.....
Mesajı okuyan Meyra, bembeyaz olmuş halde takside oturuyordu. Taksici “ Nereye gideceksiniz hanımefendi?”diye sordu.
Hakikaten nereye gidecekti...
“Pardon” deyip indi taksiden. Taksici arkasından bir sürü laf söyledi ama hiç birini duymadı.
Evine nasıl geldi bilmiyordu. Bir şey yapmalıydı. Akif ‘gelme’ dediyse durum çok ciddi olmalıydı. Acaba Beyaz inci ölmüş müydü? Eğer öldüyse Kara Sado yaşatmazdı onu. Hemen sırt çantasına birkaç parça eşya alıp evinden çıktı. Merdivenlerden iki kat aşağı inip apartmandan çıktığında ise kapıda son model siyah bir araba onu bekliyordu.
Araba ki adam camı indirdi “ Bir yere mi gidiyorsun, tatlım?” diye sordu.
Hümeyra gördüğü adama çaresizce teslim oldu. İç çekerek “Hiç bir yere ya da kaybolacağım bir yere,” dedi mutsuz sesiyle. Daha adımını dışarı atmadan Yakalanmıştı.
“Gel ben seni kaybederim.” diyen adamın sesiyse Meyra’nın aksine çok keyifliydi.
Hümeyra çok düşünmeden arabaya bindi. Sonu gelmişti demek her şey buraya kadardı.
Direksiyondaki adam “ Ne olduğunu biliyor musun?” diye sordu, gözü onun üzerindeydi.
“Ben, ben sadece aşı yaptım. Her şey iyiydi Sonra Şükrü abi aradı. Beyaz inci kötü dedi.” diye bitkince cevap verdi.
“Eee! O zaman çiftliğe neden gelmedin?” derken sesi sakindi.
Meyra elleriyle yüzünü avuçladı. Akif’i satamazdı. Şimdi gitmediği için suçlu görünüyordu. Lafı hiç dolandırmanın anlamı yoktu. Zaten Kara Sado’nun oğluna yakalanmıştı.
“Sen beni almaya geldiğine göre beyaz inci ölmüş olmalı. Ben yapmadım. Gidersem baban beni öldürür. Dinlemez bile.”
Uzun bir nefes aldı. Ciğerinden çok beyninin çalışması için oksijene ihtiyacı vardı Hümeyra’nın.
“Evet Beyaz İnci öldü. Biliyorsun o babamın en kıymetlisiydi. Delirmiş vaziyette senin gelmeni bekliyor. Benim senin yanında olduğumdan haberi yok çiftlikteki çocuklar bana haber verdi. Bende direk yanına geldim.”
“Ne yapacağım Bora? Ben yapmadım. Babanın bana inanması lazım. Neden böyle bir şey yapayım ki Beyaz İnci’yi çok seviyordum.”
Bora keyifli ifadesi saklamaya çalışarak
“Aslında bir yol var. Babam da Beyaz İnci’yi çok severdi ama daha çok parayı sever.” dedi.
Meyra anlamamış ifadeyle Bora’ya baktı.
“Atın ederi kadar parayı ona verirsen seni affeder. Tabii önce benim onunla konuşmam gerekiyor. İstemeden olduğunu zararını karşılayacağını anlatırım.”
“Bora sence bende o kadar para var gibi mi görüyor. Kendimi satsam o kadar para bulamam,” dedi üzgünce.
Bora ağzını yana kıvırırken gözleri parlıyordu. Kızın çaresizliği ona çok keyif vermişti.
……
Direksiyondaki adam Bora Birkin’di. Hümeyra’ya gördüğü günden beri takıntılıydı. Onun doğal kızıl saçları büyük memelerine hastaydı hem de şizofreni derecesinde.
Hümeyra’yı ilk gördüğün dönemde uyuz bir sevgilisi vardı. O sersemi aradan çıkartmak kolay olmuştu ama Meyra’nın erkeklere olan güveni çok zayıflamıştı. Yeni bir ilişki istemediği uzun sürede istemeyeceğini söylemişti. Bora o zamanlar kendini ilk defa reddeden kadına karşı takıntılı bir hal almaya başladı. O kaçtıkça daha çok üstüne düştü. Sonunda onu elde etmek için babasının kıymetlisine bile acımamıştı. Bu kurduğu plan tıkır tıkır yolundaydı.
……
“Üzülme! Bence sen fazlasını edersin. Sana parayı ben vereceğim. Sende bana bedenini..” -Ben sıkılana kadar- diye içinden geçirdi. O asla bir kadınla yetinemezdi.
Meyra duyduklarının ne kadar kaba olduğunu düşündü. Böyle bir insana elini uzatmak hayatını kaptırmaktı, bir yanda babası bir yanda oğlu iki ucu boklu değnekti. Sakinliğini korumaya çalıştı. Bora babasına götürse çoktan götürürdü. Bir şekilde bu durumdan çıkması lazımdı.
“Yine başlama Bora. Biliyorsun bir ilişkiye hazır değilim. Gerçekten babanın parayla ikna olabileceğini mi düşüyorsun? Sadettin Bey beni dinlemeye bile tenezzül etmez. Karşısına çıktığım an beni öldürür.“
Bora kendini zor tutuyordu. Bu an için çok çalışmıştı. Kızı kendine mahkum bırakacaktı. Ama acele etmemeliydi. Bu kıvama gelmesi için kaç zamandır uğraşıyordu.
“Evet babam diye söylemiyorum ama Sadettin Birkin yani namı değer Kara Sado belanın adı. Ben onu senin masum olduğununa inandıracağım zararını da karşılayacağını söyleyeceğim. Şimdi senin ortalık durulana kadar kaybolman lazım. Ben babamı para için ikna etmeye çalışacağım.”
Cebindeki özel parti broşürünü çıkardı. Bu anın gerçek olduğuna inanamıyordu. sonunda kızıl tavşanı eline düşmüştü. Onun böyle ilklerine kadar çaresizliğin içine batmasını istiyordu.
“Bu partiye kadar zamanın var. Bende bu sürede babamı sakinleştiririm. Düşün taşın eğer parayı bulursan getirsin bulamazsan ben veririm şartları konuşuruz.. Benim teklifimi hemen kabul ediyorsan şimdi söyle babamın karşısına çıkana kadar sana güvenli bir yer ayarlayım.” dedi. İçinden zevk çığlıkları atıyordu. Onun kendine çaresice gelmesi düşüncesi bile tahrik olmasına sebep olmuştu.
“Evet kabul ediyor musun?” Bora aslında onun hemen kabul etmesini istemiyordu. O yüzden baloya kadar süre vermişti. İçinde ki korkuyla yaşamasını çaresizliğinin dibe vurmasını, kendinden başka tutunacak bir dalı olmadığını iyice anlamasını ona koşulsuz teslim olmasını istiyordu.
Gen kız hiçbir şey söylemeden arabada oturmaya devam etti. Kafası çok karışmıştı.
Meyra’nın hâlâ hırçın olan bakışlarına baktı. ‘Ah seni öyle bir kölem yapacağım ki’ diye geçirdi içinden. Ölecekti hâlâ dik başlıydı. Bu Borayı daha da çıldırtıyor, ona olan arzusunu körüklüyordu.
“Meyra delilik etme. Zaten çok sürmez birkaç ayda sıkılırım. Sadece birkaç ay için canından olmaya değmez bence. Teklifimi kabul edersen parayı hemen veririm. Hatta daha fazlasını veririm kendine yer açarsın, kendi işinin başına geçersin. Söylediklerim iyi düşün.”
Hümeyra şu anı kurtarma derdindeydi. Sonrasına sonra bakacaktı. Biraz zaman kazanmalı sakin kafayla düşünmeliydi.
Bora’nın yeşil gözlerindeki alevi fark etmişti. Hoş yakışıklı bir adamdı. Kızlar onun için deliriyordu. Adamın çok değişik fantezi anlayışı vardı.
***
Bundan bir kaç hafta önce akşam vakti bir kısrağın doğumunu yaptırdıktan sonra telefonunu ahırda düşürdüğünü fark etmeden çiftlikten ayrılmıştı. Fark ettiğinde yeniden gecenin bir yarısı çiftliğe geri geldi. Normalde bahçe kapısında duran Akif bu sefer ahırın kapısındaydı.
Ona “Selam Akif nöbet yerin mi değişti artık burada mısın?” diye sordu.
Akif Meyra’yı görünce panikledi. “ senin bu saatte ne işin var burada? Diye sordu.
Hümeyra tatlı gülümsemesi ile “Akif hani ben de bu çiftlikte çalışıyorum hayvanlara bakıyorum bazen gece gündüz hangi saatte geleceğim belli olmuyor hatırladın mı,” cevabını verdi.
“Bir sorun mu var ki, geldin ? diye bir daha soru sordu ama ses tonu çok tersti.
“Sorun yok Akif, sadece telefonumu bulamıyorum. En son ahırda yeni doğan tayin fotoğraflarını çekiyordum. Galiba orada düşürdüm ya da odamda olabilir. Ona bakmak için geldim.” dedi tek tek.
“ Anladım. Sen evine git şimdi ben her yere bakarım. Yarın sabah gelir alırsın.” demesi fazlasıyla tuhaftı.. Meyra gelmişken yeni doğan tayı da görmek istiyordu.
“Gerek yok Akif ben bakarım diyerek ahıra doğru yürümeye başladı. Arkasındaki adam koşarak yanına geldi. Girme içeri ben gider getiririm.” demişti.
