Web sitemizi ziyaret ettiğinde, izin verirsen, hizmetimizi iyileştirmek ve gelecekteki ziyaretlerinde seçimlerini hatırlamak için, toplu istatistikler edinmek amaçlı veri toplamamıza yardımcı olacak çerezler kullanacağız. Çerez Politikası & Gizlilik Politikası
Sevgili Okur, web sitemizin sorunsuz hizmet sunmasını sağlamak ve ihtiyaçlarını daha iyi karşılayan kişiselleştirilmiş içerik sunabilmek, böylece en iyi okuma deneyimini sağlamak için çerezler kullanmak durumundayız. İstediğin zaman çerez ayarları ile ilgili izinleri aşağıda değiştirebilirsin.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Gülay Hanım ve ailenin geri kalan üyeleri eve dönmüştü. İçeri girdiklerinde tüm çalışanların salonun kapısında dikildiğini, salonda bir şeyler döndüğünü fark edince “Hayırdır?” diye sordu. Çalışanlar geri çekilip salonu görmesine izin verdiğinde halının üzerinde, dizleri üzerinde çökmüş iki kızı, sinirden delirmiş gibi sağa sola adımlayan oğullarını, koltukta gergince oturan Katre’yi süzerek bir kez daha “Hayırdır?” diye sordu. Ozan, annesi ve ardından içeri girenleri görünce durup kendini yeniden Katre’nin yanına attı. “Gel anne, gel…” dedi sinirden koyulmuş sesiyle. “Gel de çalışanlarının yediği naneleri duy, gör… Ben öldürmeden bir çözüm bul.” Herkes salona girmişti. Katre, yerde oturan hizmetçilere aldırış etmeden koltuğa çöken Defne, Gülce ve Esra’ya şaşkınlıkla bakarken Defne, “