3.Bölüm

1378 Words
İnsan tercihlerinden ibarettir.Ne kadar da doğru bir söz.Bazı tercihler birtakım şeyleri çalıp götürür insan hayatından bazı tercihler ise yeni kapılar açar hayatın farklı odalarına... Ve öyle tercihler vardır ki bir daha asla dönemezsiniz geriye... Girdiğiniz kapı arkanızdan kilitlenir ve siz tercihinizin getirdiği sonuçlarla baş başa kalırsınız... *** Cihan da yatağına uzanmış, tercih ettiği yolu düşünüyordu.Bu işi yapmakta kararlıydı kararlı olmasına ama içinde bir huzursuzluk vardı. Babasının nasihatleri sessiz çığlık olmuş kulağında yankılanıyordu "Yapma!" diye. Sonra nefretinin gür sesi bağıra çağıra tehditler savurdu babasının nasihatlerine ve susturdu o sessiz çığlığı. Annesinin son hâli de gelince gözlerinin önüne iyice ipleri kopardı babasının nasihatleriyle. "Anneciğim..." diye ağlıyordu on yaşındaki Cihan, ıssız yüreğinin bir köşesinde. Beyaz ve siyah arasında gelgitler yaşayıp durdu saatlerce ve sonunda zaten ağır basan siyahla tokalaştı buruk bir sevinçle. Kendisini teselli etmeyi de ihmal etmedi "Sen bu yolu seçmeye mecbur bırakıldın." diye... Düşünce karanlıkları arasında yüzen bedeni yorgun düştü sonunda.Teslim etti kendisini uykunun kollarına. Zaten dinlenmesi gerekiyordu.Yarınki yorucu güne hazırlanmak adına. *** Saat sabahın sekizi olmuştu.Çalan alarm sesiyle aniden uyandı.Kalkıp, banyoya geçip duş aldı. Üzerine siyah bir takım elbise,içine de siyah bir gömlek giydi. Saçlarını tararken kapı çaldı. Gelen Zeynep'ti.Abisine bakıp,gülerek konuştu "Günaydın abiciğim." "Günaydın canım." Zeynep ela gözleriyle abisini hayranlıkla süzerken mırıldandı: -Siyah renk sana bir başka yakışıyor. -Bilmem, zaten bütün kıyafetlerim koyu renkli ama sen öyle diyorsan öyledir. -Evet öyle. Çok asil görünüyorsun siyahlar içinde. -Abartma istersen içimin rengi dışıma da yansıyor sadece. -Ohhooo konuyu nereye getirdin?Neyse uzatmayalım.Senin için değişik kahvaltılıklar hazırladım.Beğenecek misin merak ediyorum? Cihan'nın dudağında minik bir tebessüm oluştu. -Gidip aşçılık okudun, beni de projelerinde denek olarak kullanıyorsun küçük hanım. -Aşk olsun abi, hani çok beğeniyordun yaptığım yemekleri? -Beğenmez olur muyum?Şaka yapıyorum sadece. -Demek Cihan Karadağ şaka da yapıyor.Hiç alışık olduğumuz bir durum değil bu. -Arada bir yapıyorum işte üstümde çok rüküş duran bu şaka işini.Özellikle seninle beraberken.Ama benim kahvaltı falan yapacak zamanım yok.Çok önemli bir işim var çünkü. Abisinin son söylediklerinden hiç memnun olmayan Zeynep , koluna girip Cihan'ı çekiştirmeye başladı. - Abi ne olur sadece on dakikanı ayır!Ne önemli işiymiş bu? Hem aç karnına işini nasıl halledeceksin? -Tamam ama sadece on dakika.Hadi inelim aşağıya. Zeynep'le aşağıya inen Cihan on dakika bir şeyler atıştırıp masadan kalktı. Telefonunu çıkarıp Aziz'i aradı. Telefonu açan Aziz "Buyrun Efendim!" -Adamları topladın mı? -Topladım efendim,sizden emir bekliyoruz. -Doğum gününün bugün olduğuna emin misin? -Evet eminim.Zaten hazırlık yapmaya bile başladılar. -Güzel iki saat sonra şirketten gelip alın beni. -Anladım efendim.İki saat sonra şirketteyim. Telefonu kapatan Cihan, kahvaltı masasındaki halası ile Zeynep'e bakıp -Ben çıkıyorum,akşam görüşürüz.deyip şirkete doğru yola çıktı. Cihan'ın telefon konuşmasını duyan Hatice hala meraklı gözlerle Zeynep'e baktı. -Kimin doğum günününden bahsediyor kızım Cihan? Senin haberin var mı? -Yok hala bilmiyorum.Herhalde bir arkadaşının doğum günü var. -İyi de Cihan doğum gününe falan gitmez ki! -Bende anlamadım,önemli bir işim var dedi bana da sadece. -Neyse anlarız yakında. *** Şirkete geçen Cihan , aceleyle imzalaması gereken dosyaları inceliyordu. Odasına gelen Mert kapıyı çalıp içeri girdi. Birkaç saniye arkadaşına bakıp merakla bir tonda "Acelen var galiba? Büyük gün bugün mü?" -Evet bugün. -Bu işe karar vermeden önce vicdanına iyice bir danışsaydın. -Yapma Mert, ben vicdanımı susturalı uzun yıllar oldu.Onu hiç dinlemiyorum.Hem o konuşunca canım sıkılıyor. -Asıl sen yapma dostum.Senin ne kadar vicdanlı bir adam olduğuna şahidim ben!Yüzlerce insanın yüzündeki gülümsemeye sebep oldun. Olmaya da devam ediyorsun. -Ben o yardımları babamla annemin hatırası için yaptım ve yapıyorum. Vicdanlı olduğum için değil. -Yine de vazgeç derim.Sana hiç yakışmıyor yapacağın iş. Başını dosyalardan kaldıran Cihan sitemkâr bir ifadeyle konuşmaya başladı:"İmtihan olmadığın bir acı üzerinden beni yargılıyorsun.Hiç adil değil bu.Ben ne yaptığımı biliyorum.Merak etme sen, Aziz gelmiş beni bekliyorlar. Toparlanıp çıkacağım." deyip dosyaları kapattı. Alt çekmecedeki silahı alıp beline taktı. Üzgün bir şekilde kendisini izleyen Mert'in omzuna dokunup "Kolay gelsin sana."dedi. Sonra da hızlı adımlarla aşağıya indi. Dört adamla Cihan'ı bekleyen Aziz,geldiğini görünce hemen arabanın kapısını açtı.Cihan'da geçip oturdu arabaya. Aziz Cihan'ın bindiği arabanın şoför tarafına geçerken diğer dört adam da arkadaki siyah minibüse bindi ve hedeflerine doğru yola çıktılar. *** Bugün Asel'in doğum günüydü.Herkeste tatlı bir telaşe vardı.Hazırlıklar bitmiş, sipariş verdikleri pasta da gelmiş onu da bahçeye hazırladıkları masaya koymuşlardı. Babası, dadısı ve abisi Asel'in hazırlanıp bahçeye gelmesini beklemekteydi. Asel üzerine pudra pembesi,ayak bileklerine kadar uzun,şık ve sade bir elbise giymiş,saçlarını serbest bırakmıştı.Bir de hafif makyaj yapıp bahçeye çıktı. Herkes gülümseyerek ona bakıyordu.Kapıda bekleyen iki adam telaşla içeri girip Kerim Yıldırım'a hitaben "Beyim beyim! Cihan Karadağ geldi! Ne yapalım?"diye sordular. Korkudan titremeye başlayan Kerim Efendi endişeyle "Kızım koş odana git ve kapıyı da kilitle!"dedi, Asel'e. Babasının korktuğunu anlayan Asel de korkmaya başladı.Titreyen bir sesle "Baba ne oluyor ? Allah aşkına açıkla bana!" "Buna zaman yok!"diyen Kerim Efendi Asel'i içeri itti. Asel odasına doğru koşarken Cihan bahçenin ahşap kapısını kırıp içeri girdi. Öfke saçan gözlerle ve tiksinerek Kerim Yıldırım'a baktı. Cihan'ın adamları kapıdaki iki adamı çoktan etkisiz hale getirmişti bile. Nihat'ta bir köşeye sinmiş korkudan nefes bile alamaz durumdaydı. Halime Hanım'ın hâli de Nihat'tan farklı değildi. Cesaretini toplayan Kerim Yıldırım sesi titreyerek "Ne arıyorsun evimde?"diye sordu. Gözleri ateş püsküren Cihan,Kerim'i öldürmemek için kendini zor tutuyordu. Ona cevap bile vermeden evin içine girdi.Alt kattaki tüm odalara baktı.Aradığını bulamayınca üst kata çıktı.Üst kattaki odaları da dolaştı teker teker. Sadece tek bir oda kalmıştı.Odanın yanına gelip kilitli olduğunu anladığı kapıyı tekmeyle kırdı. İçeride korkudan titreyen Asel'i gördü.Nihayet aradığı şeyi bulmuştu. Delici bakışlarını kıza çevirip, bastığı yerde ufak çaplı bir zelzele oluşturarak Asel'e doğru yürümeye başladı. Asel'de korkudan geri geri yürümeye başladı.Daha Cihan'ın dün havaalanında gördüğü adam olması şokunu bile atlatamamıştı. Cihan geldikçe Asel geri geri gitmeye devam etti.Ta ki duvara çarpana kadar. Cihan gelip Asel'in dibine kadar girip biraz öfke,biraz nefret,biraz kinle harmanlanmış