"Donuna kadar alalım." Dedi Gözde.
Avukat hanım otuzlu yaşlarının başında genç ve aldatılmış bir bayandı. Aynı kaderi paylaştığı için bir birimizi en iyi biz anlarız mantığı ile kendilerini burada bulmuşlardı.
"Donu kalsın ama malum kobranın saldırmadığı kimse kalmamış." Dedi. dişlerini sıkarak avukat. Hala aldatılma travmasından çıkamamış ve anladığımız kadarıyla hırsını aldatan kocalardan çıkarmak için ceza avukatlığından boşanma hukukuna geçmişti.
"Haklısın." Dedi Gözde. Girdiği transtan çıkıp normale dönerek.
"Ben sadece evimi istiyorum ve tabi ki onun olmadığı bir hava sahası." Diye ekledi Duru. Serkan'la o günden sonra karşılaşmamışlardı. Eve uğramıyordu ama en kısa zamanda evine dönmek istiyordu. Çiçeklerine kavuşmak. Mutfağını temizlemek. Kesin kaynanası olacak terminatör eve gelip yerleşmiş ve mutfağında ki her şeyin yerini değiştirip salonunda ki koltukları ile kafayı bozmaktaydı.
"Emin misin?" dedi avukat. Şirketleri falan istese Duru dakikada alacak ve bundan gurur duyacak bir hali var gibiydi.
Gözde araya girdi.
"O ev zaten senin. Onca yılın bedeli bu mu yani. Hiçbir şey talep etmeyecek misin?"
Duru başını salladı.
"Hayır onun hiçbir şeyini istemiyorum." Diye onayladı Duru.
"Anlıyorum ama bu şuan ki kadınlık gururu duruşu sensiz de hayatıma devam ederim imajı ilerde pişmanlık getirir. Bu kadar delil ve yaşanan onca rezaletten sonra istediğimiz bir çok şeyi elde edebiliriz." Dedi avukat.
Duru kesin bir dille.
"İstemiyorum ve eminim." Diye net ve son kez vurguladı.
Avukat ağzını ekşi bir şey varmış gibi kıpırdandı.
"E peki madem." Dedi.
Çıkışta gözde burnundan soluyordu,
"Seni bir güzel pataklamak istiyorum Duru."
"Of Gözde beni boynuzlayan bir adamın ne parasını ne malını istiyorum. "
"Of kızım ya paralarını alıp çatır çatır harcayacaktın inadına. Nasıl zoruna giderdi."
Duru Gözde'nin lamborghini binmeden hemen önce durdu,
"Serkan'ın hayatta bu zoruna gitmez." Dedi. Evet Serkan aldatan bir adam olsa da Duru'dan asla parasını sakınmazdı. Üzerine titrer onu mutlu etmek için elinden geleni yapardı. En iyi şekilde. Gözde'de bu yüzden arkadaşı mutlu olduğu için mutlu ettiği için Serkan'a dost canlısı yaklaşıyordu.
"O zaman ona atacağım tekme düşündüğümden daha sert olacak"
Duru "İstediğini kadar sert olabilir. Artık bana lazım değil." diye göz kırptı.
İkisi de arabaya yerleştiler.
"Sırf bu yüzden ortalarda görünmüyor." Dedi Duru gülerek.
Gözde'de güldü kahkaha atarak. Serkan'ın ondan korkması acayip hoşuna gidiyordu. Çok eğlenceliydi. Duru'nun karşısına da o yüzden çıkmıyordu. Yoksa çoktan kapılara dayanmıştı.
Ama bilmiyordu ki bu hiçbir şey değiştirmeyecekti. Gözde eninde sonunda ona bir tane çakacaktı.
**
Duru bir hafta boyunca işe gelip gitti. Bu hafta ki konusu sosyal mecralardan yediği linçti. Sokakta gözüne batanlardı. Seveni olduğu kadar sevmeyenlerle de yazıyordu elbette ki.
Duru onlara kapıyı kapatmış ve hepsini sessize almıştı. Çünkü zehirle geziyorlardı içlerinde taşıdıkları nefreti kötülüğü kendine bulaştırmak istemiyordu.
Serkan'dan boşanmasının bir sebebi de bu değil miydi, kendisine olan saygısı. Ama içindekileri de genele vuracaktı. Hazır bu kadar okunup popülerken. Bir turda etrafta ki gereksiz ve fazlalıklara giydirse hiç fena olmazdı yani.