Tam o sıra bahçe kapısının önünde bir araç durdu. Âkif’in giriş kapısında olması gerekiyordu. Buraya da zaten merakına yenilip Bora Bey’in peşinden gelmişti.
Akif Kadına yeniden döndü; “ Beni dinle evine git!” dedikten sonra gelen aracın yanına doğru koşmaya başladı.
Meyra elbette Akifin ses tonundan ahırda farklı bir şey olduğunu sezse de evine gitmeyecekti. Buraya kadar gelmişken hem yeni doğan taya hem de telefonuna bakacaktı. Birde içerde ne olduğuna!
Doğruca ahıra girdi. Daha girdiği an boğuk boğuk bağırma sesi gibi bir ses geliyordu. Sanki birine işkence yapıyorlardı.
“OOOHH! Bu harika!” diye Bora’nın sesini duymasaydı, oradan hemen çekip gidecekti.
Duyduğu ses Bora’nın olunca merakını yenilerek sese doğru yürüdü. Sesin geldiği yerde gördükleri ise gözlerinin kocaman büyümesine neden olmuştu.
Ahırın atlar için olan boş bir odasında genç bir kadın ve Bora vardı. Kadın çırılçıplaktı. Ellerini bileklerinden bağlı şekilde tahta ızgaraya bir daha bağlanmıştı. At ağızlığı kadının ağzına geçirmiş haldeydi.
Bora’nın üzerinde sadece koyu renk parlak gömleği vardı. Alt tarafı tamamen çıplaktı. İki yana açtığı bacaklarının önünde adeta at gibi bağlanmış kadının arkasından ağzındaki ağızlığa asırken domalttığı kadının içine hızla gidip geliyordu. Arada kendini geri çekip kadının poposuna kırbaçla vuruyor kadının attığı çığlıktan aldığı zevkle “işte böyle harikasın.” diye bağırıyor sonrada aletini yeniden kadının içine sokuyordu.
Kadını sikiyor muydu yoksa dövüyor muydu belirsizdi. Aynı şekilde kadın bundan zevk mi alıyordu yoksa sadece acı mı çekiyordu onu da anlamamıştı..
Eğer Akif gelip onu oradan sürükleyerek çıkartmasa öylece orada kalmaya devam edecekti. Akif’e neler olduğunu sorduğunda ‘Bora Bey’in her zamanki halleri, buraya çok kadın getirir,’ demişti.
****
Bora’nın yanında gördüğü kızlar gibi kullanılıp atılmak istemiyordu. Bu kendi bedenine yapabileceği en kötü kötülüktü. Bu araban çıksa durumu belki düzeltebilirdi. Parayı kendi bulur Bora’ya ihtiyacı kalmazdı. Önce Kara Sado’nun sakinleşmesi ve parayı kabul edecek kıvama gelmesini beklemeliydi.
“Hiç acele etme sen düşün dediğim gibi, bir ay vaktin var.” Arabanın torpidosunu işaret ederek “aç oradaki telefonu al. Seninkinden de en kısa sürede kurtul,” dedi Bora.
Hümeyra onun söylediğini yaparak yavaşça arabadan çıktı. Evine doğru yöneldi. Bora da arabasını hareket ettirmiş yola çıkmıştı.
Elbette Kara Sado’nun gelip de kendi kafasına sıkmasını beklemeyecekti. Kaçabildiği yere kadar kaçıp yok olmalıydı. Biraz rahatlayıp ne yapması gerektiğini sakin kafayla düşünmesi gerekiyordu.
Apartmandan içeri girmeden döndü. Bora babasıyla konuşana kadar evinden uzakta olması daha mantıklı geliyordu. Yoksa yarın sabah Kara Sado’nun adamları uyandırırdı. Hemde ağzına on dörtlü tabancanın namlusunu dayamış halde.
Biraz yürüdükten sonra deniz kenarında bir bankın üzerine oturdu. Simsiyah gecenin karattığı denizi seyretti. Sado ya da Bora ikisini de boktan heriflerdi. Gerçi tüm erkekler öyleydi. Rahmetli babası hariç! Birde Rüstem Amcası vardı.
‘Evet ya Çolak Rüstem bana yardım edebilir’ diye kendi kendine söyledi. Gözleri karanlıkta denize düşen yıldızlar gibi parlamıştı.
Telefonu çıkarttı ve Çolak Rüstem’i aradı.
“Meyra kızım. Hayırdır sen gecenin bu saatinde aramazdın.”
“Rüstem Amca sana çok ihtiyacım var hemen gel beni al!” Meyra’nın sesi adamı endişelendirmişti..
“Tamam kızım nerdesin şimdi. Memo’yu seni alması için gönderiyorum.”
“Memo’ya konum atıyorum. Oyalanmasın hemen gelsin alsın beni.”