bakışlarla kızı süzmeye başladı. Asel, uzun ince parmaklardan oluşan elleriyle eteğini tutmuş sıkarken yüreğindeki korku fırtınasının gözlerine bıraktığı yaşlar daha da çoğalmaya başladı. Tüm cesaretini toplayıp titreyen sesiyle "Ne istiyorsun benden?"diye çıkıştı. Cevap vermeyen Cihan, Asel'i kolundan tutup sürüklemeye başladı.Korkusu çığ gibi büyüyen Asel "Bırak beni!" diye bağırarak kolunu Cihan'ın elinden kurtarmaya çalıştı ama bunu yapması mümkün değildi. Kerim Yıldırım ve oğlu Nihat, Cihan'ın adamlarının esareti altında korku içinde beklemekteydiler. Kolundan çekiştirdiği kızıyla Cihan'ın evden çıktığını gören Kerim Efendi "Bırak kızımı!" diye feryat etti. Onu hiç umursamayan Cihan Aziz'e dönüp "Üst kata çık ve kızın kimliğini al gel!" dedi. Aziz ,aldığı emirle eve girerken acı içinde kıvranan Kerim Yıldırım ,Cihan'ın ayaklarına kapanıp "Kızımı bırak!" diye yalvarmaya başladı.Asel de "Bırak beni manyak!" diye bağırmaya başladı.Elinden bir şey gelmeyen dadısı da "Bırakın kızımı!" diye ağlamaktaydı. Cihan'ın yakınında duran Nihat ona doğru bir adım atıp titreyen sesiyle, bırak kardeşimi diyemeden Cihan'dan bir kafa yedi. Asel "Abi!.." Diye bağırdı. Bu arada kimliği bulan Aziz, Asel'in çantasıyla bahçeye geldi. Cihan'ın ayağına sarılan Kerim Efendi yalvarmaya devam ediyordu.Cihan tiksinerek baktığı adamdan ayağını kurtarmaya çalışırken gözünün önüne babasının, Kerim Yıldırım'ın ayağına sarılıp yalvardığı an geldi ve Kerim Yıldırım'ın babasının bacağına sıktığı kurşun... Hatırladıkları ile öfkeden gözü dönen Cihan belinden silahı çıkarıp Kerim Yıldırım'ın bacağını hedef aldı. Cihan'ın , babasına silah doğrulttuğunu gören Asel"Baba!" diye çığlık atıp yaşananlara daha fazla dayanamayarak bayıldı. Kolundan tuttuğu kızın yere düşmesine engel olan Cihan, Asel'in bayılması ile Kerim'in bacağına sıkmaktan vazgeçti ve kızı kucağına aldı. Bunu bana yapma diyen Kerim Yıldırım'ın gözlerine dikti alev topuna dönen gözlerini. "Doğduğu gün kızını kaybettin! Sen de bize yaşattığın acıların aynısını yaşayacaksın!Bir daha kızının yüzünü göremeyeceksin.Seni kızın için tutuşturduğum cehennemde yakacağım!Sen de babam gibi kahrından öleceksin!Eğer polise falan giderseniz gözümü kırpmadan oğlunu öldürürüm!" diye kükredi. Sonra da kucağındaki Asel'le kapıdan çıktı.Kollarindaki kızı, Aziz'in kapısını açtığı arabanın arka koltuğuna yatırdı. Kendisi de ön koltuğa geçti.Aziz'in arabayı çalıştırmasıyla konağa doğru yola çıktılar. *** Kısa sürede konağa geldiler.Asel hâlâ baygındı.Cihan Arabadan inip arka kapıyı açtı.Birkaç saniye kızın yüzüne bakıp tekrar kucağına aldı. Gözleri tekrar kızın üzüntüden solan yüzüne kaydı ve vicdanı kızın ne suçu var diye kısık bir şekilde fısıldadı.Bir anda bakışları değişti. Ama toparlanması hızlı oldu.Hemen vicdanına kızıp susturdu ve kendine gelip yeniden nefret yerleştirdi gözlerine. Kucağındaki kızla eve doğru yürüdü.Aziz hemen koşup evin kapısını açtırdı. İlk şoku konağın kapısını açan kahya Hüseyin Efendi yaşadı. Cihan'ı kucağında bir kızla eve girdiğini gören ev halkı koşar adımlarla kapıya doğru yürüdü. Cihan'ın amcası Ali,yengesi Aysel ve kızları Ayşen de konaktaydılar.Onlarda hızla kapıya giden Hatice hala ile Zeynep'e eşlik ettiler. Hepsi gelip Cihan'ın önünde durdu.Merak ve şok içerisinde Cihan'a bakan ev halkına Hatice hala ve Ali Bey aynı anda sözcülük ederek "Oğlum bu kız kim ?" diye sordular.Cihan, öfke dolu sesiyle "Kerim Yıldırım'ın DİYETİ!.." diye kükredi.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD