When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Ateş’in sözleri beynimde yankılanıp duruyordu. "Seni seviyorum" demişti. Baya baya beni seviyordu. İçimde bir sevinç patlaması yaşanıyordu, mutluluğumu herkese bağıra çağıra ilan etmek istiyordum. Ama dışarıdan bakıldığında, duyduğum itirafla sarsılmış gibiydim. Bu adam beni ne zaman bu kadar sevmişti? Ne zamandan beri kalbinde bu duyguyu taşıyordu? Kafamda binbir soru dolanıyordu ama tek bildiğim şey, onun bu itirafının beni derinden etkilediğiydi. "Ne?" diye bir tepki döküldü dudaklarımdan, şaşkınlıktan donup kalmıştım. Ateş gözlerime mahzun bir şekilde bakarak, "Seviyorum seni, ama öyle böyle değil. İçimde taşıyamıyorum artık bu aşkı, her yere haykırmak istiyorum," dedi. Ben hâlâ donmuş bir halde ona bakarken, ne diyeceğimi bilemiyordum. "Gör artık kızım, yanıp tutuşuyorum," diye devam