Nefes alalım...
Herkesin her şeyi bildiğini iddia ettiği kimsenin kimseye tahammül edemediği milenyum çağından ve yeni köşemden herkese merhaba,
Konu biraz herkese gebe, alınan gücenen varsa az ötede kendi kendine takısın lütfen. O yüzden diyorum ki,
Bu gösteriş merakınız, bu egoizm niye, birilerini alt etme çabasındasınız.
Yeşil ışıkta kornaya abanan ayı,
Küçücük kızlara istismarda bulunan sapıklar,
Hayvanlara içkence eden vicdansızlar,
Ucu kendine değmeyen hiçbir şeye ses etmeyenler
Aynı fikirde olmayanları acımasızca linç edenler,
Paraya mevki ve makam için yalakalık yapanlar,
Her konu hakkında kendini bilgiliymiş gibi göstermeye çalışanlar,
Akşama kadar boş boş gezip konuşmakla kafayı bozanlar, başkasının mutsuzluğu ile mutlu olanlar.
Whatsapp gruplarında başkalarını çekemeyip kusur bulup bir birlerini galeyana getirenler,
Kendini beğenmişler,
Sadece ben diyen benciller,
Durmadan her programı keşfedip sağda soldan kız düşürmeye çalışanlar ve o erkeklere çanak tutanlar.
İnternet adabını bilmeden sosyal medya kullanan bilinçsizler,
Ömründe bir kitap açıp okumayan, gazeteyi magazinden ve spor sayfasından ibaret sananlar,
Başkasının hayatı söz konusu olunca bol keseden sallayanlar,
Takım tutar gibi parti tutanlar,
Ve tüm bunlara sabırla çile ile ve tükene tükene katlanan bizler. Yorulduk sizden kendi içinizde var olmayışınızı dışa vurmanızdan.
Bi durun!!!!!
Nefes alalım.....
Duru Yoleri....
******
Yazı yine bir patlama oluşturup twitter da TT oldu. Unuttuklarını ekleyenler eğlenenler derken bir hafta geçmiş ve Serkan iş çıkışı Duru'nun kapısında almıştı soluğu elinde mahkeme celbi ile.
"Konuşabilir miyiz?" diye sordu çabucak.
Duru gözleri ile serkan'ı taradı. Yıpranmış görünüyordu. Saçları ve sakalları uzamış halde dikiliyordu önünde. İçi sızladı. Her şeyi berbat edip karşısına çıktığı durum bu muydu.
Bir evliliğin başına gelebilecek en kötü durum, ihanet...
Gözleri doldu ama havaya bakıp iteledi hepsini, onun karşısında ağlayıp küçük düşürmeyecekti kendini. Yanlış yapan kendisi değildi ki,
"Şurada bir kafe var." dedi. içinde ki yabancılıkla sanki kocası ile değil de bir yabancıyla sohbet ediyordu.
İkisi de çay söylediler. Genelde bu saatler de Serkan eve gelince çay ve atıştırmalık olur evde. Birlikte atıştırıp yaptıklarını anlatırlardı. Sohbet ederlerdi. Takılırdı Serkan Duru'ya sonra karısını sevgi ile öper uzun uzun koklardı.
Kucağına alırdı Duru'yu bazen gıdıklardı nefessiz kalıncaya kadar sonra nefes olurdu. Öperdi uzun uzun.
Yapılan onca emeği yıkmak ne kadar basitti. Bir yanlışın doğurduğu sonuçlar sebep olduğu durumlar.
Serkan,
"Özür dilerim." Dedi. gerçekten de üzüldüğü belliydi. Duru için hiçbir şey ifade etmeyen bir özür. O gün o otelde karşılaştıkları andan sonra burada sakince durması bile büyük gelişmeydi. Cevap vermedi.
"Boşanmak için başvurmuşsun." Dedi Serkan. Cevap almayınca. Bunu beklemediği o kadar ortadaydı ki,
Duru derin bir soluk verdi. Sesinin titremesine mani olmak için.
"Bütün o mesajların ve o gün o otele gelmen her şeyi bitirdi." Dedi bir çırpıda.
Açıkça yaptıkları yüzüne vurulmasından hoşlanmadı tabi, Serkan. Yine de sonuna kadar elinde ki, şansı kullanacaktı.
