TANITIM

475 Words
"İdaaya var mısın bal küpü?" diye sorduğunda sorusuyla beraber elini de uzatmıştı. "Ne geçiyor senin o sinsi aklından yine? Ne için iddaaya var mıyım? Anlamadım?" diye sordum. Ne geçiyordu yine aklından. Gözleri şeytanlıkla kaynıyordu, yalan değil bazen ağzım sulanarak baktığım o dolgun dudakları şimdi yine sinsice kıvrılmıştı iki yana. Korkmam mı gerekiyordu? Kesinlikle korkmam gerekiyordu. "Sen kendi ayaklarınla geleceksin bana Güneş" dedi. Çıldırmıştı bu sanırım, ben bir adama kendi ayaklarımla gidecektim öylemi? Hah! Çok beklerdi ukala kendini beğenmiş yakışıklı kas yığını! "Ben seninle çocukça iddaalara girmem. Sen fazla hayal kuruyorsun Alex'cim! Yaşın otuz olmuş ama aklın çükün kadar" dedim alayla, ona doğru bir adım atıp yaklaşırken. Burnuma dolan soludukça ciğerlerimde yoğunlaşan, teninin kokusuyla karışmış erkeksi parfümünün kokusu aklımı karıştıyordu. Lanet olsun! Babamı dinlemediğim için şuan kendime kızacak haldeydim. Çünkü kıçımla bulmuştum bu belayı. Dayan Güneş! Dayanabilirsin kızım! "Fazla hayal kuruyorsun çünkü ben senin dakikasında altına aldığın kadınlara benzemem cünyır mafya!" diye devam ettim göğsünün ortasına işaret parmağımı bastırıp onu geriye ittirirken. Kendimden emin tavrım ile umarım ki günün birinde bu lafımı yemezdim zira bazen gerçekten çıldırtıyordu beni. Göğsüne bastırdığım parmağımı sıkıca tuttuğunda dudaklarına götürdü hiç beklemeden, parmağımın ucuna küçük bir öpücük bıraktı. Ahh... Bu... Bu beklediğim birşey değildi asla. "Bu lafını sana yedireceğim bal küpü. Göreceksin o zaman cünyır mafyayı" deyip sırıttı parmağımı hala tutmaya devam ediyordu. Gri gözlerindeki imalı bakışları içimi okuyormuşçasına derindi ve bu benim canımı hem çok sıkıyor hemde çok hoşuma gidiyordu. Ama öfkemi de arşa çıkarıyordu bu kadar emin konuşması. Parmağımı hızla parmaklarının arasından çektiğimde öfkeyle söylendim "Git şu kalkık kıçını taşlaramı sürersin kaldırımamı dayarsın bilmiyorum ama... Ama benden uzak dur Alex Petroviç" dedim öfkeyle. • • • Dudakları tenimin her bir zerresinde dolanırken,bende akıl denen tek birşey kalmamıştı. Bu yaptığımız delilikti! Arsızlıktan başka ne olabilirdi? Ailelerimiz dışarıda kanlı bıçaklı birbirlerine girmiş yerken biz onunla gizlice saklandığımız bu yerde sevişiyorduk. Birbirimizi tüketiyorduk. "Ahh!Alex!" İnlemelerim arttıkça içimdeki hareketleri daha çok hızlanmıştı. Kendisini bana bütün gücüyle şiddetle çarpıyordu. Babam ve babasının duyabileceği ihtimali asla umrunda değildi. "Off! Agghh! Bebeğim! Bitiriyorsun beni!" İkimizde dışarıdaki kargaşaya kulaklarımızı tıkayıp, birbirimizi sevmeye devam ederken, kapının vurulma sesiyle irkildim. Birisi fena halde şiddetle vuruyordu. "Güneş! Güneş! İçeridesin biliyorum! Aç kapıyı!" "Babam!" dedim korkuyla gözlerim irice açılırken. Bedenimde ki bütün zevk silsilesi sönmüştü sanki korkudan. Babam "Aç kapıyı Güneş! O şerefsiz piç kurusu yanındaysa ikinizide geberteceğim!" diye bağırdı. Sesinden belliydi öfkesi. "Ağzını topla Kurşunoğlu! Benim oğluma piç kurusu diyemezsin!" Sıçtık! Bu defa gerçekten sıçtık! Hatta yetmedi sıvadık! Babam! Allah kahretsin! Hatta babalarımız kapıya dayanmıştı. Babam bütün öfkesiyle kapıyı kırarcasına vuruyordu hala. Korkulu gözlerimle Alex'e bakmaya devam ederken yüzündeki çapkın, kendinden emin gülümsemesiyle dudaklarıma küçük ama baskın bir öpücük kondurdu. Hala içimde gidip geliyordu dur durak bilmeden. Elleri gerginliğimi almak istercesine tenimde gezindi bir süre. Başımı yastığa bastırdığım esnada, onun için açtığım boynumda soluklandı, kanımı kaynatan fısıltısı ile konuştu "Baban değil! Bütün evren gelmiş olsa seni benden asla alamaz Tanrıçam!"

Great novels start here

Download by scanning the QR code to get countless free stories and daily updated books

Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD