beni sadece Aden görmüyordu.
Her an bir adım arkasındaydım.
Ama Aden, bir kez bile dönüp bana bakmamıştı.
Belki fark etmişti. Tek yaptığı gözlerini kaçırmak ve beni görmezden gelmekti.
Her şey değişecekti.
Biraz daha geçince beklenen son gelişti ve babam rahmetli oldu.
Bunun üzerine son kez Özkan ailesine haber yolladım. Aldığım cevap yine aynıydı.
"Senin gibi adama verilecek kızım yok."
Aden'in ailesi değil de başka biri olsaydı, gerçekten öfkeme yenik düşüp kötü şeyler yapabilirdim. Yapmadım.
Bana gelirken Aden'in benden nefret etmesini istemedim.
"Aden, benim gelinim."
Hamza Bey'e olan cevabım kesin ve netti.
O günün ardından tam 4 yıl geçti.
Hamza Özkan'da babam gibi beni yaşlı kurtların paramparça edeceğini ve bu koltukta kalamayacağımı düşünüyordu.
Herkese yanıldıklarını göstermiştim.
Evet, hırs yapmıştım.
Çünkü babam bana, diğerlerinden güçlü olursam Aden'i koruyabileceğimi söylemişti.
Sadece ailelerden değil, dünyadaki bir çok önemli isimden daha güçlü olmuştum.
Kimse karşımda durmak istemiyordu, çünkü yanımda yer almak her zaman daha kârlıydı.
İnsanların paraya taptığı bu günlerde, benim tek istediğim cennet bahçemdi.
Onu mutlaka, Aden Soypak yapacaktım.
❉ ⚜ ADEN ⚜ ❉
"Her seferinde kendimi hudutlarında buluyorum, Aden. Cennet bahçesinin tüm çiçekleri yeşerdi ve artık sen..."
"Sana gelebilmem için beni davet ediyorsun."
Sözler arka arkaya kulağımda çınlamaya başladı.
Elimi göğsüne uzattım ve elimin altındaki kasları hissettim. Siktir! Bu kadar sıkı olması normal miydi?
Onu kendimden uzaklaştırmak için ittirdim, yoksa nefes alamayacaktım.
"Nefes al."
Sıkıyorsa sen gel al, nasıl yapacağımı dahi hatırlamıyordum. Sahi, nefesi nasıl alıp veriyorduk?
"Aden?"
Yüzünü benden uzaklaştırdı ve sinemanın karanlığında beni süzdü.
"Sen..."
"Benden gerçekten etkileniyorsun."
Bu bir soru değildi, tamamen bulunduğum durumu tespit ediyordu.
"Kocaman bedeninle üzerime çullandın, nefes alamadım."
Devrim'in kaşları çatıldı ve birkaç saniye hareketsiz kaldı.
"Bu yüzden nefessiz kaldığına emin misin?"
Değilim, tamamen yakınlığımızdan kaynaklı nefessiz kalmıştım. Ama... ölümüne inkar!
"Elbette! Sen ne sanmıştın?"
"Ailen seni neyle besledi de bu kadar kocaman oldun?"
Sorum üzerine Devrim bana anlamaz bakışlar attı.
"Şey... tamamen genetik. Kardeşlerim de böyle."
Tereddütte kalarak konuşması nedense hoşuma gitmişti. Normalde fazla kararlı ve kesin şekilde konuşurdu.
"Ve sen bunu zaten biliyorsun."
Kafamı olumlu olarak salladım.
"Burada ne işin var?"
Bakışları ona yakın duran elimde gezindi. Diğerinde hâlâ karton bardağı tutuyordum ve elim titresede çayı dökmediğim için kendimle gurur duydum.
"Gerçekten, senin Aziz'le sorunun ne?"
"Benim tek sorunum, sensin."
Yutkundum.
"Peki, bu neden benim umurumda olsun?"
Ona diklenmemi beklemediği için kaşlarını çattı ve karanlıkta görebildiği kadarıyla yüzümü incelemeye çalıştı.
"Ayrıca az önce yaptığın ima da neydi?"
"Sen beni ne sanıyorsun?"
Hiçbir erkekle açıkça cinsellik konuşmamıştım ama şu an Devrim'e karşı onu şok etme dürtüsüyle doluydum.
"Sanırım karanlık sana öpüşmeyi ya da sevişmeyi cağrıştırıyor ama bu sadece senin pis zihniyetin, Devrim Soypak."
Devrim ondan beklediğim gibi hayrete düşerek bana baktı. Gözleri büyümüştü ve ne diyeceğini bilememişti.
"Evlenmeden kimseyle böyle şeyler yaşamayı düşünmüyorum, kendimi bu yaşıma kadar kocama sakladım."
"Ha! İstersem bunu elbette Aziz'le yaşayabilirim. Sonuçta biz,"
"Aden!" diye hiddetle ismimi söyledi.
"Sakın o cümleyi tamamlama."
Uyarısını önemsemedim.
"Aziz'le evleneceğiz."
Ensemde hissettiğim parmaklarla önce şaşırdım, sonra da neredeyse Devrim'le öpüşmek üzere olduğumuzu anlayınca panikledim.
Dudaklarının hafifçe dudaklarıma değdiğini hissetmiştim ya da öyle sanmıştım. Tam emin değildim ama Devrim çok yakınımdaydı.
İkimizin arasına saçma sapan hareketlerle elimi soktum ve hızlıca sağa sola salladım. Mecburen benden ayrıldı.
"Sen kafayı yemişsin! Hayır düpedüz sıyırmışsın."
Gözlerinin içinin parladığını ve farklı duygulara geçiş yaptığını anladığımda, "Manyak mısın be adam?" dedim ve ayağa kalktım.
Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu.
İyi ki sinema salonunu kapattırmıştık. Yoksa tam anlamıyla rezil olacaktım.
Devrim elimi tuttu ve beni yeniden koltuğuma oturttu.
"Beni sen delirttin!"
Parmaklarını parmaklarımın arasına geçirdi ve sımsıkı elimi kavradı.
"Kaç yıldır seni bekliyorum, haberin var mı?"
Ne!? Beni neden bekliyordu ki?
Sesim ister istemez kısılmıştı.
"Neden?" diye sordum.
Devrim yüzünü buruşturdu ve gözlerini kapattı. Diğer elinin parmaklarıyla alnını sertçe ovaladı. Kısa süre sonra da gözlerini açtı ve doğruca bana baktı.
"Ben... bunu nasıl anlatacağımı... hiç ama hiç bilmiyorum."
"Neyi anlatacaksın?"
Şaşırmıştım çünkü Devrim Soypak'ı daha önce hiç böyle görmemiştim. Sanki karşımdaki yıllar önceki Devrim'di.
Arkasına yaslandı ve hâlâ oynamaya devam eden sinema filmine gözlerini dikti.
Omzumu hafifle Devrim'e sürttüm. Bunu neden yaptığımı bile bilmiyordum ama o an yapmak istedim.
Garip bir dürtüyle ona yakın olmak istiyordum, hem de bunun ne kadar mantıksız olduğuyla yüzleşmek istemiyordum.
"Sorun ne?" diye usulca sordum.
Lanet olsun! Ben bu adama az önce cilve mi yaptım?
"Sizin şu evlilik sorununu çözersem, benimle akşam yemeği yer misin?"
Sorusu üzerine şaşırdım.
"Devrim,"
Ona ismiyle seslenmem üzerine bakışları yumuşadı ve sanki yüzü de huzur doldu.
"Bizim birlikte olmamız doğru değil. Ailelerimizin düşman olduğunu biliyorsun, babam asla buna izin vermez."
Merakla, "Ya bir yolunu bulursam?" diye sordu.
Kafamı olumsuz olarak salladım.
Aden ve Devrim arasındaki konuşmalar?
Devrim'in itirafları?
Aden'in Devrim'e karşı gün yüzüne çıkan hisleri?
Sonraki bölümde neler olacak?
Aden'in karmakarışık duyguları?
Devrim, nasıl bir yol bulacak? Bulabilecek mi?