Aldatılan erkeklerin affedilme gerçeği diye bir olay vardı. Pekala Duru da unutup hayatlarına kaldıkları yerden devam edebilirlerdi.
Etrafta böyle bir sürü örnek vardı. Yaşadıkları sitede hemen hemen herkes aldatılmıştı zaten. Ama onlar bile atlatmışlardı. Onlarda atlatırdı.
Affetmek büyüklüktü böylece Duru evliliğine sahip çıkan, kocasını başka ellere bırakmayan kadın olurdu. vefalı güvenilir olarak itibar sahibi olurdu.
Çağ dışında kalan Serkan böyle düşünüyordu tabi, affedecekti başka yolu yoktu,
"Günlerdir senin karşına çıkmak ne yapsam desem diye düşündüm. Ne söylemem gerektiğini düşündüm durdum. İnan bana o yazdıkların beni rezil etmen bile önemli değildi. Sadece kendimi affettirmem gerektiğinin bilincindeyim. Ne istersen yaparım eve dön."
Serkan'ın söyledikleri içten gelen kelimeler gibi geliyordu ama Duru nasıl aldatıldığını ve ne kadar salak olduğunun farkındaydı.
"Serkan sen beni aldattın defalarca. Gözümün içine bakıp bakıp gidip başka kadınlarla birlikte oldun onlardan çıkıp bana geldin."
"Sonuçta hep sana geldim ama çünkü seni seviyorum. Sensiz yapamam."
Duru alayla gülümsedi,
"İnan bana senin nasıl yaşadığın ve yaşayacağın umurumda olmaz." Deyip ayağa kalktı. "Evi boşalt."
Serkan da ayağa kalktı,
"Birilerinin sözüne bakıp evliliğimizi bitiremezsin. Akıllı ol Duru ben senin her şeyinim unuttun mu. Bizim geleceğe dair bir sürü planlarımız var. birlikte yaşlanacaktık söz vermiştik."
"Planlar mı?" dedi duru dişlerini sıkarak.
"İkimizin ortak hayat ve plan anlayışı çok farklı. Sen ve senin gibi erkekler evliliği kadın evde dursun çocuk doğursun bana sadık olsun bende günümü gün edeyim kafasındasınız." Sesi sonlara doğru yükselerek çıktı.
Serkan tedirginlikle etrafa baktı yeterince sosyal hesaplardan ve dışarda tanıyan kadınlardan linç yemişti. Sırf Duru için başına gelmeyen kalmamıştı.
Söylesenize Allah aşkına aldatan kaç erkeğin başına böyle olaylar geliyordu. Hemen hemen hepsi affedilip eskisinden daha fazla ilgi ve alakaya maruz kalıp adeta ödüllendiriliyorlardı.
Serkan'da onlar gibi olmak istiyordu onlar gibi olmasa da en azından eskisi gibi olmaya da razıydı. Eskisi gibi her çeşit yemeğin yendiği pastanın böreğin atıştırıldığı güler yüzlü ve sevecen karısını istiyordu.
Hatta üstüne hiç hazzetmediği Gözde'yi bile evlerine alıp evlat edinebilirlerdi. Razıydı. Her şeye.
"Sen ve ben ikimiz birlikteyiz ve çok mutluyuz. Her şeyi berbat etme." Dedi. sesi temkinli ve Duru'yu sakinleştirmek isteyen bir tonda çıkarak.
Tabi işe yaramadı, Duru sert ve en net biçimde çığırdı,
"Söylesene ben seni aldatsaydım. Başka bir erkek olsaydı yada erkekler?" diye sordu.
Serkan fark etmeden ellerini yumruk yapıp gözlerinden ateş salmaya başladı ve patladı,
"Böyle bir şey söz konusu bile olamaz."
duru sinirle ağzını açtı ama kapatması da bir oldu kime ne anlatabilirdi ki. Acaba anlar mıydı asla öfke ile çantasını kaptı,
"Arkamdan gelirsen bağırır seni kadınlara pataklatırım Serkan." Dedi.
Caddeye çıktı ve ilk taksiye atladı. Israrla çalan telefonu idrak etti. Arayan Gözde idi.
"Efendim." Dedi sesi sinirli öfkeliydi hala,
Gözde ise bütün neşesi ile şakımakta,
"Bebem seni akşam eğlenceli bir yere götüreceğim." Dedi.
