Baş Belası

1112 Words
Annemi ikna ettiğime içten içe mutluydum. Annemden ayrılacağım için üzgündüm ama babam olacak adamın üzerimize yıktığı borçlar çok fazlaydı. Bu işte hem maaşı iyiydi hemde Muhterem abla önermişti. Bundan ötürü içim rahattı. Sabah dükkanda Muhterem ablanın gelişini beklerken dünkü arabaları tekrar gördüm. Çok garip burada bu kadar lüks arabalar görmek. Kimsenin indiğide yok öyle bekliyorlar. Merak ediyorum çünkü acaba babam bir işe bulaştıda bizi yaktımı diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Haliyle bir korku basıyor içimi. Acaba gitsem mi diye düşünürken Muhterem ablanın sesi irkildim. " Hayırdır dalmış gitmişsin nereye bakıyorsun sen." " Abla su arabalara baksana iki gündür karşı sokaktalar. Burada böyle arabalar olmaz. Acaba babam bir işleremi kalkıştı diye korkuyorum." " Kötüye yorma hemen. Ben bir gidip sorayım." Muhterem ablanın dükkandan çıkıp biraz ilerlemesi ile arabalar hareketlendi. Muhterem abla öylece arkalarından bakakaldı. Bu şüphelerimi ikiye katlıyordu işte. Geri dükkana dönen ablamda tedirgin gözleri ile baktı bana. " Laçin sen yine de dikkatli ol kızım. İstersen dükkanında bu aralar erken kapatalım geçe kalma." dedi. Güzel kalpli ablam benim. Senin hakkını nasıl öderim ben. " Belki de ben abartıyorum abla. Uzun zamandır babamdan ses çıkmıyor. O yüzden tedirginim. Bir dertleri olsa benle gelirlerdi nede olsa." dedim. Hem kendimi hem de ablamı rahatlatmaya çalıştım. " Abla bu arada annem işi kabul etti sen adresi bana mesaj at yarın bir gitsin." " Tamam canım ben zaten anneni söylemiştim. Haberleri var. Adrese yarın gider bir görüşür. İnşallah olurda biraz rahatlarsınız. " " İnşallah abla " Elimden geldiği kadar çok çalışıp Korhan denen kendini beğenmişi aklımdan çıkarmaya çalışıyordum ama çok da başaralı olamıyordum. Hatta tekrar sahafa gitmek gibi deli düşüncelerle boğuşuyordum. Yapmış olduğu densizlik ile onu tamamen unutmam gerekti ama ben tam aksine daha çok çekiliyor gibiydim. Ve tekrar aklıma ihanet edip iş çıkışı sahafın yolunu tuttum. Ben ne yapıyorum böyle. İçim hiç rahat olmamasına rağmen neden gidiyorum. Neden bu adamı bir kez de olsa tekrar görebilmek, sesini duyabilmek, kokusunu alabilmek için bu kadar istekliyim. Bu adamda beni çeken ne var. Üstelik gördüğüm en kaba adam. Kendimden ilk kez nefret ediyorum. Sahafın kapısından içeri girdim. Salih amca yoktu yerinde. Herhalde depodadır diye düşünüp seslendim. " Salih amca... Salih amca burada mısın?" Ses gelmediği için depoya bakmaya karar verdim. Nede olsa bazı geldiğim zamanlar Salih amcaya yardım ederdim. Bu yüzden sıkıntı görmedim. Depoya doğru ilerledim. Koridorun sonunda merdivenlerin başına geldim ve aşağı inmek için adım attım. Fakat duyduğum inleme sesi ile adımımı durdurdum. Bu seste neydi sanki biri acı içinde inliyordu. Acaba Salih amcaya birşey mi oldu korkusu ile hızlıca aşağı indim. Deponun ışığı açıktı. Gördüğüm manzara ise beni dumura uğrattı. Korhan sandalyeye bağlı bir adama delirmiş gibi yumruklar atıyor bir yandan küfürler ediyordu. " Konuş lan amına kodumun evladı. Konuş depoyu kim yaktırdı. " Adam cevap vermedikçe daha çok kükrüyordu Korhan. Manyak herif adamın konuşacak hali kalmamıştı ki. Her yeri kan revan içindeydi. Hatta yerde diş bile vardı. Etraftaki Korhan'ı izleyen adamlardan biri beni fark etti. İşin kötü tarafı ben onun beni gördüğünü fark edemedim o Korhan'a seslenen kadar yoksa hemen kaçardım. " Abi kız " beni göstermesi ile korkudan ayaklarım titredi. Biran önce buradan kaçıp gitmek istiyordum ama ayaklarımın sadece titrediğini hissediyordum. Korhan'ın omzunun üzerinden dönüp bana bakması ile gözlerinde gördüğüm ifadeden ölesiye korktum. Gözlerinde yer edinen benimle derdi ne bir anlasam. Hayır Allah'ım bana biraz yaratmadan şans ve akıl yükleseydin ya. Korhan tamamen kendini bana doğru çevirdi. O anki refleksle bir iki adım geri adım attım ama bir anda dibimde bitti. Koca eli ile boynumu kavradı. Gözlerime bakıp kaslarını aşağı çekerek : " Senin ne işin var burada baş belası. " diye kükredi. O kadar çok bağırıyordu ki korkudan ve şokun etkisi ile konuşamıyordum. " Konuş lan konuş dilini mi yuttun. Senin ne işin var burada. Gördüklerinle başına nasıl bir bela aldığını farkında mısın sen aptal. " aslında düşündüğü kadar aptal değildim. Gördüğüm şeylerin normal olmadığı belliydi. Zira belinde ki silah da onun normal biri olmadığını da kanıtlıyordu. Tehlikeli ve yaklaşılmaması gereken biriydi zannımca. " Bırak canımı yakıyorsun be manyak katil. " dedim zar zor. Bendeki de sağlam yürekti doğrusu. Hala adama diklenmek. Üstelik beni boğmak üzereyken. Belinde silah, elinde kan, etrafında onca adamı varken. Ben tam olarak nerenin delikanlısıydım acaba. Yada bu cesaret yüklemesi bana nereden geliyordu. Önce yüzüne şaşkın bir ifade musallat oldu. Ardından korkutucu bir gülümseme ile beni baştan ayağı süzdü. " Yoksa benim için mi geldin. Ne zaman bu saatlerde gelsem sende buradasın. Birde üstüne amcamla bizi dinliyorsun. Söylesene güzelim beni görebilmek için mi buradasın. İtiraf edersen belki sana yatağımı ısıtman için şans verebilirim." Duyduklarımla gözlerim sonuna kadar açıldı. O kadar çok öfkelendim ki bu adamın gereksiz ağzını yırtmak istedim. Ama bunu yapacak cesaretim var mıydı ki. Bu adama karşı altta kalmak istemiyordum. Fakat ölmek içinde çok gençtim. Sağ ayağım ile erkekliğine tekme atmak için herekete geçtim ama beni engelledi. İki bacağımıda bacakları arasına sıkıştırdı. Çok güçlüydü, benim karşı koyamayacağım kadar. " Rahat dur canını yakarım. " " Bırak beni Allah'ın cezası herif. Bırak gideyim. Kimseye birşey anlatmayacağım ." Bana inanmadığı belli oluyordu. Gözlerinde ki o soğuk ifade kanımı dondurdu. Beni bırakmayacaktı değil mi... " Bende inandım kimseye birşey anlatmayacağına malım ya amına koyayım. Osman kızı al yukarı çık başında bekle. Kaçarsa seni yakarım Osman." " Emrin olur abi. " Osman dediği adam yanımıza gelip kolumu elini uzatırken " Dokunmadan Osman. Arkasından yürü kaçmadığı sürece dokunma. " " Tamam abi." " Yukarı çık beni bekle. Canını yakmak istemiyorum. Eğer kaçmaya calışırsan olacaklardan sorumlu olmam. Seninle ilgili ne yapacağıma sonra karar vereceğim. Akıllı uslu bir kız ol bekle. " Ona cevap verme gereği duymadım. Hem ne dersem diyeyim bir faydası olacağını sanmıyordum. Nede olsa beni dinlemeyecek hatta benimle alay edecekti. Şuan onunla çatışmanın bana herhangi bir faydası yoktu. Bence onun suyuna gidip kurtulmanın yollarına bakmalıydım. " Yürü bacım." dedi Osman. Bir süre öylece adamın yüzüne baktım. Kendime gelmem zaman aldı. Korhan'ın yüzüne bakmadan merdivenlere yürümeye başladım. Osman arkamdan gelirken Korhan'ın bakışlarının üzerimde oldugunu hissediyordum. Merdivenlerden çıkıp yukarı ulaştığımızda Salih amcanın oturduğu kasanın oradaki sandalyeye attım kendimi. Şimdi boku yedim. Harbi harbi boku yedim. Korhan denen adama olan merakımın beni getirdiği son durum hayret verici. Bu adam kim böyle. Neden belinde silah taşıyor? Depodaki adamı öldürecek mi? En önemlisi bana ne yapacak. Salih amca böyle biri değil en azından tanıdığım kadarıyla. Ama yiğeni... " Salih amca nerede ?" diye sordum yanımdaki adama. " Haberim yok bacım." " Peki sence patronun beni öldürecek mi ?" " Bana neden soruyorsun bacım. Hem bilsem sence söyler miyim." " Çünkü onu sen tanıyorsun. Ve evet söylemelisin. Böyle ölmeyi haketmiyorum ." Biran gülecek gibi oldu. Aynı ifadesiz suratı ile " Korhan abi birazdan gelir. O zaman konuşursunuz. " dedi. İyi peki bekleyelim. Başka çarem yok zaten. Tam iki saate yakın bekletti beni manyak. " Şimdi gelelim sana baş belası..."
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD