Bölüm 5: Sadece Savunmasız İnsanlara Karşı Güçlü

811 คำ
Faren, buz gibi soğuk suyla ıslanmış yüzünü eliyle sildi. Yakışıklı yüzü, küçük buz parçacıklarıyla vurulmuş, kızarmış ve çürümüş haldeydi. Oradaki herkes durup onlara bakıyordu. Faren, yüzünde hafif bir gülümsemeyle mavi iş tulumunun üzerine yapışmış buz parçalarını temizledi. Mühendislik fakültesinde giydiği bu kıyafeti dikkatlice düzeltti. "Hiçbir kadın bana böyle davranmaya cesaret edememişti," dedi sessizce ama korkutucu bir tonda. "Ben de senin gibi adi birini hiç görmemiştim," dedi cesur kız, elindeki plastik bardağı sıkarak. Sinirle Faren'e bakıyordu, aralarındaki büyük farkı unutmuş gibiydi. "Hehe," Faren hafifçe güldü ve gözlerini Nam Khing'den ayırmadan ona baktı. "Daha da kötü olabilirim," dedi Faren alçak bir sesle. Birdenbire, Nam Khing'in ince öğrenci gömleğini yakasından kavrayarak onu yerden kaldırdı. "Ah!" Nam Khing'in ince bedeni, gömleğinin yakasından çekildiğinde havaya kalktı. Pop! Pop! Gömleğinin düğmeleri koparak Faren'in mavi iş tulumuna çarptı ve göğsünü açıkta bıraktı. Nam Khing hemen elleriyle göğsünü kapattı, ama Faren'in keskin gözlerinden kaçamadı. "Bırak beni," dedi, korkusunu belli etmemeye çalışarak. Faren, gömleğini sertçe çekerek tüm düğmelerini kopardı. "Pislik herif!" Nam Khing gömleğini hızla kapatmaya çalıştı. Faren, onun gömleğinin yakasını bıraktı. "Bugün size güzel bir gösteri sunacağım," dedi Faren, mühendislik binasının önünde bağırarak. Nam Khing'in öğrenci gömleğinin düğmelerini kopararak açtı. "Hey!" Nam Khing şok içinde elleriyle göğsünü kapattı. Etrafındaki erkek öğrenciler ona bakarken, Nam Khing gömleğini sıkıca tutarak Faren'e öfkeyle baktı. "Bu yeterli değil," dedi Faren, gözlerini onun göğsüne indirerek. "Çünkü beni rezil ettin," dedi Faren, parmağıyla onu işaret ederek. "Gidelim Faren," dedi bir kadın, Faren'in ıslak gömleğini temizleyerek. "Gidelim," dedi Faren, kadına normal bir şekilde cevap vererek. "Senin gibi biri sadece savunmasız insanlara karşı güçlüdür, Faren!" dedi Nam Khing, elleriyle gömleğini tutarak. "Ne dedin?" dedi Faren, donuk bir yüzle. "Faren'e ne kadar daha ilgi göstereceksin?" dedi kadın, Nam Khing'e dönerek. "Şunu bil ki," dedi Nam Khing, dişlerini sıkarak. "Eğer zengin ve güçlü bir aileden gelmeseydin," dedi, onu baştan ayağa süzerek. "Sen de bir köpekten farkın olmazdı," dedi Nam Khing. "Sen sadece anne ve babanın gücüne dayanarak böbürleniyorsun," dedi Nam Khing. "Her zaman böyle akıllı ol," dedi Faren, arkasını dönerek. Nam Khing hızla kendi fakültesine geri döndü, elbisesi paramparça haldeydi. Yolda Clint ile karşılaştı, Clint Faren'e doğru koşarak: "Faren, Windsor Amerika'ya gitti," dedi Clint. "Time, uçuşunu erkene aldığını söyledi," dedi Clint. Bu sözler Nam Khing'i durdurdu çünkü bu yakın arkadaşını ilgilendiriyordu. "İrene," dedi Nam Khing, arkadaşını düşünerek. "Ne?" dedi Faren, şok içinde. Windsor'ın gitmesi onu endişelendirdi. İrene'yi aramaya çalıştı ama cevap alamadı. "Gece İrene ile birlikteydi, vazgeçer sandım," dedi Faren, endişeyle. "Eğer Windsor