Bölüm 19: Delilik

694 คำ
"Nam Khing!" diye bağırdı Fahren, gözlerini üzerime dikerek. Pat! Bardağı masaya vurdu, bardak çatlayarak kırıldı. Sigara yere atıp üzerine bastırdı. "Adımı neden söylüyorsun, zaten biliyorum!" dedim aldırmadan ve isteksizce bardağa içki doldurdum. "Sanırım sana neler yapabileceğimi unuttun mu?" Fahren bileğimi daha da sıkarak bıraktı. Yak! Fahren çenemi tutup yüzüme baktı. "Bu gece dünden daha fazla acı çekeceksin!" dedi, gözleri öfkeyle parıldıyordu. İçki ve sigara kokusu etrafa yayılıyordu. "Bu gece müsait olmayabilirim," dedim gülümsemeye çalışarak, cesaretimi toplamak için. "Ne demek bu?" Fahren çenemi bıraktı ve kaşlarını çatarak bana baktı. "Bir müşteri, okul harcımı ödemekle ilgileniyor," dedim, adamın kartvizitini gösterdim. Fahren hemen adamın masasına baktı. "Gerçekten kendini satmaya mı karar verdin?" dedi, boynumu arkadan sıkarak. Nefesim kesiliyordu ama gülümsemeye çalıştım. "Birkaç gün önce ilk kez benimle birlikte oldun ve şimdi başka birine mi açılacaksın?" dedi, elbiseme bakarak dişlerini sıktı. "Ölmek mi istiyorsun?" dedi, boynumu sıkarak öfkesini dışa vuruyordu. "Bana yol gösterdiğin için teşekkür ederim," dedim ve zorla gülümsedim. "Eğer ben bıkmadıysam, kimseye açılmayacaksın!" dedi, yüzümü kendisine yaklaştırarak kulağıma fısıldadı. Gülümsemeye çalışarak acıyı sakladım. "Müşteri bana bir gecelik okul harcımı ödeyecek..." dedim. "Bu, senden çok daha değerli." Büyük bir yalan söyledim çünkü Fahren gibi biri yenilgiyi veya aşağılanmayı kabul edemezdi. Tam o anda, başka bir müşteri masasına doğru yürüdü. "İçkim bitti, ne zaman dolduracaksın?" dedi, memnuniyetsizce Fahren'in beni tutmasını eleştirerek. Fahren hemen adama döndü, kavga etmeye hazırdı. "Lütfen elimi bırakır mısınız... sayın müşteri!" dedim, adamın statüsünü vurgulamak için ve tırnaklarımı Fahren'in eline geçirerek bileğimi kurtardım. Tam geri dönerken, "Onunla gitme! Okul harcının iki katını öderim," dedi Fahren arkamdan. Yak! Fahren beni çekip göğsüne yasladı, bu durum diğer müşteriyi öfkelendirdi ve yumruk sıkarak Fahren'e saldırdı. Pat! Adam Fahren'in yüzüne yumruk attı. Fahren darbeden sonra yüzünü başka tarafa çevirdi, ama acı hissetmek yerine memnuniyetle gülümsedi. Beni arkasına aldı ve diğer adamın yumruğunu yakalayıp döndürerek dizini karnına geçirdi ve çenesine yumruk atarak adamı yere serdi. "Off, sıkıcı! Daha iyi olacağını sanmıştım," dedi, kanlı dudaklarını yalayarak. "Tek başına gösteri yapıyorsun, değil mi?" Gözlüklü adam koşup arkadaşını kaldırdı, birbirlerine bakıp Fahren'e saldırdılar. Pat, küt, bam! Herkes birbirine girdi, masalar ve sandalyeler devrildi, yemekler yerlere döküldü. Kalan birkaç müşteri çabucak uzaklaştı, kimse üçlü kavgayı ayırmaya cesaret edemedi. Fahren güçlüydü ve her iki adamı da etkisiz hale getirdi ama kendisi de birkaç yumruk aldı. Fahren, sinir krizindeydi ve diğer adamları yere serdi. "Kadınımı mı ayartmaya çalışıyorsun?" dedi Fahren, adamın elini ezerek. "Dur artık, yeter! Adam bayıldı!" diye bağırdım, Fahren'i çekerek. "Okul harcını ödeyecekmiş, ha?" dedi Fahren, tehditkar bir şekilde bana bakarak. "Ben ödeyeceğim!" dedi ve adamın üzerine tekrar tekmeledi. "Yeter artık, Fahren!" dedim, onu geri çekmeye çalışarak. "Yaralanmak istemiyorsan çekil!" dedi. Ama ben yerimden kıpırdamadım. "Çekil!!!!" diye bağırdı. "Dur, Fahren! Yeter artık!" diye bağırdım, durum daha da kötüleşiyordu. Gözlüklü adam bu fırsatı değerlendirerek Fahren'in kafasına içki şişesiyle vurmak için saldırdı. Fahren kaçmadı, adamın bacağını çelerek yere serdi. Çat! Şişe kırıldı. Adamın kafasına şişe vurmayı planlayan adamın bileğini tekmelemeye başladı. "Dur artık, adamı öldürmek mi istiyorsun?" dedim, onu durdurmaya çalışarak. "Bana içki şişesiyle vurmak istedi, merhamet mi göstereyim?" diye bağırdı Fahren. Pat! Beni itti, masanın kenarına çarptım. "Ah!" diye bağırdım, acıyla. Fahren adamı tutup tekrar dövmeye başladı. Ama ben baş dönmesi hissetmeye başladım, her şey bulanıklaştı. Sol şakağımda ıslak ve yapışkan bir şey hissettim. Dokunduğumda bunun kan olduğunu gördüm, durmuyordu. "Bir ambulans daha çağırın, Nam Khing yaralandı!" diye bağırdı P'Fang, beni yere düşmekten kurtardı. Fahren geri dönüp bana baktı. "Lan!" Fahren hemen beni göğsüne çekti. "Nam Khing!" diye bağırdı, adımı son duyduğum şey oldu. **NAM KHING'İN BÖLÜMÜNÜN SONU** **Fahren'in Perspektifi** Karanlık tarafı uyanınca, rakibi yere düşene kadar durmazdı. "Bir ambulans daha çağırın, Nam Khing yaralandı!" diye bağırdı restoran müdürü. "Kan durmuyor." Fahren durdu ve müdürün kanlı gömleği ile Nam Khing'in solgun yüzünü gördü. Küçük kadını göğsüne çekti, şok içindeydi. "Nam Khing!" diye bağırdı, kavga etmeyi bıraktı çünkü onu yaralayan kendisiydi ve istememişti. **Fahren'in Konutu** Yatakta Aslında Nam Khing sadece başını yaralamıştı ve doktor eve dönmesine izin verdi. Ancak bayılması yorgunluk, beslenme eksikliği ve aşırı çalışmaktan kaynaklanıyordu. "Aptal kız!" "Saçma sapan kibir!" "Sana para lazım olduğunda bana gel dememiş miydim?" dedi Fahren, onun yüzünü okşayarak. Gözleri onun yanında yatan kadına bakıyordu, düşünceleri belirsizdi. Ama kesin olan bir şey vardı; Fahren yatağına getirdiği hiçbir kadına dokunmamazlık etmemişti.
อ่านฟรีสำหรับผู้ใช้งานใหม่
สแกนเพื่อดาวน์โหลดแอป
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    ผู้เขียน
  • chap_listสารบัญ
  • likeเพิ่ม