Gözde'nin eğlence anlayışı ile gediği nokta gecenin sonunda hayat kaydıracak etkide oluyordu.
"Olmaz. " dedi,
Gözde mızmızlandı,
"Offf Duru ya daha ne yapacağımızı bile sormadın."
"Duymak istemediğimden olabilir mi acaba?"
"Duymalısın canım. Kafes dövüşüne gideceğiz. Düşünsene koca koca adamlar kaslı erkekler ve kıyasıya güç ve rekabet"
"Kan ve vahşet. " dedi Duru. Gözü aynaya takılınca şoförün ona baktığını gördü. Sesini kızgınlık ekledi,
"Göze bizim ne işimiz var öyle bir yerde kavga çıksa ne yapacağız o koca koca adamları sen bile bir şey yapamazsın."
"Nolcak kızım ya en fazla polis baskını olur." Dedi Gözde gayet rahat.
"He bir de yasal değildi dimi." Diye çıkıştı Duru.
"Asla ama asla gitmiyorum ve senin de gitmene izin vermiyorum."
*********
İki saat sonra Beykoz da terkedilmiş bir fabrikaya ulaştılar. Etraf sessiz sakin ve ürkütücü olmakla beraber içerisi daha beterdi.
Etrafta traktör lastiklerinden yapılmış bir anfi ve tel duvarlardan örülmüş bir kafes vardı. Duvarda ise bie adet eski model bir yarış motoru monte edilmişti.
Hangar gibi alana yayılan grup hiç de azımsanacak kadar bir durumda değildi. Nerden baksan beşyüz kişi vardı burada.
Son ses müzik ve ıslıklar içecek servis eden kadınlar ve kızlı erkekli gruplar.
"Bela kapanına düştük galiba." Dedi Duru dişlerini sıkıp sinirini bastırarak. Gözde'ye uymaması gerektiğini ne zaman öğrenecekti acaba.
Gözde ise gayet keyfi yerindeydi,
"Vayyyy anlattıklarından bile daha havalıymış."
"Neresi havalı kızım burasının. Eski püskü her yer. Duvarlar aşırı müzik ve gürültüden üzerimize göçecek gibi."
"Ya Duru Serkan'ı kafese bırakıp kaçsak nasıl olurdu."
Duru Serkan'ın kafese düşmüş halini gözünün önüne getirdi. Kapana kapılmış fareden farksız olmazdı her halde. Onun gibi rahatına düşkün suratına yüzüne gözüne ilişen bir adamı öldürsen böyle bir delilik yapmazdı. Saçı bozulur yüzü çözülürdü maazaællah.
Ellerini bağladı kaprisini yaptı,
"Offf Gözde."
Gözde kahkaha ile arkadaşının koluna girdi.
"Hadi bal yanak oturalım şuraya da ne konuştunuz anlat ayrıntılı."
"Nerden buluyorsun böyle yerleri? Doğru söyle daha önce böyle yerlere geldin mi? yoksa dövüştün mü? "
"ne dövüşmesi bal yanak. Aslında iyi fikirmiş ben neden dövüşmüyorum." Diye ayağa kalktı.
Duru kolundan asılıp oturturken kızgındı,
"Saçmalama ya şaka yaptım ben. Valla giderim heee!"
"Şaka şaka. Salona gelen bir bohem tayfa var onlar konuşurken duydum." Dedi.
"Bir gün de şöyle daha mütevazı kendi halinde bir yere gitsek olmaz dimi. İlla ki burnumuz boka batıp üç buçuk atacağız . rahat edemezsin yoksa."
"Etmem valla." Dedi Gözde gururla.
Bu sırada gürültü koptu ve dövüşçülerden biri içeriye girdi. Bir doksan iri yarı her yeri dövmeli sıradan bir insana fiske atsa yıkacak gibiydi.
Arkasından ikinci adam girdi. Islıkların yerini yuhalamalar aldı bu defa. Duru'ya bir tanıdık geldi sima ama önünde ki oturanlar kalkınca görüntü kayboldu. Bu az önce ki adamdan kısa ve ona göre iri değildi.
Duru zıplayarak görmeye çalıştı adamı. Bir yandan da gözde'ye bağırarak sesini duyurmaya çalışıyordu.
"Gözde ben bunu bir yerlerden tanıyorum."
Gözde'de zıpladı. Duru'nun hayatında ki bir çok kişiyi o da tanırdı.