gerçekten gittiyse, ben bittim," dedi Faren, başını elleriyle tutarak. "Bu İrene'nin arkadaşı Nam Khing," dedi Clint, Nam Khing'i fark ederek. Nam Khing hızla uzaklaştı çünkü o anda orada olmak istemiyordu. --- **NAM KHING'İN KISMI** İrene'ye uzun süre ulaşmaya çalıştım, sonunda telefonuma cevap verdi. İrene, bir süre yalnız kalmak istediğini söyledi. Onun kendiyle baş başa kalmasının iyi olacağını düşündüm. Böylece Windsor ile olan ilişkisini düşünebilir ve neyin onu mutlu ettiğini anlayabilirdi. Sonuçta, bir arkadaş olarak görevim, ne karar verirse versin yanında olmaktı. Ancak, şu anda İrene yalnız kalmak istediği için, kendi sorunlarımı çözmek için harekete geçtim. Her bir sorun ağır ve zordu. --- **XSO Barı** XSO barının sahibiyle görüşmek için bekledim. Sonunda onunla karşılaştım. "Bay YC," dedim, önüne geçerek. "Kimsin sen?" dedi, baştan ayağa beni süzerek. "İşe alım için içeride başvur," dedi, arka kapıyı işaret ederek. "İşe başvurmak için gelmedim, Je Dao'nun işten çıkarılması hakkında konuşmak için geldim," dedim. YC kaşlarını çattı. "Bu sabah işten çıkarılan çalışan," dedim. "Sadece ben Faren'i kızdırdım, lütfen sadece beni işten çıkarın," dedim. "Gerçekten iyi bir çalışanı kaybetmek istemiyorum," dedi YC. "Başka biri olsa itiraz edebilirdim, ama bu Faren." "Eğer Faren memnun değilse, barım kapanabilir," dedi YC. "Ancak Je Dao'nun durumu çok zor, işsiz kalmamalı," dedim. "Tamam, onun için iş ayarlayacağım," dedi YC, omzuma dokunarak. "Aynı pozisyon, aynı maaş, sadece başka bir barda çalışacak," dedi YC. "Gerçekten mi?" dedim. "Evet, gerçekten," dedi YC. "Teşekkür ederim," dedim, içim rahatlamıştı. "Sen iyisin, hatanı kabul edip sorumluluk aldın," dedi YC, omzumu okşayarak. "Ama daha fazla iş istemek utanç verici olur," dedim. "Tamam mı?" dedi YC. "Tamam," dedim. "İyi şanslar," dedi YC ve partnerine doğru yürüdü. --- **Öğrenci Yurdu, Oda 269** Biriktirdiğim paraya baktım, gözlerim dolmuştu. "Dondurma dükkanında çalışmak zorundayım, bugün kazanç yok," dedim, aylık takvimimde bir günü daha işaretleyerek. "Ek işten para almadan kovuldum," dedim, başımı ellerime gömerek. --- Telefon Çalıyor -Baba- Telefon ekranına baktım, gözyaşları içinde. Telefonu açmadım. Telefon üç dört kez çaldı, sonra durdu. --- **Oda Kapısı Çalıyor** Kapı çaldı, gözyaşlarımı sildim ve kapıya koştum. Genelde arkadaşlarım ders çalışmak için gelir veya İrene yanında kalmamı ister. "Geliyorum," dedim, kapıyı açarak. Kapı açıldığında, davetsiz misafir odaya girdi, kötü bir gülümsemeyle. "Sen?" dedim, geriye çekilerek. "Ne yapıyorsun burada?" dedim, onu dışarı itmeye çalışarak. Bang! Faren kapıyı tekmeleyerek kapattı. "Çık dışarı!" "Yardım için bağırırım," dedim, korkumu belli etmemeye çalışarak. "Ne yapacaksın?" dedi, yüzüme yaklaşarak. Geriye çekildim, her adımda o da yaklaştı. --- Çok yaklaştığında: "Sen dışarıda bu kadar güçlü değildin," dedi, sigara kokusu yüzüme üfleyerek. ---
อ่านฟรีสำหรับผู้ใช้งานใหม่
สแกนเพื่อดาวน์โหลดแอป
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    ผู้เขียน
  • chap_listสารบัญ
  • likeเพิ่ม