Zıpladı, zıpladı.
Duru'nun tekrar görüş alanına giren kişi artık kafesin içindeydi.
"Çağan!" dedi bağırarak.
Gözde durdu,
"O kim lan!" dedi.
"Yeni fotoğrafçı" dedi Duru.
Gözde çocuğu bir alıcı gözü ile süzdü. Uuzn boylu yakışıklı ve cesur. Hatta bir yerlerden tanıdık. Nerden? Beynini yokladı bir tur. Sonra jeton düştü,
"Kız bu bizim kahraman." Dedi çığlık atarak.
Duru boş boş Gözde'ye baktı.
"Ne kahramanı?"
"Hatırlamıyor musun gerçekten?"
"Yooooo." Dedi Duru.
"Ya Duru içtiğimiz gece ışıkta kavga ederken az daha levyeli biri levyenin sadece lastik söküp takmak olmadığını çok güzel monte edilebileceği temasını uygulamaya gelirken aniden beliren çocuk bu."
Duru gözleri şaşkınlıkla açıldı,
"Ondan bana dergide öyle acayip acayip bakıyor."
"Nasıl acayip?" dedi Gözde kulakları dikelmiş konu ilgisini çekmişti.
"Tanıdık birine bakar gibi Gözde." Dedi. bu arada düdük çaldı ve kavga başladı. Bay ayı yakışıklının suratına doğru hamle yapıyordu. Ama yakışıklı hepsinden şık hareketlerle sıyrılmayı başarıyordu.
Herkes yuhalarken Gözde ve Duru ıslık çalıp destek oluyordu.
Sinirlenen ayıcık dikkat dağıtınca Çağan birkaç yumruk atabilmişti ama adam bunlardan etkilenmemişti bile,
"Çok kötü dayak yiyecek" dedi Duru.
"Baya sağlam taktikleri var orası belli olmaz." Dedi gözde. Bir taraftan atılan kroşeler kendisine geliyormuş gibi sağ sol yapıyordu.
Ama Çağan'ın suratına inen yumrukla Gözde'de artık emin değildi.
"Fotoğrafçınıza elveda deyin bal yanak." Dedi Gözde acı çekiyormuş gibi bir hali vardı onun da.
"Bir şeyler yapamaz mıyız?"
Gözde bulundukları yerden pek bir şey yapamazdı,
O yüzden, kalıp kafesin yanına kadar indiler. İkisi birlikte bağırarak,
"Hadi Çağan!!!" diye çığırdılar ve Çağan'ın onlara bakıp dikkatini dağılması ile birlikte. Çenesine sağlam bir yumruk indi ve yere yapıştı.
Harika destek oluyorlardı evet! Yepsss!
Neyse çabuk toparlandı ve gözde'nin verdiği direktiflerle az yumruk yemeye başladı ama bu da işe yaramayacaktı biraz daha gelirse.
Duru ise sadece dua ediyordu.
"Allahım bir mucize olsun!!!!"
Ve oldu!
Biri polis geliyormuş diye bağırdı ve biranda herkes bir curcunaya karıştı. Gözde Duru'yu çekiştirerek kendisine doğru çıkışa götürüyordu .
İçerde ki panik ve çığlık ve itişmede elleri kaydı ve ikisi bir birinden ayrıldı.
Gözde kaçarken,
"Duru koş!" diye bağırmıştı ve Duru'nun son duyduğu şey bu olmuştu.
Karanlık ormana daldığında Gözde'yi de kaybetti. Hızlıca koştu koştu....
En son yorulup ciğerleri patlamak üzere iken bir ağacın arkasında soluklanmaya durdu. Arkasında havlayan köpekler ve fener ışıkları.
"Allahım bir daha Gözde'ye asla uymam. Kurtar beni Allahım. Duamı kabul ettin dayak yemekten pas pasa çevrilmekten kurtardın nolur Allahım dua hakkım burada bitmemiş olsun. Lütfen." Dediği anda önüne bir karaltı düştü.
Çığırmak için açtığı ağzını bir el kapattı ve şaşkınlıktan açılan gözleri Çağan'ın gözleri ile buluştu.
"Şşşşş sakin Çağan ben."
Duru rahatlayıp gözlerini tamam anlamında kırpıştırınca Çağan ellerini çekti, fısıltı ile mırıldandı,
"Yukarı gel."
********